TCK m 116 Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçu ve Cezası
MADDE 116.- (1) Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
- (Değişik: 31.03.2005-5328/8.md.) Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin, açık bir razıya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi halinde, mağdurun şikâyeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur.
- (Değişik: 31.03.2005-5328/8.md.) Evlilik birliğinde aile bireylerinden ya da konutun veya işyerinin birden fazla kişi tarafından ortak kullanılması durumunda, bu kişilerden birinin rızası varsa, yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Ancak bunun için rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olması gerekir.
- Fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
TCK m 116 Konut Dokunulmazlığının İhlali Açıklama
“Konut dokunulmazlığının ihlali” suçunu düzenleyen YTCK.nun 116.maddesi, 765 sayılı ETCK.nun 193. ve 194.maddelerine karşılık gelmekle beraber aralarında önemli farklılıklar bulunmaktadır.
ETCK.nun 194.maddesinde “bir memurun görevini kötüye kullanarak veya kanunda belirli olan usul ve şartlar haricinde olarak bir kimsenin mesken veya müştemilatına girmesi” bağımsız bir suç olarak düzenlenmişti. YTCK’da ise 119/1-e bendinde fiilin “kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi” konut dokunulmazlığının ihlali suçunun cezasının ağırlaştırılmasını gerektiren nitelikli bir hal olarak kabul edilmiştir.
YTCK.nun 116/1.fıkrasında, ETCK.nun 193. ve 194.maddelerinden farklı olarak “mesken” veya “müştemilat” kavramları yerine “konut” veya “eklenti” kavramları kullanılmıştır. Keza, ETCK.nun 194.maddesinde memurun sadece “konuta girmesi” suç olarak tanımlanmasına karşın, YTCK.nun 116/1.fıkrasında sivil veya kamu görevlisi ayrımı yapılmaksızın suçun temel şekli bakımından “konuta rıza hilafına girme” fiilinin yanı sıra “rıza ile girdikten sonra çıkmama” fiili de suç olarak kabul edilmiştir. Ayrıca YTCK’da “gizlice veya hile ile girme”de rızaya aykırı olarak girme kabul edilmiştir. Bu husus madde gerekçesinde açıkça vurgulanmıştır.
ETCK.nun 193.maddesinde rızanın kim tarafından açıklanacağı hususuna yer verilmemişti. YTCK.nun 116/3.fıkrasında, evlilik birliğinde aile bireylerinden birinin, müşterek kullanılan konut ve işyerlerinde, bu yerleri kullananlardan birinin rıza beyan edebileceği, ancak bunun için rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olması gerektiği ifade edilerek konuya açıklık getirilmiştir.
5237 sayılı YTCK.nun 116/2.fıkrası hükmü ile getirilen yeni bir düzenleme ile “birinci fıkra kapsamına giren fiillerin, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi halinde” mağdurun şikâyetine bağlı olarak failin cezalandırılacağı hükme bağlanmıştır. Bu husus ETCK’da yer almamakla birlikte 194/2.fıkrasında “memurların efradın ticaretgahları veya idarehaneleri gibi hususi mahaller usulsüz olarak araştırılırsa fail….hapsolunur” şeklinde bir hüküm bulunmaktaydı.
ETCK.nun 193/2.fıkrasında fiilin “eşhas aleyhine, şiddet istimaliyle”, “gece vakti”, “silahla”, “bir çok kimseler tarafından toplu olarak” işlenmesi ağırlatın sebep olarak yer almaktaydı. YTCK.nun 116/4.maddesinde ise bu sebepleri karşılayacak şekilde fiilin “cebir kullanılmak suretiyle”, “gece vakti” işlenmesi, ortak hüküm olan 119/1-a bendinde fiilin “silahla”, (c) bendinde ise “birden fazla kişi tarafından birlikte” işlenmesi bu suçun nitelikli halleri olarak öngörülmüştür. “Silah” deyimi YTCK.nun 6/1-f bendinde ETCK.nun 189.maddesine nazaran daha kapsamlı bir biçimde tanımlanmış, suçun “birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi” halinde, en az iki kişinin müşterek fail sıfatıyla sorumluluğu gerektirecek biçimde suçu işlemeleri gerektiği hususuna açıklık getirilmiştir. Bilindiği üzere ETCK.nun 193/2.fıkrasında yer alan “bir çok kimseler tarafından toplu olarak” ifadesi uygulamada en az dört kişi olarak anlaşılmaktaydı. Bu nitelikli hallere ilaveten YTCK’da, ETCK’da yer almayan başka bazı nitelikli hallere de yer verilmiştir. Bunlar, fiilin tehdit kullanılması suretiyle işlenmesi (116/4.md.), kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle suçu işlemesi (119/1-b), fiilin var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi (119/1-d), fiilin kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi (l^/l-ejdir. 119/1.fıkrada yer alan nitelikli hallerin gerçekleşmesi halinde ceza bir kat artırılarak verilecektir. Nitelikli hallerde suçun soruşturma ve kovuşturması re’sen yapılacaktır. Konut ve işyeri dokunulmazlığının ihlali suçlarının temel biçimlerinin soruşturulması ve kovuşturulması ise şikâyete bağlıdır. 5271 sayılı CMK’nun 253.maddesinde 5560 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın konut dokunulmazlığının ihlali başlıklı 116.maddede yer alan suçlar “uzlaştırma” kapsamına alınmıştır. Bu nedenle bu suçların nitelikli halleri de dahil olmak üzere, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek ve özel hukuk tüzel kişisinin (temsilcisinin) uzlaştırılması girişiminde bulunulması gerekmektedir.
