Tedbir Nafakası Davası Nedir?
Tedbir nafakası davasını üç ana bölümde incelemek gerekir.
A – Boşanma Davasından Bağımsız Olarak Açılabilen Tedbir Nafakası
Tedbir Nafakası Davası hakkında bu makalede detaylı bilgi bulabilirsiniz.
Evlilik devam ederken eşlerin birbirleri hakkında koşulları oluştuğu takdirde tedbir nafakası davası açma hakları vardır. Tedbir nafakasının hukuki dayanakları T.M.K. unun aile hukukunu düzenleyen bölümünde birden fazla madde kapsamından düzenlenmiştir. 4721 Sayılı T.M. K. un 185/3. Maddesi kadın erkek ayrımı yapmaksızın eşlerin birbirine yardımcı olmasını öngörmektedir. 4721 Sayılı T.M. un 186/2. Maddesine göre de “eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıklarıyla katılmakla “yükümlü kılınmıştır. Yeni Medeni Kanun kocanın evi geçindirme, yedirilip içirilmesi yükümlülüğünü kaldırılmış onun yerine “eşlerin güçleri oranında emek ve malvarlıklarıyla katkıda bulunması” esası getirilmiştir. Bu değişiklikle kadına eğer ekonomik gücü varsa aile birliğinin giderlerini karşılama yükümlülüğü getirilmiştir. Yine T.M.K.’unun 327. maddesine göre ise ana baba çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderleri karşılamak zorundadır.
a-Boşanma ve Ayrılık Davasından Bağımsız Tedbir Nafakası:
T.M.K. unun 197/1 maddesine göre “eşlerden biri, ortak yaşam sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği ve ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir”. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanmak koşuluyla hâkim dava açılması ve istekte bulunulmuş olması koşuluyla eşlerden birinin diğerine yapacağı parasal katkıyı yani boşanma davasından bağımsız olarak verilmesi gereken nafakayı saptar.
T.M.K. unun 185/3 maddesine göre “eşler birlikte yaşamak ve birbirlerine yardımcı olmak zorundadır”. Yine T.M.K. unun 186/3. maddesine göre “eşler evlilik birliğinin güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılmakla” yükümlüdürler.
T.M.K. unun 197. Maddesine göre Yargıç eşlerin belli bir süre ayrı yaşamalarına karar vermişse eşlerin ayrılık süresi içinde birbirine ödemesi gereken tedbir nafakasını da kararlaştırması gerekir. Ayrılık kararıyla birlikte tedbir nafakasına karar verilmemişse eşler zaten ayrı yaşama hakkına sahip olduğundan diğer eş aleyhine açacağı tedbir nafakası davası ile boşanma davasından bağımsız olarak tedbir nafakasına karar verilmesini talep etme hakkına sahiptir. Bu halde dava tarihinden ayrılık kararının sona erdiği tarihe kadar tedbir nafakasına karar verilmesi gerekir.
M.K. unun 197/1. maddesine göre eşlerden her biri “ortak yaşamın devamı yüzünden kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi bir şekilde tehlikeye düştüğünü kanıtlarsa hakim ayrı yaşama hakkının olduğuna karar verir. Eşlerden birinin sağlığının tehlikeye düşmesi de haklı ayrı yaşama hakkı kapsamındadır. Bir eşin diğer eşe tehlikeli hastalık bulaştırması, bir eşin diğerine pek fena muamelede bulunması, eşlerden birinin diğerini insanlık dışı yaşam koşullarına zorlaması örnek olarak gösterilebilir. Kocanın randevu evi işletmesi, uyuşturucu madde kullanması ya da uyuşturucu ticaretiyle uğraşması da kişiliğin tehlikeye düşürülmesine örnek teşkil etmektedir, Eşlerden birinin diğerinin işinin ilerlemesine tehlike oluşturmasına örnek olarak diğer eşin devletçe sakıncalı bulunan örgütlerden birinin çalışmalarına katılması sebebiyle devlet memuru olan davacının kariyerinin zarar görmesi örnek olarak gösterilebilir.
