Gözaltına Alma Nedir? Gözaltına Alma Nasıl Yapılır?
Cumhuriyet savcısının gözaltı kararı
Ceza Muhakemesi Kanunu yakalama ile gözaltına alma işlemlerini birbirinden tamamen ayırmıştır. CMK 91/1 gereği gözaltına alma, Cumhuriyet savcılığınca verilen bir kararla olmaktadır.
Cumhuriyet savcısının gözaltı kararı vermesi iki koşula bağlanmıştır:
- a) Gözaltına alma tedbirinin soruşturma yönünden zorunlu olması. Burada gözaltına alınmada bir orantılılık aranmalıdır, yani kişinin örneğin sadece ifadesinin alınmasının yeterli olması halinde gözaltına alınmaması gerekir.
- b) Kişinin “bir suçu işlediği şüphesini gösteren delillerin varlığı (CMK «2014-6526» 91/2).
Somut delillere dayanan ve ilk bakışta herkesi inandırabilecek şüphenin bulunmadığı hallerde yakalama yapılamayacağı gibi, Cumhuriyet savcısı gözaltına alma kararı da veremez.
Bu deliller olmadan gözaltı kararı verilmesi hukuka aykırı olur.
Nitekim AİHM, yakalama emri dışında ilgiliye karşı oluşan şüphelerin dayanağını oluşturan bir delil bulunmamasına rağmen yakalanan kişi dolayısıyla Türkiye‟yi mahkum etmiştir.
Gözaltı kararı verilmesi için, suç işlendiği şüphesini gösteren somut delillerin varlığı gerekir
Yakalanan kişi, Cumhuriyet Savcılığı tarafından serbest bırakılmazsa, soruşturmanın tamamlanması için gözaltına alınmasına karar verilebilir. Bunun için; soruşturma yönünden zorunluluk ve kişinin bir suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığı koşulları gerçekleşmiş olmalıdır (CMK 91/2).
OHAL: Şüpheli askerlerin yakalanması
Askerlerin yakalanmasını 353 sayılı Kanunun 79 uncu maddesi düzenlemiştir. OHAL döneminde ise, yakalanan asker kişiler adli kolluk görevlilerine teslim edilir (KHK 667 m. 6/1-b).
Mülki amirin belirlediği kolluk amirinin verdiği gözaltı kararı
CMK 91/4 ve PVSK 4A maddelerdeki düzenleme ile, İçişleri Bakanlığı tarafından belirlenecek esaslar dahilinde, mülki amirin görevlendireceği kolluk amiri kavramı yaratılmıştır. Özel yetkilerle donatılan bu kolluk amirine yazılı, acele hallerde de sözlü arama emri ile gözaltı kararı verme yetkisi verilmiştir.
2015-6638 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, gözaltı tedbirini düzenleyen CMK 91‟e (4) numaralı fıkra eklenerek, diğer fıkra numaraları buna göre teselsül ettirilmiştir. Kanuna eklenen katalogda sayılan suçların işlenmesi durumunda, suçüstü hali ile sınırlı kalmak kaydıyla, mülki amirlerce belirlenecek kolluk amirleri tarafından yirmi dört saate kadar, şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açabilecek toplumsal olaylar sırasında ve toplu olarak işlenen suçlarda ise, kırk sekiz saate kadar gözaltına alma kararı verilebilmesi imkanı yaratılmıştır.
Ayrıca, gözaltına alma nedeninin ortadan kalkması halinde veya işlemlerin tamamlanması üzerine derhal ve her halde en geç belirtilen sürelerin sonunda C. savcısına yapılan işlemler hakkında bilgi verileceği ve onun talimatı doğrultusunda hareket edileceği belirtilmiştir.
Eğer kişi serbest bırakılmazsa önceki fıkralara göre işlem yapılacak; ancak kişi en geç kırk sekiz saat, toplu olarak işlenen suçlarda ise dört gün içinde hâkim önüne çıkarılacaktır.
Bu fıkra kapsamında kolluk tarafından gözaltına alınan kişiler hakkında da gözaltına ilişkin hükümler uygulanacaktır.