TCK m 116 Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçla Korunan Hukuksal Değer
Anayasa hukukumuza göre konut dokunulmazlığı, kişi özgürlüğünün (hürriyetinin) devamı niteliğindedir. Nitekim Anayasanın 21.maddesi hükmüne göre; “Kimsenin konutuna dokunulamaz. Milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya bir kaçma bağlı olarak usulüne göre verilmiş, hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin konutuna girilemez, arama yapılamaz ve buradaki eşyaya el konulamaz”. Bu nedenle konut dokunulmazlığı Anayasanın güvence altına aldığı özgürlüklerden biridir.
Konut dokunulmazlığının ihlali, kişinin kendisine özgü barış ve sükununu ve yuvasındaki yaşamının sulh ve selametle cereyanı için varolması gerekli güvenlik duygusunun sarsılmasını ifade etmektedir. Yasa koyucu, bireylere karşı işlenen ve aynı zamanda onların muhtaç oldukları güvenlik ve sükunu ihlal eyleyen konut dokunulmazlığının ihlali fiillerini, “Hürriyete karşı işlenen suçlar” arasında bir suç olarak tanımlanmıştır.
Çağdaş yönetimlerde başlıca temel hak ve özgürlüklerden sayılan ve kişinin temel haklarından olması nedeniyle hemen bütün Anayasalarda ve uluslararası siyasi belgelerde yer alan “konut dokunulmazlığı”, aynı zamanda evrensel nitelikte bir kavramdır. Ceza Kanunu, konut dokunulmazlığını ihlal fiilini suç sayarken konutu değil, bir yeri konut olarak edinmiş olan kimsenin hürriyetini korumaktadır. Ceza Hukuku bakımından konut, kişi hürriyetinin oluşması için bir yer koşuludur. Nitekim İnsan Hakları Evrensel Bildirisinin 12.maddesinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8.maddesinde, Kişisel ve Siyasal Haklara İlişkin Uluslararası Sözleş- me’nin 17.maddesinde, kişinin korunmaya değer hakları arasında konut dokunulmazlığının da bulunduğu açıklanmış, böylece belli koşulların varlığı halinde yasa uyarınca belirlenen durumlar dışında, devlet ve kişilere karşı konut dokunulmazlığı korunarak evrensel nitelikte güvence altına alınmış bulunmaktadır.
Konut dokunulmazlığının ihlali fiillerinin suç olarak tanımlanmasıyla korunan hukuksal yarar, kişilerin oturdukları mahallerde huzurlu, güvenli ve sakin bir ortamda dilediği gibi hareket etme ve yaşama hak ve özgürlüğünün korunmasıdır. Yasa koyucu, 116/2.fıkrada “İşyeri dokunulmazlığının ihlalini”de belirli koşullarda suç sayarak yaptırım altına almakla ayrıca kişinin huzurlu, güvenli ve sakin bir ortamda dilediği gibi iş yapma ve çalışabilme özgürlüğünü korumayı da amaçlamıştır.
TCK m 116 Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçun Konusu
Bu suçun maddi konusunu, 116/1.fıkradaki suç tanımında “konut” ve “eklenti”, 116/2.fıkradaki suç tanımında ise, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan “işyerleri ve eklentileri” oluşturmaktadır.
