Rücuan Tazminat Davaları Hakkında Önemli İpuçları
Davanın, iş kazasının meydana geldigği veya davalılardan birisinin ikametgahının bulundugğu iş mahkemesinde, iş mahkemesi bulunmayan yerlerde ise iş mahkemesi sıfatı ile asliye hukuk mahkemelerinde açılıp goüruülmesi gerekir.
Ruücuan tazminat davaları sigortalılık tuürleri ve bunların duüzenlendigği kanunlara goüre bir ayrım yapılarak anlatılmaya çalışılacaktır.
İİş kazası ve meslek hastalıgğına ilişkin sorumlulugğun yasal dayanakları 506 sayılı Kanun’un ilgili maddeleri iken, sonradan yuüruürluügğe giren 5510 sayılı Kanun ile sorumluluk sınırlarında degğişiklikler yapılmıştır. OÜ ncelikle, oünuümuüze gelecek uyuşmazlıkların hangi kanundaki duüzenleme esas alınarak çoüzuümlenmesi gerektigği uüzerinde durulmalıdır.
Kanunların geriye yuüruümesi veya yuüruümemesi konusunda mevzuatımızda genel bir huükuüm yoktur. Ancak toplum barışının temel dayanagğı olan hukuka ve oüzellikle kanunlara karşı guüveni sagğlamak ve hatta kanun koyucunun keyfi hareketlerine engel olmak için, oügğretide kanunların geriye yuüruümemesi esası kabul edilmiştir. Buna goüre gerek oüzel hukuk ve gerekse kamu hukuku alanında, kural olarak her kanun ancak yuüruürluügğe girdigği tarihten sonraki zamanda meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanır, o tarihten oünceki zamana rastlayan olaylara ve ilişkilere uygulanmaz. Hukuk guüvenligği bunu gerektirir. Kanunların geriye yuüruümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralının istisnalarından birini, beklenen (ileride kazanılacagğı umulan) haklar oluşturmaktadır. Kamu duüzeni ve genel ahlaka ilişkin kurallar yoünuünden de kanunların geriye yuüruümesi soüz konusudur. Yargılama hukukunu duüzenleyen kanunlar da ilke olarak geçmişe etkilidir (Prof. Dr. Necip Bilge, Hukuk Başlangıcı, 14. Bası, Turhan Kitabevi, Ankara, 2000, sh: 193-194; Prof. Dr. A. Şeref Goüzuübuüyuük, Hukuka Giriş ve Hukukun Temel Kavramları, 18.Bası, Turhan Kitabevi, Ankara 2003, sh: 73).” (HGK 13.10.2004 t., 2004/10-528 E.,2004/533 K. Sayılı İİçtihadı)
5510 sayılı Kanun’un 21 inci maddesiyle yeniden getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin huükmuünuün anılan kanunun yuüruürluügğuü oüncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan ruücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir duüzenleme bulunmadıgğı gibi ruücuan tazmine ilişkin duüzenlemenin, kanunun yuüruürluügğuü oüncesinde olup bitmiş olay ve ilişkilere uygulanmasını gerektirir, yukarıda sıralanan istisnai durumlar kapsamında degğerlendirilemeyecegği yoünuü de goüzetilerek uyuşmazlıkların, iş kazasının meydana geldigği tarihte yuüruürluükte bulunan kanun esas alınarak çoüzuümlenmesi gerekir. ( Y. 10. HD 26.04.2011 tarih ve 4642 – 6076 sayılı Kararı)
506 SAYILI KANUN KAPSAMINDA RÜCUAN TAZMİNAT DAVALARI
506 sayılı Kanun’da, sigortalılara uzun vadeli sigorta kolları esas alınarak bagğlanan aylıkların ruücuâuna imkaân veren bir duüzenleme bulunmamaktadır. OÜ rnegğin, iş kazası sonucu olmaksızın, uüçuüncuü kişilerin kusurlu davranışı sonucu oülen sigortalının hak sahiplerine bagğlanan oüluüm aylıkları için ruücuâ edilemez. Ancak kısa vadeli sigorta kollarına ilişkin huükuümler goüzetilerek iş kazası veya meslek hastalıgğı sonucu sigortalıya bagğlanan suürekli iş goüremezlik gelirleri ile iş kazasına dayalı olup olmadıgğına bakılmaksızın yapılan tedavi giderleri ile oüdenen geçici iş goüremezlik oüdenekleri için ruücuâa imkaân veren duüzenlemeler bulunmaktadır.
5510 sayılı Kanun’un yuüruürluügğe girdigği 01.10.2008 tarihinden oünce meydana gelen iş kazaları sonucu % 10 ve daha fazla oranda suürekli iş goüremezlik kaybına ugğrayan sigortalıya, sigortalının oüluümuü halinde ise hak sahiplerine yaptıgğı sosyal sigorta yardımları nedeniyle SGK Başkanlıgğı’nın meydana gelen zararlarının ruücuan tahsili isteminin yasal dayanagğı olan 506 sayılı Kanun’un 26. maddesine goüre, “iş kazası ve meslek hastalıgğı, işverenin kastı veya işçilerin sagğlıgğını koruma ve iş guüvenligği ile ilgili mevzuat huükuümlerine aykırı hareketi veya suç sayılabilir bir hareketi sonucu olmuşsa, kurumca sigortalıya ya da hak sahibi kimselerine yapılan veyahut ileride yapılması gerekli bulunan her tuürluü giderlerin tutarları ile gelir bagğlanırsa bu gelirlerinin 22. maddede belirtilen tarifeye goüre hesaplanacak sermaye degğerleri toplamı (Anayasa Mahkemesi’nin 23/11/2006 tarihli ve E:2003/10 K:2006/106 sayılı Kararı ile bu fıkrada geçen “sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak uüzere” boüluümuü iptal edilmiştir) kurumca işverene oüdettirilir.
