Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

Ödeme Emri Nedir? Ödeme Emrine Nasıl İtiraz Edilir?

Ödeme Emri Nedir? Ödeme Emrine Nasıl İtiraz Edilir?

Takip talebini alan icra dairesi, takip talebine uygun bir ödeme emri düzenleyerek borçluya gönderir (İİK m. 60/I, 61/I). İcra müdürünün alacağın varlığını, nereden kaynaklandığını, vadesini veya şarta bağlı olup olmadığını, zamanaşımına uğrayıp uğramadığı gibi hususları araştırma yetkisi yoktur.

Ödeme emrinde nelerin bulunacağı İcra İflâs Kanunu’nun 60. maddesinde belirtilmiştir. Ödeme emri temelde iki bölümden oluşur. Bunlar, takip talebinde yer alan alacaklıya, borçluya ve takip konusu alacağa ilişkin kayıtlar (yani taraflara ve alacağa ilişkin bilgi) ile ihtar kısmıdır.

Takip talebinde yer alan kayıtlar dışında ihtar kısmında,
• Borcun ve giderlerin yedi gün içinde ödenmesi,
• Borçlunun bir itirazı varsa bunu yedi gün içinde icra dairesine bildirmesi,
• Yedi gün içinde itiraz edilmediği ve borç da ödenmediği takdirde aynı süre içinde mal beyanında bulunulması, mal beyanında bulunulmazsa, hapisle tazyik olunacağı, ayrıca mal beyanında bulunulmaz ya da gerçeğe aykırı mal beyanında bulunulursa hapisle cezalandırılacağı,
• Borç ödenmez veya itiraz edilmezse, takibe devam edileceği hususları yer alır.

Bu ihtarda yer alması gereken hususlar tam olarak belirtilmezse borçlu bunun sonuçlarına da katlanmaz. Örneğin, ihtarda yer almazsa, borçlunun mal beyanı sebebiyle cezalandırılması mümkün değildir.

İcra müdürü, ödeme emrini borçlu sayısından bir fazla düzenler. Bu ödeme emrinden birisi icra dairesindeki dosyaya konur, diğeri ise borçluya tebliğ edilir. Nüshalar arasında fark bulunursa borçluya tebliğ edilen nüsha esas alınır (İİK m. 60/III, IV).

Ödeme emrinin hüküm ve sonuçları, ödeme emrinin borçluya tebliği ile doğar. İcra memuru, yerine getirmesi gereken bir konuda, ödeme emrini kanuna uygun göndermezse borçlu şikâyet yoluna başvurabilir.

Borçlu usulüne uygun gönderilmiş bir ödeme emrine süresi içinde itiraz edebileceği gibi etmeyebilir de. Borçlu ödeme emrine itiraz ederse takip durur, takibin durması için borçlunun başkaca bir işlem yapmasına gerek yoktur. Duran takibe devam edebilmek için, alacaklının bu itirazı hükümden düşürmesi gerekir. Borçlu, ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, ödeme emri, dolayısıyla takip kesinleşir.

Ödeme emrine İtiraz etmeyen borçlu iki şekilde davranabilir:
• Borçlu borcunu tamamen öderse takip sona erer.
• Takibe itiraz etmeyen borçlunun borcunu ödememesi durumunda, yedi günlük itiraz süresi içinde mal beyanında bulunması gerekir. Borçlu borcunu ödemez ve mal beyanında da bulunmazsa veya gerçeğe aykırı mal beyanında bulunursa, hem mal beyanında bulunmamaktan (veya yalan beyanda bulunursa yalan beyanda bulunmaktan) dolayı alacaklının şikâyeti ile cezalandırılır (İİK m. 60/I, b. 4; 337, 338) hem de icra takibine devam edilerek borçluya karşı haciz istenebilir (İİK m. 78).

Mal beyanında bulunulması takibe devam edilmesine engel oluşturmaz. Mal beyanında bulunulmaması da takibe devamı engellemez, mal beyanında bulunulmasa dahi takibe devam edilebilir.

Ödeme Emrine İtiraz Sebepleri

Borçlu, kendisine gönderilen ödeme emrine karşı, borcun doğmadığı, borcun sona erdiği, zamanaşımına uğradığı, vadesinin gelmediği, şarta bağlı olduğu veya senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığı, borcunun ödeme emrinde belirtildiği kadar olmadığı gibi itirazları bulunuyorsa, bunları ödeme emrine itiraz yoluyla icra dairesine bildirmelidir.

İtiraz, imzaya itiraz ve borca itiraz şeklinde ikiye ayrılır.