Konut
Ceza Kanunumuzda konut (mesken) kavramının ne anlama geldiği açıklanmamıştır. İkametgah ile konut eşanlamlı kavramlar değildir. TMK’nun 19.maddesindeki tanıma göre ikametgah, “bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yer”dir. Konut dokunulmazlığının ihlali suçu ile korunmak istenilen hukuksal yarar, bir kimsenin yerleşmek amacıyla oturduğu yerin mülkiyet hakkı ya da oturulan yer üzerindeki aynî bir hakkı değil, kişinin özgürlüğü, huzur ve rahatıdır. Bu itibarla ikametgah kavramı, maddede sözü edilen “konut” kavramının karşılığı değildir. YTCK.nun 116.maddesi ile korunan hukuksal değere göre “konut” kavramının, “kişinin bireysel ya da toplu olarak yasal bir şekilde serbestçe devamlı veya geçici olarak oturduğu, her çeşit yer” olarak anlaşılması gerekir. Bir kimsenin çalıştırdığı işyerinin bir köşesini ikametine has bir şekilde ayırması durumunda “yerin” konut niteliği kazandığının kabulü gerekir. Buradaki ölçü, “yerin” özel kullanıma ayrılmasıdır. Boş olan veya sahibi tarafından daimi olarak terk edilmiş yerlerin “konut” özelliği bulunmadığından, bu yerler suçun konusunu oluşturmaz.
Bir yerin konut olarak kabul edilebilmesi için, aile hayatını ya da bireysel hayatın, yeme içme, yatma gibi temel yaşamsal faaliyetlerin kısmen veya tamamen, serbestçe yerine getirilmesi için kullanıma tahsis olunması gerekir. Bu itibarla, kahvehane, sinema, tiyatro ve benzeri umuma açık yerler, umuma açık oldukları sürece konut niteliğinde değildirler, ancak yasal kurallara göre umuma açık bulunmayacakları belirlenmiş olan zamanlarda bu yerler de konut niteliğini kazanabilirler. Bir yer konut olarak ayrılmışsa, bu yerin günün tamamında veya birkaç saatinde kullanılmasının bu yerin konut sayılıp sayılmaması yönünden önemi yoktur. Geçici olarak da kalınsa diğer koşulların varlığı halinde bu yer konut sayılır. Gece istirahatına ayrılmamış fakat diğer ihtiyaçlardan bir veya bir kısmının (yemek yeme, misafir kabul etme gibi) yerine getirildiği yerin de konut olarak kabulü gerekir.
Oturmaya tahsis edilmiş, oturulmaya başlanmış, yapımı bitmiş bir ev konut sayılır. Ancak konut kavramı evle sınırlı değildir. Bir yerin konut sayılması için taşınmaz niteliğinde bulunması, yapısı, genişliği, niteliği ve biçimi önem taşımaz. Bu nedenle oturulan yerin “bina” biçiminde olmasına gerek olmadığı gibi, üstünün açık veya kapalı olması da önem taşımaz. Başkalarının girmesine rıza gösterilemeyeceğini belirtecek şekilde dış dünyadan ayrılan yerler, örneğin karavan, çadır, çöp bidonu, gemi kamarası, kayık, yataklı vagon kompartımanı, otel odası 116.madde anlamında konut sayılır.
Resmi daire niteliğinde olan binalar kural olarak konut sayılmaz, ancak resmi binanın kişilerin yatması, ikamet etmesi için ayrılması veya bir bölümünün (örneğin hastanenin bir odasının doktorun ikametine tahsis edilmesi) böyle bir amaçla tahsis edilmesi halinde bu yer veya bölümler konut sayılır
Konut Eklentisi
Konut, devamlı veya geçici olarak, kişilerin yerleşmek ve barınmak amacıyla oturmalarına elverişli yerlerdir, “eklenti” (müştemilat) ise, konut veya benzeri yapıların kullanılış amaçlarından herhangi birini tamamlayan diğer yapılar ve yerlerdir. Diğer bir anlatımla, rıza dışında içine girilmesi konutta oturma hakkına sahip kimselerin huzur ve güvenliğini bozabilecek ek yapılar ve yerlerdir. “Eklenti” kavram olarak konuta bağlı veya pek yakın yerler anlamını taşımaktadır. Konut dokunulmazlığının ihlali suçu kişi hürriyetine karşı işlenen suçlardan olduğu ve eklenti, konutu korumada zaruri bulunduğu için yasa koyucu tarafından korunmuştur. Eklentiyi belirlerken göz önünde tutulacak ölçü, içerisine girilmekle kişi huzur ve güvenliğinin, kişi hürriyetinin bozulmuş olup, olmayacağıdır. Konut dokunulmazlığının ihlali suçunda belirleyici öğe “yer” koşuludur. Her şeyden önce bu suçun oluşabilmesi için girilen yerin hukuki ve mantıki olarak “konut” ya da “eklenti” olması gerekir. Eklentileri sınırlı olarak saymak olanaklı olmamakla beraber avlu, bahçe, balkon, taraça gibi yerler Yargıtay’ın uygulamalarına göre eklenti kavramı içinde sayılabilirler. Öğretide benimsenen yaygın görüşe göre konut ile eklenti birlikte bir bütün oluşturmalıdırlar eklentiye girmekle kişi huzur ve güvenliğinin bozulup bozulmadığı, girenin amacı, davranışları ve olayın akış içinde ihlal ettiği hukuksal yarar ve korunması gereken çıkar göz önüne alınarak saptanmalı- dır.”