Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

TCK m 50 Kısa Süreli Hapis Cezasına Seçenek Yaptırımlar

TCK m 50 Kısa Süreli Hapis Cezasına Seçenek Yaptırımlar

MADDE 50. – (1) Kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve eko­nomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenme­sindeki özelliklere göre;

  1. Adlî para cezasına,
  2. Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesine,
  3. En az iki yıl süreyle, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkânı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmeye,
  4. Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmaya,
  5. Sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle veya gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılarak suç işlenmiş olması duru­munda; mahkûm olunan cezanın yarısından bir katma kadar süreyle, ilgili ehli­yet ve ruhsat belgelerinin geri alınmasına, belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanmaya,
  6. Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak koşuluyla kamuya yararlı bir işte çalıştırılmaya,

Çevrilebilir.

  • Suç tanımında hapis cezası ile adlî para cezasının seçenek olarak öngörül­düğü hâllerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık adlî para cezasına çevrilmez.
  • Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edil­diği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptı­rımlardan birine çevrilir.
  • Taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezası uzun süreli de olsa; bu ceza, diğer koşulların varlığı hâlinde, birinci fıkranın (a) bendine göre adlî para cezasına çevrilebilir. Ancak, bu hüküm, bilinçli taksir hâlinde uygulanmaz.
  • Uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adlî para cezası veya tedbirdir.
  • Hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek (Değişik ibare: 26.2.2008 – 5739/4 md.) tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edil­memesi hâlinde, hükmü veren mahkeme kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhâl infaz edilir. Bu durumda, beşinci fıkra hükmü uygulanmaz.
  • Hükmedilen seçenek tedbirin hükümlünün elinde olmayan nedenlerle ye­rine getirilememesi durumunda, hükmü veren mahkemece tedbir değiştirilir.

TCK m 50 Kısa Süreli Hapis Cezasına Seçenek Yaptırımlar Açıklama

maddede kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar (ceza ve tedbirler) düzenlenmiştir.

Kısa Süreli Hapis Cezalarının İnfaz Kurumunda Çektirilmesinin Doğurdu­ğu Sakıncalar

Çağdaş infaz biliminin üzerinde en çok durduğu bir ceza olan hapis cezası; ce­zanın gayelerinin hemen bütününü en iyi şekilde gerçekleştiren, bu bağlamda ceza­nın uyarı fonksiyonunu ve kişinin etkin pişmanlık duymasını sağlayabilen bir yap­tırım ve araçtır. Gerçekten, hapis cezası kötü unsurları toplumdan soyutlamak sure­tiyle, iyi vatandaşların huzur ve esenliğini güvence altına almış ve bu suretle sosyal savunmayı ve aynı zamanda korkutma-önleme amacını da sağlamış olur. Diğer yandan suçlunun infaz kurumunda belirli bir süreyle korunması, kişiliğine uygun bir iyileştirme rejiminin uygulanması koşulu ile, yeniden sosyalleşmesini teşvik edici, üretken ve kanunlara, nizamlara ve toplumsal kurallara saygılı, sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu ve uslandırılmasını sağlayacak en etkili vası­tayı oluşturur. Cezanın hükümlüyü yoksunluklara uğratıcı niteliği hapis cezalarıyla en iyi şekilde sağlanmaktadır. Bu itibarla hapis cezaları suçlunun yeniden sosyalleş­tirilmesi bakımından ve tekerrürü önlemek hususunda çok yararlı bir yaptırım aracı sayılmaktadır.

Bununla beraber hapis cezalarının çeşitli ruhsal bunalımlara sebep olduğu, hiç­bir zaman iyileştirme olanağını sağlamadığı, cezaevinden ıslah olunarak çıkmanın bir istisna oluşturduğu, uzun süre bir yerde kapatılan kişinin sosyal hayata uyum sağlamada büyük zorluklarla karşılaştığı da bir gerçektir. Çağımızdaki eğilim zo­runlu olmadıkça bu cezayı tedbirlere çevirmektir.

