Overbooking Hakkında Önemli Bilgiler

Kısa Süreli Hapis Cezası Yerine Uygulanan Yaptırımlar

Kısa Süreli Hapis Cezası Yerine Uygulanan Yaptırımlar

Kısa süreli hapis cezası yerine uygulanabilecek yaptırımlar, 5237 sayılı Kanunun 50. maddesinin 1. fıkrasında hükme bağlanmıştır. Söz konusu fıkra hükmünde belirtilen Kısa süreli hapis cezasının, seçenek yaptırımlara çevrilirken, suç­unun kişiliği, sosyal ve ekonomik durumu, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığı ve suçun işlenmesindeki özellikler göz önünde tutularak uygulama yapılır. Hakim kısa süreli hapis cezasını maddede yazılı tedbirlerden birine veya adli para cezasına çevirip çevirmeme hususundaki kararını verirken bu hususları dikkate almasına karşın şu iki halde kısa süreli hapis cezası mutlak olarak adli para cezasına veya tedbire çevrilmelidir. Başka bir ifade ile kısa süreli hapis cezasının adli para cezası veya diğer seçenek tedbirlerden birine çevrilmesi açısından mahkemenin takdir yetkisinin olmadığı hâller 5237 sayılı Kanunun 50. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenmiştir. Bu hükme göre;

  • Mahkeme kısa süreli hapis cezasını adli para cezasına veya diğer seçenek tedbirlerden birine çevirecektir. Bunun, için kişinin daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması ve hükmolunan hapis cezasının otuz günden fazla almaması gerekir.
  • Yine, daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulu­nanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkra da yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir.

Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar şunlardır:

Kısa Süreli Hapis Cezasının Para Cezasına Çevrilmesi

Kısa süreli hapis cezasının para cezasına çevrilmesi, 5237 sayılı Kanunun 50 maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde düzenlenmiştir.

Kısa süreli hapis cezasının para cezasına çevrilmesi sanığın isteğine bağlı olmayıp, istekte bulunması halinde mahkemenin talebi kabul etme zorunluluğu bulunmaktadır. Mahkeme gerekçelerini göstermek suretiyle re’sen cezayı para ceza sına çevirir ya da çevirmez. Ancak sanığın bu yönde bir talebi varsa, mahkemece gerekçesi gösterilerek olumlu veya olumsuz bir karar vermek zorundadır.

Yukarıda da belirtildiği gibi, paraya çevirmede hükmedilen cezaların toplamı değil, cezaların ayrı ayrı bir yılı aşıp aşmadıkları dikkate alınır. Başka bir anlatımla toplanan cezaların miktarı bir yılı aşsa bile, her bir suç için hükmedilen ceza bir yılı aşmamışsa para cezasına çevirme mümkündür.

Taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezası uzun süreli olsa da fail hakkında verilen hapis cezası para cezasına çevirilebilir.(m. 50/4). Böylece kanunumuz taksirli suçtan dolayı hükmedilen hapis cezasının uzun süreli de olsa mah­kemece para cezasına çevrilmesine karar verilebileceğini öngörerek, çevirmeye esas tutulacak taksirli suçun cezasının mutlaka kısa süreli olmasını aramamıştır.189 Ancak “bilinçli taksir” ile işlenen suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezası uzun süreli, yani 1 yıldan fazla hapis cezası ise; bu halde verilen hapis cezası, para ceza­sına çevrilemez. Başka bir ifade ile “bilinçli taksir” halinde sanık hakkında 50.maddenin 4. fıkrasının 1. cümlesin uygulama kabiliyeti bulunmamaktadır(50/4 f-2 cümlesi).

5237 sayılı Kanunun 50.maddesinin 5. fıkrasına göre uygulamada asıl mah­kumiyet bu madde hükmüne göre çevrilen adli para cezası olması nedeniyle aynı Kanunun 58. maddesinin 2. fıkrasının, b bendi gereğince adli para cezasının infaz edildiği tarihten itibaren üç yıl içerisinde yeni bir suç işlenmesi halinde tekerrür hükümleri uygulanır.

Bu suretle verilen adli para cezası, 5237 sayılı Kanunun 51. maddesinde hük­me bağlanan hapis cezasının ertelenmesine dair hükümlerin uygulanmasına engel teşkil etmez. Örneğin, daha önce 4 ay hapis cezasına mahkum olup, bu para cezası 50.madde gereğince para cezasına çevrilmesi halinde asıl mahkumiyet adli para ce­zası olarak kabul edilmemesi nedeniyle, söz konusu bu ceza daha sonra işlemiş ol­duğu bir suçtan dolayı verilen iki yıl veya daha az hapis cezasının ertelenebilir.

Yine 647 sayılı Kanunun 4. maddesinin 5. fıkrasında bulunan “bu hükmün uygulanması, kanun yollarına başvurmada engel teşkil etmez” hükmü 5237 sayılı Kanunun 50. maddesinin 5. fıkrasına alınmamıştır. Bunun doğal sonucu olarak temyiz koşulları çevrilen adli para cezasına göre belirlenir. Yeni düzenleme ile es­kiden olduğu gibi, asıl mahkumiyette 1 gün hapis cezası verilse dahi, her halükarda temyiz edilebileceği uygulamasına son verilmiştir. Başka bir ifade ile 5271 sayılı CMK.nun 272/3.maddesindeki kesinlik sınırı çevrilen adli para cezası miktarına göre belirlenir.

Kısa süreli hapis cezasının adli paraya çevrilmesinde, asıl mahkumiyetin çev­irilen adli para cezası olmasının doğal bir sonucu olarak koşullu salıverilen hüküm­lünün, denetim süresinde hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlemesi ve bu suç dolayısıyla verilen kısa süreli hapis cezası adli para cezasına çevrilmesi hali, 5275 sayılı Kanunun 107. maddesinin 12. fıkrası gereğince koşullu salıverme kararının geri alınmasına gerekçe yapılamaz. Başka bir ifade ile kısa süreli hapis cezasının, adli para cezasına çevrilmesi koşullu salıverme kararının geri alınmasını engeller.

Sanık daha önce belirli bir süre tutuklu kalmışsa ve hakkında hükmedilen kısa süreli hürriyeti bağlayıcı ceza da paraya çevrilecekse, önce paraya çevirme işlemi yapılır. Ardından 63. maddenin 2. cümlesi gereğince bir gün yüz Türk Lirası sa­yılmak üzere, bu cezadan indirim yapılır. Çünkü 5237 sayılı Kanunun 50. maddesi yargılama ve hükümle ilgili, 63. maddesi ise infazla alakalıdır ve bu nedenle en son tatbiki gerekir.