İmzaya İtiraz

Alacaklının bir adî senede dayanarak takip yapması durumunda, borçlu bu senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığı yönünde itiraz ederse bu, imzaya itirazdır (İİK m. 60/II, b. 3; 62/V). Resmî senetler için bu şekilde itiraz mümkün değildir. Takibin dayanağı bir resmî senet ise ve altında borçlunun imzası bulunmakla birlikte borçlu, bu imzanın kendisine ait olmadığını iddia ediyorsa, bu durumda ödeme emrine imzaya itiraz şeklinde karşı koyamaz, yapacağı şey genel mahkemelerde bir sahtelik davası açmaktır (menfi tespit davası, İİK m. 72; HMK m. 208).

Borçlu, imzaya itirazını ayrıca ve açıkça belirtmelidir; aksi halde senet altındaki imzayı kabul etmiş sayılır. Örneğin, sadece borca itiraz etmiş olan veya itirazından imzaya itiraz ettiği anlaşılamayan borçlu, takip konusu senet altındaki imzayı ikrar etmiş sayılır.

Borçlu sadece imzaya itiraz edebileceği gibi, imzaya itirazıyla birlikte borca itirazını da ileri sürebilir. Ancak, imzaya itirazla birlikte ileri sürülen borca itirazın birbiriyle çelişmemesi gerekir.

Borca İtiraz

Borçlunun imzaya itiraz dışındaki diğer tüm itirazları, borca itiraz niteliğindedir (İİK m. 60/II, b. 3-4). Bu itirazlar maddi hukuktan kaynaklanan itirazlar olabileceği gibi takip hukukundan kaynaklanan itirazlar da olabilir. Örneğin, borcun ödendiği, zamanaşımına uğradığı maddi hukuka ilişkin bir itirazken, icra dairesinin yetkisine ya da derdest bir takip bulunduğuna ilişkin itiraz takip hukukundan kaynaklanan bir itirazdır.

Borçlu borca itiraz ederken, bunu ayrıca ve açıkça belirtmek zorunda değildir; sadece “itiraz ediyorum” demesi yeterlidir. Ancak borca “kısmî itirazda” bulunan borçlunun, itiraz ettiği borç miktarını ayrıca ve açıkça belirtmesi gerekir; aksi halde ödeme emrine itiraz etmemiş sayılır (İİK m. 62/IV). Örneğin, “borcum bu kadar değildir, itiraz ediyorum” şeklindeki itiraz, geçersizdir. Bununla birlikte, itirazdan, itiraz edilen kısım anlaşılabiliyorsa, bu durumda da kısmî itiraz kabul edilmelidir. Özellikle senette tahrifat yapılarak borç miktarının değiştirildiği yönünde yapılan itirazlarda, tahrifat yapılan miktarla asıl miktar çoğu zaman anlaşılabilmelidir.

İtiraz Sebepleri ile Bağlılık

Borçlu itirazda bulunurken sebep bildirmek zorunda değildir. Ancak, borçlu bildirmiş olduğu itiraz sebepleri ile bağlı olup kural olarak bunları daha sonra değiştirip, genişletemez (İİK m. 63). İcra dairesinde yapılan itirazlarda, itiraz sebepleri ile bağlılık, sadece itirazın kaldırılması için icra mahkemesinde yapılan incelemede geçerli olup, itirazın iptali için genel mahkemelerdeki yargılamada geçerli değildir.

Borçlu, hiç bir sebep bildirmeden sadece itiraz etmişse ve takip adi bir senede dayanıyorsa, senetteki imzayı ikrar etmiş sayılır; daha sonra imzayı inkâr edemez (İİK m. 60/ II, b. 3; m. 62/V).

İtirazında sebep bildirmeyen ya da belirli sebeplere dayanan borçlu, daha sonra icra mahkemesinde itirazın kaldırılması aşamasında, sadece alacaklı tarafından ibraz edilen senet metninden anlaşılabilen borca itiraz sebeplerini ileri sürebilir (İİK m. 63); bunun dışında yeni bir itiraz sebebi ileri süremez.

İtirazın Yapılması

Borçlu, ödeme emrine itirazını doğrudan icra dairesine yapar. İtiraz, kural olarak ödeme emrini gönderen icra dairesine yapılır. Ancak, borçlu, bulunduğu yer icra dairesine de, takibin yapıldığı icra dairesine gönderilmek üzere itirazda bulunabilir. Bu durumda kendisine itiraz için başvurulan icra dairesi borçludan gerekli masrafları almak zorundadır; aksi halde icra memuru bu masraftan şahsen mesul olur (İİK m. 62/I, c. 2).

