Overbooking Hakkında Önemli Bilgiler

Vergi Mahkemelerinde Görev Nasıl Belirlenir?

Vergi Mahkemelerinde Görev Nasıl Belirlenir?

Görev/Görev Ret

Öyle idari işlemler vardır ki, hangi mahkemenin görev ala­nına girdiği hususundaki görüş ayrılıkları yıllarca sürebilmekte­dir.

2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 24/1. maddesinde, Danış­tay’ın ilk derece mahkemesi olarak bakacağı işlemler sayılmıştır. Vergi mevzuatından kaynaklanan ve vergileme sürecine ilişkin; Bakanlar Kurulu Kararları, Bakanlıklar ile kamu kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca çıkarılan ve ülke çapında uygulanacak düzenleyici işlemler, birden çok vergi mahkemesinin yetki alanına giren işlemler söz konusu ol­duğunda, bu işlemlere karşı, ilk derece mahkemesi olarak Da­nıştay’da dava açılmalıdır.

Anılan Kanun hükmünün tatbik edileceği işlemlere uygu­lamada pek rastlanılmamaktadır. Ancak nadirde olsa, düzenleyi­ci işleme tek başına ya da uygulama işlemi (vergi/ceza ihbarna­mesi vb.) ile dayanağı düzenleyici işleme karşı birlikte dava açılması gereken durumlar söz konusu olabilir. Dayanak düzen­leyici işlem, ülke çapında uygulanacak düzenleyici işlemlerden ve işlemin görüm ve çözümünde Danıştay görevli ise, bu halde uygulama işlemine karşı da Danıştay’da dava açılmalıdır.

Vergi mahkemeleri ile adli yargı mercileri arasında, bu ko­nuda, genel olarak (istisna; Kabahatler Kanunu uyarınca alınan para cezası kararlarından bazıları) pek bir ihtilaf çıkmamakta, tartışmalar, özellikle, vergi mahkemeleri ile idare mahkemeleri arasında yoğunlaşmaktadır.

Mevzuyu, yine, uygulamada nispeten daha çok karşılaşılan işlemler üzerinden inceleyeceğiz.

Ödeme Emrine Karşı Nerede Dava Açılır?

Türk Petrol Kanunu, EPDK Kanunu, Karayolları Trafik Kanunu, Çevre Kanunu ve daha bir çok Kanun mucibince kesi­len ve konusu vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler olmayan para cezalarının tahsiline, vergi dairesi müdürlükleri­nin yetkili kılınması hasebiyle, ilgili idareler tarafından düzen­lenen ödeme emirlerine karşı vergi mahkemelerinde dava açıl­dığı gözlemlenmektedir. Tabi bu durumun sebebi, ödeme emir­leri muhteviyatında “…onbeş gün içerisinde Vergi Mahkemesin­de dava açılabilir…” şerhine yer verilmesidir. Size düşen görev, idarelerin yanlış yönlendirmesine rağmen, davanızı hangi mah­kemede açacağınız hususunda gerekli araştırmayı yapmaktan imtina etmemektir.

Gümrük Kanunu Uyarınca Alınan Para Cezası Kararlarına Karşı Nerede Dava Açılır?

4458 sayılı Gümrük Kanununun ilgili maddeleri uyarınca, gümrük vergilerinin eksik tahakkuk ettiğinin ve ödendiğinin tespitine binaen hem eksik alınan gümrük vergilerine ilişkin ta­hakkuklar yapılır hem de tahakkuk ettirilen vergiler üzerinden değişik oranlarda (üç kat, yarısı vb.) para cezası kararları alınır. Söz konusu para cezası kararlarına karşı vergi mahkemelerinde dava açılacağı hususunda tereddüt etmeyiniz.

Her hangi bir vergileme (gümrük) işleminden bağışık ola­rak, 4458 sayılı Gümrük Kanunu mucibince, gümrük sahaların­da meydana gelen ve adı geçen Kanunun 235. ve devamı mad­delerinde tanımlanmış bazı fiillerin vukunda, genellikle, “…eşyanın gümrüklenmiş değeri” ya da “… gümrük vergileri kadar” gibi tabirler kullanılmak ve bu değerleri matrah kabul edilmek suretiyle alman para cezası kararlarının görüm ve çö­zümünde ise yetkili mahkeme, idare mahkemeleridir.