T.M.K. unun 197/2. Maddesine göre “eşlerden her biri dava eder ve ayrı yaşamakta haklı olduğunu kanıtlarsa hakim hangisi tarafından diğerinin geçimini sağlamak için ne kadar nafaka yani parasal katkıda bulunması gerektiğine karar verir”. Evlilik birliğinin devamı sırasında eşlerden birinin kusurlu davranışları sebebiyle diğer eş ayrı yaşamak zorunda kalmışsa bu halde boşanma davasından bağımsız olarak diğer eş aleyhine nafaka davası açma hakkı vardır. Talep eden eş ayrı yaşamakta haklı olduğunu kanıtlamak zorundadır. Eşlerin kusurlu sayılmasına sebep kabul edilen davranışlarının bazıları eşler bağımsız ev seçimi görevini ya tam ya da gereği gibi yerine getirmemişse, eşler evin geçinmesi için gerekli gıda ürünlerini karşılamamışsa, eşler evin geçimi için ekonomik gücü ölçüsünde katkıda bulunmamışsa, eşlerden biri evin geçimi için gereken parayı içki veya kumara veriyorsa, koca evi terk etmişse, koca eve geç gelmeyi alışkanlık haline getirmişse, eşlerden biri evin elektrik, su ve doğal gaz giderlerini ödememeyi alışkanlık haline getirmiş ve bunların kesilmesine sebebiyet vermiş olursa, eşlerden biri kışlık odun ve kömürü almaktan kaçınmış veya kalorifer giderini ödememiş kışın evi soğukta bırakmışsa, eşlerden biri diğerini dövmüş,tehdit etmiş veya evden kovmuş veya hakaret veya küfür etmişse, bir eş diğerini aldatmış veya başkasıyla yaşamaktaysa, eşler birbirini tedavi ettirmekten kaçınmışsa…. gibi örnekler eşlerin ayrı yaşamakta haklılığını doğuracak sebeplerdir.
Eşlerden biri henüz doğmamış nafaka hakkından feragat etse bile bu feragat hukuki sonuç doğurmaz.
Boşanma davasından bağımsız olarak açılan nafaka davasında eşlerin ayrı yaşamakta haklı olduğu her türlü delille kanıtlayabilir. Hukuk davalarında herkes iddiasını kanıtlamak zorundadır. Eşlerden biri ayrı yaşamakta haklı olduğunu iddia ettiğine göre bunu kanıtlamak yükümlülüğü ona ait olur. Kanıtlayamazsa dava reddedilir.
Akıl hastası ve çalışamayacak durumda ve bir malı ve geliri olmayan eşin tedbir nafakası ödeme yükümlülüğü yoktur. Koca asker ve başka geliri veya paraya çevrilebilecek malı veya serveti yoksa askerlik görevi devam ettiği sürece tedbir nafakası ödeme yükümlülüğü yoktur. Koca tedbir nafakası davası görülürken askere gitmişse ve geliri malı ve serveti yoksa dava tarihinden askere gittiği tarihe kadar geçerli olmak üzere tedbir nafakasına karar vermek gerekir.
Koca tedbir nafakası öderken askere gitmişse malı, servet, ve geliri yoksa tedbir nafakasının kaldırılmasını dava edebilir.
b- Çocuk Lehine Talep Edilen Bağımsız Tedbir Nafakası:
4721 Sayılı T.M. K. 185/2. maddesine göre “eşler birbirlerine karşı çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler. Yine 4721 Sayılı T.M. K.ıınun 186/2 maddesine göre “eşler evlilik birliğinin giderlerine emek ve malvarlıkları ile katılmakla” yükümlüdür.
