TCK m 127 İsnadın İspatı
MADDE 127.- (1) İsnat edilen ve suç oluşturan fiilin ispat edilmiş olması halinde kişiye ceza verilmez. Bu suç nedeniyle hakaret edilen hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı verilmesi halinde, isnat ispatlanmış sayılır. Bunun dışındaki hallerde isnadın ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikâyetçinin ispata razı olmasına bağlıdır.
(2) İspat edilmiş fiilinden söz edilerek kişiye hakaret edilmesi halinde, cezaya hükmedilir.
TCK m 127 İsnadın İspatı Açıklama
ETCK.nun 481.maddesinin karşılığı olarak düzenlenen YTCK.nun 127. maddesinde, kişiye somut isnatta bulunulması durumunda, hakaretin gerçeği uygunluğunun ispatına imkân tanınan durumlar; ispatın koşulları, ispat usulü ve sonuçları açıklanmıştır. Yeni düzenleme isnadın ispatı bakımından önemli değişiklikler içermektedir. ETCK.nun 481.maddesi esasta ispat iddiasına cevaz vermeyerek belirli istisnai hallerde ispat iddiasının dinlenmesini ve etkili olmasını kabul etmişti ve öngörülen istisnanın uygulanabilmesi için, mağdurun memur veya kamu hizmeti gören bir kimse olması, isnat olunan fiilin memuriyet veya hizmete ilişkin olması ve 266, 267 ve 268.maddelerde beyan olunan hallerin bulunmaması koşullarının bulunmasını aramaktaydı. YTCK.nun 127.maddesinde de ETCK.nun 481. maddesinde olduğu gibi kural olarak hakaret suçunda hakaretin gerçeğe uygunluğunun ispatına imkân tanımamış ise de bu kurala bazı istisnalar getirmiş ve eski düzenlemeye göre bu istisnaların kapsamı daraltılmıştır. Mağdurun memur veya kamu hizmeti gören bir kimse olması haline ilişkin istisnai duruma YTCK.nun 127. maddesinde yer verilmemiş olduğundan, kamu görevlilerine yönelik hakaretin gerçeğe uygunluğu ancak isnadın ispatında kamu yararı varsa veya isnada konu fiil suç oluşturuyorsa, ancak bu koşullarla ispat edilebilecektir. Oysa Anayasanın hakaret suçlarında ispat hakkını düzenleyen 39.maddesinde;
“Kamu görev ve hizmetinde bulunanlara karşı, bu görev ve hizmetin yerine getirilmesiyle ilgili olarak yapılan isnatlardan dolayı açılan hakaret davalarında, sanık, isnadın doğruluğunu ispat hakkına sahiptir. Bunun dışındaki hallerde ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bunmasına veya şikâyetçinin ispata razı olmasına bağlıdır.” hükmüyle, kamu görevlilerine yönelik isnatlar bakımından başkaca herhangi bir koşul aranmamış ve mutlak anlamda isnadın gerçeğe uygunluğunun ispatına olanak tanınmıştır.
İsnadın İspatına İmkan Tanınan Durumlar (127/I. Fıkra)
127.maddenin 1.fıkrasında kabul edilen sisteme göre, hakaretin gerçeğe uygunluğunun ispat edilebilmesi için mağdura isnat edilen fiilin bir suç oluşturması ve ayrıca hakaretin yapıldığı anda isnadın konusunu oluşturan suç dolayısıyla hakaret edilen hakkında bir mahkûmiyet kararı verilmemiş olması gerekmektedir.
Mağdura isnat olunan fiilin bir suç oluşturması
İsnadın doğruluğunun ispat edilebilmesi için aranan birinci koşul, mağdura isnat olunan fiilin bir suç oluşturmasıdır. Somut bir fiil isnat edilmeden yapılan hareketlerden (sövme’den) dolayı ileri sürülecek ispat iddiaları kabul edilmez. Hükmün uygulanabilmesi için sanığın mağdura somut bir fiil isnat etmesi yeterli olmayıp ayrıca bu somut fiilin (madde isnadının) suç oluşturması gerekir. Ancak, bu suçun TCK’da veya özel kanunlarda yer alması önemli değildir. İsnadın suç oluşturmaması yada kabahat oluşturması halinde, bu isnatlar ispat kapsamında değildir.