Kısa süreli hapis cezasının, adli para cezasına çevrilmesi halinde, 5237 sayılı Kanunun 52. maddesinin 4. fıkrası da uygulanabilir. Bu hükme göre hâkim, eko­nomik ve şahsî hâllerini göz önünde bulundurarak, kişiye adlî para cezasını ödeme- ı için hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıldan fazla olmamak üzere mehil verebileceği gibi, bu cezanın belirli taksitler hâlinde ödenmesine de karar verebilir, taksit süresi iki yılı geçemez ve taksit miktarı dörtten az olamaz. Kararda, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevirileceği belirtilir.Hükümde adli para cezası takside bağlanmamış ise, bir aylık süre içinde adli para cezasının içte birini ödeyen hükümlünün isteği üzerine geri kalan kısmının birer ay ara ile iki işit taksitle ödenmesine izin verilir. îlk taksitin süresinde ödenmemesi halinde, verilen ikinci takside ilişkin izin hükümsüz kalır (5275 sayılı K. m. 106/6-10). Sanık hakkında yukarıda belirtilen madde hükümlerinin uygulanarak adli para cezasının ödemesi 1 yıl ertelenmiş ise bu halde 50. maddenin 6. fıkrasının uygulama kabiliyeti bulunmamaktadır. Ancak adli para cezasının taksitle ödenmesine karar verilmiş ise bu halde ise adli para cezasının ilk taksitinin 50. maddesinin 6. maddesi ge­reğince yapılan tebligat tarihinden itibaren 30 gün içerisinde yapılması ve taksitle­rin aylık olarak ödenmesi gerekir. Aksi takdirde kısa süreli hapis cezasının kısmen veya tamamen çektirilmesine karar verilir.

Seçenek yaptırım olarak öngörülen adli para cezası takside bağlanmamış ise 5275 sayılı Kanunun 106 ve 5237 sayılı Kanunun 50/6. maddesinin birlikte yorum­landığında söz konusu adli para cezasının ödenmesi amacıyla 5237 sayılı Kanunun 50/6. maddesi uyarınca yapılan tebliği üzerine hükümlü adli para cezasının üç eşit taksitten ilkini ödemesi halinde ilamdaki yaptırımın yükümlülüklerine başlandığı­nın kabul edilerek, diğer iki taksidin zamanında ödenip ödenmediği takip edilir. Söz konusu iki taksitler zamanında ödenmediğinin tespiti halinde 50/6. madde gereğince kısa süreli hapis cezasının kısmen infazına karar verecektir.

Hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek yaptırımın gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi hâlinde, hükmü veren mahkeme kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhâl infaz edilir. Bu durumda, uygulamada kısa süreli hapis cezası esas alınacaktır (m. 50/6). Başka bir ifade ile yapılan tebligata rağmen, seçenek yaptırım olarak belirlenen adli para cezasının 30 gün içerisinde ödenmemesi halinde ilgili mahkemesinden karar alınması amacıyla talepte bulunulur. Bu halde adli para cezası Cumhuriyet Savcılı­ğınca doğrudan doğruya hapis cezasına çevrilemez. Mahkeme dosya üzerinden yaptığı inceleme sonucunda kısa süreli hapis cezasının kısmen veya tamamen infa­zına karar verir ve bu karar derhal infaz edilir. Bu halde aynı 50. maddenin 5. fıkra­sı uygulanamaz.

Kısa süreli hapis cezası, ancak mahkumiyet hükmü ile birlikte adli para ceza­sına çevrilebilir. Hükmün kesinleşmesinden sonra çevirme işlemi yapılamaz.

5237 sayılı Kanunun 50. maddesinin 2. fıkrası gereğince suç tanımında hapis cezası ile adli para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık adli para cezasına çevrilmez. Örneğin 5237 sayılı Kanunun 88. maddesine göre kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basil tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde olması halinde, mağdurun şikayeti üzeri ne, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur. işte hakim bu hüküm gereğince seçenek cezalardan hapis cezasına hükmetmiş ise, artık verilen kısa süreli hapis cezası adli para cezasına çevrilemez. Fikrimize göre 5237 sayılı Kanunun 58. maddesinin 3. fıkrası gereğince tekerrür halinde, sonraki suça ilişkin kanunun maddesinde seçimlik olarak hapis cezası ile adli para cezası öngörülmüşse, hapis cezasına hükmolunması zorunlu olması nedeniyle, hapis cezası kısa süreli olsa bile bu halde de adli para cezasına çevrilemez. Bu kural suç tarihinde onsekiz yaşından küçükler açısından da geçerlidir.

Ayrıca şuna işaret etmek isterim ki, 5237 sayılı Kanunun 50. maddesinin 7.fıkrası adli para cezası dışında kalan, seçenek tedbirler hakkında uygulama kabiliyeti bulunmaktadır. Başka bir ifade ile hakkındaki kısa süreli hapis cezası, para cezasına çevrilen hükümlü elinde olmayan nedenlerden dolayı adli para cezasını ödeyemediği gerekçesiyle hakkında verilen adli para cezasının başka bir tedbire çevrilmesine dair talep üzerine 50. maddesinin 7. fıkrası gereğince adli para cezası başka bir tedbire çevrilemeyecektir.

Hapis cezasının, adlî para cezasına çevrilmesinde, hapis cezası öncelikle gün olarak tespit edilecektir. Daha sonra adlî para cezasının alt ve üst sınırları göz önünde tutulmak suretiyle Kanunun 52 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uygu­lanacaktır. Örneğin tüm artırım ve indirim nedenleri uygulanarak belirlenen 6 aylık hapis cezası gün olarak (6X30=180 gün) belirlendikten sonra sanığın ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak bir günün karşılığı olarak en az yirmi ve en fazla yüz Türk Lira arasında adli para cezası (örneğin 25 Türk Lira) belirle­nir. Tesbit edilen gün miktarı ile gün para cezası miktarı çarpılarak sonuç adli para cezası bulunur. Verilen örneğe göre, toplam adli para ceza miktarı 180 X 25 = 4500 Türk Lirasıdır.

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun 106. maddesinin 9. maddesinin aksi yorumundan şu sonuç çıkmaktadır: Türk Ceza Ka­nunun 50. maddesinin 1. fıkrasının a bendi verilen adli para cezasının ödenmemesi halinde kısa süreli hapis cezasının infazına karar verilmesi halinde bu hapis cezası­nın infazı ertelenemez ve bunun infazında koşullu salıverme hükümleri uygulana­maz. Ayrıca hapis cezasına çevrilmiş olmasına rağmen hak yoksunlukları bakımın­dan esas alınacak olan adli para cezasıdır.

Kısa süreli hapis cezası yerine hükmedilen adlî para cezasının infazı (Tüzüğün 51,1 maddesi)

5237 sayılı Kanunun 50 nci maddesine göre hapis cezasına seçenek olarak mahkemece belirlenen adlî para cezası, hükümde yer alan para miktarı Devlet Hâ­zinesine ödenerek yerine getirilir.