4721 sayılı T.M.K.’unun 327/1 maddesine göre “çocukların bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır.” Ana ve babanın çocuklara karşı bu yükümlülüğü velayet kendisinde olmamış olsa bile çocuk ergin olana kadar devam eden bir yükümlülüktür. (4721 sayılı T.M.K.’unun 328 maddesi) Ana babanın çocuklara karşı bakma yükümlülüğü ergin olmakla beraber eğitimini sürdüren çocuklarına karşı devam eden bir yükümlülüktür. (4721 sayılı T.M.K.’unun 328/2. maddesi)
Boşanma davasından ayrı olarak küçük çocuk lehine tedbir nafakası dava açma hakkı 4721 sayılı T.M.K.’unun 329. maddesine göre çocuk fiilen yanında bulunan eşe tanınmış haktır. Ergin olmayan ortak çocuğa eylemli olarak bakan ana veya baba nafaka davası açma hakkına sahiptir. 4721 sayılı T.M.K.’unun 329. maddesi metninden de anlaşılacağı üzere kocanın da eşi aleyhine yanında bulunan çocuk için tedbir nafakası davası açma hakkı vardır.
Ayırt etme gücüne sahip olmayan küçük bazen hem ana hem de baba tarafından bakılmamaktadır. Bu gibi durumlarda çocuğun bakımsız kalmasının önüne geçmek için 4721 sayılı T.M.K.’unun 329/2. maddesine göre nafaka davasının kayyım veya vasi tarafından da açılabileceği öngörülmüştür.
4721 sayılı T.M.K.’unun 329 /3. maddesine göre ayırt erme gücüne sahip olan ergin olmayan çocuk da nafaka davası açma ehliyetine, yani nafaka davasında taraf ehliyetine sahiptir. Görüşümüze göre çocuğun nafaka davası açması ancak ana ve babanın birlikte bakım, eğitim ve koruma giderlerini karşılamaması veya çocuk ana veya babadan birinin eylemli olarak yanında bulunmasına rağmen onun nafaka davası açmamakta direngen olması koşuluna bağlı olmalıdır. Çocuk yanında bulunan taraf zaten dava açma hakkını kullanıyorsa ergin olmayan ve ayırt etme gücüne sahip olan çocukların kendilerine uygun olmayan mahkeme ortamında bulundurulması, ana veya babayla karşı karşıya getirilmesi doğru kabul edilemeyecektir.
Nafakanın miktarının belirlenmesinde ölçüt 4721 sayılı T.M.K.’unun 330. maddesinde düzenlenmiştir. Bunlar;
l- Çocuğun gereksinimleri
2- Ana ve babanın yaşam koşulları ve Ödeme güçleridir.
Ana ve babanın ödeme güçleri çocuk için tedbir nafakasının miktarını taktir ederken tek başına ölçü olmaması gerekir. Ödeme gücü çok yüksektir diye çocuğa gereksiniminden çok fazla nafaka takdir edilmesi onun sağlıklı bir şekilde yetişmesine olumsuz etki edecektir. Yasa koyucu çok haklı olarak çocuğun gereksinimlerinin ve varsa çocuğun gelirlerinin de göz önüne alınması gerektiğine işaret etmiştir.
4721 sayılı T.M.K.’unun 330/2. maddesine göre tayin edilecek nafaka her ay peşin olarak ödenecektir. Aynı maddenin üçüncü fıkrasına göre irat olarak ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda sosyal ve ekonomik koşullara göre artırılması istek olması koşuluyla olanaklı kılınmıştır. Nafakanın gelecek yıllarda belli ölçütler gözetilerek artırılması nafaka artırılması davalarının önlenmesi bakımından çok yerinde bir düzenleme olmuştur. Ancak bu husus tarafların istekte bulunmuş olması koşuluna bağlıdır. İstek olmadan irat olarak kararlaştırılan nafakanın gelecek yıllarda artırılması olanaklı değildir. Gerçi çocuklara takdir edilmesi gereken nafakanın kamusal yönü göz önünde bulundurulduğunda hâkimin kendiliğinden böyle bir artışı kararlaştırmasının ne gibi bir yanlışı olduğu sorulabilirse de gelecek yılların ne getireceği tam olarak bilinemeyeceğinden istek olmadan yargıcın kendiliğinden bir artış belirlemesi doğru olmayacaktır.