Şikâyetçinin izni olmadan ve meşru olmayan bir amaçla konutun eklentisi olan apartman sahanlığına giren ve daire giriş kapısını yumruklamak suretiyle şikâyetçinin huzur ve güvenliğini bozarak konut dokunulmazlığına saldırıda bulunan sanığın eyleminde atılı suç oluşmuştur.” Eklenti sayılan yerlerin bir bahçe ya da avlunun, başkalarının buraya girmesine rıza gösterilemeyeceğini belirtecek biçimde dış alemden ayrılması gerekli ve yeterlidir. Nitekim Yargıtay kararlarında “kapısı bulunmayan ve içine kolaylıkla girilebilen, çocukların da her zaman top oynadıkları avlu”, “yolla bağlantılı ve üç basamaklı merdivenle ulaşılan herkese açık kapı önü”, “kamuya ait bina ile aynı yerde olan konutun bulunduğu, herkesin girişine açık avlu”, “etrafı çevrili olmayan konutun kapı önü”, “etrafı kısmen çevrili bahçe” eklenti sayılmaz.
İşyeri ve eklentileri
116.maddenin 2.fıkrasında, niteliği itibarıyla açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi alışılmış (mutat) olan yerler dışında kalan yerlere rıza olmaksızın girilmesi suç olarak tanımlanmış ve böylece bu yerler de konut dokunulmazlığının ilnlali suçu içerisinde korunmuştur. Böylece getirilen bu yeni düzenleme ile işyerleri ve eklentileri de korunan yerlerden sayılarak, işyerlerinin korumasız kalmasının sakıncaları önlenmek istenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Komisyonu ve Divanı, işyerlerinin (meslek ve ticaret faaliyetlerinin yürütüldüğü yerlerin) AİHS’nin Ö.maddesi anlamında konut sayılacağını kararlarında açıkça belirtmiştir.
116/2.fıkradaki suçun konusunu oluşturan yerlere, izinle girilebilen avukatlık bürosu ve özel muayenehaneler örnek olarak gösterilebilir. Buna karşılık herkesin kolaylıkla girip çıkabileceği yerlere, örneğin, kapalı otoparka, marketlere, alışveriş merkezlerine halka açık oldukları zamanlarda girilmesi bu suçu oluşturmaz. Ancak, bu yerlere mesai saatleri dışında rıza hilafına girilmesi halinde yine bu suç oluşur.
TCK m 116 Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçun Faili
Bu suçun faili herhangi bir kimse olabilir. Ancak bu suçun kamu görevlisi tarafından “kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle” işlenmesi 119/1-c bendinde cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Ev sahibinin mülkiyet hakkının bulunması, kiracının konut dokunulmazlığının ihlaline hak vermediğinden ev sahibi bu suçun faili olabilir. Bir dairenin bağımsız odalarında yaşayan kişilerin birbirlerinin odalarına rıza hilafına girmeleri halinde giren kişinin eylemi bu suçu oluşturur. Evlilik birliği devam ettiği ve verilmiş bir ayrılık kararı bulunmadığı sürece eşlerin yekdiğerinin bağımsız konutuna girmeleri suç oluşturmaz, ancak fiilen ayrılarak ana-babasmın veya yakınlarının evinde oturan eşin bulunduğu eve girilmesi ile bu suç oluşur.
TCK m 116 Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçun Mağduru
Bu suçların mağduru konut veya işyeri dokunulmazlığı ihlal edilen herhangi bir kişi olabilir.
TCK m 116 Konut Dokunulmazlığının İhlali l. Fıkradaki Suçun Maddi Unsuru 116/1.fıkrada, konut dokunulmazlığının ihlali suçunun temel şekli düzenlenmiştir. Bu suçun maddi unsuru, failin, hak sahibinin rızası dışında konuta veya eklentisine “girmesi” veya rıza ile girdikten sonra buradan “çıkmaması”dır.
