İŞÇİ ALACAKLARI DAVASI
DENETLEMEYE ELVERİŞLİ OLMAYAN HESAP BİLİRKİŞİ RAPORUNUN HÜKME ESAS ALINARAK KARAR VERİLMESİ – GEREKÇELİ KARARDA HÜKMÜN GEREKÇELENDİRİLMEMESİNİN İSABETSİZ OLUŞU – İSTİNAF KANUN YOLUNA BAŞVURU TALEPLERİNİN KABULÜ İLE YEREL MAHKEME KARARININ KALDIRILMASI
İstanbul BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
32. Hukuk Dairesi
Esas: 2016 / 166
Karar: 2017 / 17
Karar Tarihi: 09.01.2017
ÖZET: Somut olayda yerel mahkemece kıdem ve ihbar tazminatına davacının hangi gerekçelerle hak kazandığı yeterince açıklanmamıştır. Kaldı ki, davalı tarafça davacının iş sözleşmesinin ihbar öneli kullandırılmak suretiyle feshedildiği savunulmuş ve 09/08/2014 tarihli fesih bildiriminde sekiz haftalık ihbar süresinin sonunda, iş sözleşmesinin feshedileceği bildirilerek SGK işten çıkış bildirgesinde de çıkış tarihi 11/10/2014 tarihi olarak gösterilmiştir. Bu durumda, davalıya usulüne uygun ihbar önelinin kullandırılıp kullandırılmadığı tespit edilmeli, eğer ihbar öneli kullandırılmışsa ihbar tazminatı talebi reddedilmeli ve buna göre hüküm kurulmalıdır. Denetlemeye elverişli olmayan hesap bilirkişi raporunun hükme esas alınarak karar verilmesi ve gerekçeli kararda hükmün gerekçelendirilmemesi hatalı olmuştur.
(6100 S. K. m. 297, 353, 355) (5521 S. K. m. 8)
Çerkezköy İş Mahkemesi’nin 23/08/2016 Tarih, 2014/647 Esas, 2016/654 Karar sayılı kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosyanın dairemize tevzi edildiği anlaşılmakla, dosya ve ekleri incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı işyerinde 15.03.2010 tarihinden 11/10/2014 tarihine kadar çalıştığını, işveren tarafından işine son verildiğini, kendisine 4.288.19 TL ödeme yapıldığını, bakiye alacaklarını talep ettiğini, bu hususta işverenlik hitaben, Çerkezköy 2. Noterliğinin 10947 yevmiye no ve 10.11.2014 tarihli ihtarnamesi ile ihtar çektiğini, bakiye alacak olarak şimdilik 100,00 TL kıdem, 100,00 TL ihbar tazminatının davalıdan alınarak taraflarına ödenmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının performansının düşük olması nedeni ile ihtar edildiğini ve buna rağmen başarılı olamaması nedeni ile kendi isteği ile işten çıkarıldığını, davacının net ücretinin 935.00 TL olduğunu, işyerinde 2.90 TL günlük yemek ve 2 TL servis bedeli olduğunu başkaca sosyal yardım olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR VE GEREKÇESİ:
Çerkezköy iş Mahkemesi’nce yapılan yargılama neticesinde; 23/08/2016 tarih, 2014/647 Esas, 2016/654 Karar sayılı kararı ile; davacının bakiye kıdem ve ihbar tazminatı bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Mahkemece yazılan gerekçeli karar, davacı vekiline 17/10/2016, davalı vekiline 18/10/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir. Taraf vekillerince süresinde, harçları yatırılmak suretiyle 25/10/2016 tarihinde gerekçeli istinaf dilekçesi sunulmuştur. İstinaf Kanun Yoluna Başvurma dilekçesi taraflara karşılıklı olarak 14/11/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacı tarafça istinaf dilekçesine karşı herhangi bir cevap verilmediği halde, davalı vekilince cevap verilmiştir.
İstinaf Kanun Yoluna taraflarca müracaat edilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
-AAÜTnin 13. maddesinde, tarifenin 3. kısmına göre belirlenecek avukatlık ücretinin, tarifenin 2. kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında olamayacağını, yerel mahkemece lehlerine hükmedilen vekalet ücretinin 1.800.00 TL olması gerektiğini ileri sürmüştür.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
-Yerel mahkeme ilamının gerekçesinin hukuki mesnetten uzak olduğunu, kararın bozulması gerektiğini, davacının iş sözleşmesinin bildirimli olarak feshedildiğini, hak etmiş olduğu kıdem tazminatının dosyaya ibraz edilen Finansbank’daki hesabına yatırıldığını ve herhangi bir ek alacağının bulunmadığını ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, iş sözleşmesinin feshine dayalı kıdem ve ihbar tazminatı taleplerine ilişkin alacak davasıdır.
