TCK m 296 Hükümlü Veya Tutukluların Ayaklanması Suçu ve Cezası
MADDE 296.- (1) Hükümlü veya tutukluların toplu olarak ayaklanması halinde, her biri hakkında altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Hükümlü veya tutuklu sayısının üçten fazla olmaması halinde, bu suçtan dolayı cezaya hükmedilmez. (Asliye Ceza)
(2) Ayaklanma sırasında başka suçların işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlara ilişkin hükümlere göre cezaya hükmolunur.
Hükümlü veya tutukluların ayaklanması suçunun tanımlandığı 296.madde hükmü, 765 sayılı ETCK’nun 3O4.maddesinin 1.fıkrasının karşılığı olup suçun unsurlarında değişiklik meydana getirmeyen ifade farklılıklarına yer verilen yeni düzenlemede, eski Kanunun 304.maddesinin iki, üç ve dördüncü fıkralarındaki ağırlatın sebeplere yer verilmemiş, buna karşılık yenilik olarak ayaklanma sırasında başka suçların işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlara ilişkin hükümlere göre cezaya hük- molunacağı kuralı getirilmiştir.
Suçla Korunan Hukuksal Değer
Bu suç tanımıyla korunmak istenilen hukuksal yarar, ceza infaz kurumlan ile tutukevlerinde düzenin ve disiplinin sağlanması ve dolayısıyla adliyenin korunmasıdır. 5275 sayılı CGTİK’nun 3.maddesine göre; ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı ile ulaşılmak istenilen temel amaç, öncelikle genel ve özel önlemeyi sağlamak bu maksatla hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyici etkenleri güçlendirmek, toplumu suça karşı korumak, hükümlünün; yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek, üretken ve kanunlara, nizamlara ve toplumsal kurallara saygılı, sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmaktır. Hükümlü veya tutukluların toplu olarak ayaklanması fiilleri, infazdan beklenen bu temel amacın gerçekleşmesine yönelik hukuksal yararları ihlal etmektedir.
Suçun Faili
Bu suçun faili toplu olarak ayaklanan hükümlü veya tutuktular olabilir. Ayaklanan hükümlü veya tutuklu sayısının üçten fazla (en az dört kişi) olması arandığından bu suç tipi “çok failli suç” niteliğindedir.
Suçun Maddi Unsuru
Suçun maddi unsuru, sayısı üçten fazla olan hükümlü veya tutukluların toplu olarak ayaklanmasıdır.
Ayaklanma’nm ne altlama geldiği madde metninde açıklanmamıştır. Kelime anlamı itibariyle, birçok kimsenin cebir ve şiddet kullanarak devlet güçlerine karşı gelmesi, başkaldırma, isyan, kıyam anlamlarına gelen ayaklanma, 296.maddede tanımlanan suç tipi bakımından hükümlü veya tutukluların pasif direniş halini aşan, infaz mevzuatına veya cezaevi görevlilerine karşı cebir (şiddet veya tehdit) boyutuna ulaşan eylemlerini ifade etmektedir. TBMM Adalet Alt Komisyonu tarafından hazırlanan metinde maddenin başlığı “hükümlü veya tutukluların direnişi” iken yasalaşan metinde “ayaklanma” ibaresinin kullanılması da, yasa koyucunun amacının pasif direniş olarak nitelendirilebilecek olan (örneğin bir hak ve özgürlüğün ifadesi olarak toplu halde yemek yememe gibi) eylemlerin değil, cezaevi idaresine karşı infaz faaliyetinin amacına uygun olarak gerçekleştirilmesini engelleyecek biçimde ve yoğunlukta eylemlerin cezalandırılması olduğu yönündeki kanaatimizi pekiştirmektedir.
