Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

Ödeme Emrinin İptali İstemi

Ödeme Emrinin İptali İstemi

İzmir BÖLGE İDARE MAHKEMESİ
İdari Dava Dairesi
Esas: 2012 / 6641
Karar: 2012 / 6962
Karar Tarihi: 10.10.2012

ÖZET: Davalı idarece ödeme emri içeriği amme alacağının usulüne uygun olarak doğduğu ve kesinleştiği hususu resmi belgelerle ispat edilememektedir. Dolayısıyla, usulüne uygun olarak kesinleştiği ispat edilemeyen bir alacak nedeniyle kanuni temsilci olan davacının takibine de hukuki olarak olanak bulunmamaktadır. Bu nedenle, dava konusu ödeme emrinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
(6183 S. K. m. 35, 55, 58)

DAVALI İDARECE ÖDEME EMRİ İÇERİĞİ AMME ALACAĞININ USULÜNE UYGUN OLARAK DOĞDUĞU VE KESİNLEŞTİĞİ HUSUSU RESMİ BELGELERLE İSPAT EDİLEMEMESİ

İSTEMİN ÖZETİ: Davacı adına …………. Tic.A.Ş.’nin kanuni temsilci sıfatı ile 1998/1-12 dönemine ait kurumlar vergisi, fon payı, gecikme faizi ve ağır kusur cezasının tahsili amacı ile düzenlenen 3.11.2011 gün ve 53 ana takip numaralı ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı; tüzel kişilerin ödenmeyen vergi borçlarından dolayı kanuni temsilcilerin sorumlu olduğu, yükümlü şirket adına takdir komisyonu kararına dayanılarak yapılan tarhiyata ilişkin ihbarnamenin şirkete tebliği sonrasında ödeme yapılmaması üzerine asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emrinin şirkete bilinen adreste tebliğ edildiği, yapılan malvarlığı araştırmaları sonucu amme alacaklarının şirketten tahsili imkanının olmadığı sonucuna varılması üzerine de ilgili dönemde kanuni temsilci olan davacıdan tahsili amacıyla dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği, usulüne uygun olarak kesinleştirilen ve şirketten tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağının tahsili amacıyla davacı adına düzenlenen dava konusu ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı, diğer taraftan, 15/06/2006 tarihinde borçlu şirketin banka mevduat hesabına haciz uygulanarak cüzi de olsa kısmen tahsilat yapıldığı için tahsil zamanaşımı iddiasının da yerinde olmadığı gerekçesiyle reddeden İzmir ………Vergi Mahkemesi Hakimliğinin 05/04/2012 gün ve E:2011/1987, K:2012/575 sayılı kararının, dava konusu ödeme emrinin birçok yönden hukuka aykırılık taşıdığı, bu nedenle davanın reddine ilişkin kararın yasal dayanaktan yoksun olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ: Amme alacağının doğduğu vergilendirme dönemi 1998 yılı olup davacının 26.04.1999 tarihinde yönetim kurulundan istifa ettiği, zaman aşımının sözkonusu olmadığı ileri sürülerek mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, bu nedenle itirazın reddi gerektiği savunulmuştur.

USULÜNE UYGUN OLARAK KESİNLEŞTİĞİ İSPAT EDİLEMEYEN BİR ALACAK NEDENİYLE KANUNİ TEMSİLCİ OLAN DAVACININ TAKİBİNE DE HUKUKİ OLARAK OLANAK BULUNMAMASI

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren İzmir Bölge İdare Mahkemesi’nce işin gereği görüşüldü:

Dava; davacı adına, …………… Tic. A.Ş’nin kanuni temsilci sıfatı ile 1998/1-12 dönemine ait kurumlar vergisi, fon payı, gecikme faizi ve ağır kusur cezasının tahsili amacı ile düzenlenen 3.11.2011 gün ve 53 ana takip numaralı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.

6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanun’ un mükerrer 35. maddesinde; “Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir. Bu madde hükmü, yabancı şahıs veya kurumların Türkiye’deki mümessilleri hakkında da uygulanır. Tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmaz. Temsilciler, teşekkülü idare edenler veya mümessiller, bu madde gereğince ödedikleri tutarlar için asıl amme borçlusuna rücu edebilirler.(Ek fıkra: 04/06/2008 – 5766 S.K./4.mad) Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilci veya teşekkülü idare edenlerin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulur.(Ek fıkra: 04/06/2008 – 5766 S.K. 4.mad) Kanuni temsilcilerin sorumluluklarına dair 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alan hükümler, bu maddede düzenlenen sorumluluğu ortadan kaldırmaz.” hükmüne yer verilmektedir.

DAVA KONUSU ÖDEME EMRİNDE HUKUKA UYARLIK GÖRÜLMEMESİ

Yine aynı Kanunun 55. maddesinin 1. fıkrasında; “Amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumu bir “Ödeme emri” ile tebliğ olunur.” hükmüne ve 58. maddesinin 1. fıkrasında da; “Kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtirazın şekli, incelenmesi ve itiraz incelemelerinin iadesi hususlarında Vergi Usul Kanunu hükümleri tatbik olunur.” hükmü yer almaktadır.

Tüzel kişilerin borçlarından dolayı kanuni temsilcilerin sorumlu tutulabilmeleri için öncelikle borçlu tüzel kişiliğin hukuka uygun olarak kesinleşmiş bir borcunun mevcut olması gerekmektedir. Hukuka uygun olarak kesinleşmiş olan amme alacağının tüzel kişiden tahsil olanağının kalmadığı sonucuna varılması halinde ise kanuni temsilcilerin takibi mümkün olabilecektir.

İncelenen dosyada, İzmir ….. Vergi Mahkemesi Hakimliğinin 25.01.2012 gün ve E:2011/1987 sayılı ara kararına davalı idarece verilen 20.02.2012 tarih ve 3931 sayılı cevabi yazıda, dava konusu ödeme emri içeriği borçların takdir komisyonu kararına istinaden tarh edilen vergi ve kesilen cezadan kaynaklandığı, bu karara istinaden düzenlenen ihbarname, tebliğ alındıları ve tahakkuk fişinin ilgili yönetmelikler hükümleri çerçevesinde imha edildiğinin tespit edildiği, evrakların imha edilmiş olması nedeniyle fotokopilerinin gönderilemediği, ancak bu evrakların sorgulama çıktılarının sunulabildiği bildirilmiştir.

Hal böyle olunca, davalı idarece ödeme emri içeriği amme alacağının usulüne uygun olarak doğduğu ve kesinleştiği hususu resmi belgelerle ispat edilememektedir. Dolayısıyla, usulüne uygun olarak kesinleştiği ispat edilemeyen bir alacak nedeniyle kanuni temsilci olan davacının takibine de hukuki olarak olanak bulunmamaktadır. Bu nedenle, dava konusu ödeme emrinde hukuka uyarlık görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, itirazın kabulüne, İzmir ……. Vergi Mahkemesi Hakimliği’nce verilen 05/04/2012 gün ve E:2011/1987, K:2012/575 sayılı kararın bozulmasına, davanın kabulüne, aşağıda dökümü yapılan 208,15 TL yargılama giderleri ile A.A.Ü.T. uyarınca takdir edilen 600,00 TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, posta gideri avansından artan miktarın istemi halinde itiraz edene iadesine, 10.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.