Bu itibarla, ispat iddiasının kabulü için, mağdura isnat olunan belirli bir somut bir fiilin varlığı, yani bu filin ne zaman, nerede ve ne suretle yapıldığına ilişkin tamamlayıcı unsurlarının bildirilmesi ve bu fiilin suç oluşturması gerekir. Örneğin, bir kimsenin diğerine soyut olarak “rüşvet aldın” demesi sövme oluşturduğundan ispat iddiası kabul olunmaz. Buna karşılık, rüşveti ne zaman, nerede ve ne suretle aldığına ilişkin tamamlayıcı unsurları da bildirmesi, örneğin “sen A. adlı kişinin şu işini halletmek için rüşvet aldın, bu işi A. adlı kişi banka hesabına şu kadar para yatırmıştı” şeklindeki somut isnadın varlığı ve bu eylemin suç oluşturması nedeniyle maddedeki diğer koşulların da bulunması halinde faile isnadın doğruluğunun ispatı için olanak tanınacaktır. İsnadın ispatı halinde faile ceza verilmeyecektir.
Hakaretin yapıldığı anda isnadın konusu olan suçtan dolayı mağdur hakkında bir hüküm verilmemiş olması
İsnadın (hakaretin) gerçeğe uygunluğunun ispatına olanak tanınması için aranan koşullardan biri de, hakaretin yapıldığı anda isnada konu olan suç dolayısıyla bir hüküm verilmemiş olmasıdır. Kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı verilmesi durumunda isnat ispatlanmış sayılır ve 127/1.fıkra hükmü uyarınca faile ceza verilmez. Ancak, hakarete uğrayan (mağdur) hakkında yapılan ceza mahkemesi sonucunda mahkûmiyet dışında herhangi bir karar (beraat, düşme, kovuşturmaya yer olmadığı kararı gibi) verilmiş ise isnat ispatlanmamış sayılır, bu durumda failin hakaret suçundan cezalandırılması gerekir.
127/1.fıkrada, ETCK.nun 481.maddesindeki düzenlemeden farklı olarak, isnada konu olan somut fiilin suç oluşturması yeterli sayılmış ayrıca bu suçtan dolayı mağdur hakkında ceza kovuşturmasına başlanmış olması gibi bir zorunluluk aranmamıştır. Ancak failin 127/1.fıkra hükmünden yararlanabilmesi için “kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı” bulunması zorunluluğu arandığından, isnada konu ve suç oluşturan bu fiilden dolayı mağdur hakkında bir ceza kovuşturmasının başlatılmış veya başlatılacak olması hakkında bir ceza kovuşturmasının başlatılmış veya başlatılacak olması aranacaktır. İsnadın ispatlanmaması halinde cezanın ağırlaştırı- lacağına ilişkin ETCK.nun 481/8.fıkra hükmüne YTCK.nun 127.maddesinde yer verilmemiştir.
Kesin hüküm bulunmayan hallerde isnadın ispat isteminin kabulünün koşulları
127.maddenin 1.fıkrasının ikinci cümlesi uyarınca, kesin hüküm bulunmayan hallerde, isnadın gerçeğe uygunluğunu ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikâyetçinin ispata razı olmasına bağlıdır.
Kamu yararı
İsnadın ispat isteminin kabulü için öncelikle isnadın gerçeğe uygun olup olmadığının kamuoyu tarafından bilinmesinde kamu yararı bulunması gerekir. Kamu hayatında rol almamış olan veya böyle bir rol almaya talip bulunmayan kimsenin işlediği iddia olunan bir fiilin gerçeğe uygun olup olmadığını bilinmesinde kural olarak kamu yararı yoktur. Kamu yararı ile kamunun merakı arasındaki fark daima göz önünde tutulmalıdır. Mağdurun kişiliği itibariyle belirli fiilleri işleyip işlemediğinin bilinmesinde kamu yararının bulunduğu kabul olunsa dahi, bu fiillerin onun kamunun kontrolüne arz ettiği hayat bölümüne inhisar ettiği unutulmamalıdır; özel hayatın resmi hayata etkisi bulunmadığı hallerde, bu hayata ait bir fiilin bilinmesinde kamu yararı yoktur. Diğer yandan isnadın haklı bir sebeple yapıldığından ve ispat isteminin kamu yararı nedeniyle kabulü gerektiğinden söz edilebilmesi için failin bu isnatta bulunması için mantıksal bir neden bulunması gerekir. Böyle bir mantıksal bir neden bulunmadığı halde kamu yararı bulunduğundan bahisle ispat hakkını tanımak ulu orta hakaretleri cezasız bırakmak neticesine götürür. Bu itibarla kişilerin kamusal yaşamına yansıması olmayan özel yaşamına ilişkin isnatların ispatında kamu yararı bulunmadığı gözetilmelidir. Uygulamada ve doktrinde, özellikle kamu görevine yetenekli kişilerin atanması, kamu görevlilerinin görevlerini kötüye kullanmaması, kamu kaynaklarının amaç dışı ve taraflı harcanmaması gibi konuların ispatında kamu yararının bulunduğu kabul edilmektedir.