İİş kazası veya meslek hastalıgğı, uüçuüncuü bir kişinin kastı veya kusuru yuüzuünden olmuşsa kurumca buütuün sigorta yardımları yapılmakla beraber zarara sebep olan uüçuüncuü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara Borçlar Kanunu huükuümlerine goüre ruücuâ edilir. Bu duüzenlemeye goüre işverenin kuruma karşı sorumlulugğu, maddede sayılan belli eylem ve davranışlardan oluşan bir alanla sınırlıdır. Bu sorumluluk, tamamen kendine oüzguü bir sorumluluktur ve iş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortası priminin işverence oüdenmesi nedeniyle geniş oülçuüde sınırlandırılmış bulunması, belirleyici ve ayırıcı oüzelligğini oluşturmaktadır. İİşverenin bu eylem ve davranışları, sırasıyla ve kanunun anlatımıyla işverenin kastı, işverenin, işçilerin sagğlıgğını koruma ve iş guüvenligğiyle ilgili mevzuat huükuümlerine aykırı hareketi ve işverenin suç sayılır eyleminden ibarettir. İİşveren, bu davranış ve eylemlerinden sadece birinin varlıgğı durumunda dahi sorumludur. Ancak anılanların dışında bir durum, eylem ve davranışta sorumlu olmayıp iş kazasında kusurlu olanlar davacı kurumun bagğladıgğı gelirin ilk peşin sermaye degğeri, sosyal yardım zammının ilk peşin degğeri, tedavi masrafları ve geçici iş goüremezlik oüdenekleri toplamından kusurlarına karşılık gelen miktar kadar sorumludur (Y. 10. HD 17.03.2009 tarih ve 2008/19680 – 2009/3909 sayılı Kararı).
Ancak trafik kazası veya trafik iş kazası sonucu yaralanan sigortalının tedavi masraflarıyla sınırlı olarak 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesiyle degğişen 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinde, zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesiyle tahsil edilen primin bir kısmının SGK Başkanlıgğı’na aktarılması ile trafik kazalarından kaynaklanan tedavi giderlerinin sigortalı olup olmadıgğına bakılmaksızın kurum tarafından sagğlanacagğı, 6111 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesi uyarınca geçmişe yoünelik 3 yıl için ayrıca prim aktarılması ile duüzenlemenin, geçmişte meydana gelen trafik kazası sonucu yapılan tedavi yardımlarını da kapsayacagğı belirtilmiştir. Bu haktan, sigorta soüzleşmesinin tarafı olan aracın işleteni ve şofoürlerinin yararlanması gerekmekte olup poliçe limiti kapsamında kalan tedavi giderleri nedeniyle bunların sorumlulukları sona erecektir. Ancak zorunlu sigorta teminat tutarlarını aşan tedavi giderlerinin, zarara sebep olan veya hukuken sorumlu olanlar tarafından karşılanacagğı, bu kişiler açısından poliçe limitini aşan kısım yoünuünden sorumlugğun devam edecegği kabul edilmelidir. Buna goüre yasal şartların gerçekleşmesi durumunda, kurum, trafik kazası sonucu yapılan tedavi giderleri için rucuâ edemeyecek olup yasal duüzenleme oüncesinde açılan davalarda, konusu kalmadıgğından karar verilmesine yer olmadıgğına karar verilerek bu durumun, yasadaki duüzenlemeden kaynaklandıgğı goüzetilerek tedavi giderleri ile ilgili olarak tarafların lehine veya aleyhine avukatlık uücreti ve yargılama giderine de huükmedilmemesi gerekir. Dava, yasal degğişikligğin yuüruürluügğuünden sonraki bir tarihte açılmış ise tedavi giderleri yoünuünden talebin reddine karar verilebilecektir (Y. 10. HD 06.12.2011 tarih ve 8870 – 17331; Y.10. HD 30.11.2012 tarih ve 17275-23850 sayılı Kararları).