Bu suç icrai bir davranışla işlenebileceği gibi ihmali bir davranışla da işlenebilir. Başkasının konutuna veya konutun eklentilerine rıza ile girdikten sonra, çıkmama halinde konut dokunulmazlığı ihmali bir davranışla ihlal edilmektedir. “Girmek” unsurunun gerçekleşmesi için fiziki olarak failin bu yerlere bütün vücudu ile tamamen girmesi gerekir. Konut ve eklentisine yönelik dışarıdan yapılan hareketler, dışarıdan evin gözetlenmesi, camın tıkırdatılması, dış kapı zilinin çalınması, telefon edilmesi diğer unsurları da mevcutsa YTCK.nun 123.maddesine uyan “kişilerin huzur ve sükununu bozma” suçunu oluşturabilirse de bu tür eylemler konut dokunulmazlığının ihlali sayılmaz.
Failin rıza ile girdiği konuttan “çakmama” fiilinin suçu oluşturabilmesi için, hak sahibinin kendisini söz, hareket ve tavırlarıyla çıkmaya davet etmesine rağmen failin bu yerden ayrılmamış olması gerekir.
Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun oluşabilmesi için, yetkili kişinin konuta girme konusunda “rızasının olmaması” gerekir. Konut sahibinin konuta girildiğinden haberdar olmaması, aynı zamanda rızasının da olmaması anlamına gelir. Bu nedenle konuta gizlice veya hileyle girilmiş olması halinde suç oluşur. Sahibinin rızasına dayalı olarak konuta girildikten sonra, bu rızanın geri alınması halinde konutun terk edilmesi gerekir. Belirtilen nedenlerle, konut sahibinin rızasının olmaması, bu suçun bir unsurunu oluşturmaktadır. Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun hukuka aykırılık vasfını ortadan kaldıran rızanın, hukuken geçerli rıza olması gerekir. Kişinin konuta girme konusunda rıza açıklamaya yetkili olmasının yanı sıra, açıklanan rızanın da örneğin hile dolayısıyla sakatlanmamış olması gerekir. Rızanın bulunmadığı açık veya örtülü (zımni) olarak belirtilebilir. Hak sahibi iradesini yazılı veya sözlü açıklayabileceği gibi bazı işaret ve maddi engellerle (örneğin bahçenin etrafını yüksek duvarlarla çevirmek, bahçe kapısına zil, kilit takmak gibi) de açıklayabilir. Ancak suçun gerçekleşmesi için mutlaka engellerin bulunması ve failin bunları aşması şart değildir. Nitekim konutun veya eklentisinin kapısı açık olsa da, hak sahibinin rızası yoksa suç oluşur. Konut dokunulmazlığını ihlal fiilinin gerçekleştirildiği sırada hak sahibinin konutta bulunup, bulunmaması suçun oluşumunu etkilemez. Konuta, kişinin aldatılarak (hile ile) girilmesi, örneğin failin kendisini sahte isim ve sıfatla tanıtarak, elektrikçi, su tesisatçısı şeklinde tanıtarak konuta girmesi halinde hak sahibinin rızası sakatlanmış olduğundan eylem bu suçu oluşturur.
116.maddenin 3.fıkrasında “girmek” ve “çıkmamak” hareketleri bakımından “rıza açıklamaya yetkili olanlar”la ilgili özel bir hüküm getirilmiştir. Buna göre, evlilik birliğinde aile bireylerinden ya da konutun veya işyerinin birden fazla kişi tarafından ortak kullanılması durumunda, bu kişilerden birinin rızası varsa, 116/1. ve 2.fıkralar hükümleri uygulanmaz. Ancak bunun için rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olması gerekir. Evlilik birliğinde aile bireyleri arasında bir kimsenin konuta girmesi konusunda rıza açıklanırken ihtilafa düşülmesi halinde, birbirlerinin haklı çıkarlarına zarar vermemeleri kuralı esas alınmalıdır. Örneğin TMK’nun 185/3.fıkrası, eşlere sadakat yükümü getirdiğinden kan veya kocanın aşığının konuta girmesi konusundaki eşlerden birinin rızası sadakat yükümü ile bağdaşmadığından geçerli olmaz ve bunun meşru bir amaca yönelik olduğu kabul edilemez. Buna karşılık ergin kız ya da erkek evladın eve sevgilisinin girmesi konusundaki rızasının geçerli olup olmadığı tartışılmalıdır. Bir konutu birden fazla kişinin paylaşması halinde, konutun odalarında değişik kimseler oturuyorsa, her oda burada oturan bakımından konut sayılacağından, sadece ilgili oda sakini rıza açıklamaya yetkilidir. Buna karşılık ortak kullanılan mahaller hakkında her biri tek başına rıza açıklamaya yetkilidir. Ancak açıklanan bu rızanın, konutta yaşayan diğer bireylerin meşru çıkarlarını ihlal etmemesi gerekir.
