Tüzel Kişiler Hakkında Güvenlik Tedbirleri Nasıl Uygulanır?
765 sayılı Kanununda bulunmayan ve Anayasamınızın 38. maddesinin 7. fıkrasında bulunan “ceza sorumluluğu şahsidir” hükmüne paralel bir düzenleme yapan 5237 sayılı Kanunun 20. maddesi hükmüne göre ceza sorumluluğunun şahsi olduğunu ve kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz, (m. 20/1) Ceza hukukunda bu hükme “ceza sorumluluğunun şahsiliği prensibi” adı verilir.
Bu ilkenin doğal sonucu olarak, bir kimsenin işlemiş olduğu suçtan dolayı, üçüncü bir kimsenin sorumlu tutulması imkansızdır. Örneğin baba, oğlunun işlemiş olduğu bir suçtan dolayı sorumlu tutularak cezalandırılması imkansızdır.
Ayrıca suçun faili, ancak gerçek kişiler olabilir. Özel tüzel kişiler suçun faili olamazlar. Bunun sonucu olarak tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamaz. Ancak, suç dolayısıyla kanunda öngörülen güvenlik tedbiri niteliğindeki yaptırımlar uygulanabilir (m. 20/2).
Suç tanımında, fail olan kişide insan olmanın dışında, kamu görevlisi veya sağlık mesleği mensubu gibi başka özel nitelikler de aranabilir. Bu tür suçlara özgü (mahsus) suç denir. Örneğin 247. maddede düzenlenen “zimmet” ve 279. maddede düzenlenen “Kamu görevlisinin suçu bildirmemesi” suçlarında fail, ancak kamu görevlisi, 280. maddesinde hükme bağlanan “Sağlık mesleği mensuplarının suçu bildirmemesi” suçunda ise fail, sağlık mesleği mensubu olması şarttır.
Yukarda örnekleri verilen suçlardaki, “özel faillik vasfı” ya suçun temel şekli bakımından bir unsur olarak görülür. Örneğin zimmet veya kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçlarında olduğu gibi suçun maddi unsurlarından olan fail, ancak memur olarak aranır ya da suçun nitelikli şekli bakımından bir unsur olabilir. Örneğin 5237 sayılı Kanunun 86. maddesinin 2. fıkrasının d bendinde düzenlenen kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle yaralama suçunda, fail ancak “kamu görevlisidir ve bu özel faillik vasfı kasten yaralama suçunun nitelikli halini oluşturmaktadır.
Tüzelkişiler hakkında kanunda belirtilen güvenlik tedbirlerinin amacı 5237 sayılı Kanunun 20. maddesinin 2. fıkrasının gerekçesinde şu hususlara işaret edilmiştir:
Özel hukuk tüzel kişilerinin suç faili sayılıp sayılmaması ile işlenen bir suçtan dolayı bunlar hakkında bir yaptırıma hükmedilmesi sorununu birbirinden ayırmak gerekir. Suç ve ceza politikası gereği olarak ancak gerçek kişiler suç faili olabilir ve sadece gerçek kişiler hakkında ceza yaptırımına hükmedilebilir. Bu anlaşılış, anayasamızda da güvence altına alınan ceza sorumluluğunun şahsîliği kuralının bir gereğidir. Ancak, islenen suç dolayısıyla özel hukuk tüzel kişileri hakkında güvenlik tedbiri niteliğinde yaptırımlara hükmedilebilecektir.
“Para cezası”nın uygulamasındaki kolaylık, tüzel kişiler hakkında da ceza yaptırımına hükmedilebileceği düşüncesine haklılık kazandırmaz. Tüzel kişiler için ancak idari yaptırım niteliğinde “para cezası” öngörülebilir. Çünkü, idari yaptırımlarla, ceza yaptırımları arasında neden, amaç ve sonuçları bakımından farklılıklar bulunmaktadır. Örneğin, şirket niteliğindeki bir tüzel kişinin faaliyeti ile ilgili olarak doğan vergi borcunun zamanında ve tam olarak ödenmemesi dolayısıyla, tüzel kişi hakkında da “para cezası” verilebilmektedir. Ancak, bu yaptırımın asıl amacı, /erginin zamanında ve eksiksiz olarak ödenmemesi dolayısıyla kamu mâliyesinin uğradığı zararın giderilmesi ve vergi düzeninin etkinliğinin sağlanmasıdır. Bu tür yaptırımların bir ceza hukuku yaptırımı olmadığı açıktır. Vergi borcunun gerçeğe uygun bir şekilde doğmasının önüne geçebilmek amacıyla sahte belge düzenlenmiş olması durumunda ayrıca bu sahteciliği gerçekleştiren gerçek kişiler hakkında ceza yaptırımına hükmedilebilecektir. Bu durumda bile tüzel kişi hakkında verilen “para cezası”, bir idari yaptırım olma özelliğini korur.