Burada, Kanunun 235. ve devamı maddeleri uyarınca alınan bütün para cezası kararlarının, idare mahkemelerinin görev ala­nına girmediğini önemle belirtmek gerekir. Konunun son derece spesifik olması, adı geçen para cezası kararlarına uygulamada ve özellikle mahkemelerde nadiren rastlanılması ve bu nedenle içtihatların oluşmaması hasebiyle, bu kararlara (ve tabi ki itiraz üzerine tesis edilen Bölge Müdürlüğü kararlarına) karşı, hak kaybına uğramamak adına, otuz günlük dava açma süresini esas alarak idare mahkemelerine ya da vergi mahkemelerine dava açılmalıdır. Mahkemeler, görev ihtilafını muhakkak çözecekler­dir.

Belediyelerce, Ücret Adı Altında İstenilen Mali Yükümlülüklere Karşı Nerede Dava Açılır?

Belediyelerce tesis edilen ve vergi mahkemelerinin görev alanına giren işlemlerde, gerek idari işlemin tesisi sürecinde, gerekse yargılama safhasında, ne yazık ki önemli eksiklikler ve yanlışlıklar yapılmaktadır.

İdari işlem tesisi sürecindeki yanlışlıklar, bu çalışmanın ko­nusu olmamakla beraber, özellikle esasa etkili olmayan, tesis edilen işlemin isimlendirilmesi hususunda yanlışlıklara değin­mekte yarar görüyorum.

2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunun ilgili maddelerinin lafzında, açıkça “… vergisi” ya da “… harcı” ibaresi yer alması­na karşın, tesis edilen işlemlerde “… ücreti”, “… bedeli” gibi ibarelerine yer verilmektedir. Bu durum, işlemin, idare mahke­melerinin görev alanına giren işlemlerden olduğu yönünde hata­lı bir intiba uyandırmaktadır. Tereddüt ediyorsanız, davayı, vergi mahkemelerinde açınız.

Genel olarak, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu uya­rınca yapılan tarh ve tahakkuklara karşı açılacak davalarda gö­revli mahkeme, vergi mahkemeleridir. Yani, size sunulan evrak­ta; ilan ve reklam vergisi (asma tahsis ücreti vb.), eğlence vergi­si, elektrik ve havagazı tüketim vergisi, çevre temizlik vergisi, işgaliye harcı (ücreti), muayene ve/veya ruhsat harcı (ücreti), tellallık harcı (tellaliye ücreti), bina, inşaat vc imar harçları, yol/kanalizasyon/su tesisleri harcamalarına katılma payı, hal rüsumu terimlerini gördüğünüzde, konunun vergi mahkemeleri ile ilgili olduğunu biliniz. Ancak anılan Kanun dışında, beledi­yelerce, muhtelif Kanunlar (Örn; Çevre Kanunu) uyarınca ücret veya sair adlarla istenilen mali yükümlere (Örn; Atıksu Bertaraf Ücreti) karşı açılacak davalarda görevli mahkeme, idare mah­kemeleridir.

Burada belirtilmesi gereken bir diğer hususta, uygulama iş­lemi (tahakkuk) ile dayanağı düzenleyici işleme (tarife, takdir komisyonu kararı vb.) karşı birlikte ya da yalnızca düzenleyici işleme karşı açılan davalarda, söz konusu düzenleyici işlemin, yalnızca, ilgili kısımlarının (istenilen ücrete, sahip olunan ta­şınmaza vb. ilişkin) iptali isteminde bulunulmasına özen göste­rilmesi gereğidir.

Vergi Mahkemesi Kararlan Uyarınca İşlem Tesis Edilmemesi Nedeniyle Uğranılan Zararların Tazmin Taleplerine Karşı Nerede Dava Açılır?

Bu dava, bir tam yargı davasıdır ve dava ilk kararı veren (hükmü yerine getirilmeyen) vergi mahkemesinde açılmalıdır. Mahkeme kararlarının, kamu görevlilerince, yasal süre içerisin­de yerine getirilmemesi hâlinde, tazminat davası, ancak ilgili idare aleyhine açılabilmektedir.

Kamu Kurumlan ya da Belediyeler Tarafından, Muhtelif Mevzuatlar Mucibince Değişik İsimlerle İstenilen Mali Yükümlülükler Üzerinden Hesaplanan Katma Değer Vergilerine Karşı Nerede Dava Açılır?