Kurum Zararından Kusura Dayalı Sorumluluk
Kusur raporlarının 506 sayılı Kanun’un 26, (kazanın meydana geldigği tarihte yuüruürluükte olan) 1475 sayılı Kanun’un 73. veya 4857 sayılı Kanun’un 77. ve İİşçi Sagğlıgğı ve İİş Guüvenligği Tuüzuügğuü’nuün 2 vd. maddelerine uygun olarak duüzenlenmesi gerekir. 1475 sayılı Kanun’un 73. maddesi; “her işveren, işyerinde işçilerin sagğlıgğını ve iş guüvenligğini sagğlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sagğlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yuükuümluüduür. İİşçiler de, işçi sagğlıgğı ve iş guüvenligği hakkındaki usul ve şartlara uymakla yuükuümluüduürler. İİşverenler, makinelerin kullanılmasından dogğacak tehlikelerden ve bu hususta oünceden alınabilecek tedbirlerden işçileri muünasip bir şekilde haberdar etmek zorundadırlar’’ duüzenlemesini, 4857 sayılı Kanun’un 77. maddesi; “işverenler işyerlerinde iş sagğlıgğı ve guüvenligğinin sagğlanması için gerekli her tuürluü oünlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sagğlıgğı ve guüvenligği konusunda alınan her tuürluü oünleme uymakla yuükuümluüduürler. İİşverenler işyerinde alınan iş sagğlıgğı ve guüvenligği oünlemlerine uyulup uyulmadıgğını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sagğlıgğı ve guüvenligği egğitimini vermek zorundadırlar…” duüzenlemelerini içermektedir. Anılan duüzenlemeler, işçiyi goüzetim oüdevi ve insan yaşamının uüstuün degğer olarak korunması geregğinden hareketle; salt mevzuatta oüngoüruülen oünlemlerle yetinilmeyip bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştıgğı aşama uyarınca alınması gereken oünlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır. Kusur oran ve aidiyetlerinin belirlenmesi için davaya konu iş kazasında iş guüvenligği ve işçi sagğlıgğı konularında uzman bilirkişi aracılıgğı ile yukarıda açıklanan yoünteme uygun olarak kusur incelemesi yapılmalı, ihlal edilen mevzuat huükuümleri, zararlı sonuçların oünlenmesi için koşulların taraflara yuükledigği oüzen ve dikkat yuükuümuüne aykırı davranışın dogğurdugğu sonuçlar, ayrıntılı olarak irdelenip kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır.
Kusur aidiyeti belirlenirken, Borçlar Kanunu’nun 53. maddesindeki duüzenleme geregği, ceza davasında mahkumiyetine karar verilenler yoünuünden, kusur oranı bagğlayıcı degğilse de, kusurlulugğuna ilişkin kesinleşen maddi olgunun hukuk haâkimini bagğlayacagğı goüzetilmelidir (Y. 10. HD 28.02.2012 tarih ve 2012/1742 2012/3378 sayılı Kararı).
506 sayılı Yasa’nın 26. maddesine goüre iş kazasının meydana gelmesinde kısmen veya tamamen kaçınılmazlıgğın bulunması durumunda, kurumun kaçınılmazlık oranındaki zararına katlanması gerekmekte olup bunun için başkasına ruücuâ edemeyecektir. Ancak kaçınılmazlık olgusu belirlenirken, maddi olayın ne şekilde oluştugğu kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmeli, ihlal edilen mevzuat huükuümleri belirlenirken, zararlı sonuçların oünlenmesi için durum ve koşulların taraflara yuükledigği oüzen ve dikkatin neler oldugğunun eksiksiz bilinerek, kusur raporuna ve dava dosyasına yansıtılması, işyerinde iş guüvenligği ile ilgili tuüm tedbirlerin alınmasına ragğmen kaza oluşmuşsa bu takdirde kaçınılmazlıgğın varlıgğından soüz edilebilecegği guünuümuüz teknolojisinde alınabilecek oünlemlerin bulundugğu hallerde olayın salt kaçınılmazlık sonucu meydana geldigğinin kabulünün isabetli olmayacağı gözetilmelidir (Y. 10.HD 03.07.2012 tarih ve 13419 – 13235 sayılı kararı; Y. 10. HD 01.12.2011 tarih ve 2010/8217 – 2011/16816 sayılı kararı).
Aynı maddenin son fıkrasına goüre aynı iş kazası sonücü oülen sigortalının küsürüna kurum katlanacak olup buna isabet eden zararları için, oülen sigortalının hak sahiplerine veya başka birisine ruücuâ edemeyecektir.
Meslek hastalıgğı nedeniyle yapılan sosyal sigorta yardımlarının ruücuan tahsili isteminde, meslek hastalıgğının oluşmasına neden olan aynı nitelikteki işyerlerinin işverenleri arasında muüteselsil sorumluluk soüz konusu degğildir ve her işveren kendi kusuru karşılıgğı kurum zararından sorumludur.
Kurum Zararından Kusursuz Sorumluluk
506 sayılı Kanun’un 26. maddesine goüre işverenin sorumlulugğu kusur esasına dayanmakta ise de aynı kanunun 10 ve 87. maddeleri kusursuz bile olsa sorumlulugğu yoünuüne gidilebilecegğini oüngoürmektedir.
İİş kazası geçiren sigortalının işe alındıgğına dair işe giriş bildirgesinin 506 sayılı Kanun’un 9. maddesinde belirtilen yasal suüre içerisinde kuruma verilmemiş olması halinde, işverenin sorumlulugğunun dayanagğı 506 sayılı Kanun’un kusursuz sorumluluk ilkesini içeren 10. maddesi olup (varsa) digğer kusurluların zarardan birlikte sorumlulugğu ise 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 51. maddesindeki duüzenlemeden kaynaklanır.
