Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

TCK m 51 Hapis Cezasının Ertelenmesi

TCK m 51 Hapis Cezasının Ertelenmesi

MADDE 51.- (1) İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis ceza­sına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir. Bu sürenin üst sınırı, fiili işledi­ği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır. Ancak, erteleme kararının verilebilmesi için kişinin;

  1. Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,
  2. Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması,

Gerekir.

  • Cezanın ertelenmesi, mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen ia­de, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi koşu­luna bağlı tutulabilir. Bu durumda, koşul gerçekleşinceye kadar cezanın infaz kurumunda çektirilmesine devam edilir. Koşulun yerine getirilmesi halinde, hâkim kararıyla hükümlü infaz kurumundan derhal salıverilir.
  • Cezası ertelenen hükümlü hakkında, bir yıldan az, üç yıldan fazla olma­mak üzere, bir denetim süresi belirlenir. Bu sürenin alt sınırı, mahkûm olunan ceza süresinden az olamaz.
  • Denetim süresi içinde;
  1. Bir meslek veya sanat sahibi olmayan hükümlünün, bu amaçla bir eğitim programına devam etmesine,
  2. Bir meslek veya sanat sahibi hükümlünün, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,
  3. Onsekiz yaşından küçük olan hükümlülerin, bir meslek veya sanat edinme­lerini sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkânı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmesine,

Mahkemece karar verilebilir.

  • Mahkeme, denetim süresi içinde hükümlüye rehberlik edecek bir uzman kişiyi görevlendirebilir. Bu kişi, kötü alışkanlıklardan kurtulmasını ve sorumlu­luk bilinciyle iyi bir hayat sürmesini temin hususunda hükümlüye öğütte bulu­nur; eğitim gördüğü kurum yetkilileri veya nezdinde çalıştığı kişilerle görüşerek, istişarelerde bulunur; hükümlünün davranışları, sosyal uyumu ve sorumluluk bilincindeki gelişme hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek hâkime verir.
  • Mahkeme, hükümlünün kişiliğini ve sosyal durumunu göz önünde bu­lundurarak, denetim süresinin herhangi bir yükümlülük belirlemeden veya uz­man kişi görevlendirmeden geçirilmesine de karar verebilir.
  • Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, hâkimin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi halinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesi- ne karar verilir.
  • Denetim süresi yükümlülüklere uygun veya iyi halli olarak geçirildiği takdirde, ceza infaz edilmiş sayılır.

TCK m 51 Hapis Cezasının Ertelenmesi Açıklama

  • addede, erteleme kurumu açısından Türk Ceza Hukukuna çok önemli deği­şiklikler getirilmiştir. Yeni düzenlemede erteleme sadece hapis cezası bakımından öngörülmüştür.maddede çağdaş kanunların benimsediği ana ilke vurgulanmış ve kısa süreli hapis cezalarının infazından mümkün oldukça kaçınma ilkesine uygun bir düzenleme gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle, gerek ertelemeye konu olacak hapis cezasının süresi ve gerekse mahkûmiyete ilişkin koşullar bakımından erteleme ola­nağı geniş tutulmuştur. Ayrıca, ertelemenin mağdurun veya kamunun uğradığı zararın tamamının giderilmesi koşuluna bağlanması mümkün hale getirilmiş, dene­timli serbestlik tedbirinin daha etkin bir şekilde uygulanmasını sağlayan düzenle­melere yer verilmiş, denetim süresi içinde hükümlüye rehberlik edecek uzman bir kişinin mahkemece görevlendirilebilmesine olanak sağlanmıştır.

Ertelemenin Tanımı Ve Hukuki Niteliği

Erteleme, cezanın sanığın kişiliğine uydurulmasını sağlayan yargısal bir kişisel­leştirme kurumudur. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 07.06.1976 gün ve 7/3 sayılı kararı ile Ceza Genel Kurulu’nun uyum gösteren kararlarında erte­leme bu şekilde tanımlanmaktadır. Doktrinde ise, ertelemenin «kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalar yerine konulan hukuki bir kurum» olduğu belirtilmektedir.

