Yakalama Nedir? Yakalama İşlemi Nasıl Yapılır?
Adli Yakalama Nedir?
Kişi özgürlüğünün kısıtlanması
Burada, bir suç işlendikten sonra uygulanan adli yakalama anlatılacaktır.
Yakalama, bir kişinin hakim kararı alınmamış olmasına rağmen, geçici bir süre için özgürlüğünden yoksun bırakılması demektir. Yakalama, adli kontrol, tutuklama, ifade alma, beden muayenesi gibi, kişi özgürlüğünü kısıtlayan koruma tedbirlerindendir.
Adli yakalama, tutuklamanın mümkün kılınması ve dolayısı ile ceza muhakemesinin selametle ve emniyetle yapılabilmesi için ve henüz bir tutuklama kararı verilmeden önce, kişinin hürriyetinin kaldırılması şeklinde bir muhakeme hukuku işlemi ve koruma tedbiridir.
Hem adli yakalamada, hem de önleme yakalamasında, müdafiin veya bir avukatın hukuki yardımı, isteğe bağlı olarak veya zorunlu olarak gerekebilir.
Kişi özgürlüğünün hakim kararı olmaksızın sınırlandırılması demek olan yakalama, ancak zorunlu hallerde haklı görülebilir. Bunun içindir ki, geçici bir koruma tedbiridir. Yakalanan kimse gecikmeden hakim huzuruna çıkarılır. Tutuklama kararı verilirse yakalama tedbiri sona erecek ve tutuklama tedbiri başlayacaktır. Hakim tutuklama kararı vermezse, yakalanan kimse serbest bırakılır, yani yakalama tedbiri yine sona erer.
Yakalamadan doğan haklar nelerdir?
Yakalama anında kişinin AİHS 5 ve AY 19‟dan kaynaklanan insan hakları doğar. Şunu unutmamak gerekir ki, kısa süreli durdurmalar yakalama değildir. Kişinin “fiilen denetim altına alındığı için, objektif olarak kendisini serbest hissetmediği an”, yakalanmış sayılır.
Burada dikkat edilmesi gereken nokta; gözaltına alma durumuna girmek için ise Cumhuriyet savcısı tarafından gözaltına alınma yolunda ayrıca bir karar verilmesi gerektiğidir (CMK 91/1).
2014-6526 sayılı Kanun ile yapılan değişikliğe göre, kişinin gözaltına alınabilmesi için, yakalama konusu suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığı gereklidir.
Yakalama emirlerinde müdafiinin dikkat etmesi gereken önemli husus, “Şüphelinin daha önceden çağrı kağıdı ile davet edilmiş” olmasıdır (CMK 98/1, 145). Böyle bir ön işlem yapılmamışsa, yakalama kararının yerine getirilmesi hukuka aykırıdır.
CMK‟da yer almayan “gıyabi tutuklama kararı gibi kullanılan” yakalama emirlerine itiraz ediniz (CMK 267).
“Durdurma” ve “yakalama” arasındaki fark
PVSK 4A/2‟de belirtildiği gibi, polisin tecrübesine ve içinde bulunulan durumdan edindiği izlenime dayanan, “umma derecesinde makul sebebe” bağlı olarak, yolda giden araç veya kişilerin hareketinin engellenmesi olduğu için, hakim kararına gerek yoktur (Arama Yönetmeliği 27/2).
Burada kendisinden yardım istenilmiş olan avukatın dikkat edeceği hususların başında, durdurulan kişiye “durdurma sebebinin söylenip söylenmediği” (PVSK 4A/3), “durdurmanın PVSK 4A/2‟deki koşullara uyup uymadığı” ve ayrıca “süreklilik arz edecek, fiili durum ve keyfilik oluşturacak bir şekilde durdurmanın yapılamayacağı” noktalarıdır (PVSK 4/2, ikinci cümle).