2015-6638 sayılı Kanun ile kabul edilen “polisin toplumsal olaylardaki suçüstü gözaltısı” şöyle kaleme alınmıştır:
CMK 91/4: Suçüstü halleriyle sınırlı olmak kaydıyla; kişi hakkında maddede belirtilen suçlarda mülki amirlerce belirlenecek kolluk amirleri tarafından yirmi dört saate kadar, şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açabilecek toplumsal olaylar sırasında ve toplu olarak işlenen suçlarda kırk sekiz saate kadar gözaltına alınma kararı verilebilir. Gözaltına alma nedeninin ortadan kalkması halinde veya işlemlerin tamamlanması üzerine derhal ve her halde en geç yukarıda belirtilen sürelerin sonunda Cumhuriyet savcısına yapılan işlemler hakkında bilgi verilerek talimatı doğrultusunda hareket edilir. Kişi serbest bırakılmazsa yukarıdaki fıkralara göre işlem yapılır. Ancak kişi en geç kırk sekiz saat, toplu olarak işlenen suçlarda dört gün içinde hâkim önüne çıkarılır.
Bu fıkra kapsamında kolluk tarafından gözaltına alınan kişiler hakkında da gözaltına ilişkin hükümler uygulanır.
Şiddet olaylarının yaygınlaşması: Polisin gözaltı kararı vermesi
Şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulduğu hallerde toplumsal olaylar nedeniyle yakalanan kişiler hakkında polis gözaltı kararı verebilir.
Suçüstü halindeki katalog suçları işleme tehlikesi bulunan hallerde, mülki amir tarafından görevlendirilen kolluk amirine gözaltı kararı verme yetkisi verilmiştir (CMK “2015-6638” 91/4).
Söz konusu suçlar şunlardır: a) Toplumsal olaylar sırasında işlenen cebir ve şiddet içeren suçlar. b) Türk Ceza Kanununda yer alan; 1) Kasten öldürme (madde 81, 82), taksirle öldürme (madde 85), 2) Kasten yaralama (madde 86, 87), 3) Cinsel saldırı (madde 102), 4) Çocukların cinsel istismarı (madde 103), 5) Hırsızlık (madde 141,142), 6) Yağma (madde 148,149), 7) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188), 8) Bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere aykırı davranma (madde 195), 9) Fuhuş (madde 227), 10) Kötü muamele (madde 232); c) Terörle Mücadele Kanununda yer alan suçlar; d) 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 33 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen suçlar; e) 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanununa dayanılarak ilan edilen sokağa çıkma yasağını ihlal etme.
Değerlendirme
Suçüstü hallerinde yakalanan kişiler hakkında C. savcısına hemen bilgi verilerek emri doğrultusunda işlem yapılacağı CMK 90/5‟te düzenlenmiş, 91. maddede de 2014-6526 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile, gözaltı kararı verilebilmesi için, bu tedbirin soruşturma yönünden zorunlu olması ve kişinin bir suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığı koşulu aranmıştır (CMK 91/2).
“Mülki amirce belirlenecek kolluk amiri” hukukumuza ilk defa giren bir kavramdır. Alman Mahkemeler Teşkilatı Kanunu‟nun 52. maddesinde yer alan savcı yardımcısı kolluk kavramına benzer bir kurum yaratıldığı görülmektedir. Mukayeseli hukukta adli kolluk içinde bir kolluk amirinin savcı yardımcısı şeklinde görevlendirildiği bilinmektedir. Buna benzer bir şekilde, daha yetkili bir kolluk amiri statüsü yaratılmak istendiği görülmektedir. Ancak yetkilerin Anayasa‟nın 13. maddesi kapsamında ancak kanunla belirlenebilmesi ilkesi doğrultusunda, İçişleri Bakanlığı‟nın (yürütmenin) belirleyeceği yetki, Anayasa‟nın 13. maddesine ve hukuk devleti ilkesine aykırıdır.
Maddedeki düzenlemenin amacının toplumsal olaylar sırasında işlenen cebir ve Şiddet içeren suçlarda çok sayıda kişinin yakalandığı durumlarda C. savcısının devre dışı bırakılarak, yürütmenin belirlediği kolluk amiri tarafından gözaltı kararı verilmesi ile kolaylık sağlanması olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, özellikle bu gibi toplu olaylarda savcının hukuk garantisi teşkil eden denetimi ortadan kaldırılmıştır.
