Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

TCK m 297 İnfaz Kurumuna Veya Tutukevine Yasak Eşya Sokmak Suçunun Cezası

TCK m 297 İnfaz Kurumuna Veya Tutukevine Yasak Eşya Sokmak Suçunun Cezası

MADDE 297.- (1) İnfaz kurumuna veya tutukevine silah, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracı sokan veya bulunduran kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun konusunu oluştu­ran eşyanın, temin edilmesi veya bulundurulması ayrı bir suç oluşturduğu tak­dirde; fikri içtima hükümlerine göre belirlenecek ceza yarı oranında artırılır.

  • Birinci fıkrada sayılanların dışında kalıp da yetkili makamlar tarafından infaz kurumuna veya tutukevine sokulması yasaklanmış bulunan eşyayı, bu yasağı bilerek, infaz kurumuna veya tutukevine sokan veya bulunduran ya da kullanan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
  • Bir ve ikinci fıkralarda tanımlanan suçların hükümlü veya tutukluların muhafazasıyla görevli kişiler tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.
  • Bir ve ikinci fıkralarda tanımlanan suçların konusunu oluşturan eşyayı yanında bulunduran veya kullanan hükümlü veya tutuklu, bunu kimden ve ne suretle elde ettiği hususunda bilgi verirse, verilecek ceza yarı oranında indirilir.

297.maddede tanımlanan suçlar, 765 sayılı ETCK’nun 307/a maddesindeki suç tiplerinin karşılığı olup unsurları bakımından önemli bir farklılık bulunmamakta­dır. Maddenin 1.fıkrasında, eski metinden farklı olarak “telefon” yerine “elektronik haberleşme araçları” ifadesi kullanılmış, temin edilmesi ya da bulundurulması esa­sen ayrı bir suç oluşturan eşya bakımından eski metinde (yasal silahlar ve bıçaklar dışında) gerçek içtima kuralının uygulanacağı öngörülmesine karşın yeni düzenle­mede bu durumda fikri içtima hükümlerine göre failin daha ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılacağı, ancak bu şekilde belirlenen cezanın yan oranında artırılacağı hükme bağlanmıştır. Yine eski madde metninden farklı olarak, 3.fıkrada ve 4.fıkrasında ise suç konusu yasak eşyayı infaz kurumu veya tutukevinde bulun­duranlar açısından bir etkin pişmanlık hükmüne yer verilmiştir.

Suçla Korunan Hukuksal Değer

Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı ile ulaşılmak istenilen temel amaç, öncelik­le genel ve özel önlemeyi sağlamak, bu maksatla hükümlünün yeniden suç işleme­sini engelleyici etkenleri güçlendirmek, toplumu suça karşı korumak, hükümlünün; yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek, üretken ve kanunlara, nizamlara ve toplum­sal kurallara saygılı, sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştır­maktır (CGTİK 3.md.). İnfazın bu sayılan temel amaçlarına ulaşılabilmesi için ceza infaz kurumu ve tutukevinde bulunan hükümlü ve tutukluların kanun, tüzük ve yönetmeliklerin belirttiği hükümlere uymaları zorunludur.

Maddede tanımlanan suçlarla korunmak istenilen hukuksal yarar, infazın temel amaçlarının gerçekleşmesini sağlamak, bu bakımdan hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumu veya tutukevinde yaşam hakları ile beden ve ruh bütünlüklerini ko­rumak üzere alınan her türlü koruyucu tedbirin etkin bir biçimde uygulanmasını, ceza infaz sisteminin düzen, güvenlik ve disiplin çerçevesinde işleyişini temin et­mektir.

Suçun Faili

Bu suçların faili herhangi bir kişi olabilir. Bu suçların tutuklu veya hükümlülerin muhafazasıyla görevli kişiler tarafından işlenmesi, bu suçlar açısından daha ağır cezayı gerektiren nitelikli unsur olarak kabul edilmiştir.

Suçun Konusu

Madde metninde bazı eşyaların yetkisiz olarak ceza infaz kurumlarına sokulma­sı veya bulundurulması suç olarak tanımlanmıştır.

Maddenin 1.fıkrasındaki suçun maddi konusu infaz kurumuna veya tutukevine sokulan veya bulundurulan “silah, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektro­nik haberleşme aracı” dır.

“Silah” deyiminden; ateşli silahlar; patlayıcı maddeler; saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet; saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler; yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hasta­lığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeler, anlaşılır (YTCK 6/1-f md.). Şayet suça konu olan silah 6136 sayılı Kanun kapsamına giren yasak silahlar­dan ise bu durumda 297/1.fıkranın son cümlesi hükmüne göre fikri içtima hüküm­leri uyarınca belirlenecek ceza yarı oranında artırılacaktır.