TCK m 116 Konut Dokunulmazlığının İhlali 2. Fıkradaki Suçun Maddi Unsuru 116.maddenin 2.fıkrasında, birinci fıkrada belirtilen fiillerin “açık bir rızaya gerek duyulmaksızm girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi”, suçun daha az cezayı gerektiren nitelikli unsuru olarak tanımlanmıştır.
“İşyeri” “işçinin çalıştığı yer, çalışılan yer, ticari ve sınai kuruluş”, “bir görevin yapıldığı yer, işçinin iş sözleşmesine göre çalıştığı yer” anlamlarına gelmektedir. Eklenti ise, işyerinin “kullanılış amaçlarından herhangi birim tamamlayan, kolaylaştıran bina ve yapılar”dır.
116/2.fıkranın uygulanmasında, 1.fıkrada söz konusu olan koşullar aranacaktır. Bu bakımdan 116/1.fıkranın maddi unsuru ile ilgili olarak yapılan açıklamalar 2.fıkrada tanımlanan suç bakımından da geçerlidir. Yasa koyucu bu suçun oluşabilmesi için, suça konu olan işyeri ve eklentilerinin açık bir rızaya gerek duyulmak- sızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan bir işyeri ve eklentisi olmasını aramaktadır. Şu halde herkesin herhangi bir koşulu yerine getirmeksizin girebileceği örneğin, lokanta, banka şubesi, sinema, tiyatro, kahvehane, market gibi umuma açık yerlere, halka açık oldukları sırada girildiği takdirde suç oluşmayacaktır. Zira hak sahipleri bu gibi yerlere isteyenin girmesi hususunda daha başlangıçta rızalarını örtülü olarak açıklamış sayılırlar. Ancak bu sayılan umuma açık yerlere, halka açık olmadıkları zamanlarda, örneğin açılma saati gelmeden veya mesai saatleri dışında, işhanı veya işyerinin kullanılış amacına göre herkesin girmesine izin verilmeyecek konuma getirildikten sonra rıza İtilafına girilmesi halinde de bu suç oluşacaktır. Keza, avukatlık bürosu, şirket binası ve özel muayenehane gibi izinle veya randevu alınarak girilebilen yerlere rıza hilafına girilmesi veya rızayla girildikten sonra çıkmaya davet edildiği halde çıkılmaması bu suçu oluşturacaktır.
TCK m 116 Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçun Manevi Unsuru
Konut dokunulmazlığının ihlali suçu, kasten işlenebilir. Kanunda failin belirli bir saikle hareket etmesi aranmadığından bu suçun manevi unsuru bakımından genel kast gerekli ve yeterlidir. Ayrıca özel kast aranmaz, failin saiki önem taşımaz. Buradaki kast, failin, başkasının konut veya eklentisine kendisini oradan çıkarmak hakkını haiz kimsenin rızası olmadığını bildiği halde isteyerek girmek veya rızasıyla girdikten sonra çıkmamak iradesidir. Bu suçun taksirle işlenmesi mümkün değildir.
TCK m 116 Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçun Hukuka Aykırılık Unsuru
Bu suça özgü özel bir hukuka uygunluk nedeni öngörülmemiştir. Ancak, kanunun hükmü ve amirin emri (24.md.), meşru savunma ve zorunluluk hali (25/1- 2.md.) bu suçlar bakımından hukuka uygunluk nedeni oluşturabilir.
TCK m 116 Konut Dokunulmazlığının İhlali Cezayı Artıran Nitelikli Unsurlar
Konut dokunulmazlığını ihlal suçuna ilişkin cezayı artıran nitelikli unsurlar 116/4.fıkrada ve hürriyete karşı işlenen bazı suçlar için “ortak hüküm” olarak düzenlenen 119.maddede yer almaktadır.
TCK m 116 Konut Dokunulmazlığının İhlali 116/4.fıkrada yer alan nitelikli unsurlar Bunlar fiilin cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesidir.
