NAM-I MÜSTEAR TALEPLİ TASARRUFUN İPTALİ İSTEMİNDE İSPAT
T.C
YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2015/7282
KARAR NO: 2017/9610
KARAR TARİHİ: 25.10.2017
>>NAM I MÜSTEAR TALEPLİ TASARRUFUN İPTALİ İSTEMİNDE İSPAT -BORÇLUNUN KENDİ YAPTIĞI TASARRUFLAR İÇİN DAVA AÇILMASI MÜMKÜN OLDUĞU GİBİ PARASINI KENDİ VERDİĞİ ANCAK MUVAZAALI OLARAK BAŞKASI ADINA TESCİL EDİLEN MALLAR İÇİN DE DAVA AÇILMASI MÜMKÜNDÜR– BU GİBİ TASARRUFLAR NAM I MÜSTEAR OLARAK TA ADLANDIRILMAKTADIR. NAM I MÜSTEHAR SOMUT OLAYA GÖRE BİR ÇEŞİT MUVAZAA OLA BİLECEĞİNDEN HER TÜRLÜ DELİL İLE İSPAT EDİLE BİLİR.
ÖZET: Borçlunun kendi yaptığı tasarruflar için dava açılması mümkün olduğu gibi parasını kendi verdiği ancak muvazaalı olarak başkası adına tescil edilen mallar için de dava açılması mümkündür. Bu gibi tasarruflar nam-ı müstear olarak adlandırılmaktadır. Nam-ı müstear somut olaya göre bir çeşit muvazaa olabileceğinden her türlü delil ile ispat edilebilir. Somut olayda davalı borçlu aleyhine yürütülen bir ceza dosyasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca davalı borçlunun eşi olan H. nin ev hanımı olması, dava konusu gayrımenkulü satın alabilecek gelirinin bulunup bulunmadığının da mahkemece araştırılmadığı anlaşılmaktadır. Ceza dosyasının bekletici mesele yapılarak ve davalı H. nin dava konusu gayrımenkulü tasarruf tarihinde satın alacak gelirinin bulunup bulunmadığı hususları araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde Davacı T. İ. Bankası AŞ vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalılardan M. K.’ın müvekkili bankada çalışırken yapmış olduğu yolsuzluk nedeniyle zimmetine geçirdiği paralardan bir kısmının tahsili için borçlu aleyhine Gümüşhane İcra Müdürlüğünün 2009/601 Esas sayılı takip dosyası ile 24/07/2009 tarihinde icra takibine başlandığını, bankaca yaptıkları mal varlığı araştırmasında M. K.’ın satın aldığı taşınmazlarını ve diğer mal varlığını başlanacak icra takiplerinin etkisinden kurtulmak ve alacaklılarını zarara sokmak kastıyla muvazaalı olarak yakınlarının adına yaptığını veya kendi adına tescil yaptırmayıp eski maliklerin adına devam ettirdiğini, hatta bu amaçla maliki olduğu .. Evleri, .. Etap … Konutları, … Blok, ….Kat, Daire No:… GİRESUN adresindeki diğer taşınmazı diğer davalı eşi H. K. adına tescil ettirdiğinin öğrenildiğini, davalı M. K. hakkında Gümüşhane Başsavcılığının 2009/939 Soruşturma numaralı dosyası ile başlatılan soruşturma neticesinde davalının evinde yapılan arama sonucunda dava konusu dairenin bedelinin 23.500 Euro olduğu ve ödemelerin M. K. tarafından yapıldığının belirlendiğini, davalılardan H. K. ev hanımı olup eşinin maaşından başka herhangi bir gelirinin olmadığını, M. K.’ın ise 23.500 Euro ödeme gücünün bulunmadığını, bu ödemeyi müvekkili bankadan zimmetine geçirdiği paralarla yaptığını, davalı H. K.’ın M. K.’ın ivazsız bağışladığı paralar ile satın aldığı dava konusu taşınmazı yine onun talimatıyla kendi adına tescil ettirdiğini, yani görünürde malikin H. K. ama gerçek malikin M. K. olduğunu, borçlu M. K.’ın nam-ı müstear kurumunu alacaklı müvekkili bankayı zarara uğratmak için bir araç olarak kullanmak istediğini, alacaklı müvekkilinden mal kaçırmak isteyen borçlu nam-ı müstear H. K.’ın iktisap ettiği malı cebri icra tehlikesi geçince kendisine devretmesini istemediğini, muvazaalı olarak satış yapıldığı belli olan davaya konu …ili, …Mahallesi, … pafta, … ada, … parselde kayıtlı mesken nitelikli … Evleri, … Etap .. Konutları, … Blok, …Kat, Daire No:..GİRESUN adresindeki taşınmazın satışının bankaları açısından iptali ile tapu kaydının tashihine gerek olmaksızın alacaklarının cebri icra yoluyla davaya konu taşınmazı sattırarak alacaklarının tahsiline, taşınmazın dava sırasında üçüncü bir şahsa satış ve mülkiyetinin devrinin engellenmesi bakımından teminatsız olarak tapu kaydı üzerine ihtiyat-i tedbir konulmasını ve İİK’nun 281 maddesi uyarınca anılan taşınmaz üzerine ihtiyat-i haciz konulmasını talep ve dava etmiştir.
Davalılara Basın İlan Kurumu vasıtasıyla tebligatın yapıldığı, davalıların davaya cevap vermedikleri ve duruşmalar katılmadıkları anlaşılmıştır.
Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Dava, nam-ı müstear talepli açılmış tasarrufun iptali davasıdır.
Borçlunun kendi yaptığı tasarruflar için dava açılması mümkün olduğu gibi parasını kendi verdiği ancak muvazaalı olarak başkası adına tescil edilen mallar için de dava açılması mümkündür. Bu gibi tasarruflar nam-ı müstear olarak adlandırılmaktadır. Nam-ı müstear somut olaya göre bir çeşit muvazaa olabileceğinden her türlü delil ile ispat edilebilir.
Somut olayda davalı borçlu aleyhine yürütülen bir ceza dosyasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca davalı borçlunun eşi olan H. nin ev hanımı olması, dava konusu gayrımenkulü satın alabilecek gelirinin bulunup bulunmadığının da mahkemece araştırılmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece ceza dosyasının bekletici mesele yapılarak ve davalı H. nin dava konusu gayrımenkulü tasarruf tarihinde satın alacak gelirinin bulunup bulunmadığı hususları araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 25.10.2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.