“Uyuşturucu veya uyarıcı madde”lerin nelerden ibaret bulunduğu YTCK’da ta­nımlanmadığı gibi, bunların teker teker gösterilmesi yoluna da gidilmemiştir. Genel olarak “uyuşturucu veya uyarıca madde” terimlerinin psikotrop madde olarak, uyuşturucu veya uyana etkisi yapan ve kişilerde bağımlılık meydana getiren mad­deler olarak anlaşılması gerekir. Uyuşturucu maddeler yazarlarca değişik biçimler­de (fizyolojik tesirlerine, baskın etkilerine, tehlike sırasına ve üretilme şekillerine göre) tasnif edilmektedir. Uyuşturucu maddelerin üretilme şekillerine göre yapılan doğal olanlar ve sentetikler ayrımı anlaşılması kolay ve uygulamada en çok yapı­lan tasnif şeklidir. Doğal olanlar denildiğinde, doğal olarak bitkilerden elde edilen, uyuşturucu madde etkisi gösteren maddeler anlaşılmaktadır. Bilinen doğal uyuştu­rucu maddeler üç grupta toplanabilir. Bunlar; afyon ve türevleri (afyon, morfin, eroin); esrar; kokain’dir. Bilinen doğal uyuşturucu maddelerin (narkotikler) yanın­da özellikle yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren sentetik uyuşturucu mad­deler (psikotropik maddeler) çıkmıştır. Değişik maddelerin laboratuarlarda kimya­sal işlemlerden geçirilmesi sonucu elde edilen bu tür maddeler önceleri tedavi ama­cıyla piyasaya sürülmüş, ancak zamanla zararlı etkiler ve bağımlılık yaptıkları orta­ya çıkınca yasaklanmaları yoluna gidilmiştir. Ruhsal durumları etkileyici özelliğin­den dolayı tıbbi gayeler için kullanılan ve piskotropik maddeler ismiyle anılan sen­tetik uyuşturucu ilaçlar yatıştırıcı (psikoleptik) veya uyarıcı (psikotonik) olabilir. Ülkemizde 1985 yılında kırmızı ve yeşil reçetelerin yürürlüğe girmesiyle bu tür ilaçların kullanımı denetim altına alınmıştır. Sentetik uyuşturucu maddeler sadece psikotronik maddelerden ibaret değildir. Son zamanlarda “uçucu maddeler” veya “solvent” adı verilen kimyasal maddelerden de uyuşturucu etkileri nedeniyle yay­gın biçimde yararlanıldığı görülmektedir. Özellikle psikotropik ilaçlara bağımlı hale gelmiş kişilerin, getirilen yasaklar karşısında kullandıkları ilaçların yerini alacak maddelerin arayışına gitmeleri sonucu, uyuşturucu etkisi yapan maddeler içeren ve çevrede kolay bulunan kimyasal bazı maddelere yöneldikleri müşahede edilmekte­dir. Bu tür maddeler arasında, yapıştırıcılar, leke çıkarıcılar, cam siliciler, vernik ve boya çeşitleri, aseton, cilalar, benzin, yangın söndürücüler, çakmak gazları sayılabilir.

