Overbooking Hakkında Önemli Bilgiler

Kayıt Kabul Davası

Kayıt Kabul Davası

KAYIT VE KABULÜ TALEP EDİLEN TÜM ALACAK KALEMLERİNE İLİŞKİN OLARAK DAVANIN REDDİ ŞEKLİNDE HÜKÜM KURULMASININ İSABETSİZLİĞİ – HÜKMÜN DÜZELTİLEREK ONANMASI GEREĞİ

T.C YARGITAY
23.Hukuk Dairesi
Esas: 2015 / 5275
Karar: 2016 / 2424
Karar Tarihi: 18.04.2016

ÖZET: Mahkemece, kayıt ve kabulü talep edilen toplam alacağın 526.066,32 TL’lik kısım yönünden; iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verildiğinden, davacının bu miktara ilişkin kayıt kabul davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı, 227.856,73 TL’lik kısım yönünden; hak düşürücü süre içinde açılmasına ilişkin özel dava şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle HMK’nın 114/2 ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine, 88.318,92 TL’lik kısım yönünden ise; erken açılması sebebiyle reddine şeklinde hüküm kurulması gerekirken, kayıt ve kabulü talep edilen tüm alacak kalemlerine ilişkin olarak davanın reddi şeklinde hüküm kurulması doğru olmamış ise de, yapılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK’nın 438/7. maddesi uyarınca, hüküm fıkrasının aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.

(2004 S. K. m. 196, 234, 235) (6100 S. K. m. 114, 115)