- maddeye eklenen yeni 4. fıkrada suçüstü hallerinde, henüz suç işlememiş olan kişilerin de yakalanmasına olanak sağlayacak bir yaklaşım gözlemlenmektedir. Zira CMK 90/1 suçüstü halinde herkese yakalama yetkisi vermekte, bu madde ile de bu yetkinin genişletilmesi ortaya çıkmaktadır.
Liste halinde sayılan suçlarda genel kuralın istisnası olarak kolluğa adeta suç işlememiş, fakat işleme ihtimali olan kişileri de yakalama ve mülki amirlerce belirlenen kolluk amiri tarafından da gözaltına alma uygulamasının yerleşmesi tehlikesini içermektedir. Bu düzenleme yasada hiçbir zaman yer almaması gereken bir hükümdü.
Yakalama emri üzerine yakalanan kişi hakkında yapılacak işlem
Yol tutuklaması sorun yaratınca, 2014-6526 sayılı Kanunun 7‟nci maddesi ile Ceza Muhakemesi Kanunu‟nun 94‟ncü maddesi tamamen değiştirilmiştir. Yeni metin şöyledir:
“MADDE 94- (1) Hâkim veya mahkeme tarafından verilen yakalama emri üzerine soruşturma veya kovuşturma evresinde yakalanan kişi, en geç yirmi dört saat içinde yetkili hâkim veya mahkeme önüne çıkarılır.
(2) Yakalanan kişi, en geç yirmi dört saat içinde yetkili hâkim veya mahkeme önüne çıkarılamıyorsa, aynı süre içinde yakalandığı yer adliyesinde, mevcut değil ise en yakın adliyede kurulu sesli ve görüntülü iletişim sisteminin kullanılması suretiyle yetkili hâkim veya mahkeme tarafından bu kişinin sorgusu yapılır veya ifadesi alınır.”
CMK 98 uyarınca sulh ceza hakimi, C. savcısı veya yakalayıp elinden kaçırdığı failler için de kolluk yakalama emri çıkarabilir. Bu gibi hallerde aranan kişinin kimlik bilgileri polis bilgisayarlarında görüneceği için, çeşitli vesilelerle bu kişilerin yurdun çeşitli yerlerinde başka kolluk makamları tarafından yakalanması mümkündür.
Değişiklik öncesinde yakalanan bu kişilerin yetkili mahkemeye gönderilmesi için gerekli işlemler yapılıyor ve yakalanan kişi uzun süreler nezarethanede bekletiliyordu. Yapılan değişiklik ile bunun önüne geçmek hedeflenmiş ve SEGBİS sistemi ile sorgu yapılması imkanı yaratılmıştır. Kolluk açısından bu yeni düzenlemenin önemi, C. savcısının vereceği emir bakımındandır.
Genel suçlarda gözaltı süresi
Yakalanan kişinin gözaltı süresi yakalama yerine en yakın hakim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren yirmidört saati geçemez. Yakalama yerine en yakın hakim veya mahkemeye gönderilme için zorunlu süre oniki saatten fazla olamaz (CMK 91/1).
Kanunda öngörülen sürelerin dolması beklenmez. Gözaltı süresi soruşturmanın tamamlandığı anda sona erer. Burada gözaltı sırasında yapılan işlemlerin sürelerinin tek tek toplanarak hesaplaması yapılmalıdır (örneğin, doktora getirme 1 saat, arama 5 saat gibi). Kişi gözaltına alındıktan sonra arka arkaya işlemler yapılmadan, yasal sürenin dolması beklenmişse, bu durum kişinin özgürlük hakkının kısıtlanması anlamına gelir. AİHM kararları da bu yoldadır.
Yakalamada “zorunlu yol süresi”
Yakalanan kişi, “hemen” C. savcısına bilgi verilerek (CMK 90/5) ve zorunlu yol süresi (bu süre CMK 91/1-3 üncü cümle gereği 12 saatten fazla olamaz) hariç, yakalama anından itibaren EN GEÇ 24 saat içerisinde hakim önüne çıkarılır (CMK 91/1).