4721 sayılı T.M.K.’unun 331. maddesine göre” durumun değişmesi halinde hâkim,istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırabilir”. Maddeye göre çocuğun gereksinimlerinde veya ana veya babanın ödeme gücünde veya benzer yaşam koşullarının değişmesi halinde istek, yani dava açılmış olunması koşuluyla hâkim nafakanın artırılması, azaltılması veya tamamen kaldırılmasına karar verebilecektir. Aradan geçen zaman içinde çocuk nafaka ödenmesine karar verilen eş yanına dönmüş ve onunla birlikte kalıyorsa artık istek üzerine nafakanın kaldırılması gerekecektir.
Yine 4721 sayılı T.M.K.’urum 332. maddesine göre de nafaka davası açıldığında istek üzerine hâkimin alması gereken tedbir nitelikli kararları düzenlenmiştir. Hâkim çocukla davalı arasında soybağının varlığını saptadıktan sonra istek olması koşuluyla davalıyı geçici olarak bir miktar nafaka ödemeye mahkum edebilecektir. Ergin olmayan çocuk için nafaka davasında çocuğun ayrı yaşamakta haklı olması gerekli değilse de çocuk yanında bulunan tarafın nafaka ödeme yükümlülüğü yoktur.
Babalık davası sırasında çocuğun madden sıkıntı içinde kalmaması bakımından bazı tedbirlerin alınması kanun koyucu tarafından uygun bulunmuştur. 4721 sayılı T.M.K.’unun 333. maddesine göre “davalının babalık olasılığı yüksek olursa hâkim istek olmak koşuluyla son karardan önce çocuğun gereksinimlerini de gözeterek bir miktar nafakaya karar verebilir. Davalının babalık olasılığının kuvvetli olmasından ne anlamak gerektiği tartışılmalıdır. Babalık birtakım tıbbi yöntemlerle yüzde yüze çok yakın oranda saptanabilmektedir. Hâkim hangi hallerde babalık olasılığını kuvvetli bulduğunu açıklamak suretiyle babalık davasında istek üzerine tedbir nafakası verebilmektedir.
Çocuk için boşanma davası dışında tedbir nafakasının ödenmesinin güvence altına alınması da söz konusu olmuştur. 4721 sayılı T.M.K.’unun 334. maddesine göre “ana veya baba veya her ikisi nafaka yükümlülüklerini sürekli olarak ve ısrarla yerine getirmezlerse ya da kaçma hazırlığı içinde oldukları saptanırsa veya mallarını gelişigüzel harcadıkları, heba ettikleri anlaşılırsa hâkim kendiliğinden hareket ederek nafaka alacağının güvence altına alınması için gerekli tedbirleri almak durumundadır. Hâkimin alması gereken tedbirler maddede belirtilmemiştir. Şu duruma göre hakim gereken tüm tedbirleri almak durumundadır. Bunlar davalının mallarına tedbir konması, satış yasağı v.s. tüm benzer tedbirlerdir. Alınacak tedbirler hâkimin takdir yetkisine bırakılmıştır.
Çocuk için tedbir nafakası esas itibarıyla dava tarihinden itibaren başlar nafakanın kaldırılmasına karar verilmemişse, çocuk ergin olana kadar devam eder. Çocuk ergin olunca tedbir nafakası kendiliğinden sona erer. Ergin olan çocuk koşulları varsa 4721 Sayılı T.M.K.’unun 364. Maddesine göre “yardım nafakası” davası açabilir. Anne veya babanın ergin çocuk adına nafaka davası açması olanaklı değildir.
c – Kadının gücü yettiği ölçüde kocasına tedbir nafakası ödemekle yükümlü olması:
4721 sayılı T.M.K.’un 185/3 maddesine göre “eşler birlikte yaşamak ve birbirlerine yardımcı olmak zorundadırlar.”: 4721 sayılı T.M.K.’un 186/3 maddesine göre de “eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar”. Her iki maddenin metinlerinden ve gerekçelerinden anlaşıldığı gibi: 4721 sayılı T.M.K.’u kadın erkek arasında evlilik birliğinin giderlerine katılma konusunda bir ayrım yapmamıştır. Kadın da çalışmak malvarlığı ve geliri olmak ve kocanın ayrı yaşamakta haklı olduğu kanıtlanmak koşuluyla kocasına tedbir nafakası ödeme yükümlülüğü vardır. Kadın gücü yettiği ölçüde kocasına tedbir nafakası ödemekle yükümlüdür. Kadın zaten çalışmıyorsa, geliri ve malı yoksa çalışmaya zorlanıp kocana nafaka öde denmesi olanaklı değildir.