  • Kesinleşen adlî para cezasını içeren ilâm, Cumhuriyet başsavcılığına veri­lir. Cumhuriyet savcısı hapis cezasından çevrilen adlî para cezasının otuz gün için­de ödenmesi için hükümlüye bir ödeme emri tebliğ eder.

Hükümde, adlî para cezası takside bağlanmamış ise, otuz günlük süre için­de adlî para cezasının üçte birini ödeyen hükümlünün isteği üzerine geri kalan kıs­mının birer ay ara ile iki eşit taksitte ödenmesine imkan sağlanır. İlk taksidin süre­sinde ödenmemesi hâlinde, 5275 sayılı Kanunun 3. fıkrası uyarınca ödenmeyen gün miktarınca hapse çevrilir.

  • Hükümde adlî para cezası takside bağlanmış ise kararda belirtilen süreye göre infaz edilir. Otuz gün içinde ilk taksidin ödenmemiş olması hâlinde, ilk taksidin süresinde ödenmemesi hâlinde, 5275 sayılı Kanunun 3. fıkrası uyarınca ödenmeyen gün miktarınca hapse çevrilir.

Kısa hapis cezasından adlî para cezasına çevrilip de ödenmeyen adlî para cezasının mahkemece hapis cezasına dönüştürülmesi hâlinde bu cezanın infazında koşullu salıverilme hükümleri uygulanmaz. Ancak suç tarihi 26.02.2008 tarihinden önce ise hükümlünün şartla tahliye hükümlerinden yararlanacağını vurgulamak is­terim.

Çocuklar hakkında hapis cezasından adlî para cezasına çevrilen ancak ödenmeyen adlî para cezaları yeniden hapse dönüştürülemez. Bu cezalara ilişkin ilâm, tahsili için mahallin en büyük mal müdürlüğüne gönderilir. Bu makamlarca, *1/07/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanununa göre adli para cezası tahsil edilir. İlamın gönderme tarihi esas alınmak suretiyle Cumhuriyet başsavcılığınca infaz defterindeki kayıt kapatılır ve mahkemesine bildirilir.

5237 sayılı Kanunun 50 nci maddesinin dördüncü fıkrasına göre taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezalarının adlî para cezasına çevrilmesi hâlin­de, bu cezanın infazı, yukarda açıklanan hususlar doğrultusunda yerine getirilir.

Mağdurun veya Kamunun Uğradığı Zararın Aynen İade

Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hâle ge­tirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesi 5237 sayılı Kanunun 50. madde­sinin 1. fıkrasının (b) bendinde düzenlenmiştir. Aynen iade, suçtan önceki hale ge­tirme veya tazmin kısa süreli hapis cezaları yerine uygulanan bir tedbir olarak dü­zenlenmiştir. Aynen iade, işlenen suç sonucu zarara uğratılan malın zarardan ön­ceki özellikliklerine uygun olan aynısının fail tarafından, zarar gören mağdura veya kamuya tesilimini ifade eder. Suçtan önceki hale getirme, işlenen suç sonucu za­rara uğratılan malın zarardan sonra, önceki durumuna getirilmesidir. Tazmin ise iş­lenen suçtan meydana gelen zararın para ile ödenmesidir.

Aynen iade, suçtan önceki hale getirme ve tazmine dair hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek yaptırımın gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi hâlinde, hükmü veren mahkeme kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhâl infaz edilir. Bu durumda, be­şinci fıkra hükmü uygulanmaz (5237 sayılı Kanunun m. 50/6f). Ancak hükmedilen seçenek tedbirin hükümlünün elinde olmayan nedenlerle yerine getirilememesi du­rumunda, hükmü veren mahkemece tedbir değiştirilir, (m.50/ 7f)

Maddenin beşinci fıkrasında, hapis cezasının tedbire çevrilmesindeki esas amaç göz önünde tutularak, asıl mahkûmiyetin artık çevrilen tedbir olduğu be­lirtilmiş, böylece, gerek cezanın ertelenmesi gerek tekerrür açılarından hürriyeti bağlayıcı cezanın yerine verilmiş olan tedbire itibar olunması sağlanmıştır.

Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın giderilmesi yaptırımının infazı (Tüzüğün 51, II maddesi)

Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın giderilmesi, suç nedeniyle uğra­nılan zararın aynen iade edilmesi, suçtan önceki hâle getirilmesi veya tazmin edilmesi suretiyle tamamen giderilmesi şeklinde yerine getirilir.

Zararın aynen iade edilmesi; hükümlünün işlediği suç nedeniyle haksız olarak ele geçirdiği şeyi aynen ya da satın almak suretiyle suçtan zarar görene iade etmesidir.

Suçtan önceki hâle getirme; suç nedeniyle verilen zararın, hükümlü tara­fından ya da başkası aracılığıyla çalışmak, çalıştırılmak, tamir etmek veya buna benzer faaliyetlerle giderilmesidir.

Zararın tazmin edilmesi; suç nedeniyle verilen zararın bedelinin suçtan zarar görene ödenerek tazmin edilmesidir.

Zararın miktarı, mahkemece kararda belirtilmemiş ise, 5275 sayılı Kamunun 98 inci maddesine göre Cumhuriyet savcısının talebi ile uğranılan zararın tespiti mahkemeden istenir.

Mağdurun ya da kamunun uğradığı zararın tamamen giderilmesini içeren kesinleşmiş ilâm, Cumhuriyet başsavcılığına verilir. Cumhuriyet savcısı, zararın otuz gün içinde tamamen giderilmesi için hükümlüye bir giderme emri tebliğ eder.

Hükümlü, adresine tebliğ edilen giderme emri üzerine, hükümde gösterilen zararı, yoksa Cumhuriyet savcısının talebi üzerine mahkemece tespit edilen zararı, günlük süre içinde tamamen gidermezse Cumhuriyet başsavcılığınca, durum hükmü veren mahkemeye bildirilir.

Bir Eğitim Kurumuna Devam Etme

En az iki yıl süreyle, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla, ge­rektiğinde barınma imkânı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmesi 5237 sa­yılı Kanunun 50. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde düzenlenmiştir. Fıkra hük­münde de anlaşılacağı gibi bu tedbir ancak meslek veya sanat edinmek amacıyla hükmedilmesi gerekir. Bu tedbire ilişkin hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek yaptırımın gerekleri­nin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi hâlin­de, hükmü veren mahkeme kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infa­zına karar verir ve bu karar derhâl infaz edilir. Bu durumda, beşinci fıkra hükmü uygulanmaz (5237 sayılı Kanunun m. 50/6f). Ancak hükmedilen seçenek tedbirin hükümlünün elinde olmayan nedenlerle yerine getirilememesi durumunda, hükmü veren mahkemece tedbir değiştirilir, (m. 50/ 7 f). Aynı maddenin 5. fıkrası gereğin­ce asıl mahkûmiyet çevrilen tedbir olması nedeniyle cezanın ertelenmesi veya tekerrürün uygulanmasında hapis cezası değil çevrilen bu tedbire itibar olunur.