506 sayılı Kanun’un 4447 Sayılı Kanun ile degğişik 9. maddesine goüre işveren çalıştıracagğı kimseleri, işe başlatmadan oünce oürnegği kurumca hazırlanacak işe giriş bildirgeleriyle kuruma dogğrudan bildirmekle veya bu belgeleri iadeli taahhuütluü olarak goündermekle yuükuümluüduür. İİnşaat işyerlerinde işe başlatılacak kimseler için işe başladıkları guün kuruma veya iadeli taahhuütluü olarak postaya verilen işe giriş bildirgeleri ile kuruma ilk defa işyeri bildirgesi verilen işyerlerinde işe alınan işçiler için en geç bir ay içinde kuruma verilen veya iadeli taahhuütluü olarak goünderilen işe giriş bildirgeleri de suüresi içinde verilmiş sayılır. Kanunda yapılan degğişiklik yuüruürluügğe girdigği 08.09.1999 tarihinden itibaren başlayacak çalışmalar yoünuünden geçerli olup anılan tarih oüncesi doünem için çalışılmaya başlanılmasından itibaren 1 aylık suüre içinde kuruma bildirilecegği belirtilmekteydi.
Burada dikkat edilmesi gereken hususlardan birisi, işe giriş bildirgesinin kanunda belirtilen suürede verilmemesinin dogğrudan 10. maddede duüzenlenen kusursuz sorumluluk nedeni olmayıp işe giriş bildirgesi suüresinde verilmeyip iş kazasının meydana gelmesinden oünce kuruma verilmesi veya inşaat işyerlerindeki iş kazasının çalışmaya başlanılan guün meydana gelmesi durumlarında kusursuz sorumluluk halinden bahsedilemeyecektir.
08.09.1999 tarihi oüncesine ilişkin olarak iş kazasının işe giriş tarihinden itibaren 1 aylık suürede meydana gelmesi durumunda da 10. madde sorumlulugğundan bahsedilemez. Ayrıca işe giriş bildirilmemiş olsa bile iş yerinin yasa kapsamına alınmasından itibaren 1 aylık suüre dolmadan iş kazasının meydana gelmesi durumunda da 10. madde açısından sorumluluk yoluna gidilemeyecektir.
4447 sayılı kanun ile degğişik 506 sayılı Kanun’un 9. maddesinde, işe giriş bildirgesinin, işe girişten 1 guün oünce degğil işe başlatılmadan oünce kuruma verilmesi veya iadeli taahhuütluü olarak postaya verilmesi gerektigği belirtilmiştir. Bu durumda, işe başlatmadan oünce veya aynı guün ancak iş kazasından oünce kuruma verildigğinin veya iadeli taahhuütluü olarak postaya verildigğinin ispatı durumunda da işveren, 10. maddeden sorumlu olmayacaktır. Kuşkusuz bu durumun ispatı davalı işverene ait olacaktır (YHGK 19.03.2008 tarih ve 10-54-266 sayılı Kararı; Y. 10. HD 08.05.2012 tarih ve 6465-7639 sayılı Kararı).
Borçlar Kanununun 51. maddesindeki duüzenleme birden çok kişinin, gerek haksız eylem, gerek soüzleşme ve gerekse kanun gibi sebeplerden ve aynı zarar için zarara ugğrayana karşı sorumlugğu durumunda, bunlar arasında Borçlar Kanununun 50. maddesinde yer alan bir zarara ortaklaşa sebep olanlar hakkındaki sorumlulugğa ilişkin kuralların uygulanma geregğine yer vermiştir. Ancak kusurlu olanların sorumlu olacagğı miktarın tespiti, 506 sayılı Kanun’un 10 ve 26. maddeleri yoünuünden farklılık goüsterdigğinden, bu yoünuün açıklıgğa kavuşturulması gerekir.
506 sayılı Kanun’un 10. maddesine dayalı tazmin sorumlulugğu haâlinde; aynı Kanun’un 26. maddesine ilişkin davalardaki tazmin sorumlulugğundaki gibi kurum zararının tazmin sorumlularının kusurları karşılıgğı miktarla sınırlanması kuralının kıyas yoluyla uygulanması gerektigği ancak 10. maddenin oüngoürduügğuü sorumluluk haâlinin 26. maddeye oranla farklı ve daha agğır bir sorumluluk haâlini oüngoürmuüş olması nedeniyle işverenin, 506 sayılı Kanun’un 9 ve 10. maddesi kapsamındaki sorumluluk sınırını oluşturan miktar belirlenirken, iş kazasında işverenin kabul edilmesi gereken % 100 oranında kusurundan, Borçlar Kanunu’nun 43, 44. maddeleri uyarınca sigortalının muüterafik kusurunun % 50 sinden az olmayacak şekilde bir hakkaniyet indirimi yapılmak suretiyle hesaplama yapılması, Yargıtay’ın konuya ilişkin yerleşik içtihatlarının geregğidir. Ayrıca davanın Borçlar Kanunu’nun 51. maddesinde duüzenlenen teselsuül huükuümleri dogğrultusunda açıldıgğı haâllerde birlikte sorumlu olanların muüşterek kusurla hareket etmemiş olmaları nedeniyle, kusurlu uüçuüncuü kişinin, 506 sayılı Kanun’un 26/2. maddesine uygun olarak kusur sorumlulugğu dahilinde belirlenen kurum zararından sorumlu olacagğı, muünhasıran 10. maddeden kaynaklanan sorumlulugğun ise işverene ait olacagğı, tuüm kusurun uüçuüncuü kişide olması veya olayın tuümuüyle kaçınılmazlık sonucu ortaya çıkması durumunda dahi işverenin 10. madde uyarınca ve yukarıda belirlenen ilkeler dogğrultusunda oluşan kurum zararının takdir edilecek bir oranıyla sorumlu tutulması gerekir.