d- Evlatlık Lehine Tedbir Nafakası:
4721 sayılı T.M.K/un 314/1 maddesine göre “ana ve babaya ait haklar ve yükümlülükler evlat edinene geçer”. Evlatlık evlat edinenin nüfus hanesine yazılır. Buradaki yazım işlemi yenilik doğurucu bir işlem olmadığından, bildirici nitelikte bir işlem olduğundan evlat edinenin nüfus hanesine her zaman yazılabilir. T.M.K. unun 314/3. maddesine göre “evlatlık küçük ise evlat edinenin soyadını alır. Evlatlık ergin ise dilerse evlat edinenin soyadını alabilir dilerse almaz”. 4721 sayılı T.M.K.’un 314/2 maddesine göre evlatlık evlat edinenin mirasçısı olur. Evlat edinenin yedirilip barındırılması ve geçindirilmesi ve terbiye, eğitim gibi tüm hak ve görevleri evlat edinene geçer. Evlatlık reşit değilse evlat edinenin evlatlığa bakım borcunu yerine getirmemesi halinde evlatlığın tedbir nafakası dava açma hakkı vardır. Ergin olmayan evlatlığın evlat edinen aleyhine açacağı tedbir nafakası davasında küçüğe kayyım atanması gerekir. Evlat edinenin ergin olmayan evlatlığa karşı bakım borcundan dolayı ödemek zorunda olduğu nafakaya da tedbir nafakası demek ve tedbir nafakası bölümünde incelemek gerekir.
B – Boşanma ve Ayrılık Davasına Bağlı Tedbir Nafakası
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin istikrar bulan kararlarında de belirtildiği gibi 4721 sayılı T.M.K.’unun 169. maddesine göre boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK. md.186/1) geçimine, (TMK md.185/3) malların yönetimine (TMK. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK.md.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (resen) almak zorundadır. O halde dava tarihinden geçerli olmak üzere, herhangi bir işi ve geliri olmayan eş yararına Türk Medeni Kanununun 185/3, 186/3 maddelerine uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekir” demek suretiyle boşanma davası içinde tedbir nafakasının koşullarını ve resen özelliğini ifade etmiştir.
Gerek 4721 Sayılı T.M.K.’un 185/3. maddesi, gerekse 186/2 maddesindeki açıklık gerekse Yargıtay’ın istikrar kazanan içtihatlarına göre kadın yararına tedbir nafakası takdiri mutlak değildir. Boşanma ve ayrılık davası içinde kadın lehine tedbir nafakası takdir edebilmek için kadının herhangi bir iş ve gelirinin olmaması gerekmektedir. Görüşümüze göre evlilik birliği devam etseydi eşler malvarlıkları oranında birliğin giderlerine katılmak zorunda olduklarından (T.M.K. 186/3) boşanma veya ayrılık davası açılmakla ayrı yaşamak durumunda olan eşin birlik giderlerine katkı yapmamak suretiyle artış gösterecek geliri oranında diğer eşe nafaka yükümlülüğünün olması gerekir.
Boşanma ve ayrılık davası içinde çocuk yanında bulunmayan eşin çocuk adına diğer eş lehine tedbir nafakası ödeme yükümlülüğü vardır. Yargıç çocukların durumunu kendiliğinden araştırmalı çocuk adına çocuk yanında bulunan lehine tedbir nafakasını takdir etmelidir.
Boşanma ve ayrılık davası içinde hem eşler için hem de çocuk için tedbir nafakası yargıç tarafından resen kararlaştırılması gerekir.