Bir eğitim kurumuna devam etme yaptırımı veya yükümlülüğü;

  1. 5237 sayılı Kanunun 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi gere­ğince hükümlünün mahkeme kararıyla en az iki yıl süreyle, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkanı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmesi suretiyle,
  2. 5237 sayılı Kanunun 51 inci maddesinin dördüncü fıkrasının (a) bendi ge­reğince bir meslek veya sanat sahibi olmayan hükümlünün, bu amaçla bir eğitim programına devam etmesi veya (c) bendindeki çocuk hükümlülerin, bir meslek ve­ya sanat edinmelerini sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkanı da bulunan eğitim kurumuna devam etmesi suretiyle,
  3. 5275 sayılı Kanunun 107 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereğince koşul­lu salıvermeden yararlanan çocuk hükümlülerin denetim süresinde eğitimlerine ge­rektiğinde barınma imkanı da bulunan bir kurumda devam etmesi suretiyle,

yerine getirilir.

Mahkemece (a) ve (b) bentlerinde belirtilen ilam ve kararlar Cumhuriyet baş­savcılığına gönderilir. Cumhuriyet başsavcılığınca; birinci fıkradaki karar, ilam ve infaz evrakı denetimli serbestlik genel defterine kaydedildikten sonra şube müdür­lüğü veya büroya gönderilir.

Şube müdürlüğü veya büro ilam veya kararı, denetimli serbestlik defterine kaydettikten sonra hükümlüye on gün içinde şube müdürlüğü veya büroya başvur­ması hususunda bildirim yapar.

Bu yaptırım veya yükümlülük, hükümlünün eğitim kurumuna veya eğitim programına başladığı tarihte başlar.

Hükümlünün, haklı, geçerli ve gerektiğinde belgelendirilebilen mazereti ol­maksızın; (a) bendinde belirlilen hâlde on gün içinde gelmemesi ve otuz gün içinde seçenek yaptırımın infazına başlanmaması, (b) ve (c) bentlerinde belirtilen hâllerde, on gün içinde gelmemesi halinde şube müdürlüğü veya  büro ilgili defterdeki kaydı kapatarak durumu Cumhuriyet başsavcılığı aracılığı ile mahkemeye bildirilir.

Hükümlünün bu süre içinde başvurması halinde ise, kararın yerine getirilmesi için şube müdürlüğü veya büro bir denetim planı hazırlar. Bu planda; hükümlünün hangi kurum veya kuruluşta, hangi gün ve saatlerde ne tür bir eğitim alacağı ve hükümlünün hangi aralıklarla şube müdürlüğü veya büroyu ziyaret edeceği, denetimli serbestlik görevlilerinin hangi aralıklarla hükümlünün okul, aile ve sosyal çevresi ile görüşeceği gibi bilgiler yer alır. Bu çerçevede denetimli serbestlik görevlileri öncelikle hükümlünün ailesi, öğretmenleri ile gerektiğinde hükümlünün eğitim gördüğü yerdeki kurum amiri veya varsa rehber öğretmenle düzenli görüşmeler ya­par.

Şube müdürlüğü veya büroca hazırlanan denetim planı, hükümlüye, çocuk hükümlünün yasal temsilcisine ve ilgili eğitim kurumuna bildirilir.

Hükümlünün denetim planına uyup uymadığı şube müdürlüğü veya büroca her zaman denetlenir.

Denetim planına uyulmadığının ilgili eğitim kurumu tarafından bildirilmesi ya la şube müdürlüğü veya büro tarafından tespit edilmesi hâlinde durum bir tutanakla mahkemeye iletilmek üzere Cumhuriyet başsavcılığına bildirilerek ilgili eğitim kurumundan evrak istenir ve kayıt kapatılır.

Hükümlünün devam ettiği eğitim kurumunun disiplin kurallarını ihlal etmesi hâlinde bunun yaptırım veya yükümlülüğün ihlali olup olmadığı şube müdürlüğü veya büroca değerlendirilerek bu konuda gerekçeli bir karar verilir. Fiilin yaptırım veya yükümlülüğün ihlali olarak değerlendirilmesi hâlinde evrak gereği için mah­kemeye iletilmek üzere Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir. Fiilin yaptırım veya hükümlülüğün ihlali olarak değerlendirilmemesi hâlinde aynı usulde işlem yapılarak mahkemeye bilgi verilir.

Yukarıda (b) veya (c) bentlerinde belirtilen hallerde, hükümlünün yükümlülüklerini aksatması veya yerine getirmemesi halinde, durum tutanakla tespit edilir ve hükümlünün hâkim tarafından uyarılması için Cumhuriyet başsavcılığına iletilir. Bu durumda kayıt kapatılmayarak karar beklenir. Hükümlünün hâkimin uyarısına rağmen yükümlülüklerini yerine getirmemekte ısrar etmesi durumunda; (b) bendinde belirtilen hâlde ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda ektirilmesine, (c) bendinde belirtilen hâlde koşullu salıverme kararının geri alın­masına karar verilir.

Yaptırım veya yükümlülük sona erdiğinde durum ilgili eğitim kurumuna ileti­lerek evrakın iadesi istenir, kayıt kapatılır ve evrak mahkemeye iletilmek üzere Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir.

Şube müdürlüğü veya bürolar, bölgelerinde bulunan örgün ve yaygın eğitim kurumlarıyla görüşmeler yaparak hükümlüleri bu eğitim kurumlarından hangilerine ve ne surette eğitime alacaklarına dair bilgi alırlar ve bu kurumlara ait listeleri her yılın Eylül ayma kadar oluşturarak mahkemelere verirler.

Bu yaptırım ve yükümlülüklerin uygulanmasında gizlilik ilkesine öncelikle uyulur.

Bu maddede geçen “yıl” ifadesi Millî Eğitim Bakanlığınca uygulanan eğilim ve öğretim yılıdır.

Bir eğitim kurumuna devam etme yaptırımının infazı

(Tüzüğün 51, III)

Bir eğitim kurumuna devam etme yaptırımının infazı, hükümlünün mahkeme kararıyla en az iki yıl süreyle, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla gerektiğinde barınma imkanı da bulunan eğitim kurumunda eğitime tabi tutulması suretiyle yerine getirilir.

Denetimli serbestlik ve yardım merkezleri, ilgili kurumlarla işbirliği yaparak, bölgelerinde bulunan eğitim kurumlarını belirler ve mahkemelere verir.

Kesinleşen bir eğitim kurumuna devam etme yaptırımı içeren ilâm Cumhu­riyet başsavcılığına verilir. Cumhuriyet başsavcılığınca ilâm denetimli serbestlik ve yardım merkezine gönderilir. Bu merkez tarafından, yapılacak tebligatta on gün içinde hükümlünün Denetimli serbestlik ve yardım merkezine kararın infazı için başvurması istenir.