Suçüstünde iken yapılan yakalama
Adli yakalamanın birkaç türü vardır: “Herkes tarafından yapılabilen yakalama” (CMK 90/1) ve “kolluk görevlilerince yapılabilen yakalama” (CMK 90/2).
Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta şudur: şikayete tabi suçlarda, şikayet yoksa yakalama yapılamaz. Ancak çocuklara, beden veya akıl hastalığı, malullük veya güçsüzlükleri nedeniyle kendilerini idareden aciz bulunanlara karşı işlenen suçüstü hallerinde, kişinin yakalanması şikayete bağlı değildir.
Yakalama türlerini biraz açarsak: öncelikle, yakalamanın suç haberinin alınması üzerine ilk işlem olarak uygulanamayacağı görülür.
Sadece suçüstü hallerde ilk işlem olarak yakalama yapılabilir.
Toplumsal şiddet olaylarında yakalama
Yasal düzenlemeler göz önünde tutulduğunda adli yakalamanın suçüstü halinde yakalama 2015-6638 iç güvenlik paketi ile, CMK 91 „nci maddeye 4‟ncü fıkra eklenerek, toplumsal şiddet olayları için özel bir yakalama ve gözaltı durumu yaratılmıştır.
Tutuklama yakalaması
Tutuklama kararı verilebilen ve gecikmesinde sakınca olan hallerde kolluğun re‟sen yakalaması (CMK 90/2) kabul edilmiştir. Bu durumda 2014 yılında değişen CMK 100 kapsamında somut delil bulunan hallerde yakalama yapılabilir.
Kimlik tespiti yakalaması
Kimlik tespiti amaçlı yakalama Kabahatler Kanununda öngörülmüştür (KK 40).
Yakalama emrine dayanan yakalama
Yakalama emrine (CMK 98) veya tutuklama kararına dayanan tutma ile kesinleşmiş hapis cezasının veya güvenlik tedbirinin infazı için Cumhuriyet savcısı tarafından düzenlenen yakalama emrine dayanan yakalama (CGİK 19), gibi türleri vardır.
Soruşturma evresinde çağrı üzerine gelmeyen veya çağrı yapılamayan şüpheli hakkında Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hakimi tarafından yakalama emri düzenlenebilir.
Ayrıca, tutuklama isteminin reddi kararına karşı itiraz halinde, itiraz merci tarafından da yakalama emri düzenlenebilir (CMK 98/1).
Yakalanan kişi kolluğun elinden kaçarsa, kolluğun verebileceği “yakalama emri” (CMK 98/2) ile “tekrar yakalanması” sağlanır ve kişi hakim önüne çıkarılır ve gerekiyorsa “salıverilir”, serbest bırakılmadığı takdirde, yetkili hakim veya mahkemeye en kısa zamanda gönderilmek üzere “tutuklanır” (CMK 94).
Bu maddede 2014-6526 sayılı Kanun ile yapılan değişikliğe göre, yakalanan kişi 24 saat içinde yetkili mahkeme veya hakime çıkarılamıyorsa, SEGBİS sisteminin kurulu olduğu Adliyeye götürülür ve sorgusu (veya ifade alma) yetkili hakim veya mahkeme tarafından yapılır.
OHAL: Yakalama Emri Düzenlemek
Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı tarafından da yakalama emri düzenlenebilir.
OHAL‟in ilk döneminde hakim veya Cumhuriyet savcısı tarafından verilen yakalama emri üzerine yakalanan Ģüpheli hakkında verilen gözaltı süresi otuz günü geçemiyordu (KHK 668 m. 3/1-a). Daha sonra yapılan değişiklikle OHAL gözaltı süresi 7+7 gün olarak belirlenmiştir.
OHAL: Kaçaklar
Hakkında yürütülen soruşturmanın sonuçsuz kalmasını sağlamak amacıyla yurtiçinde saklanan veya yabancı ülkede bulunan ve bu nedenle Cumhuriyet savcılığı tarafından kendisine ulaşılamayan şüpheliye de kaçak denir.