HMK 355. Madde gereğince; istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu re’sen gözetir.
Davacı tarafça, davanın kabul edilmesine rağmen lehlerine hükmedilen vekalet ücretinin eksik hesaplandığı ileri sürülmüştür. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13. maddesinde tarifenin 3. kısmına göre belirlenecek avukatlık ücretinin, tarifenin 2. Kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında olamayacağı düzenlenmiştir. Yerel mahkemece, bakiye kıdem ve ihbar tazminatı olarak 4.619,35 TL hüküm altına alınmış olup, davacı vekili lehine 1.800.00 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde maktu vekalet ücretinin altında vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı olmuştur.
Davalı vekilince yerel mahkemenin ilamının gerekçesinin hukuki mesnetten uzak olduğu, iş sözleşmesinin bildirimli olarak feshedilmiş olduğu, kıdem tazminatının hesabına yatırıldığı, davacının herhangi bir ek alacağının bulunmadığı ileri sürülmüştür. Davacı tarafça dava dilekçesinde iş sözleşmesinin feshedilip kendilerine 4.288,19 TL ödeme yapıldığı ileri sürülmüştür. Bu ödemenin yapıldığı hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Ancak bu ödemenin hangi işçilik alacağına veya tazminatına ilişkin olarak yapıldığı tespit edilmemiştir. Yerel mahkemece bu husul taraf vekillerine açıklattırılmalı, buna göre dava konusu tazminat talepleri değerlendirilmelidir Söz konusu ödemenin hangi alacağa ilişkin olduğunun tespit edilememesi halinde yapılan ödemenin öncelikle ücretten sayılan alacaklardan mahsubu ve bakiye bir miktar kalmış ise bunun da kıdem ve ihbar tazminatından mahsup edilmesi gerektiği yerleşik Yargıtay uygulamasıdır. Hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda nasıl ve hangi yöntemle yapıldığı anlaşılamayan “kıdem ve ihbar tazminatı orantılaması ile 1/3 oranının” bulunması anlaşılamamış olup, yerel mahkemece bu husus ve yukarıda açıklanan hususlar gerekçeli kararda açıklanmamış ve tartışılmamıştır. HMK 297/c maddesi gereğince gerekçeli kararda delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi, hangi dava konusu talebin ne gerekçe ile kabul edilip, ne gerekçe ile reddedildiği açıkça yazılmalıdır. Somut olayda yerel mahkemece kıdem ve ihbar tazminatına davacının hangi gerekçelerle hak kazandığı yeterince açıklanmamıştır. Kaldı ki, davalı tarafça davacının iş sözleşmesinin ihbar öneli kullandırılmak suretiyle feshedildiği savunulmuş ve 09/08/2014 tarihli fesih bildiriminde 8 haftalık ihbar süresinin sonunda, iş sözleşmesinin feshedileceği bildirilerek SGK işten çıkış bildirgesinde de çıkış tarihi 11/10/2014 tarihi olarak gösterilmiştir. Bu durumda, davalıya usulüne uygun ihbar önelinin kullandırılıp kullandırılmadığı tespit edilmeli, eğer ihbar öneli kullandırılmışsa ihbar tazminatı talebi reddedilmeli ve buna göre hüküm kurulmalıdır. Yazılı şekilde denetlemeye elverişli olmayan hesap bilirkişi raporunun hükme esas alınarak karar verilmesi ve gerekçeli kararda HMK. 297/c maddesi gereğince hükmün gerekçelendirilmemesi hatalı olmuştur.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; yukarıda açıklanan nedenlerle HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılması, davanın belirtilen eksiklikler de gözetilerek yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
KARAR: Gerekçesi Yukarıda İzah Edildiği Üzere;
1- Taraf vekillerinin istinaf kanun yoluna başvuru taleplerinin kabulü ile; HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına,
2- Taraftardan alınması gereken 44.90’şar TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının, yatırılan harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 34,80’şar TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatıranlara ayrı ayrı iadesine,
3- Taraf vekillerinin istinaf kanun yoluna başvuru talebinin kabulü de dikkate alınarak; taraftarca yatırılan karar ve ilam harçlarının karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatıranlara iadesine,
4- İstinaf yargılamasında duruşma yapılmadığından Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin ikinci kısmının ikinci bölümünün 18. bendi uyarınca taraf vekilleri yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5521 sayılı yasanın 8/3 maddesi uyarınca, kesin olarak 09.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.