Zorunlu yol süresi, büyükşehir belediye sınırları dışında, ilçe adliyelerine uzak yerlerde gerçekleşen yakalamalar için söz konusu olabilir. İl içi yakalamalarda, CMK 180/4 kıyas yolu ile uygulanmalı ve zorunlu yol süresi ilavesi yapılmamalıdır.
Gözaltı süresinin uzatılması
Yakalamadaki yirmidört saatlik gözaltı süresi, toplu suçlarda, birer gün olmak üzere dört güne kadar uzatılabilir (CMK 91/3). Delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle Cumhuriyet savcısı “her defasında” “gerekçesini de” göstererek gözaltı süresini ayrı ayrı kararlarla ve “yazılı emir” vererek üç gün süre ile uzatabilir (CMK 91/3). Burada özellikle süre uzatımına ilişkin her emrin, gözaltına alınana derhal tebliğ edilecek olma zorunluluğu (CMK 91/3) gözden kaçırılmamalıdır.
Müdafi olarak açıkça bu kurala uyulmadığını saptadığınız takdirde (ki bu şüpheliyle yapılan görüşmede ve özellikle evrakı incelemeden anlaşılacaktır), derhal itiraz ediniz.
CMK 91/4 kolluk göz altısındaki süre
CMK 91/4 ile yaratılan kolluk gözaltısında 24 ve 48 saatlik iki ayrı gözaltı süresi vardır.
OHAL: 2016 ve 2017 yılları için gözaltı süresi
Gözaltı süresi, şüphelinin yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren otuz günü geçemiyordu (KHK 667 m. 6/1-a). (Bu süre, 684 sayılı KHK‟nın Geçici l‟nci maddesi ile, bu KHK‟nın yürürlüğe girdiği 23 Ocak 2017 tarihi itibarıyla gerçekleştirilen gözaltı işlemleri için 7 gün olarak uygulanacak şekilde değiştirilmiştir.)
Değişikliğe göre, OHAL suçlarındaki gözaltı süresi, şüphelinin yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren yedi günü geçemez. Delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle Cumhuriyet savcısı, gözaltı süresinin yedi gün süreyle uzatılmasına yazılı olarak emir verebilir (2017-KHK 684 madde 10 de 18/10/2016 tarihli ve 6749 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi).
OHAL gözaltısının AİHM boyutu
Gözaltı süresi 30 günü geçmeyecek şekilde düzenlenmişti. 6749 sK ile kabul edilen ve 23.07.2016 tarihli 29779 sayılı Resmi Gazete‟de yayımlanan 667 sayılı KHK madde 6/1-a düzenlemesine göre; Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısmı Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu işlenen suçlar bakımından, olağanüstü halin devamı süresince gözaltı süresi, şüphelinin yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren otuz günü geçemiyordu.
Dört gün gözaltı süresinin bir saat geçirilmesi halinde Sözleşmedeki temel insan hakkının ihlal edildiğini kabul eden AĠHM içtihadı karşısında, bu kadar uzun gözaltı süresinin makul olmadığı açıktı. Bu nedenle yerinde bir düzenleme yapılmış ve 2017-KHK 684 Madde 10 ile 18/10/2016 tarihli ve 6749 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“a) Gözaltı süresi, şüphelinin yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren yedi günü geçemez. Delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle Cumhuriyet savcısı, gözaltı süresinin yedi gün süreyle uzatılmasına yazılı olarak emir verebilir.”
Bu KHK‟nın yayım tarihinden önce terör suçları nedeniyle gözaltına alınan kişiler açısından gözaltı süresi 30 gün olarak uygulanacaktır.
İkinci düzenleme yakalama emrine ilişkindir. 6755 sK ile kabul edilen ve 27.07.2016 tarihli 29783 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete‟de yer alan 668 sayılı KHK madde 3/1- a‟ya göre; Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu işlenen suçlar bakımından, olağanüstü halin devamı süresince gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı tarafından da yakalama emri düzenlenebilecektir. Hakim veya Cumhuriyet savcısı tarafından verilen yakalama emri üzerine yakalanan şüpheli hakkında verilen gözaltı süresi otuz günü (artık 7 günü) geçemeyecektir.