İnfaz bilimi ve hapis ceza hukukundaki gelişmelere paralel olarak çağımızın gö­rüşü hapis cezasını eskisi gibi değerlendirmemekte ve hatta buna karşı açık bir kötü bakış açısını ortaya koymaktadır. Suçlu insanın cezaevi denilen kötülerden oluşmuş yapay bir alem içine sokularak ve namuskar sayılan hür insanlar arasından koparı­larak, uygulanacak yöntemlerle bir sonuç alınamayacağı, özgürlük düzeyine alış­manın ancak özgür bir ortam içinde mümkün olabileceği ayrıca hapis cezalarının kişisel ve toplumsal açıdan büyük sakıncaları olduğu öne sürülmektedir.

Günümüz anlayışında; suç işlemiş olsun veya olmasın, insan kişiliğinin gelişi­minin, ancak serbest iradeye dayalı olduğu, davranışların serbestçe belirlenebilirle hürriyetinin, insan kişiliğinin olmazsa olmaz koşulunu oluşturduğu, suç işlemiş olan bir insanın dairi kişiliğini geliştirebilmesi için belirli ölçüde davranışlarını yön­lendirme hürriyetine sahip olması gerektiği açıkça vurgulanmaktadır.

Suç işleyen kişinin mahkûm olduğu cezanın infaz edilmesiyle güdülen yegane amaç, kişiye gerçekleştirdiği haksızlık dolayısıyla etkin bir uyarıda bulunmak ve kişinin etkin pişmanlık duymasını sağlamaktır. Cezaların infazıyla, mahkûm, gele­cekte sosyal sorumluluğa sahip olarak suçsuz bir yaşantı sürmeye yatkın duruma getirilmelidir. Ancak, bu amaç, bazı suçlular açısından sadece bir cezaya mahkûm olmakla da sağlanmış olabilir. Kişi, gördüğü eğitim, yaşadığı sosyal çevre, psişik ve ahlaki eğilimleri itibarıyla tesadüfi suçlu özelliği taşıyabilir. Bu bakımdan, kişinin sadece belli bir cezaya mahkûm olmasıyla cezanın uyarı fonksiyonunun gerçekleş­mesi ve failin bu suçtan dolayı etkin pişmanlık duyması durumunda, artık cezaevi ortamına konmaması gerekir. Kısa süreli hapis cezasına mahkûm olan hükümlüle­rin cezasının infaz kurumunda çektirilmesi bakımından, cezanın özel önleme fonk­siyonu daima kuşku ile karşılanmıştır. Bu nedenle, hapis cezasının tümü ile ilga edilebilmesinin mümkün olmadığı herkesçe kabul edilmekle beraber, özellikle kısa süreli hapis cezalarının fiilen çektirilmesinden sakınılması ve cezanın erteleme, denetimli serbesti, para cezasına ve diğer seçenek tedbirlere çevrilmesi yolunun tutulması önerilmektedir. Bu nedenle hapis cezalarının yerini almak üzere çeşitli seçenek yaptırımlar ortaya konulmaktadır.

Kısa süreli hapis cezasına seçenek konusu Milletlerarası 1974 Budapeşte Kongre­sinde ele alınmış ve yeni kurumlara olan ihtiyaç belirtilmiştir. Sonradan bu konu Avrupa Konseyi çerçevesinde ele alınmıştır.

Avrupa Konseyince erteleme, kontrollü serbestlik ve benzeri kurumlar dışında kalan ve hürriyetin kısıtlanmasını gerektirmeyen seçeneklerin incelenmesi husu­sunda bir alt komite oluşturulmuştur. Komite, mümkün olan en geniş ölçüde dam­galama etkisi yapmayacak olan ve suçlunun içinde yaşayacağı sosyal çevre ile olan ilgilerini kesmeyen, tersine ona topluma uyum için bütün imkân ve kolaylıkları sağlayan tedbirlere başvurulmasını önermiş ve bu bakımdan ceza sistemi ile diğer sosyal sistemler arasında ilişki kurulmasını gerekli saymıştır. Komite seçenek ola­rak, hükmün verilmesinin ertelenmesini, toplum yararına bir sosyal yardım kuru­munda çalışmayı, yarı mahpusiyet halini önermiştir.