Ertelemede egemen olan düşünce fail hakkındaki cezanın infazından, belirli süre içinde göstereceği iyi hal sonucu vazgeçilmesi, onun cezaevine konulmasına yine failin kendi gayreti ile engel olunmasıdır. İlk defa suç işleyenlere veya daha önce önemli bir Hilalden dolayı mahkûmiyeti bulunmayanlara karşı daha merhametli davranılması, serbest yaşamda yeniden denenerek ceza infaz edilmeden dahi ıslah olmalarına yardım edilmesi düşüncesi, erteleme kurumunun hukuki niteliğini ve mahiyetini oluşturur. Erteleme kurumunun işleyişinde, deneme süresini iyi hal ile geçirenin işlediği suçtan pişmanlık duyduğu, nefsini ıslah ettiği kanısına dayanıl­makta ve cezanın infazına gitmeden de düzenli bir yaşam sürmeye alışmış olduğu karinesi kabul edilmektedir.

Modern ceza hukukunda; toplumun korunması ile birlikte suçlunun da ıslahına yönelen yaptırımların öngörülmesi yoluna gidilmiş, klasik ve geleneksel “ceza” kavramı yanında ve hatta bazen yerine “suçlunun kişiliğine uygun önlemlerin uy­gulanması” kavramına yer verilmiştir.

Cezaların kişiselleştirilmesi (bireyselleştirilmesi) kurumu olan ertelemede, kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaların sakıncalarının giderilmesi amaçlanmış, suç yeri­ne suçlu ilk plana alınarak, cezaların fiile değil onu işlemiş olan faile uydurulması öngörülmüştür. Bu itibarla suçu alışkanlık (itiyat) haline getirmiş olanlar ile tesadüfi olarak suç işleyenleri ayırmak gerekir.

5237 sayılı yeni TCK.nun 51.maddesinde erteleme sadece hapis cezası açısından kabul edilmiş ve bu düzenlemede, erteleme, şartlı bir af olmaktan çıkarılmış ve bir ceza infaz kurumu haline getirilmiştir. Bu itibarla, adli para cezası verilen veya kısa süreli hapsi paraya çevrilen suçlunun cezasının ertelenmesine bu sistemde olanak bulunmamaktadır. Yeni sistemde, cezalar ve güvenlik tedbirlerinden oluşan iki şeritli yaptırım sistemine üçüncü bir şerit olarak kabul edilen mağduriyetin gide­rilmesi koşulu, erteleme kurumu bakımından da mümkün hale getirilmiştir. Yeni düzenlemeye göre, erteleme sadece mağdurun değil, kamunun uğradığı zararın da tamamen tazmini koşuluna bağlanabilecektir. Denetimli serbestlik bakımından getirilen yeni düzenlemeler, buna uygun bir yargılanmayı da gerekli kılmaktadır.

Hapis Cezasının Ertelenmesinin Koşulları

Önemle vurgulamak gerekir ki, yeni Türk Ceza Kanunu sisteminde erteleme ku­rumu yalnızca hapis cezasına mahkûm olanlar hakkında uygulanabilecektir. Eğer sanık hakkında TCK.nun 5O.maddesi uygulanmak suretiyle hapis cezası seçenek yaptırımlardan birine çevrilmiş ise bu seçenek yaptırımın 51.madde uygulanarak ertelenmesine imkân bulunmamaktadır. Gerek hapis cezasıyla birlikte ve gerekse yalnız olarak adli para cezasına mahkûmiyet durumunda, adli para cezasının erte­lenmesi mümkün değildir.

Mahkûm Olunan Suça İlişkin Koşullar

51.maddenin 1.fıkrası uyarınca ertelemeye karar verilebilmesi için, hükümlünün işlediği suçtan dolayı mahkûm olduğu hapis cezasının iki yıl ve daha az süreli ol­ması gerekir. Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır.