Bu kişiler hakkında Ceza Muhakemesi Kanununun 247‟nci ve 248‟nci maddelerinin ikinci fıkraları uygulanmaz (KHK 668 m. 3/1-b).
Yakalamanın gerçekleştiği an
Yakalamanın ne zaman ve hangi anda meydana geldiğini, müdafiin çok iyi saptaması gerekir. Bunun için, hukuki yardımda bulunduğu kişinin, yakalamayı tespit için kullanılan ilk ölçüt olan, “makul ve orta zekalı bir kişinin kendisini serbest hissetmediği andaki fiili denetim altına alınma halini”, iyi saptamalıdır.
Ayrıca müdafi, “tüm olayların birlikte değerlendirilmesi ölçütünü”, somut olaya uygulamalıdır. Olayın bir bütün olarak değerlendirilmesi yapılırken şu noktalara bakılmalıdır:
Kişi ile ilk teması KİMİN yaptığı; İlk temasın meydana geldiği, yakalamanın gerçekleştiği, soru sormanın yapıldığı YER; Durdurma ve soru sormanın SÜRESİ; Sorulan soruların NİTELİĞİ; Yakalama sırasında KAÇ MEMURUN hazır bulunduğu; ZOR kullanılıp kullanılmadığı; SİLAH çekilip çekilmediği; şüpheliye “İSTERSENİZ GİDEBİLİRSİNİZ” denilip denilmediği; Sorulan soruların ESAS AMACI (tanık olarak düşünüldüğü için mi soru sorulduğu, yoksa şüphelenilerek mi soru sorulduğu).
Yakalamada zor kullanma yetkisi
Yakalanan veya tutuklanan kişiye yakalamanın gerektiği kadar zor kullanılabilir (PVSK 16).
Yakalanan kişilere kural olarak kelepçe takılmaz. Ancak, kaçacaklarına ya da kendisi veya başkalarının hayat ve beden bütünlükleri bakımından tehlike arz ettiğine ilişkin belirtilerin varlığı halinde, kelepçe takma kolluk görevlisinin takdirine bırakılmıştır (CMK 93; Yakalama Yönetmeliği 7).
Müdafi olarak şuna dikkat ediniz: CMK 93 kelepçe takmayı dar koşullara bağlı bir “istisna” haline getirmiştir. Koşulları oluşturmadan kelepçe takılması, hukuka aykırılık oluşturur.
Ayrıca ÇKK 18 maddesine göre, çocuklara zincir, kelepçe ve benzeri aletler takılamaz, ancak kolluk gerekli başka önlemleri alır.
“Elleri kelepçelenmiş bir şüphelinin”, basında görüntülerinin yayınlanması, adil yargılanma ve suçsuzluk karinesini ihlal eder (Yakalama Yönetmeliği 27).
Silah denetimi yapmak
Yakalama yetkisinin doğduğu durumlarda kolluk görevlisinin önce kendi güvenliğini sağlaması gerekir. Bu amaçla, silah kontrolü yapılabilir (CMK 90/4).
Kontrol, “durdurma ve sıvazlayarak” silah kontrolü yapma (stop and frisk), arama sayılmadığından (üst araması dışında) bu işlem yapılabilir. İşlem sadece kişinin üzerinde silah bulunup bulunmadığının tespit edilmesi ile sınırlıdır (PVSK 9, Yakalama Yönetmeliği 6/2). Diğer yakalama türlerinde ise, “yazılı emir alarak” “delil araması” da yapılabilir.
Yakalama bir evin içinde gerçekleştirilmişse, bu yakalama da, zarar vermeyi önleyecek tedbir niteliğinde (CMK 90/4, 118/2) bir arama yetkisi doğurur; Evde yakalamanın yapıldığı yerin çevresinde dar kapsamlı bir arama yapma yetkisi doğar. Ancak bu arama suç ile sınırlı bir aramadır.