Fiilin cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle işlenmesi
Bu nitelikli unsurun mevcut sayılabilmesi için cebir veya tehdidin konut dokunulmazlığını ihlal suçunu işleyebilmek için kullanılması, yani konuta rıza hilafına “girmek” veya rızaya dayalı olarak girdikten sonra çıkmaya davet edilmesine karşın “çıkmamak” için cebir veya tehdide başvurulmuş olması gerekir. Cebir veya tehdidin birlikte olması gerekmez, bunlardan biriyle suçun işlenmesi yeterlidir. “Cebir”, kişiye karşı fiziki güç kullanmak suretiyle, onun veya bir üçüncü kişinin iradesi ve davranmışları üzerinde zorlayıcı bir etki meydana getirilmesidir. Cebre maruz kalan kişi, bu fiziki gücün meydana getirdiği acının etkisiyle belli bir davranışta bulunmaya zorlanmaktadır. “Tehdit” halinde ise, kişi bir saldırının, kötülüğün ileride meydana geleceği bildirilerek korkutulmaktadır. Burada, failin isteğinin yerine getirilmemesi koşuluna bağlı kılınmış bir saldırı veya kötülüğün meydana getirileceği mağdura bildirilmektedir. Tehdit konusu saldırının gerçekleştirilmesi ya da gerçekleştirilmemesi önemli değildir. Failin kullandığı sözler ya da yaptığı davranışların mağdur üzerinde ciddi bir korku oluşturmaya elverişli ve yeterli olması halinde tehdidin varlığından söz edilebilir. Tehdidin mutlaka fail tarafından gerçekleştirilmesi gerekmez. Fail adına hareket eden üçüncü bir kişinin böyle bir saldırıyı gerçekleştireceğini mağdura iletmesi de yeterlidir.
Fiilin gece vakti işlenmesi
konut dokunulmazlığını ihlal suçunun gece vakti işlenmesi cezayı artıran nitelikli bir unsurdur.
YTCK.nun 6/1-e bendine göre, ceza kanunlarının uygulanmasında “gece vakti” deyiminden, güneşin batmasından bir saat sonra başlayan ve doğmasından bir saat evvele kadar devam eden zaman süresi anlaşılır. Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun gece vakti işlenmiş olduğunun belirlenebilmesi için suçun işlendiği yerde güneşin doğduğu ve battığı zaman sürelerinin tespit edilmesi zorunludur. Zira, bir ülkenin değişik yerlerinde güneşin doğuş ve batışı ayrı olduğu gibi gün ve aylara göre de değişiklik göstermektedir.
Gece vaktinin belirlenmesi bakımından, güneşin doğuş-batış zamanlarının tespiti hakkındaki istemlerin, 698 sayılı Kanun’a göre, yetkili ve sorumlu kurum olan Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsüne yöneltilip alınacak sonuca göre uygulama yapılması gerekmektedir.
TCK m 116 Konut Dokunulmazlığının İhlali 119/1.maddede yer alan nitelikli unsurlar
“Ortak hüküm” başlıklı 119/1. fıkrada konut dokunulmazlığının ihlali suçunun cezasının artırılmasını gerektiren nitelikli unsurlar gösterilmiştir. Bunlar, suçun; silahla, kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle, birden fazla kişi tarafından birlikte, var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak, kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle bu suçun işlenmesidir. Bu nitelikli unsurlardan birinin veya birkaçının gerçekleşmesi halinde 116.madde uyarınca verilecek olan ceza, 119/1.fıkra hükmüne göre bir kat artırılacaktır. 116/4. ve 119/1.fıkralardaki nitelikli hallerden birden fazlasının varlığı halinde ayrıca 61.madde uyarınca temel ceza belirlenirken bu durumun teşdit nedeni olarak gözetilmesi gerekir. Bu nitelikli haller bakımından 119.maddede yapılan açıklamalara bakılmalıdır.
TCK m 116 Konut Dokunulmazlığının İhlali Hafifletici Nedenler
Konut dokunulmazlığının ihlali suçuna özgü, daha az cezayı gerektiren özel bir neden öngörülmemiştir.
TCK m 116 Konut Dokunulmazlığının İhlali Teşebbüs
Konut dokunulmazlığının ihlali suçu “girmek” veya “çıkmamak” şeklindeki fiillerle tamamlandığından sırf hareket suçu niteliğindedir. Maddi unsuru “girme” nin oluşturduğu durumlarda, icra hareketleri parçalara ayrılabildiği takdirde bu suça teşebbüs mümkündür. Ancak maddi unsurun ikinci gerçekleştiriliş biçimi olan “çıkmama” hareketinde, “çıkmamak” fiili bir durum oluşturduğundan ve bunun ne kadar sürmesi gerektiği kanunda gösterilmediğinden, bu durumda teşebbüs mümkün değildir.