Yeni sistemde, 765 sayılı TCK.nun 71-77.maddelerinde öngörülen cezaların top­lanması ile ilgili bir düzenlemeye yer verilmemiştir. 5275 sayılı CGTİK’nun “birden fazla hükümdeki cezaların toplanması” başlıklı 99.maddesinde “bir kişi hakkında hükmolunan her bir ceza diğerinden bağımsızdır, varlıklarını ayrı ayrı korurlar. Ancak, bir kişi hakkında başka başka kesinleşmiş hükümler bulunur ise, 107. mad­denin uygulanabilmesi yönünden mahkemeden bir toplama kararı istenir.” hük­müne yer verilmiştir. Bu itibarla, erteleme bakımından da bir kişi hakkında hükmo­lunan her bir ceza diğerinden bağımsızdır, varlıklarını ayrı ayrı korurlar. Diğer bir deyişle, erteleme bakımından toplam ceza miktarı değil, her bir suçtan verilen hapis cezası esas alınarak erteleme sınırını aşıp aşmadığına bakılacaktır. Çocuklar, akıl hastaları ve sağır-dilsizler hakkında hükmolunan güvenlik tedbirleri ile bu sistemde güvenlik tedbiri olarak öngörülen müsadereye ve yargılama giderlerine ilişkin ka­rarlar ertelenemez.

Önceki Mahkûmiyete İlişkin Koşullar

Yeni düzenlemede, ertelemenin mahkûmiyete ilişkin koşulları bakımından da erteleme olanağı genişletilmiştir. Buna göre; erteleme kararının verilebilmesi için kişinin; daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması gerekmektedir.

Sanığın önceki mahkûmiyeti, taksirli bir suçtan dolayı verilmiş ise süresi ne olursa olsun bu hapis cezası erteleme kararı verilebilmesine engel oluşturmamakta­dır. Diğer yandan, önceki mahkûmiyetin hapis cezası değil de adli para cezası ol­ması halinde veya hapisten çevrilen para cezası olması durumunda da, bu önceki mahkûmiyet ertelemeye engel oluşturmayacaktır. Zira, Kanunun 50.maddesinin 5.fıkrasında, uygulamada asıl mahkûmiyetin, bu madde hükümlerine göre çevrilen adli para cezası veya tedbir olduğu açıklanmıştır.

Ertelemenin Ehliyet Koşulu ve Gerekçe

Yasa koyucu, mahkûm olunan cezanın ertelenmesinde, mahkûm olunan suçtan dolayı verilen ceza bakımından bir kısım koşullar aradığı gibi, kişinin bu suçu işle­meden önceki durumunun da gözönünde bulundurulmasını aramış, bunların yanısıra önceki durumun değerlendirilmesinde, yani ertelemenin ehliyet koşulu bakımından da bir kısım ölçütler koymuştur.

Buna göre, erteleme kararı verilebilmesi için aranan diğer koşulların yanısıra ki­şinin; “suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaat oluşturmuş olması” gerekmektedir. Yasa koyucu, böylece insan onuruna daha uygun bir ölçü öngör­müştür. Hâkimin, cezanın ertelenip ertelenmeyeceğine karar verirken, sanığın suçu işledikten sonra yargılama sürecinde sergilediği tavır ve davranışlarını irdeleyerek gelecekteki yaşamını sezmesi, sanığın gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması halinde ertelemeye karar vermesi gerekecektir.

Erteleme; cezanın doğrudan sanığın kişiliğine uydurulmasını öngören yargısal bir kişiselleştirme kurumu olduğundan mahkemece bu konuda re’sen karar verile­bileceği gibi, sanık veya onun adına vekilinin erteleme isteği bulunması halinde, bu isteği karşılayacak olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekir.

