Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

TCK m 28 Cebir Ve Şiddet Korkutma Ve Tehdit Ne Anlama Gelmektedir?

TCK m 28 Cebir Ve Şiddet Korkutma Ve Tehdit Ne Anlama Gelmektedir?

MADDE 28.- (1) Karşı koyamayacağı veya kurtulamayacağı cebir ve şiddet ve­ya muhakkak ve ağır bir korkutma veya tehdit sonucu suç işleyen kimseye ceza verilmez. Bu gibi hallerde cebir ve şiddet, korkutma ve tehdidi kullanan kişi suçun faili sayılır.

Yasa koyucu 28.madde hükmü ile cebir ve şiddet, korkutma (ikrah) ve tehdidin etkisi altında suç işlendiğinde, sorumluluğun suçun işlenmesi ve şiddet kastıyla söz konusu cebir ve şiddet, korkutma ve tehdidi kullanana ait olacağını belirlemeyi amaçlamıştır.

Cebir ve Şiddet

“Cebir” kavramının sözlük anlamı, zorlama, zorla yaptırma, zor kullanma, baskı yapma olup ceza hukuku bakımından da, bir kimsenin fiili olarak zorlanmak sure­tiyle bir suçu işlemek zorunda bırakılmasıdır. Cebir halinde, bir suçu işlemeye zor­lanan kimse başka türlü hareket etme imkanından yoksun bırakılmıştır. Nitekim 28.maddede “karşı koyamayacağı veya kurtulamayacağı” cebir etkisiyle suç işleyen kimseye ceza verilmeyeceği öngörülmüştür. Bu durumda cebir kullanan suçun faili sayılacaktır. Nitekim İtalyan Ceza Kanununun 46.maddesinde de, cebir halinde ceza sorumluluğunun cebri yapana ait olacağı açıklanmıştır.

Cebir halinde ortaya çıkan zorlayıcı kuvvet, faile ne yapması gerektiğini söyle­mekte ve zorlayıcı kuvvetin istediği şekilde fail hareket etmek zorunda kalmakta­dır. Örneğin, banka güvenlik görevlisinin dövülmek suretiyle etkisiz hale getirilme­si halinde güvenlik görevlisi bakımından “cebir”, zorlayıcı kuvvet olarak vardır ve onun ceza sorumluluğunu ortadan kaldırıcı bir etki yapacaktır. Maddi cebrin özel­liği, suç işlemek zorunda bırakılan kişiye, suçun işlenmesinden hemen önce veya suçun işletilmesi anında kendisini göstermesidir.

TCK.nun 28.maddesindeki cebirden anlaşılması gereken husus, maddi, fiziki ce­bir olup, bu taktirde, doğrudan doğruya başkasının vücudu üzerinde zorlamada bulunularak bir suç fiili işletilmektedir. Başka bir deyişle cebir, karşı koyamayacağı veya kurtulamayacağı maddi bir zorlama sonucu bir suç işlemek mecburiyetinde bırakılan kimsenin içinde bulunduğu durumu ifade etmektedir. Eşyalara yönelik zorlama TCK 28.maddesi açısından cebir sayılmaz, cebrin kişiye yönelik olması gerekir. Cebri uygulamak için kullanılan araç önemsizdir. Yüklenen suçun cebir etkisiyle işlenmesi halinde failin kusurunun bulunmaması dolayısıyla CMK 223/3-b bendi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilecektir

“Şiddet” kavramı; kaba güç, beden gücünün kötüye kullanılması, ortalığa korku ve yılgı salmak anlamlarına gelmektedir. Cebir halinde olduğu gibi “karşı koyama­yacağı veya kurtulamayacağı” fiziki ve ruhsal baskı etkisiyle bir suçu işlemek zo­runda bırakılan kimseye de ceza verilmeyecek, şiddet kullanan kimse suçun faili sayılacaktır. Esasen, bu koşullarda cebir ve şiddet etkisiyle suç işlemeye zorlanan kimsenin cezalandırılmayıp, onu zorlayan kişinin cezalandırılacağı “kusur ilkesi” uyarınca o denli açık bir gerçektir ki, TCK.nun 28.maddesi hükmü olmasaydı dahi uygulamanın bundan farklı olmayacağı söylenebilir.

Korkutma ve Tehdit

“Korkutma”, ikrah kavramıyla eş anlamlı olup, kaygıya düşürme ve gözdağı verme anlamlarına gelmektedir. “Tehdit” ise, korku verme, baskı yapma, bir kim­seye kendisine zarar vermek, kötülük yapmak niyetinde olduğunu sözle ve davra­nışlarla belirtmek anlamlarına gelmektedir. Korkutma ve tehdit halinde, ortaya çıkan zorlayıcı gücün manevi açıdan faili suç işlemek zorunda bırakması sözkonusudur. Yasa koyucu, korkutma ve tehdidin muhakkak ve ağır boyutta ol­masını şart koşmuştur. Bu durumda kalan kimse ya kendisinden istenildiği şekilde hareket edip suç işlemek veya gerçekleşeceği bildirilen muhakkak ve ağır boyuttaki bir zarara katlanmak şıklarından birini tercih etmek durumunda bırakılmaktadır. Pek hafif bir zarardan kendisini korumak için ağır bir suç işlemeyi kabul eden kim­se ile korkutma ve tehdidin meydana gelmesine bilerek neden olan kimse 28.madde hükmünden yararlanamaz. Bu itibarla, korkutma ve tehdidin konusunu oluşturan zararla, işletilmek istenen suç arasında yani ihlal edilen hakla korunmak istenen zarar arasında eşitlik bulunması gerekmektedir. Nitekim İtalyan Ceza Kanunu’nun 54/3.maddesinde, zorunluluk hali başkasının tehdidi üzerine gerçekleşmişse yine zorunluluk haline ilişkin hükümlerin uygulanacağı öngörülmüştür. TCK.nun 28.maddesine göre korkutma ve tehdidi halinde de suç işleyen kimseye ceza veri­lemeyecek korkutma ve tehdidi kullanan kişi suçun faili sayılacaktır.

Tehdidin kusurluluğu kaldırabilmesi için, ihlal edilen hakla korunmak istenen zarar arasında bir eşitliğin bulunması, korunmak istenen zararın ağır ve muhakkak olması, tehditte bulunan kişinin emirlerine boyun eğmeden bundan kurtuluşun mümkün olmaması ve tehdidin meydana gelmesine bilerek neden olunmaması icap etmektedir. Tehdit, doğrudan veya dolaylı, açık veya örtülü, sözle yahut yazısıyla, değişik işaretlerle veyahut jestlerle olabilir. Burada önemli olan husus, tehdidin mağdurun ruh sükunetini rahatsız edebilecek bir ağırlık taşımasıdır. Ölüm veya ağır yaralama tehdidi gibi hayata veya beden bütünlüğüne yönelik tehditler ağır sayılır. Basit tehditler, bu cezasızlık kapsamına girmez.