Soruşturma Nedir? Soruşturma Nasıl Başlar?
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 2. maddesinde yer alan tanım uyarınca, Kanuna göre yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evreyi ifade eder. Bu evrede suç haberinin gerçekliği araştırılır ve bu konuya ilişkin deliller toplanır. Kovuşturma evresine gerek duyulup duyulmayacağı bu evrenin sonunda savcı tarafından toplanan delillere göre ortaya çıkar. Eğer soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe85 oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler. İddianamenin mahkeme tarafından kabulüyle de kovuşturma evresine geçilir. Ancak savcı, topladığı delillere göre suçun işlendiği hususunda yeterli şüpheye düşmemişse iddianame düzenlemez ve böylece kovuşturmaya yer olmadığı kararı vermekle yetinir.
SORUŞTURMA EVRESİNİN ÖZELLİKLERİ
Soruşturmanın Gizliliği
Kanunun başka hüküm koyduğu hâller saklı kalmak ve savunma haklarına zarar vermemek koşuluyla soruşturma evresindeki usul işlemleri gizlidir (CMK m. 157). Bu düzenlemenin temel gerekçesi “lekelenmeme hakkı’’dır. Ayrıca böylece delillerin toplanmasında da kolaylık olur; karartı İmalarının önüne geçilir.
Soruşturmanın gizliliği kuralı kapsamında şüpheli veya mağdura dosyayı inceleme hakkı tanınmamış, bu hak müdafi ve vekile tanınmıştır (CMK m. 153). Nitekim Kanun’un 234/1-a-2 maddesinde mağdur ile şikâyetçinin Cumhuriyet savcısından belge isteme hakkı soruşturmanın gizlilik ve amacını bozmamak koşuluna tabi tutulmuştur.
Soruşturmanın Yazıldığı
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 169/2. maddesi, her soruşturma işleminin tutanağa bağlanacağını öngörmekle soruşturma evresinin yazılı olduğu kuralını ortaya koymuş olmaktadır. Söz konusu tutanak, adlî kolluk görevlisi, Cumhuriyet savcısı veya sulh ceza hâkimi ile hazır bulunan zabıt kâtibi tarafından imza edilecektir. Müdafi veya vekil sıfatıyla hazır bulunduğu işlemlerle ilgili tutanakta avukatın isim ve imzasına da yer verilir. Tutanak, işlemin yapıldığı yeri, tarihi, başlama ve bitiş saatini ve işleme katılan veya ilgisi bulunan kimselerin isimlerini içerir. İşlemde hazır bulunan ilgililerce onanmak üzere tutanağın kendilerini ilgilendiren kısımları okunur veya okumaları için kendilerine verilir. Bu husus tutanağa yazılarak ilgililere imza ettirilir. İmzadan kaçınma hâlinde nedenleri tutanağa geçirilir.
Soruşturma evresi yazılı olmak zorundadır. Çünkü soruşturma evresinde toplanan delillerin kovuşturma evresine intikal ettirilebilmesi gerekir ki bu deliller kovuşturma evresinde tartışılabilsin.
Soruşturmanın Dağınıklığı
Soruşturma görevi esasen başsavcılığındır. Bu nedenle, yetkili başsavcı bir işin soruşturmasında değişik savcıları görevlendirebileceği gibi aynı anda birden fazla savcıyı da görevlendirebilir.
Bununla birlikte Cumhuriyet savcısı soruşturmayı yürütürken başsavcı kendisine adli yönden alınacak kararlar bakımından talimat veremez.
Kolluk için de aynı durum geçerli olup, bir soruşturmada bütün işlemleri aynı kolluk personelinin yürütmesi düşünülemez.
Sonuç olarak, soruşturma işlemleri farklı zamanlarda, ayrı kişilerce ve ayrı yerlerde yapılabilir; aralarında bir bağ yoktur. Bu da soruşturmanın dağınık olduğu anlamına gelir.
Soruşturmanın Kurala Bağlı Olmayışı
Kanunumuzda kovuşturma evresinin yürüyüşüne ilişkin olarak sıkı şekli kurallar getirilmişken, aynı şeyi soruşturma evresi için söylememiz mümkün değildir.
Ne kolluk ne savcı soruşturma evresinde çok dar bir kalıba sokulmuştur. Bu bağlamda örneğin, tanıkların ne zaman dinleneceği, aramanın yapılacağı zaman, tutuklama talebinde bulunup bulunmama gibi hususlarda hep takdir yetkisi söz konusudur. Ancak tabi ki sahip olunan takdir yetkisi sınırsız olmayıp, soruşturmanın amacı ve konusu buradaki sınırı belirler. Ayrıca soruşturma evresinde de hukuk devleti ilkeleri geçerlidir.