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki kayıt kabul davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı vekili, müvekkilinin davalı müflis şirketten…Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2006/148 E., 2009/70 K. sayılı kararı ile hüküm altına alınan 424.824,96 TL asıl alacak ile 5.759,60 TL yargılama gideri ve 25.393,00TL vekalet ücreti alacağının bulunduğunu, toplam 753.923,05 TL’nin iflas masasına kaydının talep edildiğini, müvekkilinin alacağının 526.006,32 TL’sinin kesinleşmiş mahkeme kararının sunulmasına kadar şartlı olarak kabulüne, 227.856,73 TL’lik kısmının ise iflas tarihinden sonra işleyen faiz olması nedeniyle reddine karar verildiğini, daha sonra…Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kesinleşmiş kararının iflas masasına sunulduğunu, iflas masasının 28.03.2014 tarihli kararı ile kısmen kabul-kısmen ret kararı verildiğini, bu kararın 03.04.2014 tarihinde müvekkiline tebliğ olduğunu, iflas masasının 28.03.2014 tarihli kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin mahkeme kararı uyarınca hüküm altına alınan toplam alacağının, başvuru tarihine kadar işleyen faizi ile birlikte toplam 842.241,56 TL olduğunu ileri sürerek, 842.241,56 TL’nin iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı müflis şirket iflas idare memuru, davanın 15 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, davacı tarafça 31.01.2013 tarihli başvuru dilekçesi ile 753.923,05 TL alacağın masaya kaydının istendiğini, iflas masasınca talep edilen alacağın 526.066,32 TL’lik kısmının kesinleşmiş mahkeme kararının sunulmasına kadar şartlı olarak kabul edildiğini, geri kalan 227.856,73 TL’nin iflas tarihinden sonra işleyen faiz olması nedeniyle reddedildiğini, dava dilekçesinde ise 842.241,56 TL’nin iflas masasına kaydının talep edildiğini, kayıt kabul davasının sıra cetvelinde reddedilen alacak kısmı için açılabileceğini, bu miktardan fazla bir alacağın dava ile talep edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davanın, İİK’nın 235. maddesi uyarınca açılan kayıt kabul davası olduğu, davacı tarafın 31.01.2013 tarihli dilekçesi ile 753.923,05 TL alacağın masaya kayıt ve kabulünü talep ettiği, iflas idaresinin 17.05.2013 tarihli kararı ile alacağın, asıl alacak, yargılama gideri, vekâlet ücreti, karar harcı ve iflas tarihine kadar hesaplanan faiz olmak üzere 526.066,32 TL’lik kısmının mahkemenin kesinleşmiş kararının sunulmasına kadar şarta bağlı olarak kabulüne, 227.856,73 TL’lik kısmının ise iflas tarihinden sonra işleyen faiz olması nedeniyle reddine karar verildiği, bu kararın 12.07.2013 tarihinde, tebliğ masrafı yatırmış olan davacı tarafa tebliğ edildiği, daha sonra davacı tarafça kesinleşme şerhli kararın sunulduğu, iflas idaresince 28.03.2014 tarihli kararı ile 526.066,32 TL’nin kayıt ve kabulüne karar verilerek şartın kaldırıldığı, davacı tarafça dava dilekçesinde 842.241,56 TL’nin iflas masasına kaydının talep edildiği, İİK’nın 235/1. maddesi uyarınca kayıt kabul davalarının, iflas masasının kararın tebliği tarihiden itibaren 15 günlük hak düşürücü süre içinde açılması gerektiği, davalı iflas idaresince, iflas tarihinden sonra işleyen faiz olduğu gerekçesiyle reddine karar verilen 227.856,73 TL’lik kısımla ilgili davanın, ret kararının tebliğ edildiği 12.07.2013 tarihinden itibaren 15 günlük hak düşürücü süre içinde açılmadığı, davacı talebinin 526.066,32 TL’lik kısmının, söz konusu alacağın iflas idaresince önce şarta bağlı olarak masaya kaydedildiği, daha sonra bu şartın kaldırıldığı, bu nedenle davacının alacağının bu kısmına yönelik dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı, davacı tarafın talebinin 88.318,92 TL’lik kısmına ilişkin olarak ise kayıt kabul davalarının, iflas masasına kaydı talep edilen alacak ve buna ilişkin verilen kararla sınırlı olarak incelenebileceği, iflas tarihinden sonraki faiz alacaklarının İİK’nın 196/3. maddesi uyarınca, anaparalar ödendikten sonra ödenebileceği ve masaya kaydının mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Dava, kayıt kabul istemine ilişkindir.
İİK’nın 234/1. maddesi, “iflas idaresi sıra cetvelini iflas dairesine verir ve alacaklıları 166. maddenin 2. fıkrasındaki usule göre ilan yoluyla haberdar eder.” hükmünü içermektedir. İflas idaresinin, sıra cetveli ile birlikte, sıra cetveli ile ilgili olan bütün bilgileri (deliller, diğer belgeler) de iflas idaresine vermesi gerekir. Bundan sonra, iflas idaresi, sıra cetvelinin iflas dairesine verildiğini ve orada alacaklıların ve (mülkiyet dışındaki) istihkak iddiası sahiplerinin incelemesine hazır olduğunu ilan eder…. İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2013, İkinci Baskı, … sh. 1327.) Bu itibarla, yapılacak ilanda iflas sıra cetveline de yer verilmesine gerek bulunmayıp, iflas işlemlerinin yürütüldüğü iflas dairesi ve dosya numarası belirtilerek, sıra cetvelinin alacaklıların incelemesine hazır bulunduğunun belirtilmesi yeterlidir. İİK’nın 235/1. maddesinin ilk iki cümlesi “Sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren onbeş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecburdurlar. 223. maddenin üçüncü fıkrası hükmü mahfuzdur.” hükmünü içermektedir. İİK’nın 234/2. madde hükmü uyarınca yapılan tebligat bilgi verme mahiyetinde olup, dava açma süresi bu tebligat ile başlamaz. Bu madde hükümlerinden de anlaşılacağı üzere, iflas sıra cetveline itiraz davaları süreye tabi olup, bu süre kural olarak sıra cetvelinin İİK’nın 166. maddesinde gösterilen usulde ilanından itibaren işlemeye başlar. Eğer davacı aynı Kanun’un 223. maddesine göre tebliğe elverişli adres gösterir ve gerekli masrafı avans olarak yatırırsa, süre kendisine yapılan tebliğden itibaren hesaplanır. Bu itibarla sıra cetvelinin hangi tarihte hangi gazetede yayınlandığının tereddüde yer bırakmayacak şekilde açıklıkla belirtilmesi ve davacının tebliğe elverişli adres bildirip, gerekli avansı yatırıp yatırmadığının net olarak bilinmesi şarttır.