Denetimli serbestlik ve yardım merkezince hükümlüye eğitim kurumuna devam etme yaptırımının infaz şekli bildirilir.

Hükümlünün; geçerli mazereti olmaksızın on gün içinde gelmemesi veya on gün içinde gelip denetimli serbestlik ve yardım merkezi tarafından bildirilen yaptırım şekline uymaması hâlinde durum Cumhuriyet başsavcılığı aracılığı ile mahkemeye bildirilir.

Yukarda açıklanan “yıl” ifadesinden kasıt, Millî Eğitim Bakanlığınca uy­gulanan eğitim ve öğretim yılıdır.

 Belirli Yerlere Gitmekten veya Belirli Etkinlikleri Yapmaktan Yasaklanması

Belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanması, 5237 sayılı Kanunun 50. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde düzenlenmiştir. Söz konusu bu tedbir, mahkum olunan cezanın yarısından bir katma kadar bir süre ile verilebilir. Örneğin 6 ay hapis cezası verilmiş ise hakim 3 veya 6 aylık bir süre ile sanığın belirli bir yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklan­masına karar verebilir. Gidilmesi yasaklanan yer yahut belirli etkinlikler işlenen suçla ilgili olan veya suçlu üzerinde zararlı etkileri belenen yer veya faaliyetlerdir. Belirli yerden maksat ismen belirli bir yer anlamına gelmemektedir. Örneğin içkili gazino, bar. Meyhane gibi genel olarak niteliği belirlenen yerler de “belirli yerler” dir. Bu tedbire ilişkin hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek yaptırımın gereklerinin yerine getirilme­sine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi hâlinde, hükmü veren mahkeme kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhâl infaz edilir. Bu durumda, beşinci fıkra hükmü uygulanmaz (5237 sayılı Kanunun m. 50/6.fıkrası). Ancak hükmedilen seçenek tedbirin hükümlünün elinde olmayan nedenlerle yerine getirilememesi durumunda, hükmü veren mah­kemece tedbir değiştirilir, (m. 50/ 7.fıkrası). Aynı maddenin 5. fıkrası gereğince asıl mahkûmiyet çevrilen tedbir olması nedeniyle cezanın ertelenmesi veya te­kerrürün uygulanmasında hapis cezası değil çevrilen bu tedbire itibar olunur.

Belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanma yaptırımı, 5237 sayılı Kanunun 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi gereğince mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle belirli yerlere gitmek­ten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanması suretiyle yerine getirilir.

Belirli yerler ve etkinlikler; hükümlünün suç işlemesinde, suça yönelmesinde ya da kötü alışkanlıklar kazanmasında veya bağımlılık yapan maddeler kullanma­mda; çevresel, psikolojik, sosyal veya ekonomik etkisi bulunan ya da onun yeni­den suç işlemesine yol açan etkenleri güçlendirecek yerler veya etkinliklerdir.

Mahkemece ilam Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir. Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir. Cumhuriyet başsavcılığınca ilam denetimli serbestlik genel defterine kaydedildikten sonra şube müdürlüğü veya büroya gönderilir.

Şube müdürlüğü veya büro ilamı, denetimli serbestlik defterine kaydettikten sonra hükümlüye on gün içinde şube müdürlüğü veya büroya başvurması hususunda bildirim yapar.

Hükümlünün, haklı, geçerli ve gerektiğinde belgelendirilebilen mazereti ol­maksızın; on gün içinde gelmemesi ve en geç otuz gün içinde seçenek yaptırımın infazına başlanmaması hâlinde defterdeki kayıt kapatılarak durum Cumhuriyet baş­savcılığı aracılığı ile mahkemeye bildirilir.

Bu yaptırım, hükümlü veya çocuk hükümlünün yasal temsilcisine bildirildiği tarihte başlar. Hükümlüye yapılacak bildirimde geçerli, haklı ve gerektiğinde bel­gelendirilebilen mazereti olmadığı hâlde gelmemesinin, yükümlülüğü ihlal sayıla­cağı ile gelmemenin kanuni sonuçları mutlaka hatırlatılır.

Hükümlünün bu süre içinde başvurması hâlinde ise, şube müdürlüğü veya bü­ro kararın yerine getirilmesi için hükümlü ile görüştükten sonra bir denetim planı hazırlar. Bu planda; hükümlünün gitmemesi gereken yerler veya yapmaması gere­ken etkinlikler belirtilir. Ayrıca hükümlünün hangi aralıklarla şube müdürlüğü veya büroyu ziyaret edeceği, denetimli serbestlik görevlilerinin hangi aralıklarla hüküm­lünün aile ve sosyal çevresi ile görüşeceği gibi bilgiler yer alır.

Şube müdürlüğü veya büroca hazırlanan denetim planı, hükümlüye, çocuk hükümlünün yasal temsilcisine, ilgili kurum ve kuruluşlar ile kolluğa bildirilir.

Hükümlünün denetim planına uyup uymadığı şube müdürlüğü veya büroca her zaman denetlenir. Ancak ulaşım güçlüğü veya güvenlik gibi nedenlerin bulun­ması hâlinde denetim planı ilgili kurum ve kuruluşlar ile kolluk tarafından takip edilir.

Denetim planına uyulmadığının kolluk, ilgili kurum veya kuruluş tarafından bildirilmesi ya da şube müdürlüğü veya büro tarafından tespit edilmesi hâlinde du­rum mahkemeye iletilmek üzere Cumhuriyet başsavcılığına bildirilerek kolluk ile ilgili kurum ve kuruluştan evrak istenir ve kayıt kapatılır.

Yaptırım veya yükümlülük sona erdiğinde durum kolluk ile ilgili kurum ve kuruluşa iletilerek evrakın iadesi istenir, kayıt kapatılır ve evrak mahkemeye ile­tilmek üzere Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir.

Belirli Yerlere Gitmekten veya Belirli Etkinlikleri Yapmaktan Yasaklanma Yaptırımının İnfazı

Belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanma yaptırımının infazı, hükümlünün mahkeme kararıyla mahkum olduğu hapis cezasının yarısından, bir katma kadar süreyle belirli yerlere gitmekten ya da belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanması şeklinde yerine getirilir.

Belirli yerler ve etkinlikler; hükümlünün suç işlemesinde, suça yönelme sinde ya da kötü alışkanlıklar veya bağımlılık edinmesinde çevresel, psikolojik, sosyal veya ekonomik etkisi bulunan ya da onun yeniden suç işlemesine yol açan etkenleri güçlendirecek olan yerler veya etkinliklerdir

Kesinleşen mahkeme kararında belirtilen belirli yerlere gitmekten veya be­lirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanma yaptırımı içeren ilâm Cumhuriyet başsavcılığına verilir. Cumhuriyet başsavcılığınca ilâm denetimli serbestlik ve yardım merkezine kararın infazı için başvurması istenir.

