Türk Ceza Hukukunda Kusur
Fiil hakkında vaoılan bu belirlemelerden sonra şimdi de FAİL hakkında bir belirleme yapmak gerekecektir. Bu belirleme ise kusurluluk belirlemesi, başka bir ifadeyle bir kusur yargısıdır. Bu yargı, bir haksızlığı gerçekleştirmiş olması nedeniyle failin kişisel olarak kınanıp kınanamayacağına yöneliktir. O hâlde kusurluluk, failin fiil ile olan ilişkisidir.114 Bu ilişki esasında, gerçekleştirdiği haksızlık nedeniyle, bir insan olarak faili hangi şartlarda sorumlu tutabileceğimizin tetkik edilmesidir.
Böylece bir kimsenin kusurlu olup olmadığından bahsedebilmemiz için öncelikle kusur yeteneğinin mevcut olup olmadığına (failin kusurlu davranma kabiliyetine sahip olup olmadığına), ikinci olarak da kişinin hukuka uygun hareket etmesinin ondan beklenip beklenemeyeceğine yani kusurluluğu etkileyen sebeplerden birinin mevcut olup olmadığına bakmamız gerekecektir.
O hâlde fail hakkında kusurluluk hükmüne ulaşabilmek için şu koşullar bulunmalıdır:
Kişinin kusur yeteneği bulunmalıdır.
Fail kusurlu olmalıdır. Başka bir ifadeyle, tipe uygun hukuka aykırı fiili kasten ya da taksirle işlemelidir.
Haksızlık bilinci olmalıdır. Bu anlamda kişi haksızlık yanılgısına düşmüş olmamalıdır.
Kişinin tipe uygun ve hukuka aykırı hareket edebilmesi kendisinden beklenmeli, ona yüklenebilmelidir. Yani KUSURLULUĞU KALDIRAN BİR SEBEP BULUNMAMALIDIR.
Bu anlamda kusur, failin özgür iradesiyle haksızlığı seçmiş olmasıdır. Görüldüğü üzere kusurluluk, kusuru da içine alan daha geniş bir kavramdır. Kusurluluk bir bütünü ifade eder.
Kusur Yeteneği (İsnat Kabiliyeti)
Doğruyu yanlıştan, haklıyı haksızdan ayırabilme ve buna göre davranabilme kabiliyetidir. Dolayısıyla isnat kabiliyeti, anlama ve isteme kabiliyetine sahip olmaktır.
TCK’da kusur yeteneği, “işlenilen fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılamak veya davranışlarını yönlendirme yeteneği gelişmiş olmak’’ şeklinde tarif edilmektedir.
Bütün insanların isnat kabiliyetine sahip oldukları şeklinde aksi ispatlanabilen bir karine mevcuttur.
Kusur yeteneğinin, HAREKETİN YAPILDIĞI SIRADA mevcut olmasının gerektiği kuraldır. Failin kusur yeteneğini hareketin yapılmasından sonra kaybetmesi etkisini yalnızca muhakeme hukukunda gösterir.