İİşverenin 506 sayılı Kanun’un 10. maddesine goüre sorumlulugğu; kusursuzluk ilkesine dayanır. İİş kazasında işverenin hiç kusuru olmasa bile şayet sigortalının işe girişi suüresinde kuruma bildirilmemişse kurumca yapılan sosyal sigorta yardımlarından 10. maddeye goüre sorumlu tutulması gerekir.
Asıl işverenin sorumlulugğunun duüzenlendigği 87. maddedeki, “sigortalılar uüçuüncuü bir kişinin aracılıgğı ile işe girmiş ve bununla soüzleşme yapmış olsalar bile bu kanunun işverene yuükledigği oüdevlerden dolayı aracı olan uüçuüncuü kişi ile birlikte asıl işveren de sorumludur. Bir işte veya bir işin boüluüm veya eklentilerinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran uüçuüncuü kişiye aracı denir’’ duüzenlemesine goüre de taşeronun (aracı) sigortalıyı işe alması durumunda, işverenin kusuru olmasa bile taşeronun kusurundan taşeronla birlikte sorumlu olacakları huükme bagğlanmıştır.
Bu duüzenlemeler paralelinde, 506 sayılı Kanun’un 10. veya 87. maddelerinin uygulanmasının soüz konusu oldugğu durumlarda şayet işyeri işveren vekilince yoünetiliyorsa, maddelerde goüsterilen “işveren” deyiminin yerine “işveren vekili” deyimi ikame olunacak ve işverenin sorumlu oldugğu durumun sonuçlarına işveren vekili de katlanmak zorunda kalacaktır.
Dolayısıyla kanun koyucu 10. ve 87. maddelerde oldugğu gibi oüzel bir duüzenleme getirmedikçe, hukukumuza goüre işverenin kusuru nedeniyle kusuru bulunmaması durumunda işveren vekilini kurumun ruücuâ alacagğından sorumlu tutmak muümkuün degğildir.
İlk Peşin Değerli Gelirin Belirlenmesi
Peşin degğer gelecekte oüdenecek gelirlerin, yaş, kesilme ihtimali ve kurumca belirlenecek iskonto oranı dikkate alınarak hesaplanan tutarını ifade etmekte olup 506 sayılı Kanun’un 26. maddesi, iş kazası ve meslek hastalıgğı nedeniyle yapılan oüdemeler yanında, bagğlanan gelirin başladıgğı tarihteki ilk peşin sermaye degğerinin, maddenin oüngoürduügğuü koşullara bagğlı olarak, işveren ya da uüçuüncuü kişilerden tazmini olanagğını oüngoürmuüştuür.
Suürekli iş goüremezlik nedeniyle bagğlanan peşin sermaye degğerli gelirin hesabındaki temel unsurlardan olan (gelir bagğlama kararlarındaki kontrol kaydı sonucu veya davalı/davalıların itirazı nedeniyle 506 sayılı Kanun’un 109. maddesi çerçevesindeki proseduür uyarınca degğişmesi halinde) iş goüremezlik oranındaki degğişim, 506 sayılı Yasa’nın 96/4. maddesindeki ayrık durum dışında, bagğlanan peşin sermaye degğerli gelir ile buna bagğlı olarak tazmini gereken tutarın da degğişmesine neden oldugğundan, tazmin sorumluluk sınırlarının iş goüremezlik oranındaki degğişim goüzetilerek belirlenmesi zorunlulugğu bulunmaktadır.
Sigortalının, başlangıçta belirlenen çalışma guücuü kaybı oranının kesinleşmesi için bir kontrol kaydının bulunması durumunda, kontrol kaydı sonucu araştırılmalı yeni bir kontrol kaydı varsa sonucu beklenmeli; kurum uünitesince veya Sosyal Sigorta Yuüksek Sagğlık Kurulu tarafından belirlenen çalışma guücuü kaybı oranı Kurum yoünuünden bagğlayıcı ise de sigortalı veya iş kazası nedeniyle sorumlulugğu bulunan kişilerin belirlenen çalışma guücuü kaybı oranına itiraz hakları bulundugğundan, 506 sayılı Kanun’un 109. maddesindeki proseduür işletilerek çalışma guücuü kaybı oranı belirlenmeli, belirlenen oranın gelirin bagğlanmasında esas alınan çalışma guücuü kaybı oranından duüşuük olması durumunda, gelirin ilk peşin degğeri bu orana goüre belirlenmelidir.