Hemen hemen bütün yazarların birleştiği husus, kısa süreli hapis cezalarının, ce­zalar sistemi bakımından sakıncalı olduğudur. Bu sakıncalar şu şekilde özetlenebilir.

  • Kısa süreli hapis cezaları, suçlunun topluma yeniden uyumunu sağlayacak bir uslandırma programının uygulanmasına engel olurlar. Hürriyeti bağlayıcı cezalar­dan beklenen yararların elde edilmesi için mahkûmun belirli bir süreden fazla ola­rak bu rejime tabi tutulması gerekir; bu itibarla kısa süreli cezalar amacın elde edil­mesine engeldir. Kısa süreli ceza korkutmayı ve uslandırmayı sağlamaz. Kısa süreli cezanın tek fonksiyonu uygulandığı kişi hakkında toplumun onur kırıcı bir hükmü­nün ifade edilmiş olmasından ibarettir, bunun ise olumlu bir sosyal yararı yoktur.
  • Bu cezalar ilk defa uygulandıkları kimseler üzerinde korkutucu bir etki yapar­larsa da, zamanla mükerrirler üzerinde korkutucu bir etki yapmaz olurlar.
  • Hapis cezasının toplu halde çekilmesi nedeniyle, cezadan beklenen yararların elde edilmesi şöyle dursun, aksine kısa süreli hapis cezası mahkûmlarının diğer suçlularla teması sonucu, kötü huyların geçmesi dolayısıyla ahlaken bozulmasına neden olur. Cezaevinin suçluluk okulu sayılmasına ilişkin sözlerin kaynağı budur.
  • Cezaevlerinde bulunan hükümlülerin çok büyük bir çoğunluğunu kısa süreli hapis cezası mahkûmları oluşturur. Bunların cezaevlerinde alıkonulmalarında uslandırma yönünden bir yarar düşünülemez, buna karşılık, Devlete gereksiz bir mali külfet yüklenmiş olur.

Kısa süreli hapis cezalarının infaz kurumunda çektirilmesinin doğurduğu bu sa­kıncalar nedeniyle, kısa süreli hapis cezasına mahkûm olan kişilerin uslandırılması- nın, eğitiminin ve resosyalizasyonunun sağlanması için, kısa süreli hapis cezasına mahkûm olan kişinin infaz kurumuna girmesini önleyecek etkin seçenek yaptırım­ların belirlenmesine büyük bir ihtiyaç bulunmaktadır.

Kısa Süreli Hapis Cezasına Seçenek Yaptırımlar

Yeni TCK.nun 5O.maddesinde, somut olayda hükmedilen hapis cezasının kısa süreli olması durumunda, etkin ve ülkemiz şartları bakımından da uygulanabilirliği olan seçenek yaptırımlar öngörülmüştür. Kanunun 49.maddesinin 2.fıkrasmda kısa süreli hapis cezasının tanımı yapılmıştır. Buna göre, hükmedilen bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, kısa süreli hapis cezasıdır.

Seçenek Yaptırımlara Çevrilebilme Konusunda Ölçü Olarak Alınması Ge­reken Hususlar

Mahkemece sanık hakkında seçenek yaptırımlara çevirme veya çevirmeme ko­nusunda karar verilirken nelerin ölçü olarak alınması gerektiği 5O.maddenin 1.fıkrasında gösterilmiş olup, bunlar;

  1. Suçlunun kişiliği,
  2. Sosyal ve ekonomik durumu,
  3. Yargılama sürecinde duyduğu pişmanlık,
  4. Suçun işlenmesindeki özellikler’dir.

