Tapu İptali Ve Tescil Davası
T.C YARGITAY
8.Hukuk Dairesi
Esas: 1999 / 10637
Karar: 2000 / 33
Karar Tarihi: 17.01.2000
ÖZET: Davacı, uyuşmazlık konusu parselin Hazine üzerindeki kaydının iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Tutanağın edinme sebebi sütununda sözü edilen vergi kaydının getirtilip dosya arasına konulması, ayrıca Maki Tefrik Komisyonu işleminin kesinleşip kesinleşmediğinin, kesinleşme işleminden itibaren kazanma koşullarının oluşmadığının göz önünde tutulması gerekir. Makiye tefrik edilen bir yer kural olarak kanun maddesi kapsamında sayılır. Böyle bir yerin kazanılabilmesi için Kadastro Kanunu’nda belirtilen koşullar altında ihya edilmesi ve ihyanın tamamlandığı tarihten itibaren … yıldan fazla süre ile tespit tarihine kadar tasarruf edilmesi gerekir. Yerel bilirkişi ve tanıklar imar-ihya olgusu hakkında bir açıklamada bulunmaksızın …-… yıllık kazanma süresinden haber vermişlerdir. Eksik incelemeye dayanılarak hüküm kurulmuş olması doğru değildir. (6831 S. K. m. 2) (3402 S. K. m. 17) (4721 S. K. m. 639, 641)
Tutanağın Edinme Sebebi Sütununda Sözü Edilen Vergi Kaydının Getirtilip Dosya Arasına Konulması Gereği
Dava: Davacı, uyuşmazlık konusu parselin Hazine üzerindeki kaydının iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Hazine davanın reddine karar verilmesini savunmuş mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Karar: Uyuşmazlık konusu parsele ait kadastro tutanağında vergi kaydı ve kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayanılarak 20.7.1988 tarihinde davacı adına tesbit edilmiş tutanak ve ekleri yeniden ele alınarak dava konusu parselin 1945 yılında yapıları ormanı sınırlama hattının içerisinde kalması ve 1983 yılında yetkili orman kadastro komisyonu tarafından 6831 Sayılı Ormanı Kanununun 1744 Sayılı Yasa ile değişik 2 /B maddesi hükmü uyarınca nitelik kaybı sebebiyle orman dışına çıkarılan yerlerden olduğu açıklanmak suretiyle Hazine adına tespit edilmiştir.
Kesinleşme İşleminden İtibaren Kazanma Koşullarının Oluşmadığı
Sonuç: Davacı imar-ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Dosya içerisindeki belgelere ve uzman bilirkişilerin raporlarındaki açıklamalara güre dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 1946 yılında ormanı kadastro komisyonunca yapılan sınırlama çalışmaları sırasında bu yerin sınırlama haritası içerisine alındığı ve işlemin kesinleştiği 1952 yılında maki tefrik komisyonunca yapılan çalışmalar sırasında da taşınmazın makiye tefrik edilmek suretiyle tahdit dışında bırakıldığı ve 1980 yılında da 6831 Sayılı Orman Kanununun değişik 2/B maddesi uyarınca yapılan çalışmalar’ sırasında nitelik kaybı sebebiyle ormanı dışına çıkarıldığı açıklanmıştır Her ne kadar dava konusu taşınmaz kesinleşen sınırlama hattının içerisinde kalan bir yer ise de 5653 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca yapılan çalışmalar sırasında dava konusu taşınmaz orman sınırları dışına çıkarılmıştır maki tefrik komisyonunca orman sınırlama hattının dışına çıkarılan bir yer 6831 Sayılı Orman Kanununun 1. maddesi hükmü uyarınca orman sayılmaz. Böyle bir yer maki işlemi kesinleştiği tarihten itibaren 3402 Sayılı Kadastro Kanunu 17. ve MK,nun 639/1. maddesinde belirtilen koşullar altında kazanılması mümkün olabilir .Makiye Tefrik edilen bir yerin ormanla bağlantısı kesilmiş olacağından böyle bir yerin nitelik kaybından söz edilebileceği gibi 1980 yılında yetkili Orman Kadastro Komisyonlarınca bu sebeple orman dışına çıkarılmış olması hukuken bir değer taşımaz. Mahkemece taşınmazın makiye tefrik edildiği tarihten itibaren 20 yıldan fazla kazanma süresinin geçtiği görüten hareketle davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Tutanağın edinme sebebi sütununda sözü edilen vergi kaydının getirtilip dosya arasına konulması, ayrıca 1952 yılında yapılan Maki Tefrik Komisyonu işleminin kesinleşip kesinleşmediğinin, kesinleşme işleminden itibaren kazanma koşullarının oluşmadığının göz önünde tutulması gerekir. Makiye tefrik edilen bir yer kural olarak MK.nun 641. maddesi kapsamında sayılır. Böyle bir yerin kazanılabilmesi için 3402 Sayılı Kadastro Kanunu 17. maddesinde belirtilen koşullar altında ihya edilmesi ve ihyanın tamamlandığı tarihten itibaren 20 yıldan fazla süre ile tesbit tarihine kadar tasarruf edilmesi gerekir. Yerel bilirkişi ve tanıklar imar-ihya olgusu hakkında bir açıklamada bulunmaksızın 30-40 yıllık kazanma süresinden haber vermişlerdir. Eksik incelemeye dayanılarak hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Hazinenin temyiz itirazları bu bakımda yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle bozulmasına 17.01.2000 tarihinde oybirliği ile karar verildi.