İşveren Vekili ve Sorumluluğu
İİşveren vekili, 506 sayılı Kanun’un 4. maddesinde, “işveren nam ve hesabına işin yoünetimi goürevini yapan kimseler işveren vekilidir” şeklinde tanımlanmış, anılan maddenin devamındaki “bu kanunda geçen işveren deyimi işveren vekilini de kapsar (Degğişik: 14/5/1985 – 3203/1 md.). İİşveren vekili bu Kanun’da belirtilen yuükuümluüluüklerinden dolayı aynen işveren gibi sorumludur huükmuü ile işveren vekilinin sorumlulugğunun kapsamı belirlenmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25.09.1996 tarih, 1996/370 Esas ve 1996/623 Karar sayılı açıklandıgğı uüzere; 506 sayılı Kanun’un 26. maddesine dayalı olan davalarda, işveren kusurlu olsa bile kusuru bulunmayan işveren vekilinin sorumlulugğu soüz konusu olmayıp işveren vekilinin, işverenin kusurundan kurum zararını tazminle sorumlu tutulması, 26. maddenin hem lafzına hem de amacına aykırı duüşer. Anılan maddede işveren vekili kusursuz olsa bile işverenin kusurundan sorumlu tutulabilecegğini oüngoüren hiçbir huükuüm yer almış degğildir.
506 sayılı Kanun’un 4. maddesinde duüzenlenen, oüzellikle “bu kanunda geçen işveren deyimi işveren vekilini de kapsar” şeklinde getirilen huükuüm, işveren vekilinin yuükuümluüluüklerini goüstermek amacına yoüneliktir. Zira kanunda işverenin goürevleri ilgili maddelerde sayılmıştır. İİşveren vekili de o goürevleri aynen işveren gibi yerine getirecektir. Getirmedigği takdirde işverene uygulanan yaptırımlar kendisi için de geçerli olacaktır.
İş Kazasından Kaynaklanmayan Sigorta Yardımlarından Üçüncü Kişilerin Sorumluluğu
506 sayılı Kanun’un 39. maddesindeki, “kastı veya suç sayılır hareketi ile sigortalının, eşinin veya çocugğunun hastalanmasına sebep olan kimseye, bu kanun geregğince hastalık sigortasından yapılan her tuürluü giderler tazmin ettirilir” duüzenlemesi dayanak olan ruücuâ davalarında kurumun zararını oluşturan tedavi gideri varsa geçici iş goüremezlik gideri oüdemesi toplamının, kusurları oranında uüçuüncuü kişilerden tahsili gerekir.
Trafik kazasından kaynaklanan tedavi giderleri yoünuünden, 6111 sayılı Kanun’un 59 ve geçici 1. maddeleri ile yapılan ve yukarıda anlatılan duüzenlemeler, burada da geçerli olacaktır.
5510 SAYILI KANUN KAPSAMINDA RÜCUAN TAZMİNAT DAVALARI
Kurum Zararından Kusura Dayılı Sorumluluk
5510 sayılı Kanun’un 21. maddesindeki, “iş kazası ve meslek hastalıgğı, işverenin kastı veya sigortalıların sagğlıgğını koruma ve iş guüvenligği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu kanun geregğince yapılan veya ileride yapılması gereken oüdemeler ile bagğlanan gelirin başladıgğı tarihteki ilk peşin sermaye degğeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak uüzere kurumca işverene oüdettirilir. İİşverenin sorumlulugğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır.
İİş kazasının, 13 uüncuü maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen suürede işveren tarafından kuruma bildirilmemesi halinde, bildirim tarihine kadar geçen suüre için sigortalıya oüdenecek geçici iş goüremezlik oüdenegği, kurumca işverenden tahsil edilir.
Çalışma mevzuatında sagğlık raporu alınması gerektigği belirtilen işlerde, boüyle bir rapora dayanılmaksızın veya eldeki rapora aykırı olarak buünyece elverişli olmadıgğı işte çalıştırılan sigortalının, bu işe girmeden oünce var oldugğu tespit edilen veya buünyece elverişli olmadıgğı işte çalıştırılması sonucu meydana gelen hastalıgğı nedeniyle, kurumca sigortalıya oüdenen geçici iş goüremezlik oüdenegği işverene oüdettirilir.
İİş kazası, meslek hastalıgğı ve hastalık, uüçuüncuü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken oüdemeler ile bagğlanan gelirin başladıgğı tarihteki ilk peşin sermaye degğerinin yarısı, zarara sebep olan uüçuüncuü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara ruücuâ edilir.
İİş kazası, meslek hastalıgğı ve hastalık; kamu goürevlileri, er ve erbaşlar ile kamu idareleri tarafından goürevlendirilen digğer kişilerin vazifelerinin geregği olarak yaptıkları fiiller sonucu meydana gelmiş ise, bu fiillerden dolayı haklarında kesinleşmiş mahkuâmiyet kararı bulunanlar hariç olmak uüzere, sigortalı veya hak sahiplerine yapılan oüdemeler veya bagğlanan gelirler için kurumuna veya ilgililere ruücuâ edilmez. Ayrıca iş kazası veya meslek hastalıgğı sonucu oüluümlerde, bu kanun uyarınca hak sahiplerine bagğlanacak gelir ve verilecek oüdenekler için iş kazası veya meslek hastalıgğının meydana gelmesinde kusuru bulunan hak sahiplerine veya iş kazası sonucu oülen kusurlu sigortalının hak sahiplerine, kurumca ruücuâ edilmez.”
Bu duüzenlemenin dayanak oldugğu davalarda;
İİlk fıkra için yukarıda anlatılan 506 sayılı Kanun’un 26. maddesi çerçevesindeki gibi kusur incelemesi yapılarak degğerlendirme yapılmalıdır. Kurumun işverenden ruücu alacagğının yasal temelinin halefiyet veya basit ruücu oldugğu henuüz belirlenememiştir.