Yasal olarak oluşan bu ayrılık boşanma davasının kesinleştiği tarihe kadar devam eder. Karar kesinleşmekle yasal ayrılık da kendiliğinden sona erer. Dava kabul edilir ve boşanmaya karar verilirse ebedi ayrılık olacağı tartışmasızdır. Kanun koyucu boşanma davası açılmasından sonra özellikle kadın ve kadınla birlikte olan çocukları kocanın insafına bırakmak istememiş, bu konuyu kamu düzeni içinde kabul ederek Yargıca kendiliğinden gerekli tedbirleri alma görevi vermiştir. Yargıç istek olmasa bile davanın açıldığı tarihten boşanma davasının kesinleştiği tarihe kadar gereken tedbirleri kendiliğinden almakla görevlidir. Yargıç eşlerden hangisinin diğerine ne miktar nafaka vermesi gerektiğine karar verecektir. Yargıç koşullan olması halinde koca lehine de tedbir nafakasına karar verebilir. Yargıç boşanma davası açılır açılmaz eşlerin yükümlülüğüne bağlı olarak diğer eş ve yanında bulunan çocuklar için uygun bir tedbir nafakasına karar verecektir. Taraflardan biri açıkça tedbir nafakası istemediğini bildirmişse bu durumda yargıcın tedbir nafakası vermesine gerek yoktur. Yargıç tedbir nafakasından önce acil bir durum yoksa tarafların ekonomik ve sosyal durumunu araştırmalı tedbir nafakasını ona göre kararlaştırmalıdır. Kadının ve çocukların çok acil olarak barınma, yeme gibi sorunları varsa bu halde Yargıç mali durum araştırması yapmadan uygun bir nafakaya karar vermeli mali ve sosyal durum araştırıldığında kararlaştırılan nafakayı azaltabilmeli veya artırabilmelidir.
Yargıç boşanma ve ayrılık davasından önce kararlaştırılmış bir nafaka kararı varsa bu nafakayı da göz önünde bulundurmalı, şayet nafaka azsa yeteri kadar artırmalıdır.
Yargıç boşanma ve ayrılık davasına bağlı nafakayı tayin ederken boşanma koşullarının oluşup oluşmadığını dikkate almamalı, bu nafakayı boşanma davası içinde alınan tedbirlerden biri olarak nitelendirmelidir. Boşanma koşullarının kanıtlanıp kanıtlanmadığı tedbir nafakasına etkili olan bir unsur değildir.
Boşanma ve ayrılık davasına bağlı olan tedbir nafakası, boşanma davasının kesinleştiği tarihte kendiliğinden sona erer. Uygulamada bu konu tereddüt yaratmaktadır. Çoğunlukla boşanma davasına bağlı olarak takdir edilen nafakanın boşanma talebinin reddi kararının kesinleşmesinden sonra ela devam ettirildiği ve bu nafakanın artırılmasının dava edildiği görülmektedir. Yargıtay’ın kararlılık kazanan görüşüne göre böyle bir dava nafakanın artırılması davası olmayıp bağımsız bir nafaka davasıdır. Davacı bu davada ayrı yaşamakta haklı olduğunu kanıtlamak zorundadır. Bu davanın birinci bölümde incelenen boşanma davasından bağımsız olarak açılan tedbir nafakası davasından hiçbir farkı yoktur.
Boşanma davasına bağlı olarak kararlaştırılan nafaka, davacı boşanma kararından feragat etmişse nafaka da feragat tarihinde sona erer.
C – Tedbir Nafakasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Tedbir nafakasında görevli mahkeme 18.01.2003 Gün ve 24937 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun ve Hâkimler Ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanlığının 13.03.2003 gün ve 97 sayılı kararı ve 08.07.2003 gün ve 331 nolu kararları gereğince Aile Mahkemeleri kurulan yerlerde Aile Mahkemeleri Aile Mahkemesi kurulmayan yerlerde Aile Mahkemesi yerine bakmakla görevli Asliye Hukuk mahkemeleri görevlidir.
Tedbir nafakası davalarında yetki söz konusu değildir. Tedbir nafakası davası her yerde açılabilir.