Belediyeler ve ilgili kamu kurumlan tarafından, pay, ücret veya sair adlarla tahsil edilen tutarlar, hizmet ifasına dayanıyor ise katma değer vergisi yönünden vergiyi doğuran olay doğmuş olmaktadır.

Bu durumda ilgili idareler, tahsil edilen tutarlar (pay, ücret vb.) üzerinden KDV tahakkuk ettirmektedir.

Ancak bu tahakkukların, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uya­rınca yapılmış bir tahakkuk olmadığını, ilgili idarelerin bu ma­nada bir tahakkuku yapma yetkisinin bulunmadığını belirtelim. Burada ilgili idareler, hizmet ilişkisinden kaynaklanan katma değer vergisini hesaplayıp, tahsil ederek, Maliye’ye beyan ve ödemede bulunmaktadırlar.

Bu halde, işlemin konusu mali yükümlülükler, idare mah­kemelerinin görev alanına giriyor ve siz mali yükümlülüklerin hukuka aykırı olduğunu düşünüyorsanız, işlemi bütün olarak idare mahkemelerinde davaya konu etmelisiniz. Bir başka ifa­deyle, idarelerce tesis edilen işlemin (hizmet ilişkisi dolayısıyla istenen pay, ücret ve bunlar üzerinden hesaplanan katma değer vergisi), tek bir işlem olarak ele alınmasına, bu işlemin ikiye bölünüp, bir kısmına (pay, ücret) idare mahkemelerinde, bir kısmına (katma değer vergisi) vergi mahkemelerinde dava açıl­mamasına dikkat edilmesi gerekmektedir.

Ancak, münhasıran, hizmet ilişkisinin KDV’ne tabi olmadı­ğı kanaatinde iseniz, bu halde davanızı, “… müvekkilinizden katma değer vergisi istenmesi veya alınması yönünde tesis edi­len işlemin” iptali istemiyle, istenilen ve tahsil edilen katma değer vergisi, hangi maliye idaresine ödenecek veya ödenmiş ise o idare hasım gösterilmek suretiyle vergi mahkemelerinde açmalısınız.

Bu bölümde, mahkemelerde en çok karşılaşılan ve “Görev” konusunda en çok tereddüt yaşatan idari işlemlerden bahsettik. Çok sık karşılaşılmadığı veya unutulduğu için burada yer veril­meyen benzer nitelikteki işlemler hakkında da, yukarıda yer ve­rilen açıklamalar, en azından konu hakkında fikir yürütülmesine vesile olacaktır.

Bilinmeli ki, davanızı, yanlış idari yargı mercinde (Vergi Mahkemesi, İdare Mahkemesi, Danıştay) açmanız halinde, dava konusu işlem idari yargının görev alanında ise, ilgili mahkeme­ce, 2577 sayılı Kanunun 15/1-a. maddesi uyarınca “Görev Ret” kararı verilerek, dava dosyası görevli mahkemeye gönderilecek­tir. Davanızın, gönderilen Mahkemenin kaydını girip girmediği­ni takip etmenizde fayda vardır.

Burada, önemle belirtilmesi gereken husus, eğer görevli mahkeme konusunda tereddüt ettiyseniz, davanızı, otuz gün içe­risinde (genel olarak dava açma süreleri, Danıştay ve idare mahkemelerinde altmış gün, vergi mahkemelerinde otuz gün olduğundan), görevli olduğunu düşündüğünüz mahkemede aç­malısınız. Bu yolla “Süre Ret” kararı ile karşılaşma ihtimalini ortadan kaldırmış olursunuz.

Dava konusu işlem, adli ve askeri yargının görev alanına gi­riyor ise yalnızca “Görev Ret” kararı verilir, dava dosyası ilgili mahkemeye gönderilmez.

Yine, çözümlenmesi vergi mahkemelerinin görev alanına girdiği halde, adli ve askeri yargı yerlerine açılmış bulunan da­vaların, görev yönünden reddi halinde, bu yargı mcrcilerince dava dosyası vergi mahkemelerine gönderilmemektedir. Hataen gönderilmesi halinde ise dava dosyası, özellikle dava açma sü­resi yönünden değerlendirilerek, gönderen merciye iade edile­bilmektedir. Bu hususta, mahkemeler arasında uygulama farklı­lıkları olduğu bilinmelidir.