1971 Psikotropik Maddeler Sözleşmesi uyarınca piskotropik uyuşturucu madde­ler dört grupta toplanmıştır: a) Depressantlar; akli faaliyeti yavaşlatan, merkezi sinir sistemini uyuşturan maddelerdir. Ağn kesici analjezikler, uyku yaratan hipnotikler, sinirsel heyecanı gideren sedatifler bu grupta sayılan ilaçlardır. Bunlar Barbitürat türü bağımlılık yapan ilaçlardır, b) Franklizanlar (müsekkinler, yatıştırı­cılar); bunlar ruhsal bunalım ve gerilimi önlemek için doktor önerisiyle kullanılan ilaçlardır. Chlordiezepoxide, membromate, diazepam ve oxazepam ve benzodiazcpinler bu tür ilaçlardır. Bu ilaçlar yalnız kullanıldıkları gibi, opium, esrar vb.maddelerle birlikte kullanılırlar ve o maddelerin yerini alırlar, c) Halusinojenler; sanrılara, gerçek dışı görüntü ve duygulara yol açan, zaman ve mekan kavramını unutma vb. tesirleri olan sentetik maddelerdir. Peyotl bitkisinin alkolojidi olan meskalin ve Meksika mantarlarından elde edilen psilocybine ve LSD-25 en tanın­mışlarıdır. ASİD (L’ACİDE) ve PCP (melek tozu) denilen amfetaminler de LSD’ye benzer etkiler meydana getirir. Bu sentetik uyuşturucular, akli ve duygusal denge­sizlikler, hallüsünasyonlar oluştururlar ve fazla dozda hafıza kaybı, koma, konvülsiyonlar ve ölüm panikleri ve intihara yol açarlar, d) Stimulantlar (Uyarıcı­lar); Bu grup ilaçlar, fiziksel ve ruhsal olarak enerji veren, yorgunluğu bastıran çe­şitli kimyasal bileşimler olarak adlandırılabilir. En önemli türü Amfetamindir. Gü­nümüzde Avrupa’da en çok kullanılan amfetamin Ectasy (XTC), diğer adıyla MDA’dır. Hallüsinojen ve uyarıcı özellikleri olan ve bazen ölümcül kalp rahatsızlık­larına yol açan sert ve tehlikeli bir uyuşturucu maddedir. Spor müsabakaları sıra­sında doping amacıyla en sık kullanılan maddeler amfetaminlerdir. Amfetaminler çok güçlü bir psikolojik bağımlılığa yol açabilir ve bağımlı kişilerde baş dönmesi, huzursuzlukla iştahsızlık, ağır durumlarda ise deride kızarma, kalp çarpıntısı, soluk darlığı, kusma, yüksek ateş, koma hali ve ölüm görülür.

“Elektronik haberleşme aracı” ifadesi ile nelerin kastedildiği madde metninde açıklanmamıştır. Teknik yapı ve fonksiyonları itibariyle cep telefonu, fax cihazı, telsiz gibi cihazlar elektronik haberleşme aracı sayılırlar.

297.maddenin 2.fıkrasındaki suçun maddi konusunu ise, birinci sırada sayılan silah, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracı dışında kalıp da, yetkili makamlar tarafından kanuna uygun olarak infaz kurumuna veya tutukevine sokulması yasaklanmış olan her türlü eşya, araç, gereç ve malzemeler oluşturmaktadır.

Suçun Maddi Unsuru

Maddenin 1.fıkrasındaki suçun maddi unsuru, infaz kurumuna veya tutukevine silah, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracı sokmak veya bulundurmaktır. Seçimlik hareketli olan bu suç, sayılan eşyalardan birinin ceza infaz kurumu veya tutukevine sokulması veya bulundurulması ile oluşmak­tadır. Yasak eşyanın aynı kişi tarafından infaz kurumuna sokulması ve bulundu­rulması eylemi tek suçu oluşturur. Ancak bu durum, temel cezanın belirlenmesinde YTCK’nun 61.maddesi uyarınca hakim tarafından değerlendirilmelidir. Bu suçun konusunu oluşturan eşyanın, temin edilmesi veya bulundurulması ayrı bir suçu oluşturduğu takdirde; fail, fikri içtima (YTCK 44.md.) hükümlerine göre daha ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılacak ve belirlenen ceza yarı oranında artırılacaktır.

Maddenin 2.fıkrasındaki suçun maddi unsuru ise, birinci fıkrada sayılan silah, uyuşturucu veya uyancı madde veya elektronik haberleşme aracı dışında kalıp da, kanuna uygun olarak yetkili makamlar tarafından yasaklanmış olan her türlü eşya, araç, gereç veya malzemelerin, bu yasağı bilerek, infaz kurumuna veya tutukevine sokulması veya bulundurulması yada kullanılması biçimindeki seçimlik hareket­lerden birinin işlenmesi ile oluşmaktadır. Ancak, bu suçun oluşabilmesi için, suç konusu eşyanın infaz kurumuna veya tutukevine sokulmasının ceza infaz mevzuatı (Kanun, Tüzük ve Yönetmelikler) çerçevesinde yasaklanmış bulunması ve bu yasa­ğın fail tarafından bilinmesi gerekir.

Suçun Manevi Unsuru

Maddenin 1.fıkrasındaki suçun manevi unsuru bakımından genel kast yeterli ve gereklidir. Failin 1.fıkrada sayılan eşyaları infaz kurumuna veya tutukevine sokma veya bulundurma fiilini suçun kanuni unsurlarını bilerek ve isteyerek (doğrudan kast) veya bu unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen (olası kast) ger­çekleştirmesi mümkündür. Suçun taksirle işlenmesi mümkün değildir.

