İŞE İADE DAVASI
7. Hukuk Dairesi
Esas: 2017 / 8
Karar: 2017 / 51
Karar Tarihi: 11.01.2017
(4857 S. K. m. 18, 20, 25, 26)
Karşıyaka 3. İş Mahkemesinin 2015/365 E., 2016/425 K. Sayılı dosyasında verilen davanın kabulüne, davalı işverence yapılan feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine, davacının yasal süre içerisinde başvurusuna rağmen işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının, davacının kıdemi, fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 4 aylık ücreti tutarı olarak belirlenmesine, davacının işe iade için yasal sürede işverene başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aylık ücret ve diğer haklarının davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine, davacı işçinin işe başlatılması halinde peşin olarak ödenen ihbar ve kıdem tazminatının boşta geçen süre ücretinden mahsubuna ilişkin karara karşı davalı Soyak Siesta 1. Bölge Yönetimi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğundan istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesi sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin davalıya ait işyerinde 26.06.2011-23.10.2015 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığını, iş akdinin 23.10.2015 tarihinde İş Kanunu’nun 25/2-(d), (e) ve (h) maddelerinin ihlal edildiği gerekçesi ile haksız ve geçersiz bir şekilde feshedildiğini, son aldığı maaşın asgari geçim indirimi hariç aylık net 1.420,00 TL olduğunu ve sosyal yardım olarak aylık 260,00 TL Tıcket yemek fişi verildiğini, fesih bildiriminde müvekkilinin 27.03.2015 tarihinde nöbetine geç kaldığı için savunmasının alındığının, görevli personeli mesai saatlerinde amirlerine yazılı bilgilendirme yapılmaksızın evine gönderildiğinin, diğer vardiya amiri A. Y.’ın iş akdinin sonlandırılması için diğer personellerle plan yaptıklarının, talimat olmaksızın izinsiz güvenlik kamera kayıtlarının alındığının ve tüm uyarılara rağmen benzer davranışlara devam ettiğinin belirtildiğini, ancak 27.03.2015 tarihinde müvekkilinin nöbetine geç kalacağı bilgisini amiri A. T.’a verdiğini, 07.00-15.00 vardiya nöbetine 07.15’te ulaştığını, bir daha geç kalma gibi davranışının olmadığını, güvenlik kamera kayıtlarının alınmasının da site müdürü H. Y. ve güvenlik şefi T. K.’ın talimatı ile gerçekleştiğini, gece vardiyasında en üst amir konumunda olduğunu, görev tanımı ve yetkisi dahilinde hastalanan personeli evine gönderdiğini ve sonrasında da konu ile gerekli bilgilendirmeleri yaptığını, vardiya amiri A. Y. ile aralarında herhangi bir tartışma, küfürleşme, kavga gibi işyeri huzurunu ve düzenini bozacak bir durumun yaşanmadığını, A. Y. tarafından alınan ve feshe dayanak yapılan kamera kayıtlarının herhangi bir talimat olmaksızın alınan kayıtlar olduğunu ve hukuka aykırı delil teşkil ettiğinden feshin gerekçesi olamayacağını, tüm bu gerekçeler ile İş Kanunu’nun ilgili bentlerinin ihlal edilmediğini öne sürerek, davalı işveren tarafından yapılan feshin geçersizliği ile müvekkilinin işe iadesine ve işe iade kararının hukuki sonuçlarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacının 26.06.2011-23.10.2015 tarihleri arasında müvekkili sitede güvenlik görevlisi olarak çalıştığını, 23.10.2015 tarihinde davacının iş akdinin haklı sebeple feshedildiğini, davacının 27.03.2015 tarihinde 07.00-15.00 vardiyasına vaktinden sonra gelerek güvenlik zafiyetine yol açtığını, vardiyaya gelmediği dakikalarda sitenin A4 Bloğundan yangın alarmı geldiğini, ancak yeterli güvenlik görevlisi bulunmadığından gerektiği gibi müdahale edilemediğini, davacının diğer bir güvenlik görevlisi ile birlikte üçüncü bir güvenlik görevlisinin işten çıkarılmasına yönelik planlar yaptığını, mesai saatleri içinde davacının yönetimin izni olmaksızın