Anayasanın 141. ve CMK.nun 34., 230. ve 232.maddeleri uyarınca mahkemelerin kararlarında göstermek zorunda bulundukları gerekçe, akla ve mantığa dayanmalı tarafları tatmin edici bulunmalı ve denetime olanak sağlayıcı nitelikte olmalıdır. Yasal, yeterli ve geçerli olmayan bir gerekçeye dayanılarak veya hiç gerekçe gös­termeden seçenek yaptırımlara çevirme talebinin reddine karar verilmesi yasa ko­yucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi bu durum, uygulamada keyfiliğe de yol açar. Bu konuda olumlu yada olumsuz bir karar verilirken, gösterilen gerekçenin sanığın kişiliği ile ilgili bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğim gösterir bi­çimde yasal ve yeterli olması gerekir.

Kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesine yer olmadığına ka­rar verilirken gösterilen gerekçe, suçlunun kişiliğinde var olan nedenlere dayanma­lıdır. Ayrıca, suçlunun sosyal ve ekonomik durumu, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlık gibi sanığın sair halleri irdelenmeli, suçun işleniş biçimi ile işlenmesinde­ki özellikler nazara alınmalıdır. Örneğin bu ölçüler, temel cezanın tayininde olumlu olarak değerlendirildiği halde, hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesine yer olmadığına karar verilirken aynı hususların olumsuz olarak değerlendirilmesi gerekçede çelişkiye düşüldüğünü gösterir ve bozma nedenidir.

Birden fazla suç işlenmiş ise, her suçun işlenmesindeki özellikler farklı oldu­ğundan her suçun ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir. Ancak sanığın kişiliği ve suçların işlenmesindeki özellikler ve diğer ölçüler bakımından aynı açıklamalar yapılmasına karşın kısa süreli hapis cezalarından birinin veya birkaçının seçenek yaptırımlara çevrilip değerlerinin çevrilmemesi çelişkili bir uygulama olur ve yasa­ya aykırılık oluşturur.

TCK.nun 50.maddesinin düzenleniş amacının, her olayın özelliği dikkate alına­rak verilecek cezanın suçlunun kişiliğine ve suça uydurulması suretiyle daha insan­cıl ve dengeli adaletin gerçekleştirilmesi olduğu ve bu madde ile kısa süreli hapis cezasının adli para cezasına ve diğer seçenek yaptırımlara dönüştürülmesinin ceza­nın suçlunun kişiliğine uydurulmasını öngören yargısal bir kişiselleştirme kurumu mahiyetinde olduğu gözetilerek, bu konuda gösterilen gerekçede, madde metnin­deki sözcüklerin soyut olarak tekrarlanması ile yetinilmeyerek, suçlunun kişiliğinde geçmişte veya halen (hüküm kurulduğu ana kadar) herhangi bir olumsuzluk bulu­nup bulunmadığına, suçlunun sair durumlarına yani sosyal ve ekonomik durumu ile yargılama sürecindeki tutum ve davranışlarına bakılarak pişmanlık duyup duymadığını ve yüklenen suçun işlenmesindeki özellikleri gözeterek sonuca varıl­malıdır. Hâkim, seçenek yaptırıma çevirme konusunda takdir yetkisine sahiptir.

Uygulanabilecek Olan Seçenek Yaptırımlar

Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar, 5O.maddenin 1.fıkrasında göste­rilmiştir. Bu seçenek yaptırımlarla, adli para cezasına çevirmenin yanısıra belirli koşulların varlığı halinde, zararın tamamen giderilmesine, bir eğitim kurumuna devam etmeye, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasak­lanmaya; belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanmaya, kamuya yararlı bir işte çalıştırılmaya çevrilebilme olanağı da getirilmiştir.

Adli Para Cezası

Kısa süreli hapis cezası, mahkemece adli para cezasma çevrilebilir. TCK.nun 52.maddesinin 2.fıkrası uyarınca, en az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilecektir. Keza, 52.maddenin 4.fıkrasına göre hâ­kim, ekonomik ve şalisi hallerini göz önünde bulundurarak, kişiye adli para cezası­nı ödemesi için hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıldan fazla olmamak üzere mehil verilebileceği gibi, bu cezanın belirli taksitler halinde ödenmesine de karar verilebilir. Taksit süresi iki yılı geçemez ve taksit miktarı dörtten az olamaz. Kararda, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın ta­mamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceği belirtilir.