Maddenin 2.fıkrasındaki suçun manevi unsurunun oluşabilmesi için genel kast yeterli olmayıp, suç konusu eşyanın infaz kurumuna veya tutukevine sokulmasının mevzuat çerçevesinde yasaklanmış olduğunun fail tarafından bilinmesi gerekir. Yani bu suç ancak doğrudan kastla işlenebilir. Bu suçun olası kastla veya taksirle işlenmesi mümkün değildir.

Cezayı Ağırlatıcı Neden

Maddenin üçüncü fıkrasında, ceza infaz kurumu veya tutukevine yasak eşya sokma suçlarının (294/1 ve 2.fıkralardaki suçların) tu­tuklu veya hükümlerin muhafazasıyla görevli kişiler tarafından işlenmesi, bu suçlar açısından daha ağır cezayı gerektiren nitelikli unsur olarak kabul edilmiştir. Bu durumda verilecek ceza bir kat artırılacaktır. Ceza infaz kurumlanılın iç güvenliğini sağlamakla görevli bulunan Adalet Bakanlığına bağlı infaz ve koruma görevlileri ile dış güvenliğini sağlamakla görevli İçişleri Bakanlığına bağlı Jandarma görevlileri ve gerektiğinde örneğin aramalarda (CGTİK 36.md.) görevlendirilen kolluk kuvvetleri veya diğer kamu görevlileri, bu bağlamda tutuklu veya hükümlülerin muhafazasıy­la görevli kişiler kapsamına girerler. Ceza infaz kurumlan veya tutukevlerinde görevli olup da muhafaza görevi olmayanlar (örneğin cezaevi tabibi, psikiyatri uzmanı, öğretmen gibi uzman görevliler) açısından bu ağırlatıcı sebep uygulana­maz.

Daha Az Cezayı Gerektiren Etkin Pişmanlık Hali

Maddenin dördüncü fık­rasında, suç konusu yasak eşyayı infaz kurumu veya tutukevinde bulunduran kişi­ler açısından bir etkin pişmanlık hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, 297.maddenin bir ve ikinci fıkralarında tanımlanan suçların konusunu oluşturan eşyayı yanında bulunduran veya kullanan hükümlü veya tutuklu, bunu kimden ve ne suretle elde ettiği hususunda bilgi verirse, verilecek ceza yarı oranında indirilecektir. Suça konu  olan yasak eşyayı infaz kurumuna sokan kimseler bu etkin pişmanlık hükmünden yararlanamazlar. Suçların konusunu oluşturan eşyayı yanında bulunduran veya kullanan hükümlü veya tutuklunun bu etkin pişmanlık hükmünden yararlanabil­mesi için en geç hüküm verilinceye kadar bu eşyayı kimden ve ne suretle elde ettiği hususunda doğru ve olayı aydınlatacak ölçüde yeterli bilgi vermesi gerekir.

Teşebbüs

Bu suçların yasak eşyayı kuruma sokma ve kullanma seçimlik ha­reketleri bakımından icra hareketlerinin kısımlara bölünebilmesi mümkün oldu­ğundan teşebbüs mümkündür. Bulundurma fiili ise mütemadi (kesintisiz) nitelik taşıdığı ve bulundurmanın kısa veya uzun süreli olmasına bakılmaksızın suç ta­mamlandığından bu durumda suça teşebbüs mümkün değildir.

İştirak

Bu suçlar iştirak bakımından bir özellik arzetmez. Bu nedenle, bu suç­lara iştirakin her hali (faillik, azmettirme ve yardım etme) mümkündür.

İçtima

Maddenin 1.fıkrasının son cümlesinde, bu suç açısından özel bir içtima kuralı öngörülmüştür. Buna göre, birinci fıkradaki suçun konusunu oluşturan sila­hın, uyuşturucu veya uyarıcı maddenin veya elektronik haberleşme aracının temin edilmesi veya bulundurulması ayrı bir suç oluşturabilir. Örneğin yasak silahın te­min edilmesi veya bulundurulması 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Hakkında- ki Kanun uyarınca esasen suç teşkil etmektedir. Uyuşturucu veya uyarıcı maddenin temini (YTCK 188/3.md.) veya bulundurulması (ticari amaçla ise YTCK 188/3.md., kullanmak için bulundurma halinde aynı Kanunun 191/1.md.) da ayrı birer suç oluşturmaktadır. Elektronik haberleşme aracının, örneğin telsizin ruhsatsız olarak temini veya bulundurulması da 2813 sayılı Telsiz Kanununun 32.maddesinde suç olarak tanımlanmıştır. Bu durumlarda fikri içtima hükümlerine göre fail daha ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılacaktır. Ancak, bu şekilde belirlenen ceza yarı oranında artırılacaktır. Bu suçun zincirleme suç biçiminde işlenmesi ha­linde cezanın ayrıca 43.madde hükümleri uyarınca artırılması gerekir.