Susma hakkının bildirilmesi
Haklarını öğrenme hakkı, Anayasal bir haktır (AY 40). Hakların bildirilmemesi, işlemi yoklukla malul kılar.
CMK 90/4 ve Yakalama Yönetmeliği‟nin 6‟ncı maddesine göre, yakalama işleminin gerçekleştiği anda, yakalanan kişiye Anayasal hakları bildirilmelidir.
Yakalama prosedürüne göre herkes tarafından yakalanıp kolluğa teslim edilen veya kolluk görevlilerince yakalanan kiĢiye kolluk tarafından kanuni hakları derhal bildirilmelidir (CMK 90/4).
Şüpheli susma hakkının sonuçlarını iyice bilmelidir. Haklar, kendisine anlayacağı bir biçimde, iyice öğretilmelidir. İşte, burada müdafiin görevi büyük önem taşımaktadır.
Bu hak sanığı kendini suçlayıcı beyanda bulunmaya karşı koruduğu gibi, bazı hallerde, şüpheli aleyhine sonuçlar da doğurabilir. Mesela, bu hakkı kullanan şüpheli, etkin pişmanlıktan yararlanmaz. Uzlaştırmaya tabi suçlarda, uzlaşmadan doğacak olan takipsizlik kararından mahrum kalabilir. Bu nedenle, müdafi olarak, somut olaydaki suçu dikkate alarak, şüpheliye bu hakkın iyi ve sakıncalı yanlarını öğretiniz.
Bu hakkı kullanıp kullanmayacağı kararını şüpheli vermelidir.
Onu yönlendirmeyiniz.
Şüphelinin haklarını anlamış (öğrenmiş) olması gereklidir. Haklarını anlayıp anlamadığı belirlenirken, kişinin yaşı, zeka durumu, eğitim durumu, hakkın söylenmesi sırasında iradesini sakatlayan bir etki altında olup olmadığı (sarhoşluk, uyuşturucu veya bir ilaç), fiziksel veya biyolojik bir engeli bulunup bulunmadığı, daha önceden kollukla bir temasının olup olmadığı, Türkçe‟yi iyi anlayıp anlamadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Susma hakkı kısmi olarak da kullanılabilir. Yani, bazı sorular için kullanılabilir, bazıları için kullanılmayabilir. Eğer şüpheli başta susma hakkım kullanacağını söylemişse, artık ısrarla, uygulamada yapıldığı üzere, tüm soruları tek tek sorup, her bir soru için bu hakkın kullanılıp kullanılmayacağı durumuna son verilmelidir.
Haklar ilk yakalama anında söylenmelidir. Nezarethane defterine kayıt yapılırken, başka bir memur tarafından, haklar tekrar söylenmeli (öğretilmeli) ve deftere şüphelinin imzası alınmalıdır. ifade almaya başlamadan önce de, bu hakların mutlaka tekrar hatırlatılması gerekmektedir.
Yakalama sebebinin söylenmesi
Kolluk tarafından yakalanan kişiye, yakalama sebebinin söylenmesi gerekir (PVSK 13/4, Yakalama Yönetmeliği 6). Bunun söylenmemesi, CMK 141/1-g gereği, tazminat istemi hakkını doğurur.
Yakalanan kişiye yüklenen fiil; yer, zaman ve kişi belirtilerek, “ana hatları” ile, ince ayrıntılara girmeden söylenmelidir. Ancak, sadece, kanun maddesinin ve suç adının söylenmesi de yeterli değildir.
Yakalanan (veya tutuklanan) kişilere, yakalanma sebepleri ve haklarındaki iddialar, herhalde yazılı ve bunun mümkün olmaması halinde sözlü olarak derhal, toplu suçlarda en geç hakim huzuruna çıkarılıncaya kadar bildirilir (AY 19/4, AİHS 5/2, PVSK 13).