Denetimli serbestlik ve yardım merkezince hükümlüye belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanma yaptırımının infaz şekli bildirilir.

Hükümlünün; geçerli mazereti olmaksızın on gün içinde gelmemesi veya on gün içinde gelip Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi tarafından bildirilen yaptırım şeklinde uymaması halinde durum Cumhuriyet başsavcılığı aracılığı ile mahkemeye bildirilir.

Ehliyet ve Ruhsat Belgelerinin Geri Alınmasına, Belli Bir Meslek ve Sanatı Yapmaktan Yasaklanması (Tüzüğün 51, IV maddesi)

Ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınmasına, belli bir meslek ve sanatı yap­maktan yasaklanması, 5237 sayılı Kanunun 50. maddesinin 1. fıkrasının (e) ben­dinde düzenlenmiştir. Söz konusu bentte belirlirtilen tedbire hükmedilebilmesi için sanık, sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle veya gerektirdiği dik­kat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılarak suç işlenmiş olması gerekir. Tedbir, mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle verilebilir. Örneğin 6 aylık hapis cezası, 3 veya 6 aylık bir süreyle sanığa ait ehliyetin geri alınmasına ka­rar verilebilir. Böylece, ancak suçun ehliyet ve ruhsatla ya da meslek ve sanatın ic­rasıyla bağlantılı olması hâlinde, ehliyet ve ruhsatların geri alınması ya da meslek ve sanatın yasaklanması yaptırımına hükmedilebilecektir. Bu tedbire ilişkin hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek yaptırımın gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi hâlinde, hükmü veren mahkeme kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhâl infaz edilir. Bu durumda, beşinci fıkra hükmü uygulanmaz (5237 sayılı Kanunun m. 50/6f). Ancak hükmedilen seçenek tedbirin hükümlünün elinde olmayan nedenlerle yerine getirilememesi durumunda, hükmü veren mahkemece tedbir değiştirilir. (m.50/7f). Aynı maddenin 5. fıkrası gereğince asıl mahkûmiyet çevrilen tedbir olması ne­deniyle cezanın ertelenmesi veya tekerrürün uygulanmasında hapis cezası değil çevrilen bu tedbire itibar olunur.

Ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınması ve belli bir meslek ve sanatı yap­maktan yasaklanma yaptırımı, 5237 sayılı Kanunun 50 nci maddesinin birinci fık­rasının (e) bendi gereğince sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle veya gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılarak suç işlenmiş olması durumunda; mahkûm olunan cezanın yarısından bir katma kadar süreyle, il­gili ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınması, belli bir meslek ve sanatı yapmak­tan yasaklanması suretiyle yerine getirilir.

Bu maddenin uygulanmasında hükümlü tarafından kullanılmakta olan ehliyet ve ruhsat veya yürütülmekte olan meslek ve sanat, sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle veya gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılarak suç işlenmesine neden olan ehliyet ve ruhsat ile meslek ve sanattır.

Mahkemece ilam Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir. Cumhuriyet başsavcı­lığınca ilam denetimli serbestlik genel defterine kaydedildikten sonra şube müdür­lüğü veya büroya gönderilir.

Şube müdürlüğü veya büro ilamı denetimli serbestlik defterine kaydettikten sonra hükümlüye on gün içinde şube müdürlüğü veya büroya başvurması hususun­da bildirim yapar. Ayrıca ilamın bir örneğini Türkiye İş Kurumu ile ilgili kurum ve kuruluşlara gönderir.

Bu yaptırım, hükümlüye bildirildiği tarihte başlar.

Makbuz karşılığımla teslim alınan ehliyet ve ruhsat belgeleri ilgilinin dosyasında saklanır.

Hükümlünün, haklı, geçerli ve gerektiğinde belgelendirilebilen mazereti olmaksızın on gün içinde gelmemesi ve otuz gün içinde seçenek yaptırımın infazına başlanmaması hâlinde şube müdürlüğü veya büro ilgili defterdeki kaydı kapatarak durumu Cumhuriyet başsavcılığı aracılığı ile mahkemeye bildirir.

Hükümlünün bu süre içinde başvurması hâlinde ise, şube müdürlüğü veya bü­ro ilamın yerine getirilmesi için bir denetim planı hazırlar. Bu planda; meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanma yaptırımının başlangıç ve bitiş tarihleri, gerektiğinde hükümlünün hangi aralıklarla şube müdürlüğü veya büroyu ziyaret edeceği, dene­timli serbestlik görevlilerinin hangi aralıklarla hükümlünün aile ve sosyal çevresi ile görüşeceği gibi bilgiler yer alır.

Şube müdürlüğü veya büroca hazırlanan denetim planı, hükümlüye, ilgili meslek kuruluşuna, mahalli idareye ve kolluğa bildirilir.

Hükümlünün denetim planına uyup uymadığı şube müdürlüğü veya büroca her zaman denetlenir. Ancak ulaşım güçlüğü veya güvenlik gibi nedenlerin bulun­ması hâlinde denetim planı ilgili meslek kuruluşu ile kolluk tarafından takip edilir.

Denetim planına uyulmadığının kolluk, mahalli idare veya ilgili meslek kuru­luşu tarafından bildirilmesi ya da şube müdürlüğü veya büro tarafından tespit edil­mesi hâlinde durum mahkemeye iletilmek üzere Cumhuriyet başsavcılığına bildiri­lerek kolluk, mahalli idare ile ilgili meslek kuruluşundan evrak istenir ve kayıt ka­patılır.

Yaptırım veya yükümlülük sona erdiğinde durum kolluk, mahalli idare ile il­gili meslek kuruluşuna iletilerek evrakın iadesi istenir, kayıt kapatılır ve evrak mahkemeye iletilmek üzere Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir.

Ehliyet ve Ruhsat Belgelerinin Geri Alınması, Belli Bir Meslek ve Sanatı Yapmaktan Yasaklanma Yaptırımının İnfazı (Tüzüğün 51, V maddesi)

Ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınması ile belli bir meslek ve sanalı yapmaktan yasaklanma yaptırımının infazı, mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, hükümlünün ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınması ile belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanması şeklinde yerine getirilir.

Hükümlü tarafından kullanılmakta olan ehliyet ve ruhsat veya yürütülmekte olan meslek ve sanat, sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle veya gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılarak suç işlenmesine neden olan ehliyet ve ruhsat ile meslek ve sanattır.

Kesinleşen ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınması veya belli bir mes­lek ve sanatı yapmaktan yasaklanma yaptırımını içeren ilâm Cumhuriyet başsavcılığına verilir. Cumhuriyet başsavcılığınca ilâm denetimli serbestlik ve yardım merkezine gönderilir. Bu merkez tarafından, yapılacak tebligatta on gün içinde hükümlünün denetimli serbestlik ve yardım merkezine kararın infazı için başvurması istenir.

