Overbooking Hakkında Önemli Bilgiler

Sahte Parada Hukuki ve Fiili Kesinti Unsurları

Sahte Parada Hukuki ve Fiili Kesinti Unsurlar

T.C.
YARGITAY
CEZA DAİRESİ
ESAS NO.2012/25081
KARAR NO2013/18955
KARAR TARİHİ.25.6.2013

PARADA SAHTECİLİK ( Eylemlerin Birden Fazla Sayıda Olan Mağdurlara Karşı Farklı Yer ve Zamanlarda Ayrı Kasıtlar Altında Değişik Hareketle Gerçekleştirildiği – Fiili Kesintinin Oluştuğu/Zincirleme Suçun Uygulanamayacağı )
ZİNCİRLEME SUÇ ( Parada Sahtecilik/Eylemlerin Birden Fazla Sayıda Olan Mağdurlara Karşı Farklı Yer ve Zamanlarda Ayrı Kasıtlar Altında Değişik Hareketle Gerçekleştirildiği – Fiili Kesintinin Oluştuğu/Zincirleme Suçun Uygulanamayacağı )
ADLİ PARA CEZASININ BELİRLENMESİ ( Parada Sahtecilik Suçunda – Temel Hürriyeti Bağlayıcı Cezaların Alt Sınırdan Tayin Edildiği/Adli Para Cezalarının Farklı Gerekçe Göstermeksizin Alt Sınırın Üstünde Tayin Edilemeyeceği )
FİİLİ KESİNTİ ( Parada Sahtecilik/Eylemlerin Birden Fazla Sayıda Olan Mağdurlara Karşı Farklı Yer ve Zamanlarda Ayrı Kasıtlar Altında Değişik Hareketle Gerçekleştirildiği – Fiili Kesintinin Oluştuğu/Zincirleme Suçun Uygulanamayacağı )
5237/m. 43,62,197

ÖZET : Parada sahtecilik suçunda; failin değişik yer ve zamanlarda yahut hukuki veya fiili kesinti sonrasında fakat aynı suç işleme kararı altında değişik hareketlerle sahte parayı dolaşıma sürmesi ve yeni bir suçun oluşması durumunda, zincirleme suç hükümleri tartışılmalıdır. Davaya konu olayda eylemlerin birden fazla sayıda olan mağdurlara karşı farklı yer ve zamanlarda ayrı kasıtlar altında değişik hareketle gerçekleştirilmesi ve fiili kesintinin varlığı nedeniyle zincirleme suç unsurları oluşmamıştır.
Sanık hakkında temel hürriyeti bağlayıcı cezaların alt sınırdan tayin edilmesine karşın, hürriyeti bağlayıcı ceza yanında tayin olunan adli para cezalarının farklı gerekçe göstermeksizin alt sınırın üstünde tayini suretiyle çelişkiye düşülmesi hukuka aykırıdır.

DAVA : Gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 5237 sayılı TCK.nın 197/1. madde ve fıkrasında memlekette veya yabancı ülkelerde kanunen tedavülde bulunan parayı, sahte olarak üreten, ülkeye sokan, nakleden, muhafaza eden veya tedavüle koyan kişinin cezalandırılacağı hükme bağlanmıştır.
Tedavül; sahte para veya paraya eşit sayılan değerlerin, mal veya hizmet alımında kullanılarak piyasaya sürülmesidir. Failin asıl amacı sahte olan değerler piyasaya sürmek ve bu şekilde haksız kazanç sağlamaktır. Sahte paranın başka bir kişinin egemenlik alanına girmesiyle tedavüle koyma suçu tamamlanmaktadır. Failin icra hareketlerini tamamlamasına rağmen sahte paranın başkasının egemenlik sahasına girmemesi durumunda ise tedavüle koyma suçu teşebbüs aşamasında kalmakta fakat dolaşıma koymak için bilerek bulundurma suçu oluşmaktadır.