Yeni sistemde erteleme sadece hapis cezası bakımından öngörüldüğünden, 5O.madde uyannca adli para cezasma çevrilme halinde bu ceza ertelenemeyecektir. Adli para cezasının ne şekilde infaz edileceği 5275 sayılı CGTİK’nun 106. madde­sinde gösterilmiştir.

5O.maddenin 2.fıkrası hükmüne göre, suç tanımında hapis cezası ile adli para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık adli para cezasına çevrilemeyecektir.

Seçenek yaptırımlar kısa süreli hapis cezası bakımından geçerli olmakla birlikte 5O.maddenin 4.fıkrasmda taksirli suçlar bakımından buna bir istisna getirilmiştir. Buna göre, taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezası uzun süreli de olsa; bu ceza, diğer koşulların varlığı halinde, birinci fıkranın (a) bendine göre adli para cezasına çevrilebilir. Ancak bu hüküm, bilinçli taksir halinde uygulanamayacaktır.

Uygulamada asıl mahkûmiyet bu madde hükümlerine göre çevrilen adli para ceza­sıdır (50/5.fıkra).

Zararın Tamamen Giderilmesi

Mahkemece uygulanabilecek seçenek yaptırımlardan biri de, mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesidir.

5237 sayılı TCK, mağduriyetin giderilmesini, ceza hukukunun ceza ve güvenlik tedbirlerinden oluşan iki şeritli yaptırım sistemi içinde bir üçüncü şerit olarak kabul etmiştir. Hem özel önlemeyi ve hem de norm istikrarını sağlayan ayıplama karakte­rine sahip genel önlemeyi mümkün kılan mağduriyetin giderilmesi, bu yönüyle ceza hukukumuzun yaptırım sistemi içinde ceza ve güvenlik tedbiri arasında, ara bir pozisyon olarak öngörülmüştür. Cezaların ve güvenlik tedbirlerinin karakteris­tik özelliklerinin aksine iradi nitelikte olan mağduriyetin giderilmesi seçenek yaptı­rımı vasıtasıyla cezanın geleneksel amaçlarından olan önleme amacı en azından kısmen yerine getirilmiş olmaktadır. İsteğe bağlı olarak mağduriyetin giderilmesi­nin kısa süreli hapis cezası yerine geçen seçenek bir yaptırım olarak kabulü, suçlu­nun topluma yeniden kazandırılması ve hukuki barışın yeniden tesisini sağlayacak­tır. Mağduriyetin giderilmesi, failin ceza hukukuna ilişkin sorumluluğunun bulun­duğu ve davranışının hiçbir şekilde onaylanmadığı hususlarını asla değiştirmemek­tedir. Fakat, mağduriyetin giderilmesi, failin fiilinden doğan sorumluluğunu, mağ­dur ve toplum önünde üstlendiği ve böylece bozulmuş olan toplumsal düzeni en azından kısmen yeniden kurmak, kurucu bir sosyal edim olarak hukuki barışın yeniden kurulmasına yardım etmek bakımından, kusura uygun cezanın yerine geçmekte, yani burada yalnızca, yaptırımın şekli değişmektedir. Mağduriyeti iradi olarak gideren fail, fiilinin haksızlığını kabul etmiş olur, bu seçenek yaptırım faile çatışmayı yapıcı bir şekilde ortadan kaldırma deneyimini elde etme fırsatı verir, ayrıca mağduriyetin giderilmesi ile fail idrak ve sorumluluk eğilimini de kanıtlamış olacaktır.