Anayasanın 141. ve CMK.nun 34., 230. ve 232.maddeleri uyarınca mahkemelerin kararlarında göstermek zorunda bulundukları gerekçe akla ve mantığa dayanmalı tarafları tatmin edici bulunmalı ve denetime olanak sağlayıcı nitelikte olmalıdır. CMK.nun 230/1-d bendinde, “cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para ceza­sına veya tedbirlerden birine çevrilmesine ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanakların” mahkûmiyet hükmünün gerekçesinde gösterilmesinin zorunlu oldu­ğu belirtilmiştir. Bu nedenle, yasal, yeterli ve geçerli olmayan bir gerekçeye dayanı­larak veya hiç gerekçe göstermeden hapis cezasının ertelenmesi talebinin reddine karar verilmesi yasa koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, bu durum uygu­lamada keyfiliğe de yol açar. Bu konuda olumlu yada olumsuz bir karar verilirken gösterilen gerekçenin sanığın, “suçu işledikten sonra yargılama sürecinde pişmanlık gösterip göstermediği ve dolayısıyla tekrar suç işleyip işlemeyeceği konusunda mahkemede olumlu yada olumsuz kanaat oluşturmuş olması” hususunda sonuca varılırken sanığın bu sübjektif haline ilişkin bilgi ve belgelerin isabetle değerlendi­rildiğini gösterir biçimde yasal ve yeterli olması gerekir. Bu bağlamda, örneğin, sanığı duruşmada hiç görmeyen sorgusunu istinabe suretiyle yaptıran hâkimin somut bir gerekçeye dayanmadan sadece kanundaki sözcükleri tekrarlayarak “yar­gılama sürecinde pişmanlık göstermediği, bu nedenle tekrar suç işlemeyeceği konu­sunda olumlu bir kanaate ulaşılamadığı” şeklindeki bir gerekçeyle ertelemeye yer olmadığına karar vermesi halinde, bu gerekçe erteleme kurumunun konuluş ama­cına uygun, yasal ve yeterli bir gerekçe sayılamayacaktır. Diğer yandan, kanunda öngörülen bu ölçülerin, temel cezanın tayininde olumlu olarak değerlendirildiği halde ertelemeye yer olmadığına karar verilirken aynı ölçülerin bu kez olumsuz olarak değerlendirilmesi gerekçede çelişkiye düşüldüğünü gösterir. Birden fazla suç işlenmiş ise, her suçun işlenmesindeki özellikler farklı olduğundan her suçun ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir.

Koşullu Erteleme

51.maddenin erteleme kurumu bakımından getirdiği diğer bir önemli yenilik, cezanın ertelenmesinin, mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi koşuluna da bağlı tutulabilmesine olanak sağlanmış olmasıdır.

Bu hususu düzenleyen maddenin 2.fıkrasına göre; cezanın ertelenmesi, mağdu­run veya kamunun uğradığı zararın aynen iade suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi koşuluna bağlı tutulabilecektir. Bu durumda koşul gerçekleşinceye kadar cezanın infaz kurumunda çektirilmesine devam edile­cektir. Koşulun yerine getirilmesi halinde, hâkim kararıyla hükümlü infaz kuru- mundan derhal salıverilecektir.

Bu hüküm, aynen kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlarda olduğu gibi (50/1-b bendi), ceza hukukunun, cezalar ve güvenlik tedbirlerinden oluşan iki şeritli yaptırım sistemini benimseyen yasa koyucunun hapis cezasının ertelenmesi bakı­mından da mağduriyetin giderilmesini koşul olarak kabul etmek suretiyle, mağdu­riyetin giderilmesi kurumunu üçüncü bir şerit olarak bu sistemin içine dahil ettiğini göstermektedir.

Bu düzenlemeyi isabetli buluyoruz. Mağduriyetin giderilmesi koşuluyla ertele­meye imkân tanınması cezanın önleme amacını kısmen yerine getireceği gibi suçlu­nun topluma yeniden kazandırılması ve hukuki barışın yeniden tesisini de sağlaya­caktır. Mağduriyeti iradi olarak gideren fail, işlediği fiilin haksızlığını kabul etmiş olacağı gibi, bu şekilde koşullu erteleme, faile çatışmayı yapıcı bir şekilde ortadan kaldırma deneyimini elde etme fırsatını vermesinin yanısıra bu sosyal edimi yerine getiren fail, idrak ve sorumluluk eğilimini de kanıtlamış olacaktır.

Denetim Altında Bulundurulma

51.maddenin erteleme kurumu bakımından getirdiği yeniliklerden biri de, cezası ertelenen hükümlünün hâkim tarafından belirlenecek bir süre ile denetime ve bu süre içinde denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulması ve bu tedbirin daha etkin bir şekilde uygulanabilmesini sağlamaya yönelik yeni düzenlemelere yer verilmiş olmasıdır. Denetimli serbestliğin esas amacı, hükümlüde uygun sosyal davranış biçimlerinin yerleştirilmesidir.