Bireylerin kendisi ve yakınları hakkında “delil vermeme” hakları vardır. Buna “susma hakkı” denir. Bu hakların, yakalama sırasında, «derhal» bildirilmesi gerekir.
Müdafiin hukuki yardımından yararlanma hakkının bildirilmesi
Yakalanarak gözaltına alınan kişinin ifadesi alınmadan önce, “bir müdafiin hukuki yardımından istifade etmek hakkı” olduğu kendisine söylenecek ve müdafi isteyip istemediği sorulacaktır (CMK 90/4; 147 ve 150).
Yakınlarına haber verme hakkının söylenmesi
Haklarını öğrenme hakkı kapsamında olmak üzere, şüpheliye ilk yakalama anında yakalandığını yakınlarına haber verme hakkı bulunduğu bildirilir.
Sorgu hakkı
İfade alma ile sorgu arasında fark vardır. Sorgu, hakim önünde şüphelinin savunması için tanınan bir haktır. Yakalanarak gözaltına alınan kişinin hakim önünde sorguya çekilme hakkı vardır (CMK147). Ayrıca, gözaltına alınan kişinin sorgusunda, müdafi de hazır bulunur (CMK 91/6, 150).
Yakalamanın hukukiliği konusunda hakime başvuru hakkı
Yakalanan kişi, müdafi, kanuni temsilcisi, birinci veya ikinci derecede kan hısımı veya eşi, “gözaltına alma ve gözaltı süresinin uzatılmasına veya yakalama işlemine” karşı, hemen serbest bırakılmayı sağlamak için sulh hakimine başvurabilir (CMK 91/4).
Müdafi olarak, yakalama işleminin hukuka aykırılığına karşı yapılan bu başvuru ile, tutuklama kararına itirazın, farklı işlemler olduğunu, şüpheliye açıklayınız. Bu başvuruyu sadece gerçekten hukuka aykırılık bulunduğunu saptadığınız hallerde yapın, somut hukuki hataları açıkça belirtin. Başvuruyu gerekçelendirin.
Yakalama ve gözaltı süresinin uzatılması işlemlerine karşı yakalanan kişinin, müdafiinin hemen serbest bırakılmayı sağlamak için, sulh ceza hakimine başvurma hakkı vardır. Bu hak, müdafiinin yaranda şüpheliye, birinci derecede kan hısımları (anne-baba), ikinci derecede kan hısımları (kardeşler) ve kanuni temsilciler için de söz konusudur. Bu başvuruyu incelemekle yükümlü hakim, incelemeyi evrak üzerinden yaparak derhal ve nihayet 24 saat dolmadan başvuruyu sonuçlandırır (CMK 91/5).
İnceleme sonucu, yakalamanın veya gözaltına alma ya da gözaltı süresini uzatmanın yerinde, hukuka uygun olduğu kanısına varılırsa başvuru reddedilir ya da yakalananın derhal soruşturma evrakı ile birlikte Cumhuriyet savcılığında hazır bulundurulmasına karar verilir.
Bu karar bir “hakimlik kararı” olduğu için ve “itiraz yolunun kapalı olduğuna dair yasada açık bir kural da bulunmadığından tüm hakimlik kararlarına olduğu gibi CMK 260‟daki “olağan kanun yollarından itiraz” yolu açıktır.
CMK 261‟deki avukatın kanun yoluna başvurma hakkının kullanılmasında, sanığın veya mağdurun açık arzusuna aykırı olmama hususuna dikkat edilmesi gerekir.
Müdafi, gerekçeden yoksun ve kanuna uygun olmayan, orantılılık ilkesine uymayan bir uzatmaya itiraz etme hakkını mutlaka kullanmalıdır.
Bu itirazı maalesef birçok müdafiin yapmadığı üzülerek gözlenmektedir. Ancak bunu yapmayan müdafiler hukuki yardımdaki özen görevini yerine getirmemiş olmaktadırlar ki bunun olası aleyhe sonuçları da söz konusu olabilir.