görevli personeli evine gönderdiğini, müvekkilinin güvenini kötüye kullanarak kamera kayıtlarını izinsiz aldığını, güvenin sarsıldığı bu durumda müvekkilinden böyle bir ilişkiyi sürdürmesinin beklenemeyeceğini, tüm bu davranışları kapsamında iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece Mahkemesi tarafından “Davacının davalı işyerindeki üstü konumundaki amiri tarafından aldığı emire uymasının, görev ve yetkisi kapsamında, altında çalışan personele acil durumlarda izin verme yetkisinin bulunmasının, 7 ay önce yaşanan olayın (4857/md.26 kapsamında haklı feshi kullanma öneli gözetildiğinde) işverene haklı nedenle derhal fesih hakkını ve tekrarlanmaması durumunda da geçerli fesih hakkını doğurmayacağının ve işçinin çalışanına sataşma olgusunun kanıtlanamadığının, buna göre davalı işveren tarafından yapılan feshin geçersiz olduğu ve davacının işe iadesine” karar verilmiştir.
TARAFLARCA İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri: İş sözleşmesinin İş Kanunun 25/h, e, d fıkraları gereğince fesih edilmesi, haklı feshe sebep olan olaya şahitlik eden tanıklarının dinlenmemesi, davacının sitenin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, davacının güvenlik görevlisini yönetimin izni olmadan eve gönderdiğinin tespit edilmesi.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Karşıyaka 3.İş Mahkemesinin 26.10.2016 tarih ve 2015/365 Esas-2016/425 Karar numaralı kararı ile davanın kabulü ile feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine, tazminat, ücret ve diğer haklarına karar verildiği anlaşılmıştır. Davalı vekili tarafından yasal istinaf süresi olan 8 günlük yasal süresi içinde 02.11.2016 tarihinde istinaf yoluna gidilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; iş sözleşmesinin İş Kanunun 25/h, e, d fıkraları gereğince fesih edildiğini, haklı feshe sebep olan olaya şahitlik eden tanıklarının dinlenmediğini, davacının sitenin güvenliğini tehlikeye düşürdüğünü, davacının güvenlik görevlisini yönetimin izni olmadan eve gönderdiğinin tespit edildiğini belirtmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18.maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde dava açması gerekir.
İş Kanunun 19/1.maddesine göre İşverenin fesih bildirimini yazılı olarak yapması ve fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde belirtmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/2 maddesinde açıkça, feshin geçerli nedenlere dayandığının ispat yükü davalı işverene verilmiştir. İşveren ispat yükünü yerine getirirken, öncelikle feshin biçimsel koşullarına uyduğunu, daha sonra, içerik yönünden fesih nedenlerinin geçerli (veya haklı) olduğunu kanıtlayacaktır.
Tüm dosya kapsamına göre; feshin geçerli nedenlere dayandığının ispat yükünün işverende olduğu, davalı işverenin feshin geçerli nedenlere dayandığını ispat edemediği, davalı işverenin feshinin yerinde olmadığı, fesih işleminin geçerli veya haklı bir sebebe dayanmadığı, fesih işleminin geçersiz olduğu, davacının işe iadesinin, gerektiği, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde davalının yaptığı istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Karşıyaka 3. İş Mahkemesinin 2015/365 Esas-2016/425 K. Sayılı ve 26/10/2016 tarihli kararına davalı vekilinin yaptığı istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 31,40 TL harçtan, 02/11/2016 tarih, 30654 sıra nolu sayman mutemedi alındısı ile alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 2,20 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydolunmasına,
3- Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 8/3. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 8 günlük süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 11.01.2017