Mülkiyet Hakkı Nedir?
Mülkiyet Hakkının İçeriği
Mülkiyet hakkı Anayasamızın 35. maddesi ile Medeni Kanunumuzun 683. maddesinde yer almış olup, mezkûr maddelerde mülkiyetin ne olduğu tanımlanmamıştır. Yapılan düzenlemeler ile bu hakkın nasıl kullanılacağı gösterilmiştir.
Gerek öğretide ve gerekse Yüksek Yargıtay içtihatlarında çok çeşitli tanımlaması yapılan ” Mülkiyet Hakkı ” kişiye eşya üzerinde en geniş yetki veren bir haktır.
Bu nedenle, yasalarda yer alan ayni hakların en üstünüdür. Mülkiyet hakkı sahibi üstün hak sahibidir.
Anayasamızın 35. maddesi “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” Hükmünü getirmiştir.
Madde içeriğinden anlaşılacağı gibi, Anayasamız mülkiyet hakkına kutsal bir hak olarak yer vermiş ve fakat bu hakkın ne olduğunun tanımını yapmamış, sadece kamu yararı amacı ile mülkiyet hakkının sınırlanacağı kuralını da koymuştur.
Medeni Kanun ise, eşya hukukunu düzenleyen dördüncü kitabının birinci kısmında 683. maddesinde; ” Bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü el atmanın önlenmesini de dava edebilir.” demektedir.
Böylece Anayasa temel kural olarak Mülkiyet hakkını tanıdıktan sonra, kamu yararı ve kamu düzeni için kanunla sınırlanabileceği istisnasını gösterdikten sonra Medeni Kanunun 683. maddesi de malikin bu hakkı, hukuk düzeni sınırları içinde kullanabileceği, bu sınırların aşılmayacağını belirtmiş, ikinci fıkra ile de mülkiyet hakkına vaki saldırı halinde malikin “istihkak davası” veya “el atmanın önlenmesi (Müdahalenin Men’i) davası” açma hakkını düzenlemiş bulunmaktadır.
Mülkiyet Hakkının Kapsamı
Bütünleyici Parça
Medeni Kanunun 684. maddesine göre; “Bir şeye malik olan kimse o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur. Bütünleyici parça, yerel adetlere göre asıl şeyin temel unsuru olan ve o şey yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına olanak bulunmayan parçadır.”
Yasa hükmünden anlaşıldığı gibi, bir şeyin bütünleyici parçası yerel adetlere göre asıl şeyin temel unsuru olan ve o şey parçalanmadıkça, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılması imkânı olmayan parça bütünleyici parçadır.
Eski Medeni Kanunun 619. maddesinde bütünleyici parça için yasa koyucu “Mütemmim cüz” ibaresini kullanmış iken, yeni Medeni Kanun bunun yerine “Bütünleyici parça” demiştir. Örneğin: Çantanın kulpu, televizyonun camı, bir radyonun düğmeleri, telefonun tuşları vs. birer bütünleyici parçalardır.
Doğal Ürünler
Doğal ürünlerde mülkiyet hakkının kapsamı içinde sayılmıştır.
Medeni Kanunun 685. maddesi “Bir şeyin maliki, onun ürünlerinin de maliki olur. Ürünler, dönemsel olarak elde edilen doğal veya hukuki ürünler ile bir şeyin özgülendiği amaca göre adetler gereği ondan elde edilmesi uygun görülen diğer verimlerdir. Doğal ürünler asıl şeyden ayrılıncaya kadar onun bütünleyici parçasıdır.”
Düzenlemesini getirmiştir. Buna göre bir şeyin doğal ürünleri o şeyden ayrılıncaya kadar o şeyin bütünleyici parçası sayılmıştır. Örneğin dalındaki Elma, koparılıncaya kadar o ağacın bütünleyici parçasıdır. Koparıldıktan ve pazara gittikten sonra artık ağacın bütünleyici parçası olmaktan çıkar.
Yine madde ile hukuki ürünlerden bahsedilmektedir. Ancak hukuki ürünlerin bu maddeye konuluş amacı anlaşılamamıştır. Bize göre hiçte ilgisi olmayan hukuki ürünlerin bu maddede yer alması doğru değildir. Çünkü hukuki üründen maksat eşyadan elde edilen gelir semeredir. Mesela evin kirası gibi, bu sebeple hukuki ürünlerin Borçlar Kanunu hükümlerinde yeterli açıklık varken, birde bu maddeye konuluşu hukuk tekniği açısından gereksiz bir tekrardır.
Eklenti
Bütünleyici parça ile doğal ürünlerin dışında eklentiler de mülkiyet hakkının kapsamı içinde sayılmıştır.
MK.nun 686. maddesinde; “Bîr şeye ilişkin tasarruflar, aksi belirtilmedikçe onun eklentisini de kapsar.
Eklenti, asıl şey malikinin anlaşılabilen arzusuna veya yerel adetlere göre, işletilmesi, korunması veya yarar sağlaması için asıl şeye sürekli olarak özgülenen ve kullanılmasında birleştirme, takma veya başka bir biçimde asıl şeye bağlı kılınan taşınır maldır.
Eklenti, asıl şeyden geçici olarak ayrılmakla bu niteliğini kaybetmez.” denmiştir.
Buna göre, bir şeye ilişkin tasarruflar o şeyin eklentisini de kapsar. Örneğin traş makinesinin bıçağı bir eklentidir. Çünkü ikinci fıkraya göre sökülüp takılmakta ve asıl şeye yani çıkarıldığında makineye zarar vermemektedir. Eğer bu şey üzerinde bir tasarrufu yapılmışsa, örneğin tıraş makinesi satılmış veya hibe edilmişse, bıçağı da bu satış veya hibe kapsamında düşünülür.
Hangi parçaların eklenti sayılmayacağını yasa koyucu Medeni Kanunun 687. maddesinde belirtmiştir. Buna göre “Asıl şeye zilyet olan kimsenin sadece geçici olarak kullanması veya tüketmesi için özgülenen ya da asıl şeyin özel niteliği ile hor hangi bir ilişkisi bulunmadan sadece korunmak, satılmak veya kiraya ver ilmek üzere onunla birleştirilen şeyler eklenti sayılmaz.”
Birlikte Mülkiyet
Mülkiyet hakkı çeşitli bakımlardan sınıflandırılmaktadır.
Bunların bilinen belli başlı sınıflandırmaları şu şekilde yapılmaktadır.
- – Menkul (Taşınır) mülkiyeti – Gayrimenkul (Taşınmaz) mülkiyeti
- – Şahsa bağlı mülkiyet – Eşyaya bağlı mülkiyet
- – Tek şahıs Mülkiyeti – Birlikte mülkiyet
Tek şahıs mülkiyeti; Eşyaya tek bir şahsın malik olmasını ifade etmektedir. Burada malik tek bir şahıs olduğu için; idare, tasarruf vs. gibi hukuki işlemlerin yapılmasına sadece tek başına yetkili ve sorumludur.
Ancak; “birlikte mülkiyet” birden fazla şahsın malik oldukları bir mülkiyet türü olduğu için yasa koyucu birlikte mülkiyeti ayrıca düzenlemiş bulunmaktadır.
Birlikte Mülkiyet iki şekilde ortaya çıkabilir.
- – “Müşterek Mülkiyet” yani “hisseli mülkiyet” olup, yeni MK.nunda “Paylı Mülkiyet” olarak adlandırılmıştır.
- – “İştirak Halinde Mülkiyet” yeni yasada “Elbirliği Mülkiyeti” adıyla düzenlenmiş bulunmaktadır.