Tekrar yakalanmama hakkı
CMK 91/6‟ya göre, gözaltı süresinin dolması veya “sulh ceza hakiminin” kararı üzerine serbest bırakılan kişi hakkında, yakalamaya neden olan fiille ilgili, yeni ve yeterli delil elde edilmedikçe ve Cumhuriyet savcısının kararı olmadıkça bir daha aynı nedenle yakalama işlemi uygulanamaz.
Gözaltı süreleri kanunda kesin olarak saat hesabı ile belirtilmiştir (CMK 91/1). Yakalama ile başlayan süreler, kanunda belirtilen saati aşamaz. Bu süre dolunca, şüpheli derhal serbest bırakılır (CMK 91/7).
Gözaltı süresine, Cumhuriyet savcısının alacağı ifadenin süresi de dahildir. Bu süre şüphelinin, hakim önüne sorguya çıkarılması anına kadardır. “Gözaltı süresinin dolmasından”, bu anlaşılır.
Dikkat: Gözaltı süresinin dolması açısından, şüphelinin kolluk tarafından fiilen denetim altına alındığı ve makul bir insanın kendisini artık serbest hissetmediği (örneğin yakalamanın bilfiil gerçekleştiği saat 18.48 den itibaren) andan başlayan ve hakimin önüne çıkartıldığı ana kadar devam eden süreyi göz önünde tutunuz.
Sürenin başlangıcını sadece yazılı form belgelerden değil, görüşme sırasında şüpheliden de sorarak öğrenmek gerekir.
Tazminat isteme hakkı
AY 19 ve AİHS 5‟e aykırı olarak ve CMK 141‟deki koşullara uyan durumlarda yakalanan kişinin Devletten tazminat isteme hakkı vardır.
Bu maddeye 2013-6459 sayılı Kanun ile yapılan ekleme ile yakalama veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkanlarından yararlandırılmayan kişilere de tazminat isteme hakkı tanınmıştır. Ancak aynı kanun, gözaltı ve tutukluluk süresi başka bir hükümlülüğünden indirilenlerin tazminat isteyemeyeceklerine dair CMK 144/1-a hükmünü yürürlükten kaldırmıştır.
25 Ağustos 2017 tarihli KHK 694‟nın 144 üncü maddesiyle, haksız koruma tedbiri ile ilgili hükümlerde değişiklik yapılarak CMK‟nın 142. maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
(9) Tazminat davaları nedeniyle Avukatlık asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan nispi avukatlık ücreti ödenir. ancak ödenecek miktar Tarifede sulh ceza hakimliklerinde takip edilen işler için belirlenen maktu ücretten az, ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu ücretten fazla olamaz.
(10) Tazminata ilişkin mahkeme kararları, kesinleşmeden ve idari başvuru süresi tamamlanmadan icra takibine konulamaz. Kesinleşen mahkeme kararında hükmedilen tazminat ile vekalet ücreti, davacı veya vekilinin davalı idareye yazılı şekilde bildireceği banka hesap numarasına, bu bildirimin yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde ödenir. Bu süre içinde ödeme yapılmaması halinde, karar genel hükümler dairesinde infaz ve icra olunur.
Hukuka aykırı delil: Somut delil yokken yakalananın ikrarı
Kolluk yakalama sırasında hukuki bir hata yaparsa, yakalama hukuka aykırı hale gelir. Örneğin, somut delile dayanmayan yakalama bir insan hakkı ihlaldir (AİHS 5). Soyut ihbar üzerine makul şüpheyi destekleyen somut bulgular araştırılmadan yapılan yakalama iĢlemi özgürlüğü kısıtlama suçunu oluşturur.
Başlangıç şüphesi yokken şahıs yakalanmışsa ve daha sonra suçunu ikrar etmiş olsa bile, bu ikrar hukuka aykırı olur.