TCK m 116 Konut Dokunulmazlığının İhlali İştirak
Bu suç iştirak bakımından bir özellik göstermez. Bu itibarla suça müşterek fail, azmettiren veya yardım eden düzeylerinde iştirak mümkündür. Suçun birden fazla kişi tarafından müşterek fail sıfatıyla sorumluluğu gerektirecek şekilde işlenmesi halinde faillerin cezası 119/1.fıkra hükmü uyarınca bir kat artırılacaktır.
TCK m 116 Konut Dokunulmazlığının İhlali İçtima
YTCK.nun 119/2.fıkrasında bu suç açısından özel bir içtima kuralı getirilmiştir. Buna göre, konut dokunulmazlığının ihlali suçunun işlenmesi amacıyla ve işlenmesi sırasında kullanılan cebir, kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesine sebebiyet vermişse, fail ayrıca bu ağır neticelerden dolayı (87.md.) cezalandırılacaktır. Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama halleri dışındaki yaralanmalar bu suçun nitelikli (cebir) unsurunu oluşturduğundan, bileşik suç (42.md.) hükmü uyarınca bu yaralanmadan dolayı faile ayrıca ceza verilmez.
Konut dokunulmazlığını ihlal suçu genel olarak başka suçların işlenmesine vasıta olarak işlenen bir suçtur. Bu suçun işlenmesi suretiyle girilen konutta hırsızlık, yağma, adam öldürme gibi başka suçlar işlendiği takdirde fail ayrıca bu suçlardan dolayı gerçek içtima kuralı uyarınca cezalandırılacaktır. Birden fazla kişinin ortak kullandığı konuta girilmesi halinde eylem tek suçu oluşturur. Bu suçun, zincirleme suç (43.md.) biçiminde işlenmesi de mümkündür.
TCK m 116 Konut Dokunulmazlığının İhlali Kovuşturma
Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun basit (temel) şekillerinin (116/1 ve 2.fıkradaki suçların) soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Şikâyet hakkı, fiil neticesinde konut dokunulmazlığı ihlal edilen kişilere aittir. Bunlardan birinin 73.madde uyarınca fiilin ve failin kim olduğunu öğrendiği tarihten itibaren ancak zamanaşımı süresini geçirmemek koşuluyla altı aylık sürede şikâyette bulunması gerekir. Maddenin 4.fıkrası ile 119/1.fıkranın uygulanmasını gerektiren nitelikli hallerde soruşturma ve kovuşturma C.Başsavcıhğınca genel hükümlere göre re’sen yapılır. CMK’nun 6.12.2006 tarih ve 5560 sayılı Kanunun 24.maddesi ile değişik 253/lb-3.alt bendi uyarınca şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın konut dokunulmazlığının ihlali (116.md.) suçunda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulması gerekir. YTCK.nun 142.maddesine 5560 sayılı Kanunla eklenen 4.fıkra hükmü uyarınca, hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla konut dokunulmazlığının ihlali suçunun işlenmesi halinde bu suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için şikâyet aranmaz. Bu durumda, suçun C.Başsavcıhğınca re’sen soruşturularak takibi gerekir.
TCK m 116 Konut Dokunulmazlığının İhlali Görevli Mahkeme
Maddenin 1. ve 2.fıkralarındaki suçlara bakma görevi sulh ceza mahkemesine, 4.fıkradaki nitelikli halde ise asliye ceza mahkemesine aittir (5235 s.K. 10-11.md.).
TCK m 116 Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçun Yaptırımı
1.fıkradaki suçun yaptırımı altı aydan iki yıla kadar hapis, 2.fıkradaki suçun yaptırımı altı aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır. 116/4.fıkradaki nitelikli unsurların varlığı halinde suçun yaptırımı ise bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıdır. 119/l.fıkrada yer alan nitelikli hallerden birinin veya birkaçının varlığı halinde temel ceza bu nedenle bir kat (bir defa olmak üzere) artırılacaktır. Birden fazla nitelikli halin 61.madde uyarınca temel cezanın belirlenmesi sırasında teşdit nedeni olarak gözetilmesi gerekir.
TCK m 116 Konut Dokunulmazlığının İhlali Dava Zamanaşımı
Bu suçların dava zamanaşımı süresi 66/1-e bendi uyarınca sekiz yıldır. Ancak 116/4.fıkrada yer alan nitelikli unsurların yanı sıra 119/1.fıkradaki nitelikli hallerin de birlikte uygulanması halinde 66/3.fıkra hükmü uyarınca dava zamanaşımı 66/1-d bendi gereğince onbeş yıllık süreye tabi olacaktır.