TCK.nun 50/1-b bendi uyarınca, kısa süreli hapis cezası, mağdurun veya kamu­nun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesine çevrilebilecektir. Maddede bir sınırlama yapılmadığından, hâkim, bir yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren ve tazmin edilebilecek bir zarar doğuran her fiil açısından bu hükmü uygulayabilecektir. Zararın mahiye­tine göre öncelikle mümkün ise aynen iade veya suçtan önceki hale getirme seçe­neklerinden birine bunların da mümkün olmaması halinde zararın tazmin suretiyle tamamen giderilmesine karar verilmelidir.

Nitekim Yargıtay, kısa süreli hapis cezası yerine öngörülen seçenek yaptırımla­rın hukuki niteliğini bir kararında şu şekilde ifade etmiştir:

«Modern ceza hukukunda “yaptırım” düşünce ve kavramı derin değişikliklere uğramıştır. Günümüzde sırf suçluya azap ve ıstırap vermek amacını güden yaptı­rımlar sisteminin toplumsal yarar ile bağdaşmayacağı anlaşılmış, bu yaptırımlar sistemi yerine suçlunun ıslahı ile birlikte toplumun tepkisini gösterebilecek karma nitelikte yaptırımların kullanılması, toplumun korunması ile birlikte suçlunun da ıslahına yönelen yaptırımların öngörülmesi yoluna gidilmiştir. Bu bakımdan poziti- vist bir etki ve özellikte modern ceza hukukunda ananevi “ceza” kavramı yanında ve hatta bazen yerine “suçlunun kişiliğine uygun önlemlerin uygulanması” kavra­mının yer almasıdır, “suçlunun kişiliği”, “yaptırımların bireyselleştirilmesi” bugün artık birer kavram haline gelmiştir.».

Bir Eğitim Kurumuna Devam Etmek

5O.maddenin 1.fıkrasının (c) bendine göre hâkim, kısa süreli hapis cezasını, en az iki yıl süreyle, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkânı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmeye, çevirebilecektir. Güvenlik tedbiri niteliğindeki bu seçenek yaptırımla, suçlunun uslandınlması, eği­timinin ve sosyalleştirilmesinin sağlanması ve topluma yararlı bir birey olarak ye­niden kazandırılması amaçlanmıştır.

Belirli Yerlere Gitmekten veya Belirli Etkinlikleri Yapmaktan Yasaklanma

50/1-d bendine göre hâkim, kısa süreli hapis cezasını, mahkûm olunan cezanın yarısından bir katma kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmaya çevirebilecektir. Suçlunun gelecekte işlemesi muhtemel suçlar göz önüne alınarak, uslandırın ve önleyici toplumsal savunma vasıtası olarak bu tedbir, hapis cezasına seçenek yaptırım olarak öngörülmüştür. Hukuka aykırı ve suç oluşturan bir fiili gerçekleştirmekle toplumsal tehlikelilik belirtisi gösteren fai­lin, örneğin bir spor müsabakasında seyirci olarak yaptığı taşkınlıklar nedeniyle tedbir olarak belirli bir süreyle spor müsabakalarına seyirci olarak gitmekten yasak­lanmasına karar verilebilecektir. Suçların önlenmesindeki toplumsal yarar ile bire­yin feda edilen özgürlüğü ve bireysel hakları arasındaki orantıda, toplumsal yararın üstün tutulması gerektiğinden, burada öngörüldüğü üzere bireysel özgürlüğünü toplumsal güvenliği bozacak şekilde kullanan suçlunun resosyalizasyonu bakımın­dan, hapis cezası yerine belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan belirli bir süre için yasaklanması, bireysel özgürlüğü kısıtlamak anlamında olmayıp, bu tedbir, hukuken meşru olan ve tehlikeli faillere karşı toplumun korunması zo­runluluğundan kaynaklanan bir seçenek yaptırım niteliğini taşımaktadır.

İlgili Ehliyet ve Ruhsat Belgelerinin Geri Alınması, Belli Bir Meslek ve Sa­natı Yapmaktan Yasaklanma

50/1-e bendinde öngörüldüğü üzere hâkim, kısa süreli hapis cezasını “sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle veya gerektirdiği dikkat ve özen yü­kümlülüğüne aykırı davranılarak suç işlenmiş olması durumunda; mahkûm olunan cezanın yansından bir katına kadar süreyle, ilgili ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınmasına, belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanmaya” çevirebilecektir.