Denetimli serbestlik ve yardım merkezince hükümlüye belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanma yaptırımının infaz şekli bildirilir.

Hükümlünün; geçerli mazereti olmaksızın on gün içinde gelmemesi veya on gün içinde gelip denetimli serbestlik ve yardım merkezi tarafından bildirilen yaptırım şekline uymaması hâlinde durum Cumhuriyet başsavcılığı aracılığı ile mahkemeye bildirilir.

Kamuya Yararlı Bir İşte Çalıştırma

Kamuya yararlı bir işte çalıştırılma, 5237 sayılı Kanunun 50. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinde düzenlenmiştir. Bu bent gereğince kısa süreli hapis cezasının çevrilen tedbirin süresi mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar olabilir. Ancak bu tedbire hükmedilebilmesi için sanığın kamuya yararlı bir işte ça­lışmasına gönüllü olması şarttır. Başka bir ifade ile kısa süreli hapis cezasına mah­kûm olan kişinin cezası, hâkim tarafından uygun görülmesi ve kendisinin de rızası­nın bulunması hâlinde kamuya yararlı bir işte çalıştırma tedbirine çevrilecektir. Hükümlünün çalışacağı kurumda kadrolu olması ve bir ücret alması da söz konusu değildir. Kısa süreli hapis cezasını gerektiren bir suçu işlemiş olan ve eğitim derecesi elverişli bulunan bir kişinin örneğin okuma yazma öğreten bir kursta öğretici olarak görev yapmasına karar verilmesi, bu seçenek yaptırıma örnek olarak gösterilebilir. Bu tedbire ilişkin hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığın­ca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek yaptırımın gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi hâlinde, hükmü veren mahkeme kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhâl infaz edilir. Bu durumda, beşinci fıkra hükmü uygulanmaz (5237 sayılı Kanunun m. 50/6f\). Ancak hükmedilen seçenek tedbirin hükümlünün elinde olmayan nedenlerle yerine getirilememesi durumunda, hükmü veren mah­kemece tedbir değiştirilir. (m.50/7f). Aynı maddenin 5. fıkrası gereğince asıl mah­kûmiyet çevrilen tedbir olması nedeniyle cezanın ertelenmesi veya tekerrürün uygulanmasında hapis cezası değil çevrilen bu tedbire itibar olunur.

Kamuya yararlı bir işte çalıştırma yaptırımı veya yükümlülüğü hükümlünün;

  1. 5237 sayılı Kanunun 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi gere­ğince mahkûm olunan cezanın yarısından bir katma kadar süreyle ve gönüllü ol­mak koşuluyla ücretsiz olarak kamuya yararlı bir işte çalıştırılması, 51 inci madde­nin dördüncü fıkrasının (b) bendi gereğince bir meslek veya sanat sahibi hükümlü­nün, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılması,
  2. 5275 sayılı Kanunun 107 nci maddesinin yedinci fıkrası gereğince infaz kurumunda öğrendiği meslek veya sanatı icra etmek üzere, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığı çalıştırılması, 105 inci maddesinin dördüncü fıkrasında iki yıl veya daha az süre ile hapis cezasına mahkûm olanlardan, hükümlülük süresinin yarısını iyi hâlle geçirenlerin, istekleri bulunmak koşuluyla kendilerinin veya yasal temsil­cilerinin veya Cumhuriyet başsavcılığının istemi üzerine, mahkûmiyet sürelerinin geriye kalan yarısının ücretsiz olarak kamuya yararlı bir işte çalıştırılması,

suretiyle yerine getirilir.

Mahkemece yukarıda belirtilen (a) ve (b) bentlerinde belirtilen ilam veya ka­rar Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir. Cumhuriyet başsavcılığınca ilam veya karar denetimli serbestlik genel defterine kaydedildikten sonra şube müdürlüğü ve­ya büroya gönderilir.

Şube müdürlüğü veya büro ilam veya kararı, denetimli serbestlik defterine kaydettikten sonra hükümlüye on gün içinde şube müdürlüğüne veya büroya baş­vurması hususunda bildirim yapar.

Bu yaptırım veya yükümlülük, hükümlünün çalışmaya başladığı tarihte başlar. Hükümlünün, haklı, geçerli ve gerektiğinde belgelendirilebilen mazereti ol­maksızın; 5237 sayılı Kanunun 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendindeki halde on gün içinde gelmemesi ve otuz gün içinde seçenek yaptırımın infazına baş­lanmaması, 5237 sayılı Kanunun 51 inci maddesinin dördüncü fıkrasının (b) bendi ile 5275 sayılı Kanunun 107 nci maddesinin vedinci fıkrasındaki hâllerde, on gün içinde gelmemesi halinde, şube müdürlüğü veya büro ilgili defterdeki kaydı kapatarak durumu Cumhuriyet başsavcılığı aracılığı ile mahkemeye bildirir. Ancak bu fıkra, 5275 sayılı Kanunun 105 inci maddesinin dördüncü fıkrası için uygulanmaz.

Hükümlünün bu süre içinde başvurması hâlinde ise, şube müdürlüğü veya bü­ro kararın yerine getirilmesi için bir denetim planı hazırlar. Bu planda; hükümlünün hangi kurum veya kuruluşta, hangi gün ve saatlerde çalışacağı ve hükümlünün hangi aralıklarla şube müdürlüğü veya büroyu ziyaret edeceği, denetimli serbestlik görevlilerinin hangi aralıklarla hükümlünün iş, aile ve sosyal çevresi ile görüşeceği gibi bilgiler yer alır.

Şube müdürlüğü veya büroca hazırlanan denetim planı; hükümlüye, ilgili ka­mu veya özel kurum ve kuruluş ile kolluğa bildirilir.

Hükümlünün denetim planına uyup uymadığı şube müdürlüğü veya büroca her zaman denetlenir. Ancak ulaşım güçlüğü veya güvenlik gibi nedenlerin bulun­ması hâlinde denetim planı ilgili kamu veya özel kurum ve kuruluşlar ile kolluk ta­rafından takip edilir.

Denetim planına uyulmadığının kolluk, ilgili kamu ya da özel kurum veya ku­ruluş tarafından bildirilmesi ya da şube müdürlüğü veya büro tarafından tutanakla tespit edilmesi hâlinde durum mahkemeye iletilmek üzere Cumhuriyet başsavcılı­ğına bildirilerek kolluk ile kamu ya da özel kurum veya kuruluştan evrak istenir ve kayıt kapatılır.