Maddenin 2.fıkrasındaki suç bakımından özel bir içtima kuralı öngörülmediğin­den, suçların içtimaına ilişkin sorunların genel hükümler çerçevesinde çözümlen­mesi gerekir. Bu suçun da zincirleme suç biçiminde işlenmesi mümkündür. Failin infaz kurumuna maddenin 1. ve 2.fıkralarında sayılan yasak eşyalardan sokması veya bulundurması halinde, 43.maddenin 1.fıkrasının üçüncü ve dördüncü cümle­lerinde yer alan “Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır.” hükmü uyarınca uygulama yapılması gerektiği kanaatin­deyiz.

Kovuşturma

Bu suçların soruşturma ve kovuşturması C.Savcılığınca genel hükümlere göre re’sen yapılır.maddenin bir ve ikinci fıkralarındaki suçların hü­kümlü veya tutukluların muhafazasıyla görevli kişiler tarafından işlenmesi halinde, bu kişiler infaz kurumunun iç güvenliğini sağlamakla görevli infaz koruma görevlileri ya da gerektiğinde veya Cumhuriyet savcısının talebi halinde iç güvenlik veya hükümlü ve tutukluların nakli gibi adli görevler verilen kimselerden ise soruştur­manın yine genel hükümlere göre yapılacaktır. Ancak, infaz kurumunun dış güven­liğini sağlayan jandarma görevlileri hakkında kuruluş kanunu ve yönetmelikleri (Yön. 45/lı) uyarınca bu görevleri adli bir görev olmayıp mülki görev sayıldığından soruşturmanın 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri gözetilerek yapılması gerekir.

Görevli Mahkeme

Maddenin 1.fıkrasındaki suçun temel şekli dolayısıyla açılan davaya bakma görevi 5235 sayılı Kanunun 11.maddesi uyarınca asliye ceza mahkemesine aittir. Ancak, bu suça konu olan eşyanın temin edilmesi ya da bulun­durulmasının (örneğin ticari amaçla uyuşturucu madde satma, nakletme ve bulun­durma fiilinin) ilgili Kanun maddesine göre (verilen örnekte ağır ceza mahkemesi) üst dereceli mahkemenin görev alanına giren bir suçu oluşturması durumunda, bu suç dolayısıyla açılan davaya üst dereceli mahkemede bakılacaktır.

Maddenin 2.fıkrasındaki suçtan açılan davaya bakma görevi ise, 5235 sayılı Ka­nun 10.maddesi uyarınca sulh ceza mahkemesine aittir.

Suçun Yaptırımı

Maddenin 1.fıkrasındaki suçun temel şeklinin yaptırımı iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasıdır. Bu suçun konusunu oluşturan eşyanın, temin edilmesi veya bulundurulması ayrı bir suç oluşturduğu takdirde; fikri içtima hü­kümlerine göre belirlenecek ceza yarı oranında artırılacaktır.

Maddenin 2.fıkrasındaki suçun yaptırımı altı aydan iki yıla kadar hapis cezasıdır.

Maddenin 3.fıkrası hükmü uyarınca, bir ve ikinci fıkralarda tanımlanan suçların hükümlü veya tutukluların muhafazasıyla görevli kişiler tarafından işlenmesi ha­linde, bir ve ikinci fıkralara göre verilecek ceza bir kat (1×2 oranında) artırılacaktır. Maddenin 4.fıkrasına göre, suç konusu yasak eşyayı infaz kurumu veya tutukevin­de bulunduran ve kullanan hükümlü ve tutuklu hakkında etkin pişmanlık koşulla­rının varlığı halinde, bir ve ikinci fıkralardaki suçlardan verilecek ceza yarı oranın­da indirilecektir.

Dava Zamanaşımı

Maddenin 1. ve 2.fıkralarındaki suçlarda dava, zamana­şımı süresi 66/1-e bendi uyarınca sekiz yıldır. Ancak 1.fıkradaki suçun cezasının fikri içtima hükümlerine göre daha ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı tayin halin­de, dava zamanaşımı süresinin ağır olan cezanın üst sınırına göre belirlenmesi ge­rekir. Keza, 1. ve 3.fıkraların birlikte uygulandığı durumlarda da dava zamanaşımı süresi 66/3.fıkra uyarınca belirlenmelidir.