Bu yapılan düzenlemeler ve özellikle 30 günlük gözaltı süresi, Avrupa Konseyi tarafından kaygı verici bulunmuştur. İnsan hakları komiseri tarafından yapılan açıklamada, OHAL durumlarında Türkiye tarafından alınan tedbirlerin daha önce AİHM tarafından inceleme konusu yapıldığı belirtilerek, Aksoy kararına atıfla, 30 günlük gözaltı süresi uygulamasının AİHS‟ne uyum açısından büyük endişelere yol açtığı ifade edilmiştir.
Yakalamanın yakınlarına bildirilmesi
Bu konu, “yakınlarına” haber verilmesi ve “belirlediği kişiye” haber verilmesi olmak üzere, iki halde irdelenir.
Yakalanan kişinin yakalanmış bulunduğu ve gözaltına alındığı, istediği kanuni yakınlarına derhal bildirilir (PVSK 13/5). Kolluk bu bildirimi; “derhal”, yani hiç vakit geçirmeden yapmak zorundadır.
Yakalama sırasında, CMK 90/5 uyarınca Cumhuriyet savcısına bilgi verilip kişi gözaltına alındığında veya gözaltı süresi uzatıldığında, haber verme kapsamı genişler ve yakınlarına, “belirlediği bir kişi” de ilave olur (CMK 95/1).
Bu hak, ilgili kişi kolluk birimine getirildikten sonra gerçekleştirilmelidir. Yakalananın belirlediği bir kişiye yapılacak bildirimin geciktirilmesi mümkün değildir (CMK 95/1).
Dikkat edilirse, kolluğun ilk yakalama anında “kanuni yakınlarına”, “derhal” haber verme yükümlülüğü varken (PVSK 13/5), “gözaltı” aşamasındaki haber vermede “gecikmeksizin” ibaresi kullanılmış (CMK 95/1) ve birkaç saatlik bir kolaylık sağlanmış ve Cumhuriyet savcısının emrine bağlanmıştır.
Bu aşamada kolluğun kendiliğinden hareket etmesi mümkün değildir. C. savcısının emri ile hareket edebilir.
“Tutuklama” ve “tutukluluk durumunun uzatılmasına” ilişkin her karar, tutuklunun bir “yakınına” veya “belirlediği bir kişiye” bildirilir (CMK 107/1). Ancak, bu bildirim, hakim kararı ile olur.
Yakalamada kolluk, gözaltında savcı emri ile kolluk tarafından yapılan bildirimlerde, şüphelinin kendisi haber verilmesini istediği kişi ile doğrudan konuşamaz. Ancak, tutuklamada hakim “bir yakınına” veya “belirlediği bir kişiye”, bizzat bildirmesi için, “şüpheliye” izin verebilir (CMK 107/2).
Kolluk ilk yakalama sırasında, şüphelinin “belirlediği bir kişiye” kendiliğinden haber veremez (PVSK 13/5). Kolluğun yakalanan kişinin “belirlediği bir kişiye” haber verebilmesi için: önce Cumhuriyet savcısına başvurmak zorunda olup, ancak savcının emrini aldıktan sonra bu haberi verebilecektir. Bunun yanında CMK 95/1 gereği, kolluğun yakınlarına yine de derhal bildirme zorunluluğu devam eder.
Tutuklamada da, ilgilinin belirlediği bir kişiye haber verilebilir (CMK 107/1).
Kanun belirtilen bildirimlerin kolluk görevlisince bildirilmesine izin vermiştir. Ancak, şüphelinin tutuklanması halinde hakim tutuklamayı bir yakınına veya belirlediği bir kişiye bizzat bildirmesine izin verir (CMK 107/2).
CMK 95/2‟ye göre de bu kişi yabancı uyruklu ise yazılı olarak karşı çıkmaması halinde, durumu uyrukluğunda olduğu devletin konsolosluğuna bildirilir. Burada uygulamada yabancı uyruklu kişiye seçimlik bir hak tanınmıştır. Yazılı olarak karşı çıkmaması halinde bu bildirim yapılabilecektir. Bunun için de yabancı uyruklu kişiye bu hakkı çok iyi anlatılması gerekir.