SORUŞTURMA EVRESİNİN BAŞLAMASI
Resen Öğrenme
Savcının veya kolluğun suçu doğrudan öğrenmesi durumuna resen öğrenme adını vermekteyiz. Bu durumda, suçun öğrenilmesi için bir aracı bulunmamakta, suç bizzat öğrenilmektedir. Bu da suçun bizzat bu kimselerin önünde işlenmesi, basından öğrenilmesi veya bir suçun soruşturması sırasında başka bir suçun öğrenilmesi gibi hâllerde söz konusu olabilir.
İhbar veya Şikâyet Yoluyla Öğrenme
Suçtan zarar gören kimseler dışındaki kişilerin suçun işlendiğini bildirmesine ya da suçtan zarar gören kişinin (şikâyet adı altında olsa da) takibi resen yapılan bir suçun işlendiğini bildirmesine ihbar adını vermekteyiz. Suçtan zarar görenin (takibi şikâyete bağlı) suçun soruşturulması ve kovuşturulması talebine ise şikâyet adı verilmektedir. Şikâyetten farklı olarak ihbarda bir süre sınırlaması söz konusu değildir.
Bir kamu görevinin yürütülmesiyle bağlantılı olarak işlendiği iddia edilen bir suç nedeniyle, ilgili kurum ve kuruluş idaresine yapılan ihbar veya şikâyet, gecikmeksizin ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir (CMK m. 158/4).
Kanunumuzun 158/5. maddesi ihbar ve şikâyetin yazılı veya sözlü olarak yapılabileceğini öngörmektedir. Dolayısıyla ne ihbar ne de şikâyet şekil şartına bağlanmıştır. Sözlü olarak yapılması durumunda bu beyan bir tutanağa geçirilir. İhbarda bulunanın adının gizli tutulması mümkündür. Ayrıca failin adının verilmesi de şart değildir.
7078 sayılı Kanun ile Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 158. maddesine şöyle bir fıkra eklenmiştir: “İhbar ve şikâyet konusu fiilin I suç oluşturmadığının herhangi bir I araştırma yapılmasını gerektirmeksizin açıkça anlaşılması veya s ihbar ve şikâyetin soyut ve genel 8 nitelikte olması durumunda soruşturma yapılmasına yer olmadığına I karar verilir. Bu durumda şikâyet I edilen kişiye şüpheli sıfatı verilemez. Soruşturma yapılmasına yer I olmadığına dair karar, varsa iharda bulunana veya şikâyetçiye bildirilir ve bu karara karşı 173 üncü maddedeki usule göre itiraz I edilebilir. İtirazın kabulü hâlinde Cumhuriyet başsavcılığı soruşturma işlemlerini başlatır. Bu fıkra J uyarınca yapılan işlemler ve verilen kararlar, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya, mahkeme tarafından görülebilir.
Söz konusu düzenlemeye göre, daha önce Cumhuriyet savcısı kural olarak soruşturmayı ya kovuşturmaya yer olmadığına karar vererek ya da iddianame düzenleyerek sonlandırmakta iken soruşturmaya yer olmadığına dair i karar ile hukuken henüz soruşturma açılmadan önüne gelen ceza hukukuna ilişkin bir uyuşmazlığı sonlandırabilecektir. Bu karar aslında bir yandan 4483 sayılı Kanun’daki işleme koymama kararına benzemektedir ve Cumhuriyet savcısı, ihbar ve şikâyet konusu 1 fiilin suç oluşturmadığı herhangi bir araştırma yapılmasını gerektirmeksizin açıkça anlar veya ihbar ve şikâyet soyut ve genel nitelikte ise soruşturma yapılmasına yer olmadığına karar verecektir, j Böylece kişiye de şüpheli sıfatı verilmemiş olacaktır.
Yukarıda da bahsi geçtiği üzere, yürütülen soruşturma sonucunda kovuşturma evresine geçildikten sonra suçun şikâyete bağlı olduğunun anlaşılması halinde; mağdur açıkça şikâyetten vazgeçmediği takdirde, yargılamaya devam olunacaktır (CMK m. 158/7). Öğretide buna “sessiz şikâyet” adının verildiğini görmekteyiz.