İİkinci ve uüçuüncuü fıkralarda degğinilen durumların soüz konusu olması halinde geçici iş goüremezlik oüdenegği olan kurum zararının tuümuünden işveren sorumludur. Kusur incelemesi yapılmaz.
Doürduüncuü fıkra için; 506 sayılı Kanun’un 26. maddesi çerçevesindeki gibi kusur incelemesi yapılır. Sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken oüdemelerin tuümuünuün kusuru karşılıgğından uüçuüncuü kişi sorumludur. Gelirin başladıgğı tarihteki ilk peşin sermaye degğerinin yarısının kusuru karşılıgğından uüçuüncuü kişi sorumludur.
Kurum Zararından Kusursuz Sorumluluk
5510 sayılı Kanun’un 8. maddesinde, sigortalı bildirimi ile ilgili olarak, muülga 506 sayılı Kanun’un 9. maddesinin 08.09.1999 tarihinden itibaren yuüruürluükte olan huükmuüne paralel bir duüzenlemeye yer verilmiştir.
Kusursuz sorumluluk halinin duüzenlendigği 5510 sayılı Kanun’un 23. maddesindeki, “sigortalı çalıştırmaya başlandıgğının suüresi içinde sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirilmemesi halinde, bildirgenin sonradan verildigği veya sigortalı çalıştırıldıgğının kurumca tespit edildigği tarihten oünce meydana gelen iş kazası, meslek hastalıgğı, hastalık ve analık halleri sonucu ilgililerin gelir ve oüdenekleri Kurumca oüdenir.
Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, Kurumca yapılan ve ileride yapılması gerekli bulunan her tuürluü masrafların tutarı ile gelir bagğlanırsa bu gelirin başladıgğı tarihteki ilk peşin sermaye degğeri tutarı, 21 inci maddenin birinci fıkrasında yazılı sorumluluk halleri aranmaksızın, işverene ayrıca oüdettirilir” huükmuü geregğince bu davalarda, 506 sayılı Kanun’un 10. maddesi yoüntemince inceleme yapılır.
UZUN VADELI SIGORTA KOLLARINDAN BAĞLANAN AYLIKLARDA RÜCUAN TAZMİNAT DAVALARI
506 sayılı Kanun’da, uzun vadeli sigorta kollarından bagğlanan aylık yoünuünden ruücuâ edilebilecegğine ilişkin bir duüzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle, kusuru olsa bile, bagğlanan aylıklar yoünuünden uüçuüncuü kişilere ruücuâ edilemez. Ancak gerek 1479 sayılı Esnaf Bagğ-Kur Kanunu’nun 63. maddesinde, gerekse 2926 sayılı Tarım Bagğ-Kur Kanunu’nun 47. maddesinde, haksız fiil sonucu uzun vadeli sigorta kollarından bagğlanan aylıkların ruücuâ durumu duüzenlenmiştir.
2926 sayılı Kanun’un “ÜÜ çuüncuü Şahısların Sorumlulugğu” başlıklı 47. maddesinin 4956 sayılı Kanun’un 56. ve 5073 sayılı Kanun’un 16/d maddeleriyle yuüruürluükten kaldırılmış bulunması yine 4956 sayılı Kanun’un 54. maddesi ile 2926 sayılı Kanun’a eklenen ek 3. maddeyle 1479 sayılı Kanun’un “uüçuüncuü kişinin sorumlulugğuna” ilişkin huükmuünuün 2926 sayılı Kanun’a tabi sigortalılar hakkında da uygulanacagğının belirtilmesi karşısında, Bagğ- Kur sigortalılarına yapılan sosyal sigorta yardımları nedeniyle meydana gelen kurum zararının ruücuâ hakkının yasal dayanagğı olan 1479 sayılı Kanun’un 63. maddesine goüre; “uüçuüncuü bir kimsenin suç sayılır hareketi ile bu kanunda sayılan yardımların yapılmasını gerektiren bir halin dogğmasında, kurum, sigortalı veya hak sahiplerine gerekli buütuün yardımları yapar. Ancak kurum, yapılan bu yardımların ilk peşin degğeri için uüçuüncuü kişilere, istihdam edenlere … ve digğer sorumlulara ruücuâ eder…” duüzenlemesiyle, uüçuüncuü kişinin sorumlulugğu yoluna gidilebilmesi için, “suç sayılır hareketi” ile yardımların yapılmasına neden olma koşulu oüngoüruülmuüştuür. Ruücuâ edilebilmesi için uüçuüncuü kişinin suç sayılır hareketinin, 1479 sayılı Kanun’da yazılı yardımların yapılmasını gerektirecek nitelikte olması gerekmektedir. Kurumun yapmış oldugğu yardımları sorumlulara ruücuâ edebilmesini sagğlayan uüçuüncuü kişinin suç sayılır hareketi, Tuürk Ceza Kanunu kapsamında degğerlendirilmelidir. Bu yoün, zararla uüçuüncuü kişinin eylemi arasında uygun neden-sonuç bagğlantısının varlıgğını zorunlu kılmaktadır. Egğer boüyle bir bagğlantı yoksa uüçuüncuü kişinin yardımlardan sorumlu tutulması duüşuünuülemez. Madde huükmuünuün oüngoürduügğuü “suç”la çerçevelenmiş sınırlı bir sorumluluk bulundugğu ortadadır.
