TCK m 126 Mağdurun Belirlenmesi
MADDE 126.- (1) Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır.
TCK m 126 Mağdurun Belirlenmesi Açıklama
126.maddede, ETCK.nun 484.maddesinde yer alan düzenlemeye farklı terimlerle sadeleştirilmek suretiyle yer verilmiş ve ispat hukuku açısından üstü kapalı biçimde işlenen hakaret suçları bakımından bir karineye benzer bir ölçü kabul edilmiştir.
Hakaret suçları, kişilerin şeref ve haysiyetlerine karşı işlenen suçlardan olduğundan, suçun mağdurunun belirlenmesi genellikle bir zorluk göstermez ise de özellikle ima yoluyla yapılan üstü kapalı isnatlarda eylemin kime yönelik olarak gerçekleştirildiğinin belirlenmesi özellik arzeder.
126.madde hükmüne göre, hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı biçimde geçiştirilmiş olsa bile, eylemin niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksamaya düşülmeyecek bir durum varsa, hem mağdurun adı söylenmiş hem de mağdura isnat edilen hakaret açıklanmış sayılacaktır.
Örneğin, bir hastanenin ismi verilerek bunun başhekimi veya “…kimsenin karısı” gibi ifadeler kullanılabilir veya bir kimsenin eseri gösterilmek suretiyle salıibi belirtilmek istenmiş olabilir veya bir kimsenin sadece isminin baş harfleri yahut herkesçe tanınmış bir sıfat veya lakabı veya bilinen itiyatları belirtilerek yada işaret edilmek suretiyle şekli tanımlanarak, mesleği vurgulanarak, çevresi tasvir olunarak belirlenebilir. Bu durumlarda hâkim delilleri serbestçe takdir ederek, hareketin hakaret niteliği taşıyıp taşımadığını ve kime yönelik olduğunu belirleyecektir.
Nitekim Yargıtay bir kararında, “sanık tarafından yazılıp apartman panosuna asıldığı iddia edilen yazıda 10 no’lu dairede oturanlardan bahsedilmesi ve “şahsım yobaz insanları aydınlatamadı” şeklinde hakaret içeren sözlerin bulunması, apartmanın 10 no’lu dairesinde davacının oturması ve 10 no’lu dairede oturanın davacı olduğunun yönetici olan sanık tarafından bilinmesi karşısında hakaret suçunun muhatabının davacı olduğunun kabulü gerektiğine” karar vermiştir.