İtiraz, dilekçe ile veya sözlü olarak yapılabilir (İİK m. 62/I, c. 1), her iki durumda da itiraz tutanağa geçirilir (İİK m. 8/II, Yön. m. 20/II). Borçlu, itirazından her zaman vazgeçebilir veya borcunu ödeyebilir, ancak bunun kayıtsız ve şartsız olması gerekir. Yukarıda belirtildiği üzere, imzaya itiraz, ayrıca ve açıkça yapılmalıdır; kısmi itirazda da itiraz edilen kısmın anlaşılması gerekir.

Borçlu veya vekili, itirazla birlikte dava ve takip işlemlerine esas olmak üzere borçluya ait yurt içinde bir adres bildirmek zorundadır. Borçlunun, adresini değiştirmiş ise, yurt içinde yeni bir adres bildirmek zorunluluğu da vardır. Adresi değişen borçlu yeni bir adres bildirmez, tebliğ memurunca da yurt içindeki yeni adresi tespit edilemezse, takip talebinde gösterilen adrese çıkarılacak tebligat borçlunun kendisine yapılmış sayılır (İİK m. 62/III).

Ödeme emrine itiraz süresi, ödeme emrinin borçluya tebliğinden itibaren yedi gündür (İİK m. 60/II, b. 3; 62/I, c. 1). Borçlu birden fazla ise her borçluya ayrı ayrı ödeme emri tebliği gerektiğinden, her borçlu için ödeme emrine itiraz süresi de ayrı ayrı başlar. Borçlu, yedi gün dolmadan itirazı olmadığını bildirirse, takip kesinleşir; artık bundan sonra borçlu itiraz süresi dolmasa da itiraz edemez.

Gecikmiş İtiraz

İtiraz süresinin kesin olması kuralının istisnası, gecikmiş itirazdır (İİK m. 65). Borçlu, kusuru olmaksızın bir engel sebebiyle süresinde ödeme emrine itiraz edemezse, bu itirazını sonradan yapabilir. Örneğin, borçlunun ödeme emrinin tebliği sırasında ağır hasta olması, bir afetle karşılaşması, tebligatı alamayacak uzun bir seyahate çıkması durumu böyle bir engel sayılır. Gecikmiş itiraz, icra dairesinin bulunduğu yerdeki icra mahkemesine, borçlunun haczedilmiş malları paraya çevrilinceye kadar, engelin ortadan kalktığı günden itibaren üç gün içinde yapılmalıdır. Borçlu, hem süresinde itiraz etmesine engel hâli, hem de itirazını icra mahkemesine bildirir. Bunun üzerine icra mahkemesi, öncelikle takibin durdurulup durdurulmayacağına karar verir, yoksa normal itirazda olduğu gibi, gecikmiş itirazla takip kendiliğinden durmaz.

Gecikmiş itirazı, usulsüz tebligatla karıştırmamak gerekir. Gecikmiş itirazda, itiraz süresi geçmiştir, kanun bu konuda borçluya mazereti sebebiyle ek bir imkân tanımıştır. Oysa, usûlsüz tebligatta süre başlamamıştır. Başlamamış süre işlemeyeceği için, usulsüz tebligat durumunda, gecikmiş itiraz yoluna başvurulamaz. Borçlunun itirazı, alacaklının takip yaparken yatırdığı avanstan karşılanmak suretiyle üç gün içinde alacaklıya bildirilir (İİK m. 62/II).

İtirazın Sonuçları

Süresinde ve usulüne uygun olarak yapılan geçerli bir itiraz, takibi kendiliğinden durdurur (İİK m. 66/I). Gecikmiş itiraz halinde, daha önce icra mahkemesi takibin durmasına karar vermemişse, borçlunun mazeretinin kabulüne karar verilmesiyle takip durur (İİK m. 65/IV, c. 1).

Ödeme emrine itiraz eden borçlu, mal beyanında bulunmak zorunda değildir (İİK m. 60/II, b. 4). Borçlu, kısmî itirazda bulunursa, borcun kabul edilen kısmı için takip kesinleşir ve durmaz; itiraz edilen kısmı için takip durur.

İtiraz üzerine duran takibe, itiraz hükümden düşürülünceye kadar devam edilemez. İtiraz üzerine alacaklı, elindeki belgelerin niteliğine göre, itirazın kaldırılması veya itirazın iptali yoluna başvurabilir.

İTİRAZIN HÜKÜMDEN DÜŞÜRÜLMESİ

İtiraz üzerine takip durur (İİK m. 66). Takibe devam edilmesi için bu itirazın hükümden düşürülmesi gerekir. Bunu sağlamak için kanun, iki yol öngörmüştür. Birincisi itirazın iptali davası (İİK m. 67) ikincisi ise itirazın kaldırılması yoludur (İİK m. 68-70).