1479 sayılı Kanun’un 63. maddesinde, kusur sorumlulugğunun yanında, istihdam edenler ve digğer sorumlular duüzenlemesine yer verilmiştir. OÜ zellikle, trafik kazalarında, salt aracın kayden maliki olunması nedeniyle sorumluluk yoluna gidilemeyecek ise de “digğer sorumlular” ibaresine aracın işleteninin girdigği, kusuru bulunmasa bile suüruücuünuün kusurundan dolayı sorumlu tutulması gerektigği goüzetilmelidir. Aracın işleteni ise araçtan ekonomik olarak yararlanan ve araç uüzerindeki eylemli egemenligği kullanan kişidir.
1479 sayılı Kanunu’nun (83, 84, geçici 10 ve ek geçici 6. maddesi hariç olmak uüzere) 63. ve digğer maddeleri 01.10.2008 tarihinde yuüruürluügğe giren 5510 sayılı Kanun’un 106. maddesi ile yuüruürluükten kaldırılmış, uzun vadeli sigorta kolları bakımından uüçuüncuü kişinin sorumlulugğuna ilişkin olarak 5510 sayılı Kanun’un 39. maddesi ile “uüçuüncuü bir kişinin kastı nedeniyle maluâl veya vazife maluâluü olan sigortalıya veya oüluümuü halinde hak sahiplerine, bu Kanun uyarınca bagğlanacak aylıgğın başladıgğı tarihteki ilk peşin sermaye degğerinin yarısı için kurumca zarara sebep olan uüçuüncuü kişilere ruücuâ edilir. Burada sigortalılar yoünuünden bir ayrıma gidilmemiştir. Hizmet soüzleşmesine dayalı çalışmaları nedeniyle sigortalı olan birisinin de, 01.10.2008 tarihinden sonra kasten oülduüruülmesi durumunda, hak sahiplerine bagğlanan aylıgğın ilk peşin degğerinin yarısı için uüçuüncuü kişinin kusuru karşılıgğı ruücuâ imkanı bulunmaktadır.
Maluâlluük, vazife maluâlluügğuü veya oüluüm hali, kamu goürevlilerinin veya er ve erbaşlar ile kamu idareleri tarafından goürevlendirilen digğer kişilerin vazifelerinin geregği olarak yaptıkları fiiller sonucu meydana gelmiş ise, bu fiillerden dolayı haklarında kesinleşmiş mahkuâmiyet kararı bulunanlar hariç olmak uüzere, sigortalı veya hak sahiplerine yapılan oüdemeler veya bagğlanan aylıklar için kurumca, kurumuna veya ilgililere ruücuâ edilmez şeklinde duüzenlenme yapılmıştır.
5237 sayılı Tuürk Ceza Kanunu’nun “Kast” başlıklı 21. maddesine goüre kanunun suç saydıgğı bir eylem dolayısıyla kişinin cezalandırılabilmesi için, kural olarak eylemin kasten işlenmiş olması gerekir.
Kastın unsurları:
Öngörme Unsuru; Failin kasten hareket etmiş sayılabilmesi için, sonuç alt unsuru da dahil olmak uüzere yasal tanımda yer alan tuüm unsurları oüngoürmuüş yani onları bilmiş olması gerekir.
İsteme (irade) Unsuru; Bir şeyin bilinmiş olması, o şeyin aynı zamanda istenmiş oldugğunu goüstermez. OÜ ngoürme, aynı zamanda isteme anlamına gelmez. Bu nedenle, failin kasten hareket ettigğini soüyleyebilmek için, başta kanunda tanımlanan sonuç alt unsuru olmak uüzere, oüngoürduügğuü tuüm hususları aynı zamanda istemiş olması gerekir.
Failin oüngoürduügğuü ile istedigği arasında uygunluk varsa yani oüngoürduügğuü sonuca ulaşmak için iradesini harekete geçirmişse, kastı oluşmuş sayılır ve bundan sorumlu tutulur.
5510 sayılı Kanun’un 39. maddesi, 1479 sayılı Kanun’un 63. maddesiyle karşılaştırıldıgğında; “suç sayılır hareket” yerine “kast”; “ilk peşin degğer” yerine “ilk peşin sermaye degğerinin yarısı” oülçuütuü getirilerek 1479 sayılı Kanun’a oranla daha dar kapsamlı bir içerik oluşturmuş olup bu duüzenlemenin amacı; “kasti” hareketiyle sigortalı veya sigortalının oüluümuü halinde hak sahiplerine aylık bagğlanmasına neden olan uüçuüncuü kişiye kısmen de olsa medeni ceza vermek ve kuruma gelir sagğlamaktır.
5510 sayılı Kanun’un 39. maddesi huükmuüne goüre kurumun ruücuâ hakkı, uüçuüncuü kişinin sadece kasıtlı fiili haline oüzguülenmiştir. Yasanın açık ve buyurucu huükmuüne goüre uüçuüncuü kişi, kasta dayanmayan fiili sonucunda sigortalının maluâl kalmasına veya oüluümuüne neden olmuş ise, sigortalıya veya hak sahiplerine bagğlanan aylıkların ilk peşin degğerinin yarısından sorumlu tutulması muümkuün degğildir.