Seçenek yaptırımlar bakımından önemli bir yenilik olarak getirilen bu hükümle; ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınması ile belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklama seçenek yaptırımlarına başvurulabilmesi, bunların sağladığı hak ve yet­kilerin kötüye kullanılması ve gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılması koşuluna bağlanmıştır. Örneğin, bir diş protez teknisyeninin yetkisini aşarak hastanın dişini çekmek isterken taksirle yaralamaya neden olması halinde belli bir sanatın sağladığı hak ve yetkilerin kötüye kullanılmasının yanısıra dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılması da söz konusu olduğundan, hâkim bu durumda hükmettiği kısa süreli hapis cezası yerine, mahkûm olunan cezanın yarı­sından bir katına kadar süreyle diş protez teknisyenliği belgesinin geri alınmasına veya bu meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanmasına karar verebilecektir. Böylece, ancak suçun ehliyet ve ruhsatla yada meslek ve sanatın icrasıyla bağlantılı olması halinde, ehliyet ve ruhsatların geri alınması yada meslek ve sanatın yasaklanması yaptırımına hükmedilebilecektir.

Gönüllü Olmak Koşuluyla Kamuya Yararlı Bir İşte Çalıştırma

Seçenek yaptırımlar bakımından getirilen diğer bir önemli yenilik 50.maddenin 1-f bendinde düzenlenmiştir. Buna göre, hâkim, kısa süreli hapis cezasını mahkûm olunan cezanın yansından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak koşuluyla kamuya yararlı bir işte çalıştırılmaya çevirebilecektir.

Bu tedbir, kamu hizmetlerinde çalıştırmadan ayrı nitelik taşımakta ve bugün bir kısım Avrupa ülkelerinde ve Amerika Birleşik Devletlerinde uygulama alanı bulan bir infaz kurumunu oluşturmaktadır.

maddede seçenek bir yaptırım olarak öngörülen bu düzenlemeye göre, kısa süreli hapis cezasına mahkûm olan kişinin cezası, hâkim tarafından uygun görül­mesi ve kendisinin de rızasının bulunması halinde, kamuya yararlı bir işte çalıştı­rılma tedbirine çevrilecektir. Hükümlünün çalışacağı kurumda kadrolu olması ve bir ücret alması da söz konusu değildir. Kısa süreli hapis cezasını gerektiren bir suçu işlemiş olan ve eğitim derecesi elverişli bulunan bir kişinin örneğin okuma yazma öğreten bir kursta öğretici olarak görev yapmasına karar verilmesi, bu seçe­nek yaptırma örnek olarak gösterilebilir.

Bu tedbirin uygulanma usulü, 5275 sayılı CGTİK’nun 105.maddesinde belirlen­miştir. Anılan 105.madde;

Kamuya yararlı bir işte çalıştırma

Madde 105. (1) Türk Ceza Kanununun 5O.maddesinin birinci fıkrasının (f) ben­dinde yer alan kısa süreli hapis cezasının yaptırım seçeneklerinden kamuya yararlı bir işte çalıştırma; hükümlünün, ücretsiz olarak bir kamu kurumunun veya kamu yararına hizmet veren bir özel kuruluşun belirli hizmetlerinde çalıştırılmasıdır.