Aynı anda üretilen, nakledilen, ülkeye sokulan paraların tümü tek bir suç oluşturmaktadır. Sayılan fiillere katılmadan, yasal olmayan yollardan elde edilen bir miktar sahte para ve paraya eşit sayılan değerlerin kullanıma sunulması ise, “tedavüle koymak” fiilini oluşturmakta ve niteliği itibariyle sürekliliği gerektirmesi nedeniyle tek bir suçu teşkil etmektedir. Ancak bu durum, yıllarca devam eden fiilin her zaman tek bir suçu oluşturacağı şeklinde de yorumlanmamalıdır. Fiili veya hukuki kesintinin varlığı halinde ayrı suçların oluştuğu kabul edilmelidir. Hukuki kesinti iddianamenin düzenlenmesi, mahkumiyet kararı, vazgeçme üzerine verilen düşme kararı, af yasası gibi durumların ortaya çıkması ile gerçekleşmektedir. Fiili kesinti ise failin eylemine ara vermesi veya tutuklanması, askere gitmesi, uzun süre hastanede yatması gibi bir nedenle eylemin sürdürülememesi hallerinde meydana gelmektedir. Bu durumlarda eylemlerin gerçekleştirildiği yer ve araya giren zaman aralığı, yeni bir suç işleme kastı fiili kesintinin gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti açısından önem arz etmektedir.

UYAP ortamından yapılan sorgulamada sanığın 25.12.2010-07.01.2011 tarihlerinde işlediği iddia olunun parada sahtecilik suçlarından dolayı İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/18 esas sayılı dosyasında yargılandığı anlaşılmaktadır.
Davaya konu olayda sanığın 07.12.2010 tarihinde Kartal ilçesinde sahte para tedavüle koyma girişiminde bulunduktan sonra 25.12.2010 günü İzmir ilinde parada sahtecilik suçundan yakalandığı anlaşılmaktadır. İki olayın meydana geldiği yerler arasındaki mesafe ve araya giren zaman dilimi dikkate alındığında fiili kesintinin gerçekleştiği, sanığın Kartal’da alışveriş yaptıktan sonra verdiği paranın sahte olduğunun anlaşılması üzerine polise haber verildiğinde kaçtığı ve kaçarken cep telefonunu düşürdüğü, bu nedenle yakalanacağı korkusuyla İstanbul’u terkettiği, İzmir’e giderek yeni bir ortamda daha rahat ve kolay hareket edeceği, aranmadığı ve tanınmadığı düşüncesiyle yenilenen suç kastıyla eylemini gerçekleştirdiği, bu nedenlerle temadinin kesildiği ve fiili nedenle kesilen temadiden sonra sanığın İzmir’de gerçekleştirdiği eylemlerinin yeni bir suç işleme kararının icrası kapsamında gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.

Failin değişik yer ve zamanlarda yahut hukuki veya fiili kesinti sonrasında fakat aynı suç işleme kararı altında değişik hareketlerle sahte parayı dolaşıma sürmesi ve yeni bir suçun oluşması durumunda, zincirleme suç hükümleri tartışılmalıdır. Davaya konu olayda eylemlerin birden fazla sayıda olan mağdurlara karşı farklı yer ve zamanlarda ayrı kasıtlar altında değişik hareketle gerçekleştirilmesi ve fiili kesintinin varlığı nedeniyle TCK.nın 43. maddesinin unsurları gerçekleşmemiştir.
Bu itibarla, sanığın Kartal ve İzmir’de farklı tarihlerde gerçekleştirdiği fiillerinde kesintisiz suç ve zincirleme suç hükümleri uygulanamayacağından, tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre, sanığın bir sebebe dayanmayan temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine,

Ancak;
Sanık hakkında temel hürriyeti bağlayıcı cezaların alt sınırdan tayin edilmesine karşın, hürriyeti bağlayıcı ceza yanında tayin olunan adli para cezalarının farklı gerekçe göstermeksizin alt sınırın üstünde tayini suretiyle çelişkiye düşülmesi,

SONUÇ : Yasaya aykırı ise de, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkında TCK.nın 197/1. maddesi uyarınca hapis cezası yanında tayin olunan temel adli para cezasına esas alınan 6 günün 5 güne, TCK.nın 62. maddesinin uygulanması sonucu hükmedilen 5 günün 4 güne, TCK.nın 52/2. maddesinin uygulanması sonucu hükmedilen 100 TL’nin 80 TL’ye indirilmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 25.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.