5237 sayılı Kanunun 51 inci maddesinin dördüncü fıkrasının (b) bendi ile 5275 sayılı Kanunun 107 nci maddesinin yedinci fıkrasında belirtilen hâllerde, hü­kümlünün yükümlülüklerini aksatması veya yerine getirmemesi halinde, durum tu­tanakla tespit edilir ve hükümlünün hâkim tarafından uyarılması için Cumhuriyet başsavcılığına iletilir. Bu durumda kayıt kapatılmayarak karar beklenir. Hükümlü­nün hâkimin uyarısına rağmen yükümlülüklerini yerine getirmemekte ısrar etmesi durumunda; mahkemece 5237 sayılı Kanunun 51 inci maddesinin dördüncü fıkra­sının (b) bendinde belirtilen hâlde ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine, 5275 sayılı Kanunun 107 nci maddesinin yedinci fıkrasında belirtilen halde koşullu salıverme kararının geri alınmasına karar verilir.

Yaptırım veya yükümlülük sona erdiğinde durum kolluk ile ilgili kamu ya da özel kurum veya kuruluşa iletilerek evrakın iadesi istenir, kayıt kapatılır ve evrak mahkemeye iletilmek üzere Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir.

Hükümlünün devam ettiği iş yerinin disiplin kurallarını ihlal etmesi hâlinde bunun yaptırım veya yükümlülüğün ihlali olup olmadığı şube müdürlüğü veya bü­roca değerlendirilerek bu konuda gerekçeli bir karar verilir. Fiilin, yaptırım veya yükümlülüğün ihlali olarak değerlendirilmesi hâlinde evrak gereği için mahkemeye veya yetki alanında şube müdürlüğü veya büro bulunmayan Cumhuriyet başsavcı lığına iletilmek üzere derhal bağlı bulunulan Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir. Fiilin yaptırım veya yükümlülüğün ihlali olarak değerlendirilmemesi hâlinde aynı usulde işlem yapılarak mahkemeye bilgi verilir.

Çalışma süresinin hesabında hükümlünün çalıştığı kurumun bu konuda tâbi olduğu mevzuat esas alınır.

Onbeş yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılması yasaktır. Ancak hakkında böyle bir karar verilmişse, ondört yaşını doldurmuş ve ilköğretimi tamamlanır, olan çocuklar; bedensel, zihinsel ve ahlaki gelişimlerine; eğitimini sürdürenler ise okullarına devamına engel olmayan, hafif işlerde çalıştırılabilir. Bu konuda 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 71, 85 ve 87 nci madde hükümleri uygulanır.

Kamuya yararlı bir işte çalıştırma yaptırım veya yükümlülüğüne karar verilen hükümlülere, çalıştıkları sürece haklarında 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.

Hizmetler listesi; şube müdürlüğünce hazırlanan, kamu kurum ve kuruluşları ile kamu yararına hizmet üreten kurumların, hükümleri hangi işlerde ne kadar süreyle çalıştırılabilceklerine dair bilgilerin bulunuğu listedir.

Şube müdürlüğü, bölgelerinde bulunan bu tür kurumlardan hükümlüleri ne su­retle çalıştırabileceklerine dair bilgi alırlar ve hizmetler listesini oluştururlar. Bu listeler, her yılın Ocak ayı sonuna kadar mahkemelere iletilmek üzere Cumhuriyet başsavcılığına verilir. Mahkeme, bu listeden uygun gördüğü hizmeti ve süresini hükümlüye önerir ve bunu reddetme hakkına sahip olduğunu hatırlatır.

Şube müdürlüğü, hizmetler listesini oluşturmak üzere, her yılın Aralık ayı içe­risinde yeteri kadar denetimli serbestlik görevlisini bu işte görevlendirir.

Listelerin oluşturulmasında Türkiye İş Kurumu ile de iş birliği yapılabilir.

Hizmetler listesinin oluşturulması, koruma kurullarında da görüşülebilir. Ko­ruma kurullarının bu konudaki görüş ve önerileri şube müdürlüğü dikkate alınır.

Kamuya Yararlı Bir İşte Çalıştırma Yaptırımının İnfazı (Tüzüğün 51, VI maddesi)

Kamuya yararlı bir işte çalıştırma; hükümlünün, ücretsiz olarak bir kamu kurumunun veya kamu yararına hizmet veren bir özel kuruluşun belirli hizmetle­rinde, mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü ol­mak koşuluyla ücretsiz olarak çalıştırılmasıdır.

Mahkeme, denetimli serbestlik ve yardım merkezinin bölgesinde bulunan kurum ve kuruluşlarda hükümlülerin ne suretle çalıştırabileceklerine ilişkin olarak düzenlediği hizmet listelerinden uygun gördüğü hizmeti ve süresini hükümlüye önerir ve bunu reddetme hakkına sahip olduğunu hatırlatır.

Diğer bir hapis cezasına hükmedildiğinde kamu yararına çalıştırma kararı verilemez.

İki yıl veya daha az süre ile hapis cezasına mahkûm olanlardan, hükümlü­lük süresinin yarısını iyi hâlle geçirenlerin, istekleri bulunmak koşuluyla kendileri­nin veya yasal temsilcilerinin veya Cumhuriyet başsavcılığının istemi üzerine, mahkûmiyet sürelerinin geriye kalan yarısını kamuya yararlı bir işte çalıştırılması­na mahkemece karar verilebilir.

Çalışma süresinin hesabında hükümlünün çalıştığı kurumun bu konudaki mevzuatı esas alınır. Ancak bu süre kesintisiz uygulanır.

Kesinleşen kamuya yararlı bir işte çalışma içeren ilâm Cumhuriyet başsav­cılığına verilir. Cumhuriyet başsavcılığınca ilâm, denetimli serbestlik ve yardım merkezine gönderilir, bu merkez tarafından, yapılacak tebligatta on gün içinde hü­kümlünün denetimli serbestlik ve yardım merkezine kararın infazı için başvurması istenir.

Hükümlünün; geçerli mazereti olmaksızın on gün içinde gelmemesi veya on gün içinde gelip denetimli serbestlik ve yardım merkezi tarafından bildirilen yaptırım şekline uymaması hâlinde durum Cumhuriyet başsavcılığı aracılığı ile mahkemeye bildirilir.

Kısaca 5237 sayılı Kanunun 50. maddesinin uygulanması ve infaz hukuku ba­kımından önem arz eden kısa hapis cezasının ne olduğu aynı Kanunun 49. madde­min 2. fıkrasında hükme bağlanmıştır. Bu hükme göre, hükmedilen bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, kısa süreli hapis cezasıdır. Kısa süreli hapis cezası be­lirlenirken, cezaların içtimai sonucu elde edilen ceza miktarına göre değil, her suç bakımından verilen ceza miktarına göre belirlenir. Örneğin, mala zarar verme suçundan dolayı verilen hapis cezası 6 ay ise, her iki suç bakımından da hapis cezaları kısa sürelidir.Söz konusu cezalar toplanarak, hapis cezasının süresinin bir yıldan fazla diyerekten aşağıda yazılı bulunan 50. maddenin uygulanmasından imtina edilemez.