  • Denetimli serbestlik ve yardım merkezleri, bölgelerinde bulunan bu tür ku- rumlardan hükümlüleri ne suretle çalıştırabileceklerine dair bilgi alırlar ve hizmet­ler listesini oluştururlar. Bu listeler mahkemelere verilir. Mahkeme, bu listelerden uygun gördüğü hizmeti ve süresini hükümlüye önerir ve bunu reddetme hakkına sahip olduğunu hatırlatır.
  • Diğer bir hapis cezasına hükmedildiğinde kamu yararına çalıştırma kararı verilemez.
  • İki yıl veya daha az süre ile hapis cezasına mahkûm olanlardan, hükümlülük süresinin yarısını iyi halle geçirenlerin, istekleri bulunmak koşuluyla kendilerinin veya yasal temsilcilerinin veya Cumhuriyet Başsavcılığının istemi üzerine, mahkû­miyet sürelerinin geriye kalan yarısını kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına mah­kemece karar verilebilir.
  • Mahkeme kararında belirtilen çalışma esasları ile rejimlere uymama halinde, geri kalan ceza aynen çektirilir.» hükmünü ihtiva etmektedir.

Seçenek Yaptırımlardan Birine Çevrilme Zorunluluğu Bulunan Haller

5O.maddenin 1.fıkrasında öngörülen hallerde hâkim kural olarak kısa süreli ha­pis cezasını seçenek yaptırımlardan birine çevirip çevirmeme konusunda takdir yetkisine sahiptir. Bu kuralın istisnası 5O.maddenin 3.fıkrasında gösterilmiştir. Anı­lan 50/3.fıkra;

«Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olu­nan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir.» hükmünü ihtiva etmektedir.

50/1.fıkrada, tüm kısa süreli (1 yıl veya daha az süreli) hapis cezalarının seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumu­na, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre hâkimin takdirine bırakılmış, maddenin 3.fıkrasında ise, hapis cezasının 30 gün ve dalıa az süreli olması durumunda daha önce hapis cezasına mahkûm edil­memiş suçlunun bu hapis cezasının seçenek yaptırımlarından birine çevrilmesi zorunlu kılınmıştır. O halde, 18 yaşını tamamlamış olan bir kimsenin «daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olma» önkoşulunun gerçekleşmesi halinde, 30 gün dahil hapis cezasına ilişkin mahkûmiyetinde hâkimin bu cezayı seçenek yaptı­rımlardan birine çevirmesi zorunlu olacak, aksi halde yani, ön koşul gerçekleşme­miş ise bu zorunluluk kalkacaktır.

Suç tarihinde 18 yaşını doldurmamış veya 65 yaşını bitirmiş olanların bir yıl ve­ya daha az süreli hapis cezasının yine “daha önce hapis cezasına mahkûm edilme­miş olmak” koşuluyla, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilme­si zorunludur. Bu hususta mahkemenin takdir yetkisi yoktur.

Seçenek Yaptırıma Çevrilme Halinde Asıl Mahkûmiyet

50.maddenin 5.fıkrasında, hapis cezasının adli para cezasına veya tedbire çev­rilmesindeki esas amaç göz önünde tutularak, asıl mahkûmiyetin artık çevrilen adli para cezası veya tedbir olduğu belirtilmiş, böylece, gerek cezanın ertelenmesi gerek tekerrür açılarından hürriyeti bağlayıcı cezanın yerine verilmiş olan para cezasına veya tedbire itibar olunması sağlanmıştır.

Adli Para Cezasının veya Tedbirin Gereklerinin Yerine Getirilmemesinin Hukuki Sonuçları

5O.maddenin 6.fıkrasında, kısa süreli hapis cezası yerine hükmolunan adli para cezasının veya tedbirin gereklerinin yerine getirilmemesinin hukuki sonuçları dü­zenlenmiştir. Buna göre, hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde, hükmü veren mahkeme kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhal infaz edilir. Bu durumda, uygulamada kısa süreli hapis cezası esas alınacaktır.

Maddenin 7.fıkrasında ise, hükmedilen seçenek tedbirin hükümlünün elinde olmayan nedenlerle yerine getirilmemesi durumunda, bu tedbirin yerine başka bir tedbire karar verme yetkisi tanınmıştır. Hükmolunan tedbire riayet etmek olanak­sızlığının ortaya çıkması halinde, hükmü veren mahkemece bu tedbir değiştirilerek yerine getirilebilecek yeni bir tedbire hükmolunacaktır.