Ayaklanma eyleminden dolayı cezaya hükmedilebilmesi için, hükümlü veya tutuklu sayısının üçten fazla (en az dört kişi) olmasının yanı sıra, ayaklanmanın toplu olarak gerçekleştirilmesi, yani ayaklanan hükümlü veya tutukluların aynı eylem ve irade birliğiyle fiili birlikte icra etmeye başlamış olmaları, suça ilişkin hareketlerin eşzamanlı olması gerekir. Farklı zamanda ve farklı yerde başlamış olan ayaklanmanın devamı sırasında kanuni tipe uygun davranışlarla eylem ve irade birliği ile katılan fail sayısının en az dörde ulaşması halinde de suçun oluştuğunun kabulü gerekir. Hükümlü veya tutuklu sayısının üçten fazla olmaması halinde, bu suçtan dolayı cezaya hükmedilmez, bu durumda unsurları varsa “görevi yaptırmamak için direnme” suçuna ilişkin YTCK’nun 265.maddesi failler hakkında uygulanabilir.
Yargıtay bir kararında, hükümlü ve tutukluların, düzeni sağlamak için koğuşa girmek isteyen cezaevi görevlililerini engellemek amacıyla barikat kurup bardak, sandalye vs. fırlatarak, yönetime karşı direnme eylemlerini “ayaklanma” olarak nitelendirmiştir.
Suçun Manevi Unsuru
Hükümlü veya tutukluların ayaklanması suçu, ancak doğrudan kastla işlenebilir. Faillerin hangi saikle bu suçu işledikleri önemli değildir. Suçun olası kastla veya taksirle işlenmesi mümkün değildir.
Suça Etki Eden Nedenler
Bu suçla ilgili olarak cezanın artırılmasını veya daha az ceza verilmesini gerektiren özel bir neden öngörülmemiştir.
Teşebbüs
Bu suçun sırf hareket suçu olması, hareketin yapılmasıyla suçun tamamlanması, ayaklanma sonucunda belli bir zararın meydana gelmiş olup olmadığının suçun oluşumunu etkilememesi, çok failli suç niteliğinden dolayı da tipe uygun ve elverişli hareketin gerçekleşmesi durumunda suçun tüm failler bakımından tamamlanmış sayılması nedenleriyle, ayaklanma suçuna teşebbüs kanaatimizce mümkün değildir.
İştirak
Çok failli suç niteliğinden dolayı, toplu olarak ayaklanan ve sayıları üçten fazla olan hükümlü veya tutukluların her biri bu suçun müşterek faili sıfatıyla cezalandırılırlar. Kanunda öngörülen sayıya dahil edilmemekle birlikte hükümlü veya tutuklu olmayan diğer kişilerin bu suça azmettiren veya yardım eden sıfatıyla iştirakleri mümkündür.
İçtima
296.maddenin 2.fıkrasmda özel bir içtima kuralı getirilmiştir. Buna göre, ayaklanma sırasında başka suçların işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlara ilişkin hükümlere göre cezaya hükmolunıır. Örneğin ayaklanma sırasında, ayaklanmaya katılmayanlara veya cezaevi görevlilerine ya da ayaklanmayı bastırmak için gelen güvenlik görevlilerine yönelik olarak tehdit, yaralama, öldürme, görevi yaptırmamak için direnme, mala zarar verme, hareket gibi suçlar da işlenmiş olabilir. Bunlar ayaklanma suçunun unsuru ya da ağırlatıcı nedeni sayılmadığından failler hem ayaklanma suçundan ve hem de işledikleri diğer suçlardan dolayı gerçek içtima kuralları uyarınca cezalandırılacaklardır.
Kovuşturma
Suçun soruşturma ve kovuşturması C.savcılığmca genel hükümlere göre re’sen yapılır.
Görevli Mahkeme
5235 sayılı Kanunun 11.maddesi uyarınca bu suç dolayısıyla açılan davaya bakma görevi asliye ceza mahkemesine aittir.
Suçun Yaptırımı
Altı aydan üç yıla kadar hapis cezasıdır.
Dava Zamanaşımı
YTCK’nun 66/1-e bendi uyarınca suçun dava zamanaşımı süresi sekiz yıldır.