Yakalanan kişinin yakınlarına bildirimin yapılması
CMK 95/1 ve Yakalama Yönetmeliği 8‟nci maddeye göre ise, Cumhuriyet savcısının yakalanan kişinin gözaltına alınmasına karar vermesi ile birlikte, “bir yakınına veya belirlediği bir kişiye haber verin”, diye kolluğa emir vermesi halinde, kolluk bunlara durumu bildirebilecektir.
Yönetmeliğin 8‟nci maddesine göre kolluk bu bildirimi;
-Yakalanan veya gözaltına alınan kişiyle birlikte birisi varsa bu kişi vasıtasıyla,
-Suçun işlendiği veya yakalandığı yerde ikamet ediyorsa ve haber vereceği yakınının telefonunu biliyorsa ya da kolluk vasıtasıyla sair suretle tespit edilebiliyorsa, telefon ile, -Haber vereceği yakınının telefon numarasını bilmiyorsa ilgili yer kolluğu vasıtasıyla, -Konutu suç yeri dışında ise telefonla veya kişinin adresinin bulunduğu yerle ilişki kurulmak suretiyle yapar.
Yabancıların yakalandıklarını konsolosluklarına bildirme hakkından vazgeçmeleri mümkünken, Türk yurttaşlarının böyle bir vazgeçme hakları yoktur.
Gözaltına alma kararı ve nezarethaneye kabul
Bir kişinin nezarethaneye kabul edilebilmesi için, Cumhuriyet savcısının gözaltı kararı vermesi gerekir (CMK 91).
Yakalanıp Cumhuriyet savcısının kararı ile gözaltına alınan kişi hakkında uygulanacak kayıtlamalar, tutuklularınkine kıyasla, yakalamanın gayesine uygun görüleceklerden ibarettir.
Nezarethane defterine kayıt
İster yakalanmış olan, ister kendiliğinden gelip de, sonradan gözaltına alınan kişiler hakkında, en kısa zamanda nezaret tutanağı düzenlenir.
Yönetmeliğin 12‟nci maddesine göre denetime tabi olan bu defterde şu bilgiler yer alır:
Kimlik ve adres bilgileri.
Gözaltına alınmasına esas bilgiler: İsnat edilen suç, gözaltına alınma nedeni, suç yeri ve tarihi, kimin emri ile yakalandığı ve nezarete alındığı, haber verilen Cumhuriyet savcısının adı ve soyadı. Cumhuriyet savcısına haber verildiği tarih ve saat, bilgi toplama işlem kısmı kaydı,
Giriş işlemleri: Yakalamanın yeri, tarihi ve saati, giriş tarihi ve saati, girişte alınan hekim raporunun verildiği makam, tarihi ve özeti, üst aramasında teslim alınan malzemeler, teslim eden ve teslim alanın imzası, giriş işlemini yapan görevlinin adı ve soyadı, rütbesi ve imzası.
Şüpheli ile ilgili işlemler: Haber verilen yakını veya belirlediği kişi, adresi ve telefon numarası, diplomatik temsilciliğin ad ve telefon numarası (yabancı uyruklu kişi için), haber veren personelin adı, soyadı ve sicil numarası. şayet soruşturma konusu terörle mücadele kapsamına giren bir suça ilişkin ise, kolluk tarafından düzenlenen tutanakları ilgili görevlilerin açık kimlikleri yerine sadece sicil numaraları yazılır.
Çıkış işlemleri de deftere kayıt edilerek belirtilir.
Gözaltı işlemlerinin denetimi
Bu konuda CMK 92‟ye göre, Cumhuriyet Başsavcıları veya görevlendirecekleri Cumhuriyet savcıları, adli görevlerinin gereği olarak, gözaltına alınan kişinin bulundurulacakları nezarethaneleri, varsa ifade alma odalarını, bu kişilerin durumlarını, gözaltına alınma neden ve sürelerini, gözaltına alınma ile ilgili tüm kayıt ve işlemleri denetler; sonucunu Nezarethaneye Alınanlar Defterine kaydederler.
Denetim insan hakları açısından önemlidir. Soruşturma işlemlerinin başı Cumhuriyet savcısı olduğu için, kanuna aykırılıklardan kollukla birlikte doğrudan sorumlu tutulacaktır.
şüphelinin durumundan şikayet etmesi halinde, müdafiin de şüphelinin gözaltında bulunduğu bu yeri “görme hakkı” vardır.