Öte yandan CMK 159/1 hükmü uyarınca, “Bir ölümün doğal nedenlerden meydana gelmediği kuşkusunu doğuracak bir durumun varlığı veya ölünün kimliğinin belirlenememesi halinde; kolluk görevlisi, köy muhtarı ya da sağlık veya cenaze işleriyle görevli kişiler, durumu derhâl Cumhuriyet Başsavcılığına bildirmekle yükümlüdürler.” Bu da özel bir ihbar yükümlülüğü olarak Kanun’da düzenlenmiştir. Böyle bir durumda Cumhuriyet savcısı tarafından yazılı izin verilmedikçe ölü gömülemez. Uygulamada bu yazılı izin belgesi “defin ruhsatı” olarak adlandırılmaktadır.
Tutanakla Öğrenme
Duruşma sırasında bir suç işlenmesi durumunda mahkeme doğrudan o suçun cezasını veremeyecektir. Zira “davasız yargılama olmaz.” Böyle bir durumda mahkemenin yapması gereken, durumu bir tutanakla tespit ederek tutanağı başsavcılığa göndermektir. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 205. maddesi de bunu şu şekilde ifade etmektedir: “Bir kimse, duruşma sırasında bir suç işlerse, mahkeme olayı tespit eder ve bu hususta düzenleyeceği tutanağı yetkili makama gönderir; gerek görürse failin tutuklanmasına da karar verebilir. ”
Talep ve Müracaat
Belli resmi kişiler veya makamlar tarafından yapılan ve savcılığı bağlayan bir şikâyet olan istem (talep) ile savcılığı bağlamayan bir şikâyet olan başvuru (müracaat) da suçları takiple yükümlü olan başsavcılık makamının suçları öğrenmesini sağlayan yollardır.
SORUŞTURMA İŞLEMLERİ
Savcının Görev ve Yetkileri
Yukarıda da zikrettiğimiz gibi SORUŞTURMA EVRESİNİN PATRONU SAVCIDIR. Soruşturma konusundaki tek yetkili ve görevli makam kendisidir. Kolluk ise ancak ona yardımcı olabilir; tek başına yetki kullanamaz.
Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar (CMK m. 160/1). Bu amaçla savcı, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür. Böylece soruşturma görevini üstlenen Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için objektif olmak ve sadece sanığın aleyhine değil, lehine olan hususları da araştırmak ve kaybolma ihtimali bulunan delilleri toplamak zorundadır. Bu araştırmalar sonucunda, suçun işlendiğini ortaya koyan yeterli delile ulaşırsa, iddianame düzenlenir.
Cumhuriyet savcısı, doğrudan doğruya veya emrindeki adlî kolluk görevlileri aracılığı ile her türlü araştırmayı yapabilir; 160. maddede yazılı sonuçlara varmak için bütün kamu görevlilerinden her türlü bilgiyi isteyebilir. Cumhuriyet savcısı, adlî görevi gereğince nezdinde görev yaptığı mahkemenin yargı çevresi dışında bir işlem yapmak ihtiyacı ortaya çıkınca, bu hususta o yer Cumhuriyet savcısından söz konusu işlemi yapmasını ister (CMK m. 161/1).
Adlî kolluk görevlileri, elkoydukları olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri emrinde çalıştıkları Cumhuriyet savcısına derhâl bildirmek ve bu Cumhuriyet savcısının adliyeye ilişkin bütün emirlerini gecikmeksizin yerine getirmekle yükümlüdür (CMK m. 161/2).
Cumhuriyet savcısı, adlî kolluk görevlilerine emirleri yazılı; acele hâllerde, sözlü olarak verir. Sözlü emir, en kısa sürede yazılı olarak da bildirilir (CMK m. 161/3).
Diğer kamu görevlileri de, yürütülmekte olan soruşturma kapsamında ihtiyaç duyulan bilgi ve belgeleri, talep eden Cumhuriyet savcısına vakit geçirmeksizin temin etmekle yükümlüdür (CMK m. 161/4). Keza 332/1. madde de suçların soruşturma ve kovuşturması sırasında Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından yazılı olarak istenilen bilgilere on gün içinde cevap verilmesinin zorunlu olduğunu ortaya koymuştur. Ancak bu süre içinde istenen bilgilerin verilmesi imkânsız ise, sebebi ve en geç hangi tarihte cevap verilebileceği aynı süre içinde bildirilecektir. Bu süre içinde bildirim yapmayan kamu görevlileri hakkında TCK m. 257 (Görevi Kötüye Kullanma) hükmü uygulanır. Haklarında kamu davasının açılması, izin veya karar alınmasına bağlı bulunan kişiler hakkında, yasama dokunulmazlığı saklı kalmak üzere, doğrudan soruşturma yapılır (CMK m. 332/2).
