Memurlarda Atama İptali Davası Nedir?

Avukat Tüm Davalara Katılmak Zorunda mı?

Avukat Tüm Davalara Katılmak Zorunda mı?

TBB DİSİPLİN KURULU KARARI

KARAR TARİHİ. 09.11.2012
ESAS NO. 2012/336
KARAR NO. 2012/585

*Avukat, yüklendiği davayı, sonuna kadar özenle takip etmekle yükümlüdür. Delillerin toplanmış olması veya herhangi bir işlem yapılmayacak dahi olsa avukat davanın her celsesine katılarak, davayı takip etmek zorund

Şikâyetli avukat hakkında, kardeşinin öldürülmesi nedeniyle Bolvadin Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/178 Esasına kayıtlı olan kamu davasına müdahil olarak katılan şikâyetçinin davasını takip etmek üzere vekâletname ve 5.700.00.-TL. sı vekil ücreti alarak vekilliğini üstlenmesine karşın davanın 28.05.2008 ve 23.07.2008 tarihli oturumlarına mazeretsiz olarak katılmadığı iddiası ile başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda Baro Disiplin Kurulunca eylemin disiplin suçunu oluşturduğu kanaati ile disiplin cezası tayin edilmiştir.

Şikâyetli avukat disiplin soruşturma ve kovuşturma aşamalarında savunma vermemiştir. Ağır Ceza Mahkemesindeki savunmasında ise özetle, şikâyetçi ile 10.000.00.-TL. sı vekalet ücreti karşılığında anlaştıklarını, 4.600,00.-TL. sını aldığını kalan parayı istediğinde kriz nedeniyle paralarının olmadığını bu nedenle ödeme yapamayacaklarını ve bu haliyle davanın dondurulmasını talep ettiklerini, buna rağmen Mahkemeye müdahale dilekçesi verdiğini ve kabul edildiğini, mahkemece davanın sanığına üst hadden ceza verildiğini ve şikâyetçinin herhangi bir zararlarının olmadığını, bildirmiştir.

Baro Disiplin Kurulu şikâyetli avukatın eylemini Avukatlık Yasanın 34 ve 134.maddeleri ile Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3 ve 4.maddelerine aykırı bularak kınama cezası tayin etmiş, karara şikâyetli avukat tarafından itiraz edilmiştir.

Şikayetli avukatın disiplin kovuşturmasına konu eylemi ile ilgili olarak Bolvadin Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/95 Esasında kayıtlı olarak “Avukatlık görevini kötüye kullanma” suçundan dolayı açılan kamu davası sonucunda Mahkemece 2010/187 Karar sayılı ve 29.12.2010 tarihli kararı ile şikayetli avukatın görevi ihmal suçu sabit görülerek TCK.nun 257/2, 62/1.maddeleri uyarınca 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, CMK.nun 231.maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın ilgili Mahkeme tarafından 20.01.2011 tarihinde kesinleştiğine dair kesinleşme şerhi verilmiş olduğu, dosya içindeki mahkeme kararından ve ekindeki kesinleşme şerhinden anlaşılmıştır.

Bolvadin Ağır Ceza Mahkemesinin kararı, Ankara 6. İdare Mahkemesinin 2010/ 2288 Esas, 2012/252 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere “hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, yüklenen suçtan dolayı kurulan hükmün, sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade etmekte, denetim süresinin koşulları uygun olarak geçirilmesi durumunda da açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kalkmakta ve ceza davası düşmektedir. Bir başka anlatımla kişinin sanıklık durumu devam etmekte ve hakkındaki mahkûmiyet kararı hiç açıklanmaksızın denetim süresi sonunda ceza davası ortadan kalkmaktadır… davacı hakkında verilen kararın, hükmün açıklanmasının geri bırakılması olduğu, dolayısıyla resmi evrakta sahtecilik suçundan kurulan hükmün, 5271 Sayılı CMK 231/5 maddesi gereğince, davacı hakkında hukuki sonuç doğurmayacağı, denetim süresi koşullarının uygun olarak geçirilmesi durumunda da açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kalkacağı ve ceza davasının düşeceği sonuç ve kanaatine varılmıştır” kabulü nazara alındığında Kurulumuzca yapılan disiplin incelemesinde Mahkeme kararı esas alınmamıştır. Şikâyetli avukat hakkında kesin bir yargı hükmü olmasa da, ceza mahkemesi kararındaki belirtilen deliller ile kovuşturma konusu dosya içindeki deliller birlikte değerlendirildiğinde, şikayetli avukatın şikayetçinin vekili olarak takip ettiği kamu davasının 04.09.2008 tarihli oturumuna katılıp şikayetçi adına vekaletname sunduğu, ancak davanın 28.05.2008 ve 23.07.2008 tarihli oturumlarına mazeret bildirmeksizin katılmadığı, şikayetçi müvekkilini savunma hakkından yoksun bırakarak mağduriyetine neden olduğu anlaşılmıştır.

Her ne kadar şikâyetli avukat ceza mahkemesindeki savunmasında 10.000,00.-TL. sı vekalet ücreti karşılığında anlaştıklarını, 5.500,00.-TL. sını aldığını, bakiye vekil ücretini almadığını, şikâyetçinin isteği üzerine duruşmaya katılmadığını savunmuş ise de, gerek 10.000,00.-TL. sı vekalet ücretine anlaştıklarına gerek şikayetçinin isteği üzerine duruşmalara katılmadığına dair yazılı belge dosyaya sunmamıştır.

Avukat, yüklendiği davayı, sonuna kadar özenle takip etmekle yükümlüdür. Delillerin toplanmış olması veya herhangi bir işlem yapılmayacak dahi olsa avukat davanın her celsesine katılarak, davayı takip etmek zorundadır.

Avukatlık Yasasının 34. maddesine göre “ Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve Avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.”

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3. Maddesine göre “ Avukat, mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür. “ 4. Maddesine göre de ise “ Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır. Avukat, özel yaşantısında da buna özenmekle yükümlüdür. “

Avukatlık Yasasının 136/ 1 maddesi “Bu kanunun avukatların hak ve ödevleri ilgili altıncı kısmında yazılı esaslara uymayanlar hakkında ilk defasında en az kınama, tekrarında, davranışın ağırlığına göre, para veya işten çıkarma cezası uygulanır.” hükmünü taşımaktadır.

Şikâyetli avukatın, vekil olarak takip ettiği davanın duruşmalarına mazeretsiz olarak katılmamasından ibaret eylemi Avukatlık Yasasının 34.maddesine ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3 ve 4.maddelerine aykırı olmakla disiplin suçunu oluşturmaktadır.

Şikâyetli avukatın eylemi aynı zamanda Avukatlık Yasasının altıncı kısmında yer alan 34. Maddeye de aykırı olması sebebiyle Avukatlık Yasasının 136/1 maddesi uyarınca en az kınama cezası tayini gerektiğinden, Baro Disiplin Kurulunun eylemin disiplin cezasını oluşturduğuna ilişkin değerlendirmesinde ve takdir ettiği kınama cezasında hukuki isabetsizlik görülmemiş ve kararın onanması gerekmiştir.

Sonuç olarak, şikâyetli avukatın itirazının reddi ile Baro Disiplin Kurulunun “Kınama Cezası Verilmesine” ilişkin kararının ONANMASINA, oybirliği ile karar verildi.