Yapılan bu yeni düzenlemeyle, tüzel kişiler hakkında da özellikle “para cezası” bağlamında ceza yaptırımına hükmedilebileceği yönündeki hukukî temelden yoksun anlayışın önüne geçilmek amaçlanmıştır.
Bu düzenleme karşısında özel yasalarda tüzel kişiler hakkında “para cezası” niteliğinde yaptırım uygulanmasına ilişkin hükümlerin uygulama kabiliyeti kalmamıştır. Örneğin 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunmasına Dair Kanunun 16. maddesinin 2. fıkrasında hükme bağlanan “…Bu suçun, organ veya temsilcisi tarafından tüzelkişi yararına işlenmesi halinde özel hukuk tüzelkişisi hakkında da birinci fıkra uyarınca para cezasına hükmolunur” şeklindeki hükmün, 5237 sayılı Kanunun 2O.maddesinin 2. fıkrası karşısında uygulama kabiliyeti kalmamıştır.
Tüzel kişiler hakkında hangi güvenlik tedbirlerine hükmedileceği hususu 5237 sayılı Kanunun 60. maddesinde açıkça hükme bağlanmıştır. 5237 sayılı Kanunun bütünü incelendiğinde şu maddelerde tüzelkişiler hakkında güvenlik tedbiri niteliğindeki yaptırıma hükmedilecektir:
- 5237 sayılı Kanunun 76. ve 77. maddelerinde hükme bağlanan “Soykırım” ve “insanlığa karşı suçlar” başlıklı suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında da güvenlik tedbirine hükmolunur (m. 78/2).
- 5237 sayılı Kanunun 79. maddesinde hükme bağlanan ve “Göçmen kaçakçılığı” başlıklı suçun bir tüzelkişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirine hükmolunur (m. 79/3).
- “İnsan ticareti” başlıklı 80. maddesinin 4. fıkrasına göre bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında da güvenlik tedbirine hükmolunur.
- “İnsan üzerinde deney” başlıklı 90. maddesinin 6. fıkrasına göre bu maddede tanımlanan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
- “Organ veya doku ticareti” başlıklı 91. maddesinin 7. fıkrasına göre bu maddede tanımlanan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
- Tehdit (m. 106), şantaj (m. 107), cebir (m. 108) veya kişiyi hürriyetinden yoksun kılma (m. 109) suçlarının işlenmesi sonucunda yararına haksız menfaat sağlanan tüzelkişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur (m. 111)
- Haberleşme gizliliğini ihlal (m. 132), kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması (m. 133), özel hayatın gizliliğini ihlal (m. 134), kişisel verilerin kaydedilmesi (m. 135), verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme (m. 136), verileri yok etmeme (m. 138) suçlarının işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur (m. 140).
- Hırsızlık (m. 141-147), güveni kötüye kullanmak (m. 155), dolandırıcılık (m. 157- 159) suçlarının işlenmesi suretiyle yararına haksız menfaat sağlanan tüzelkişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur (m. 169).
- “Çevrenin kasten kirletilmesi” başlıklı 181. maddenin iki, üç ve dördüncü fıkrasındaki fiillerden dolayı tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur (m. 181/5).
- “Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” (m. 188) suçlarının bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
- “Müstehcenlik” başlıklı 226. maddesinin 6. fıkrasına göre bu suçlardan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
- “Fuhuş” başlıklı 227. maddesinin 7. fıkrasına göre bu suçlardan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
- “Kumar oynanması için yer ve imkan sağlama” başlıklı 228. maddesinin 3. fıkrasına göre, bu suçtan dolayı tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
- İhaleye fesat karıştırma (m. 235), Edimin ifasına fesat karıştırma (m. 236), Fiyatları etkileme (m. 237), Kamuya gerekli şeylerin yokluğuna neden olma (m.238), Ticarî sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (m. 239), Mal veya hizmet satımından kaçınma (m. 240) ve Tefecilik (m.241) suçlarının işlenmesi suretiyle yararına haksız menfaat sağlanan tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
- Bilişim Sistemine Girme (m 243), Sistemi Engelleme, Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme (m. 244) ve Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması (m. 245) suçlarının işlenmesi suretiyle yararına haksız menfaat sağlanan tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
- “Zimmet” başlıklı 252. maddesinde düzenlenen suçunun işlenmesi suretiyle yararına haksız menfaat sağlanan tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
- “Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama” başlıklı 282. maddesinin 4. fıkrası gereğince bu suçun işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
- “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak” başlıklı ve 302. maddesinin 3. fıkrası gereğince, bu maddede tanımlanan suçların işlenmesi dolayısıyla tüzelkişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
- “Devlete karşı savaşa tahrik” başlıklı ve 304. maddesinin 3. fıkrası gereğince, bu maddede tanımlanan suçun işlenmesi dolayısıyla tüzelkişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
- “Anayasayı ihlal” başlıklı ve 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince, bu maddede tanımlanan suçların işlenmesi dolayısıyla tüzelkişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Yukarıda açıklanan güvenlik tedbirleri sadece gerçek kişiler hakkında verilebilecektir. Daha önce de belirtildiği gibi ancak gerçek kişiler fail olabilir. Ceza hukukunda, tüzelkişilerin cezai sorumluluğu bulunmamaktadır. Ancak bir suçtan dolayı yararına haksız menfaat sağlanan tüzel kişi hakkında güvenlik tedbiri uygulanabilecektir. Bu husus mailde gerekçesinde şöyle izah edilmiştir: Anayasamızda da güvence altına alınan ceza sorumluluğunun şahsîliği kuralının gereği olarak sadece gerçek kişiler hakkında ceza yaptırımına hükmedilebilir. Ancak bu ilke, işlenen suç dolayısıyla özel hukuk tüzel kişileri hakkında güvenlik tedbiri niteliğinde yaptırımlara hükmedilmesiııe engel değildir.