51.maddenin 3.fıkrası hükmüne göre, hâkim tarafından cezası ertelenen hüküm­lü hakkında, bir yıldan az, üç yıldan fazla olmamak üzere, bir denetim süresi belir­lenir. Önemle vurgulamak gerekir ki, denetim altında bulundurma hâkimin tekdi­rine bağlı değildir. Denetim altında bulundurma hususunda mutlaka karar verile­cektir. Hâkimin takdirinde olan, yalnızca denetim süresinin ne kadar olacağı ve denetim süresinin herhangi bir yükümlülük belirlemeden veya uzman kişi görev­lendirmeden geçirilmesi hususlarıdır.

Maddenin 4.fıkrasına göre, denetim süresi içinde;

  1. Bir meslek veya sanat sahibi olmayan hükümlünün, bu amaçla bir eğitim programına devam etmesine,
  2. Bir meslek veya sanat sahibi hükümlünün, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşı­lığında çalıştırılmasına,
  3. Onsekiz yaşından küçük olan hükümlülerin, bir meslek veya sanat edinmele­rini sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkânı da bulunan bir eğitim kuru­ntuna devam etmesine,

Mahkemece karar verilebilecektir. Bu konuda karar verilmesi hâkimin takdirine bırakılmıştır.

Mahkeme, hükümlünün kişiliğini ve sosyal durumunu göz önünde bulundura­rak, denetim süresinin herhangi bir yükümlülük belirlemeden veya uzman kişi görevlendirmeden geçirilmesine de karar verebilir (51/6.fıkra).

Denetim Görevlisi

51.maddenin 5.fıkrası ile getirilen yeni bir düzenlemeye göre mahkeme, denetim süresi içinde hükümlüye rehberlik edecek bir uzman kişiyi görevlendirebilecektir. Denetim görevlisinin görevlendirilmesi zorunlu değildir. Bu husus hâkimin takdi­rine bırakılmıştır.

Denetim görevlisinin mahkemece görevlendirilmesi halinde, yapacağı işler 5.fıkrada gösterilmiştir. Buna göre, denetim görevlisi, kişinin kötü alışkanlıklardan kurtulmasını ve sorumluluk bilinciyle iyi bir hayat sürmesini temin hususunda hükümlüye öğütte bulunur; eğitim gördüğü kurum yetkilileri veya nezdinde çalış­tığı kişilerle görüşerek, istişarelerde bulunur; hükümlünün davranışları, sosyal uyumu ve sorumluluk bilincindeki gelişme hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek hâkime verir.

Maddenin ö.fıkrası hükmüne göre, mahkeme, hükümlünün kişiliğini ve sosyal durumunu göz önünde bulundurarak, denetim süresinin uzman kişi görevlendir­meden geçirilmesine de karar verebilir. Bu konuda takdir hakkı mahkemeye aittir.

Ertelenen Cezanın İnfazı

51.maddenin 7.fıkrası, denetim süresi içinde hükümlünün kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen davranış yükümlerine hâkimin uyarısına rağmen, uyma­makta ısrar etmesi hallerinde ne yapılacağını göstermektedir. Bu durumda hâkim ertelenen cezanın ya tamamen veya kısmen infaz kurumunda çektirilmesine karar verecektir. Bunun anlamı şudur ki, hükümlü bu halde mutlaka cezanın tümünü çekecek değildir.

Söz konusu hükümlerin uygulanması için kasıtlı suçun denetim süresi içinde iş­lenmiş olması yeterlidir; yoksa ikinci suçtan dolayı hükmün denetim süresi içinde verilmiş veya kesinleşmiş bulunması gerekmez.

Denetim Süresinin Kanuni Koşullara Uygun Geçirilmesi

51.maddenin 8.fıkrasına göre, denetim süresi yükümlülüklere uygun veya iyi halli olarak, diğer bir deyişle olaysız ve kanuni koşullara uygun geçirildiği takdirde, ceza infaz edilmiş sayılacaktır.