Kanun tarafından kendilerine verilen veya kanun dairesinde kendilerinden istenen adliye ile ilgili görev veya işlerde kötüye kullanma veya ihmalleri görülen kamu görevlileri ile Cumhuriyet savcılarının sözlü veya yazılı istem ve emirlerini yapmakta kötüye kullanma veya ihmalleri görülen kolluk âmir ve memurları hakkında Cumhuriyet savcılarınca doğrudan doğruya soruşturma yapılır. Vali ve kaymakamlar hakkında 2.12.1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri, en üst dereceli kolluk amirleri hakkında ise, hâkimlerin görevlerinden dolayı tâbi oldukları yargılama usulü uygulanır.
7072 sayılı Kanun ile Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 161. maddesine eklenen fıkra ile vali ve kaymakamların kişisel suçları hakkında soruşturma ve kovuşturma yapma yetkisinin, ilgilinin görev yaptığı yerin bağlı olduğu bölge adliye mahkemesinin bulunduğu yerdeki il Cumhuriyet başsavcılığı ve aynı yer ağır ceza mahkemesine ait olduğu, ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü hâllerinde soruşturmanın genel hükümlere göre yapılacağı düzenleme altına alınmıştır. Vali ve kaymakamların görev suçları ile ilgili soruşturma yapılması ise 4483 sayılı Kanun’da düzenlenmekte olup, anılan Kanun’un 12/1. maddesine göre, valilerle ilgili hazırlık soruşturması Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı veya Başsavcı vekili, kaymakamlarla ilgili olarak ise il Cumhuriyet başsavcısı veya başsavcıvekili tarafından yapılır.
7078 sayılı Kanun ile de milletvekili soruşturmalarında yetki hususunda bir düzenleme yapılmış ve seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma yapma yetkisinin, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve bu yer ağır ceza mahkemesine ait olduğu, soruşturmayı Cumhuriyet Başsavcısı veya görevlendireceği vekilinin bizzat yapacağı, başsavcı veya vekilinin, suçun işlendiği yer Cumhuriyet savcısından soruşturmanın kısmen veya tamamen yapılmasını isteyebileceği, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde suçun işlendiği yer Cumhuriyet savcısının zorunlu olan delilleri toplayacağı ve gerekmesi hâlinde alınacak kararlar bakımından bulunduğu yer sulh ceza hâkimliğinden talepte bulunabileceği belirtilmiştir.
Öte yandan Türk Ceza Kanununun 302, 309, 311, 312, 313, 314, 315 ve 316 ncı maddelerinde düzenlenen suçlar hakkında, görev sırasında veya görevinden dolayı işlenmiş olsa bile Cumhuriyet savcılarınca doğrudan soruşturma yapılacaktır. Bununla beraber 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununun 26 ncı maddesi hükmünün saklı olduğu unutulmamalıdır.
Ayrıca yetkisizlik kararı ile gelen bir soruşturmada Cumhuriyet savcısı, kendisinin de yetkisiz olduğu kanaatine varırsa yetkisizlik kararı vererek yetkili savcılığın belirlenmesi için soruşturma dosyasını, yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesine gönderecektir. Mahkemece bu konuda verilen karar kesindir.
Sulh Ceza Hâkiminin Görev ve Yetkileri
Cumhuriyet savcısı, ancak hâkim tarafından yapılabilecek olan bir soruşturma işlemine gerek görürse, istemlerini bu işlemin yapılacağı yerin sulh ceza hâkimine bildirir. Sulh ceza hâkimi istenilen işlem hakkında, kanuna uygun olup olmadığını inceleyerek karar verir ve gereğini yerine getirir (CMK m. 162).
Suçüstü hâli ile gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, Cumhuriyet savcısına erişilemi- yorsa veya olay genişliği itibarıyla Cumhuriyet savcısının iş gücünü aşıyorsa, sulh ceza hâkimi de bütün soruşturma işlemlerini yapabilir (CMK m. 163/1).
Kolluk âmir ve memurları, sulh ceza hâkimi tarafından emredilen tedbirleri alır ve araştırmaları yerine getirirler (CMK m. 163/2).
SORUŞTURMANIN SONA ERMESİ
Soruşturma ana hatlarıyla iki şekilde sona erebilir. Birincisi kamu davasının açılması, İkincisi ise kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesidir. Ancak bununla beraber soruşturma sonucunda uzlaşma olmazsa ön ödeme uygulanarak ya da koşullar oluşmuşsa uzlaşmayla da soruşturmanın sona ermesi mümkündür. Ayrıca “kamu davasının açılmasının ertelenmesi” müessesi de soruşturmanın sona erme yollarından biridir.