AİHM kararları doğrultusunda hukuka aykırı bir yakalama ve ona dayalı ifade alma gerçekleştirilmişse, bu ikisi arasında nedensellik bağı vardır. Haklar bildirilerek ifade alınmış olsa da, yakalama işlemindeki hukuka aykırılık ifade almaya da sirayet eder.
Hukuka aykırı delil: yakalanan kişiye haklarının bildirilmemesi
Yakalanan kişinin en önemli hakkı savunma hakkıdır. Ancak şüphelinin böyle bir hakkı olduğunu öğrenmesi gerekir (CMK 147, Yakalama Yönetmeliği 6; PVSK 13).
CMK 90/4‟e göre ilk yakalama anında şüphelinin kanuni haklarının ne olduklarının kendisine bildirilmesi, yani “öğretilmesi” zorunluluğu vardır. Bunun için, müdafi bu konudaki tutanağı iyi kontrol etmesinin yanında, CMK 154 görüşmesinde, şüphelinin haklarını öğrenip öğrenmediğini kontrol etmelidir. Eğer hakları bildirilmemişse, söz konusu yakalama ve bunun arkasından yapılan ifade alma işlemi hukuka aykırı hale gelir.
Hukuka aykırı delil: yakalanan kişinin susma hakkının ihlali
Susma, Anayasa 38, CMK 147 ve 90/4 uyarınca bir haktır. Serbest iradeyi ortadan kaldıracak şekilde susma hakkının ihlali, yasak sorgu yöntemlerine girer ve CMK 148‟e aykırılık oluşturur.
Hukuka aykırı delil: yakalanan kişinin isnadı öğrenme hakkının ihlali
Anayasa 19/4 ve AİHS 5/2‟ye göre, yakalanan veya tutuklanan kişilere yakalama sebepleri ve haklarındaki iddiaların yazılı olarak ve bunun mümkün olmaması halinde sözle, toplu suçlarda ise, en geç hakim huzuruna çıkartılıncaya kadar bildirilmesi gerekir. CMK yakalanan kişiye isnadın yakalanma anında bildirilmesini düzenlenmemiştir.
Mukayeseli hukukta, şüphelilere hakları bildirildikten sonra, şüpheliye kendi el yazısı ile öğretilen haklardan ne anladığının yazdırılması uygulaması yerleşmiştir. Sadece form imzalatılarak şeklen hak bildirimlerinin önüne geçmek için, şüpheliye haklarının hatırlatılıp hatırlamadığını sormakta ve aksi halde tutanak tutmakta fayda vardır.
Hukuka aykırı delil: yakalanan kişinin yakınlarına haber verme hakkının ihlali
Müdafi yakalanan kişiye, yakalandığını yakınlarına haber verme hakkının hatırlatılıp hatırlatılmadığını sormalıdır. Ayrıca, yakınlarına bildirmek üzere buna ilişkin hangi işlemlerin yapıldığı da dosyadan araştırılmalıdır. Sıradan bir işmiş gibi gözüken bu bildirim, CMK 95/1 uyarınca yapılması zorunlu bir işlem haline getirilmiştir.
Yakalanan kişinin geciktirilmeden hakim önüne çıkarılma hakkının ihlali
CMK 91/1‟deki kesin sürelerin ihlal edilip edilmediği müdafi tarafından çok iyi kontrol edilmelidir.
CMK 94‟de yapılan 2014 değişikliği ile yol tutuklaması kaldırılmış ve yakalama emri üzerine yakalanan kişinin yetkili hakime çıkarılması öngörülmüş, bunun mümkün olmadığı durumlarda ise aşağıda açıklandığı gibi, en yakın adliyeye götürülerek, SEGBİS aracılığı ile yetkili hakim tarafından sorgusunun yapılması veya ifadesinin alınması sağlanmıştır.