Tüzel kişiler hakkında uygulanabilecek güvenlik tedbirlerinin tür ve koşulları 5237 sayılı Kanunun 60. maddesinde açıkça hükme bağlanmıştır. Başka bir ifade ile tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbirleri, kasıtlı bir suçtan dolayı mahkûmiyet hâlinde 5237 sayılı Kanunun 60 inci maddesinde yazılı olan tedbirlerdir.
Şu hususa önemle işaret etmek isterim ki, 60. maddenin 4. fıkrasında da belirtildiği gibi, özel hukuk tüzel kişileri hakkında uygulanacak güvenlik tedbirlerine, her suç bakımından değil, kanunda özel olarak belirtilen hâllerde hükmedilebilecektir.
Tüzelkişiler hakkında verilebilecek güvenlik tedbirleri ve şartları
aa- Maddede öngörülen ilk güvenlik tedbiri, faaliyet izninin iptalidir (m. 60/ 1 f.). Bunun için ilk koşul özel hukuk tüzel kişisine, belirli bir faaliyette bulunabilmesine ilişkin bir kamu kurumunca verilen bir iznin varlığıdır. İkinci koşul ise, bu iznin sağladığı yetkinin kötüye kullanılması suretiyle tüzel kişi yararına kasıtlı bir suç işlenilmesidir. Dikkat edilmelidir ki, burada söz konusu olan suç, tüzel kişi yararına işlenmiş herhangi bir suç değildir. İşlenen suçla, verilen iznin kullanılması arasında nedensellik bağı olmalıdır. Ayrıca, özel hukuk tüzel kişisinin organ veya temsilcilerinin bu suçun işlenmesine iştirak etmeleri gerekir. Örneğin uyuşturucu veya uyarıcı madde ticaretinden elde edilen gelirlere meşruiyet görüntüsü kazandırmak için bir döviz bürosunun kullanılması hâlinde, bu döviz bürosunu işleten özel hukuk tüzel kişisinin, döviz bürosu işletmek için aldığı izin iptal edilecektir. Yine, ilaç üretmek için izin alınmış olan bir laboratuarda uyuşturucu veya uyarıcı madde üretimi yapılması durumunda da, aynı sonuç doğacaktır/8
bb- Özel hukuk tüzel kişileri bakımından öngörülen ikinci güvenlik tedbiri ise müsaderedir. Buna göre, tüzel kişi yararına işlendiği belirlenen suç bakımından, müsadere hükümlerindeki koşullar da gerçekleşmiş ise, o suçla bağlantılı olan eşya ve maddî çıkarların müsaderesine hükmedilecektir. Bu hâlde iyi niyetli üçüncü kişilerin hakları korunacaktır (m. 60/ 2 f.).
Koşulların gerçekleşmesi halinde hakim, hem faaliyete izin kararının iptali ve hem de müsadere güvenlik tedbirine bir kararda hükmedebilir.
Tüzelkişi hakkında güvenlik tedbiri uygulanmayan hal
5237 sayılı Kanunun 60. maddesinin 3. fıkrası gereğince, tüzelkişi hakkında izin iptali veya müsadere hükümlerinin uygulanmasının işlenen fiile nazaran daha ağır sonuçlar ortaya çıkarabileceği durumlarda, hâkim bu tedbirlere hükmetmeyebilir. Başka bir ifade ile özel hukuk tüzel kişileri ile ilgili güvenlik tedbirlerinin uygulanmasında, işlenen suç dikkate alındığında, çok ağır sonuçlar doğabilir. Örneğin çok sayıda kişi işsiz kalabilir veya iyi niyetli üçüncü kişiler bakımından telafisi güç kayıplar meydana gelebilir. İşte bu gibi hâllerde mahkeme maddedeki orantılılık ilkesine dayanarak bu güvenlik tedbirlerine hükmetmeyebilecektir.
Tüzelkişiler hakkında hükmedilen güvenlik tedbirlerinin infazı ileride inceleme konusu yapılacağından tekrardan kaçınmak amacıyla o kısma atıf yapmakla yetiniyorum.