İstirdat Davası Nedir?
Borçlunun ödeme emrine itiraz etmemesi veya itirazının icra mahkemesinde kaldırılmış olması durumunda takip kesinleşir ve bu arada menfi tespit davası da açıp, tedbir almamışsa, borçlu takip konusu borcu ödemek zorunda kalır. Böyle bir durumda, menfi tespit davası açmadığı için, cebrî icra tehdidi altında borcu ödemek zorunda kalan borçlu, ödediği paranın geri verilmesi için istirdat davası açabilir, daha önce menfi tespit davası açmışsa bu da istirdat davasına dönüşür (İİK m. 72/VII, VIII).
İstirdat davasının şartları, borç olmayan bir paranın ödenmiş olması, paranın icra takibi sırasında ve icra tehdidi altında ödenmesi, ayrıca davanın bir yıl içinde açılmış olmasıdır. İstirdat davasının açılması hak düşürücü bir süreye bağlanmıştır. Bu süre, borç olmayan paranın icra veznesine tamamen ödenmesiyle işlemeye başlar. Süre bakımından bu paranın alacaklıya ödenip ödenmemesi önemli değildir (İİK m. 72/VII).
İstirdat davasında genel ispat kuralları geçerlidir. Kanunda “Davacı, istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispatlamalıdır” denilmektedir (süre bakımından İİK m. 72/VIII, c. 2). Davacı borçlu, borçlu olmadığı bir parayı icra takibi sonunda verdiğini ispat etmelidir.
İstirdat davası kabul edilir, davacı-borçlu davayı kazanırsa, icra takibinde ödediği paranın, harç ve giderleriyle birlikte kendisine ödenmesine karar verilir. Ayrıca davalı alacaklı bu dava dolayısıyla yargılama giderlerine mahkûm edilir. Dava reddedilir, davacı-borçlu haksız çıkarsa, sadece bu dava bakımından yargılama giderlerine mahkûm edilir. İstirdat davası sonunda verilen hüküm de kesin hüküm oluşturur. İstirdat davası sonunda icra inkar tazminatına hükmedilmez. Ancak menfi tespit davasına sonradan istirdat davası şeklinde devam edilir ve dava davacı borçlu lehine sonuçlanırsa, borçlu lehine tazminata karar verilir; şayet dava alacaklının lehine sonuçlanmışsa, bu durumda takip durmadığı için alacaklı bir zarara uğramadığından alacaklı lehine tazminata karar verilmez.