Öte yandan, hukuki yarar dava koşulu olup, mahkeme dava şartlarını re’sen incelemekle görevlidir. Hatta, hukuki yararın sadece dava tarihi itibariyle değil, dava devam ettiği sürece ve hükmün kesinleşmesine kadar devamı da gereklidir. HMK’nın 115/1. maddesi “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar, dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.” hükmünü içermekte olup HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca, mahkemece dava şartı noksanlığının tespit edilmesi halinde davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Somut olayda, İflas Dairesi’nin 24.04.2014 havale tarihli yazısında, davacı alacaklı vekilinin, iflas sıra cetvelinin tebliği için adres bildirdiği ve masraf avansı yatırdığının belirtildiği, davacı tarafından ilama dayalı 753.293,05 TL alacağının iflas masasına kayıt ve kabulünün talep edildiği, iflas idaresince kaydı talep edilen alacağın 526.066,32 TL’lik kısmının, kesinleşmiş mahkeme kararının sunulmasına kadar şarta bağlı olarak kabulüne, 227.856,73 TL’nin ise iflas tarihinden sonra işleyen faiz olması nedeniyle reddine karar verildiği, davacı tarafça daha sonra kesinleşmiş mahkeme kararının sunulduğu, bunun üzerine iflas idaresince şartın kaldırılarak alacağın şartsız kabulüne şeklinde kaydın düzeltildiği, sıra cetvelinin 12.07.2013 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği, davacı tarafından dava dilekçesinde 842.241,56 TL’nin iflas masasına kayıt ve kabulünün talep edildiği, dava dilekçesinde talep edilen bu miktarın içinde iflas idaresince reddedilen alacak kalemi ile şartlı kabul edilip ardından şartı kaldırılarak kaydı düzeltilen alacak miktarı ve iflas masasına kayıt ve kabul başvurusunun yapıldığı tarihten sonra işleyen faizin de bulunduğu, mahkemece, iflas idaresince reddine karar verilen 227.856,73 TL alacak yönünden davanın, İİK’nın 235/1. madde hükmü uyarınca tebliğ tarihi olan 12.07.2013 tarihinden itibaren 15 günlük hak düşürücü süre geçirildikten sonra 18.04.2014 tarihinde açıldığı, şarta bağlı olarak kabul edilen ve daha sonra şartsız olarak kaydı düzeltilen 526.066,32 TL’lik kısım yönünden, iflas masasının şarta bağlı kabul kararının, iflas masasının 28.03.2014 tarihli kararı ile şartın kaldırılarak anılan kısmın şartsız kayıt ve kabulüne karar verilmesi nedeniyle davacının bu miktar yönünden dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı, 88.318,92 TL’lik kısım yönünden ise, kayıt kabul davalarının, iflas masasına kaydı talep edilen alacak ve buna ilişkin verilen kararla sınırlı olarak incelenebileceği, iflas tarihinden sonraki faiz alacaklarının İİK’nın 196/3. maddesi uyarınca, anaparalar ödendikten sonra ödenebileceği ve masaya kaydının mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece, kayıt ve kabulü talep edilen toplam alacağın 526.066,32 TL’lik kısım yönünden; iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verildiğinden, davacının bu miktara ilişkin kayıt kabul davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı, 227.856,73 TL’lik kısım yönünden; hak düşürücü süre içinde açılmasına ilişkin özel dava şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle HMK’nın 114/2 ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine, 88.318,92 TL’lik kısım yönünden ise; erken açılması sebebiyle reddine şeklinde hüküm kurulması gerekirken, kayıt ve kabulü talep edilen tüm alacak kalemlerine ilişkin olarak davanın reddi şeklinde hüküm kurulması doğru olmamış ise de, yapılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK’nın 438/7. maddesi uyarınca, hüküm fıkrasının aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, gerekçeli kararın “HÜKÜM” fıkrasının birinci paragrafındaki “Davanın” ibaresinden sonra “88.318,92 TL’lik kısım yönünden erken açılması sebebiyle, 526.066,32 TL’lik kısım yönünden HMK’nın 114/1-h ve 115/2 maddeleri uyarınca hukuki yarara ilişkin, 227.856,73 TL’lik kısım yönünden ise, HMK’nın 114/2. ve 115/2. maddeleri uyarınca hak düşürücü süre içinde açılmamasına ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden” ibarelerinin yazılması suretiyle kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.04.2016 tarihinde oyçokluğu ile, karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Davacı vekili, üç ayrı kalemden oluşan toplam 842.241,56 TL alacağının İİK’nın 325. maddesi gereğince iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep etmiş;
Mahkemece; iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, üç ayrı kalemde gösterilen ve kayıt kabulü istenen tutarların her biri yönünden yaptığı inceleme ve değerlendirme sonucu, karar gerekçesinde şıklar halinde ayrıntılı gerekçe ve dayanakları da gösterilmek suretiyle, belirtilen tutarların kayıt kabul isteminin yerinde olmadığı sonucuna varılarak, kayıt ve kabulüne karar verilecek bir alacak bulunmadığından bahisle, davanın reddinin gerektiği belirtilerek, hüküm kısmında da, davanın reddine şeklinde karar verilmiş olup;
Üç kalemden oluşmasına rağmen, davacı talebinin toplam 842.241,56 TL’nin kayıt ve kabulüne ilişkin olması karşısında, gerekçe bölümünde ret gerekçeleri ayrıntılı biçimde açıklandığından, hüküm bölümünde tekraren her bir tutarın, hangi neden ve gerekçeyle reddedildiğinin yazılmasına gerek bulunmayıp, karar bu haliyle 6100 sayılı Kanun’un 297/2. maddesine uygun olduğundan, onanması gerekirken; hüküm fıkrasının düzeltilerek onanması yönündeki sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum. 1804.2016