Şikâyetçinin ispata razı olması
Şikâyetçinin ispata razı olması halinde, kamu yararı olup olmadığına bakılmaksızın ispat istemi kabul edilir. Bunun için, mağdurun şikâyeti üzerine hakaretten dava açılmış bulunması ve mağdurun isnadın gerçeğe uygun olup olmadığının ispatına “açık olarak” rıza göstermiş bulunması gerekir. Mağdurun, fail tarafından yapılan isnadın ispatı teklifine cevap vermemesi yahut dava dışında sözlü ve yazılı beyanda bulunması yeterli olmayıp, muhakeme dışındaki ispata rıza göstermeye yönelik talebin hâkim huzurunda tekrar edilmesi gerekir. Mağdurlar birden fazla ise bazıları ispata rıza gösterip de diğerleri buna karşı çıkarlarsa, ispat istemi kabul edilmez.
Ancak mağdurların ispata rıza göstermemesi halinde, isnat olunan fiilin bilinmesinde kamu yararı varsa hâkim, mağdurun rızası bulunmamasına rağmen, ispat istemini kabul edebilir. Ancak bu durumda, olayda kamu yararının bulunması için gereken koşulların bulunması gerekir.
İsnadın doğruluğunun ispatının yapılacağı mahkeme
Madde gerekçesinde açıklandığı üzere, bu sistemde, isnadın doğruluğunun ispatı, hakaret suçundan dolayı açılan davanın görüldüğü mahkemede yapılmamaktadır. Hakaret suçunun işlendiğinden bahisle açılan davanın görüldüğü mahkeme, yapılan somut vakıa isnadının bir suç oluşturması durumunda, bu suçun gerçekten işlenmiş olup olmadığının ortaya çıkarılmasını “bekletici mesele” kabul ederek, bu nedenle açılmış veya açılacak olan davanın sonucunu beklemelidir. İsnadın doğruluğunun ispatı, ancak isnat konusu suç vakıası dolayısıyla açılan ceza davası bağlamında ilgili mahkemede söz konusu edilebilir.
İspat edilmiş fiilinden söz edilerek kişiye hakaret edilmesi
127.maddenin 2.fıkrasında, ETCK.nun 481.maddesinden farklı olarak, ispat edilmiş fiilinden söz edilerek kişiye hakaret edilmesi halinde failin hakaret suçundan cezalandırılacağı öngörülmüştür. Diğer bir anlatımla, hakkında başlatılan soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığı kararı veya açılan davada düşme veya beraat kararı verilmiş olan kişiye, soruşturma veya kovuşturma konusu fiilden söz edilerek hakaret edilmiş olması durumunda, hakaret eden fail 127/1.fıkra hükmünden yararlanamayacak ve hakaret suçundan dolayı cezalandırılacaktır.
Cezasını çekmiş olan mahkûmun bu fiili kural olarak başkalarını ilgilendirmez. İspat edilmiş fiilinin sonsuza kadar bahis konusu edilmesi ceza hukukunun cezanın infazından beklenen gayeleri ile de örtüşmemektedir. Cezasını çekmiş olan bir mahkûm bütün ömrünce kanun dışı kalmamalıdır. Hatta kusurunun devamlı hatırlatılması iktisadi faaliyetine ciddi bir engel oluşturabilir ve bu suretle uslanmasını tehlikeye koyabilir. Ancak, bu böyle olmakla beraber, haber verme veya eleştiri yahut tarihsel olayları aydınlatma haklarından birinin kullanılması dolayısıyla, infaz edilmiş bir mahkûmiyetten bahsedilmekte ise, bu hakların icrasına ilişkin koşulların bulunup bulunmadığını araştırmak maksadıyla, eski mahkûmiyetin bulunduğu ispat olunabilir. Fakat böyle bir durumda ceza sorumluluğu, fiil hukuka uygun bulunduğu (YTCK. 26/1.md.) için bulunmaz. Örneğin, bir banka tarafından belirli bir tacirin durumu hakkında sorulan soruya, bu tacirin hileli iflastan dolayı mahkûm edilmiş olduğunu söyleyen kimse hem fiili hukuka uygun olduğu ve hem de tahkir kastının yokluğu dolayısıyla cezalandırılamaz.