BASİT YARALAMA SUÇU
AYNI SUÇ İŞLEME KASTI ALTINDA AYNI ANDA MEYDANA GELEN EYLEMLER SONUCUNDA SADECE TAMAMLANMIŞ SUÇTAN CEZA VERİLECEĞİ – SANIĞA BASİT YARALAMA SUÇUNDAN CEZA VERİLMESİ GEREKTİĞİ – HÜKMÜN BOZULMASI VE DOSYANIN YENİDEN İNCELENMEK ÜZERE HÜKMÜ VEREN İLK DERECE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİ
Samsun BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
1. Ceza Dairesi
Esas: 2017 / 334
Karar: 2017 / 335
Karar Tarihi: 15.03.2017
ÖZET: Sanığın, aynı suç işleme kastıyla, aynı anda ve çok kısa zaman aralığı içerisindeki mağdura karşı yumrukla yaralama ve silahla yaralamaya teşebbüs eylemlerinin tek suç oluşturacağı, aynı suç işleme kastı altında aynı anda meydana gelen eylemler sonucunda sadece tamamlanmış suçtan ceza verileceği, dolayısıyla sanığa basit yaralama suçundan ceza verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirmeyle sanığın silahla yaralamaya teşebbüs suçundan hüküm kurulması hususları dikkate alınarak hükmün bozulmasına, dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
(6100 S. K. m. 230) (5271 S. K. m. 230, 231, 280, 284, 286, 289)
Yerel Mahkemece verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmakla, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya incelendi. İstinaf başvurusunun usulden reddi nedenleri bulunmadığı anlaşılmakla gereği görüşülüp düşünüldü.
“Hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlar” başlıklı 230. maddesinde;
(1) Mahkûmiyet hükmünün gerekçesinde aşağıdaki hususlar gösterilir;
a) iddia ve savunmada ileri sürülen görüşler.
b) Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi.
c) Ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiili ve bunun nitelendirilmesi; bu hususta ileri sürülen istemleri de dikkate alarak, Türk Ceza Kanununun 61 ve 62 ncı maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre cezanın belirlenmesi; yine aynı Kanunun 53 ve devamı maddelerine göre, eczaya mahkûmiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbirinin belirlenmesi.
d) Cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanaklar…” ayrı ayrı ve ayrıntılı olarak hükümde yer verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Mahkeme kararları sorun, gerekçe ve sonuç bölümlerinden oluşmalıdır. Sorun bölümünde somut olay ile suçun işlenmesindeki özellikler ve suçun ne şekilde işlendiğinin açıklanmasından sonra gerekçe kısmında mevcut delillerin irdelenmesi, delillerle ile sonuç arasında bağ başka bir anlatımla ulaşılan sonuca ne şekilde varıldığının anlatılması ve buna göre hukuki nitelendirme yapılması, sonuç kısmında ise verilen kararın ne olduğu, uygulanan yasa maddeleri, hükmolunan ceza miktarı, yasa yolları hususlarının duraksamaya yer vermeyecek ve gerektiğinde denetime esas olacak biçimde ve açıkça gösterilmesi gerekmektedir Mahkeme dosya kapsamında yer alan delil ve olgular çerçevesinde karar vermelidir. Bu açıklamalar karşısında;
1- İlk derece mahkemesinin kararının incelenmesinde; kararın gerekçe bölümünde sanığın kardeşine yumruk attığı denilerek mağdurda “darp cebir izinin oluştuğu” şeklinde kabule yer verilmesine rağmen, mağdur hakkında tanzim olunan 17/07/2015 tarihli adlı muayene raporunun incelenmesinde mağdurda “darp cebir bulgusuna rastlanmadı” ibaresinin yer aldığı, bu rapor karşısında mahkemenin gerekçesinin dosya kapsamına ve mevcut delillere uygun bulunmadığı,
2- Mahkeme kararında sanığın atılı eylemi gerçekleştirdiğinin “müşteki ve tanıkların soruşturma beyanları ile sabit olmuş” ibaresi yer almasına rağmen, hangi tanıkların soruşturma beyanlarından suçun işlendiğinin sabit görüldüğünün belirtilmediği, zira mahkeme gerekçesinde beyanları yazılı bulunan tanık Y. K.’ın atılı suçun sanık tarafından işlenmediği yönünde soruşturma beyanının bulunduğu, tanık A. K.’ın ise gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamasında istikrarlı şekilde sanık tarafından atılı suçun işlendiğini beyan ettiği, kovuşturma aşamasında beyanı alınan K. K. ve U. K.’ın ise tanıklıktan çekinme haklarını kullandıklarının anlaşıldığı, bu tanıkların soruşturma anlatımlarının hükme alınmasının ise mümkün olmadığı,
3- Sanık hakkında CMK’nun 231. maddesinin uygulanmaması gerekçesi olarak “sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen ilam sebebiyle” denilmesine rağmen, sanığın incelenen sabıka kaydında sadece 647 sayılı Yasaya göre ertelenmiş ve silinme koşulları oluşmuş para cezasının bulunduğunun, CMK’nun 231. maddesinin uygulanmasına engel hükmün açıklanmasının gen bırakılması ilamının bulunmadığının anlaşıldığı,
Bu açıklamalar karşısında, Mahkeme kararındaki kabulün mevcut dosya kapsamı ile uygunluk göstermediği, gerekçenin CMK’nun 230. maddesinde belirtilen kıstaslara uymadığı, gerekçenin bu haliyle denetime elverişli bulunmadığı anlaşılmış.
Kabule göre de;
Sanığın, aynı suç işleme kastıyla, aynı anda ve çok kısa zaman aralığı içerisindeki mağdura karşı yumrukla yaralama ve silahla yaralamaya teşebbüs eylemlerinin tek suç oluşturacağı, aynı suç işleme kastı altında aynı anda meydana gelen eylemler sonucunda sadece tamamlanmış suçtan ceza verileceği, dolayısıyla sanığa basit yaralama suçundan ceza verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirmeyle sanığın silahla yaralamaya teşebbüs suçundan hüküm kurulması hususları dikkate alınarak hükmün 289/1-g maddeleri yollaması ile 280/1-b maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, CMK’nun 284/1 ve 286/1 maddeleri gereğince kesin olmak üzere 15.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.