İşçilik Alacakları Davası
İstanbul BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
30. Hukuk Dairesi
Esas: 2016 / 31
Karar: 2016 / 33
Karar Tarihi: 25.10.2016
ÖZET: Babasının rahatsızlığından dolayı, davacının iş yeri çalışanlarından Ö.K., işletme sorumlusu S.Ş. ve şirket yetkilisi U.G.’u ayrı ayrı arayarak izin talebinde bulunduğu, kaldı ki dosya kapsamı itibariyle talep ettiği dönemde bakiye kullanabileceği Altı günlük izinin bulunduğu, buna rağmen izin verilmediği, davacının babasının ağır hastalığının ve sonrasında vefat ettiği de anlaşıldığı üzere devamsızlık için haklı bir neden oluşturduğu, kaldı ki devamsızlığın ikinci günü feshedilmesi karşısında İş Kanunundaki koşulların gerçekleşmediği, işveren feshinin haklı nedene dayanmadığı, iş yerinde sekiz yılın üzerinde kıdemi bulunan davacının, makul bir sebep olmaksızın, geçimini sağladığı işe, tazminat haklarını sona erdirecek şekilde sebepsiz yere devam etmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacının kıdem tazminatına hak kazandığı, mahkemenin kıdem tazminatının kabulüne yönelik kararının sonuç itibariyle doğru olduğu anlaşılmıştır. Yerel mahkeme kararının sonuç itibariyle doğru olması nedeniyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
(1475 S. K. m. 14) (6100 S. K. m. 355, 365) (4857 S. K. m. 25) (5521 S. K. m. 8)
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama üzerine verilen davanın kısmen kabulüne yönelik karara davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin 28.07.2007-07.10.2015 tarihleri arasında asgari ücretle vardiya sorumlusu olarak çalıştığını, 07.10.2015 tarihinde 1475 s.14. Maddesi uyarınca prim gün ve süresini doldurduğu için feshettiğini, işverence 02.10.2015 tarihli işe gelmediği gerekçesi ile ihtarname gönderildiğini, o tarihlerde raporlu olduğunu beyanla, kıdem tazminatı ve izin ücretinin hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının 28.07.2007 tarihinde işe girdiğini, 02.10.2015 tarihli ihtarname ile 29.09.2015-30.09.2015-01.10.2015-02.10.2015 tarihlerindeki toplam 4 günlük devamsızlığına ilişkin mazeretini belgelemesi için 3 günlük süre verildiğini, davacı tarafından sunulan sağlık raporunun 29.09.2015-30.09.2015 tarihleri kapsadığını,01.10.2015-02.10.2015 tarihleri itibariyle izin alınmaksızın ve haklı sebep gösterilmeksizin işe gelmediğini, bu nedenle iş akdinin 02.10.2015 tarihinde 4857 25/2-g uyarınca haklı nedenle feshedildiğini, davacının 07.10.2015 tarihli 1475 say 14/1-5 dayanarak yaptığı fesih bildiriminin 09.10.2015 tarihinde müvekkiline ulaştığını, iş akdinin bu ihtarnamenin ulaşmasından önce haklı nedenle feshedildiğini, davacının yıllık izinlerini kullandığını, yıllık izinlerin önceden belirlenerek işveren tarafından uygun görülmesi halinde kullandırıldığını, telefonla bilgi verilerek kullandırılmasına ilişkin uygulama bulunmadığını, iş yerinde bayram ve genel tatillerden sonra işlerin normalden yoğun olması nedeniyle izin kullandırılmadığını, bu uygulamayı davacının bildiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, taraf tanıkları dinlenmiş, iş yeri dosya örneği, banka ekstre örneği celp edilmiş, bilirkişi raporu alınarak, iş akdinin davacı tarafından 1475 S.K. 14 Maddesi uyarınca 07.10.2015 tarihinde feshedildiği bu nedenle kıdem tazminatına hak kazandığı, hak kazandığı 130 gün yıllık izinden 124 günü kullandığı bakiye 6 günlük izin ücretinin 2015/ eylül bordrosuna intikal ettirilerek ödendiğinden bahisle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Süresi içinde davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Başvuru nedenleri özetle; davacının 29.09.2015-30.09.2015-01.10.2015-02.10.2015 tarihlerinde devamsızlık yaptığı, gönderilen ihtarnamede devamsızlık nedenlerinin bildirilmesi için 3 gün süre verildiği, davacı tarafından sunulan sağlık raporunun 29.09.2015-30.09.2015 tarihlerini kapsadığı, diğer devamsızlık günleri için haklı bir mazeret bildirilmediği, bu nedenle 4857 sayılı İş Kanununun 25/2-g uyarınca iş akdinin 02.10.2015 tarihinde işverence haklı nedenle feshedildiği, davacı tarafından 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14/1-5 maddesine göre feshe yönelik 07.10.2015 tarihli ihtarnamenin 09.10.2015 tarihinde işverene ulaştığı, iş akdinin bu ihtarnameden önce işverence feshedildiği, işverenden izin alınmaksızın haklı neden bildirilmeksizin devamsızlık yapan davacının iş akdinin kendi kusuru ile sona erdirildiği, bu nedenle kıdem tazminatına hakkı bulunmadığı sebebiyle istinaf kanun yoluna getirilmiş olmakla, üye hakimtarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
İş Yerinde Sekiz Yılın Üzerinde Kıdemi Bulunan Davacının Makul Bir Sebep Olmaksızın Geçimini Sağladığı İşe Tazminat Haklarını Sona Erdirecek Şekilde Sebepsiz Yere Devam Etmemesinin Hayatın Olağan Akışına Aykırı Olduğu
İSTİNAF KARARI
HMK 355. madde düzenlemesine göre, kamu düzenine aykırılık halleri hariç, istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonunda;
İstinaf sebebine göre iş akdinin hangi tarafça feshedildiği, sebebi ve tarihi çekişmelidir. İşverence 02.10.2015 tarihinde düzenlenen ve davacıya hangi tarihte tebliğ edildiğine ilişkin şerh bulunmayan ancak, davacı tarafından düzenlenen 07.10.2015 tarihli ihtarname içeriğine göre, bu tarih itibariyle öğrenildiği kabul edilen ihtarname ile davacının 29.09.2015-30.09.2015-01.10.2015-02.10.2015 tarihlerindeki toplam 4 günlük devamsızlığına ilişkin mazeretini belgelemesi için 3 günlük süre verildiği, aksi halde iş akdinin 4857 Sayılı İş Kanunun 25/2-g maddesi uyarınca 02.10.2015 tarihinde feshedileceğinin bildirildiği, bilahare düzenlenen çıkış bildirgesi ile iş akdinin 02.10.2015 tarihinden geçerli olmak üzere sona erdirildiği, fesih iradesi, bozucu yenilik doğuran bir irade olduğundan, iş akdinin 07.10.2015 tarihli davacının fesih beyanından önce işverence 02.10.2015 tarihinde sona erdirildiği anlaşılmıştır. Nitekim 05.10.2015 tarihinde işyerine giden davacının işbaşı yaptırılmadığı davacı ikrarı ile sabittir. Bu durum da davacı feshinden önce işverence iş akdinin sonlandırıldığını ortaya koymaktadır.
Davalı tarafından 02.10.2015 tarihli feshin haklı nedenle yapılıp yapılmadığı hususu değerlendirildiğinde; Davalı tarafından sunulan evrak örneklerinden ek 5 de yer alan devamsızlık tutanağının 02.10.2015 tarihli olduğu ve 01.10.2015-02.10.2015 tarihlerinde devamsızlık yapıldığına ilişkin olarak düzenlendiği, ancak aynı tarihli noter ihtarnamesinde devamsızlık tarihlerinin 29.09.2015-30.09.2015-01.10.2015-02.10.2015 tarihleri olarak bildirildiği, bu durumun çelişki oluşturduğu, kaldı ki duruşmada davalı taraf tanığı olarak dinlenen ve devamsızlık tutanağında imzası bulunan Ö.K.’ün davacının bayramdan sonraki ikinci gün kendisini telefonla arayarak babasının hasta olduğunu ayrıca bilet bulamadığını beyan ettiğini, kendisinin izin vermeye yetkili olmadığını U.Bey’i araması gerektiğini ve durumu U.Bey’e ilettiğine yönelik beyanına, davacının ihtarnamesinde ismi geçen işletme sorumlusu olan davalı tanığı S.Ş’in bayramın 2. Günü davacınıntelefonla arayarak babasının rahatsız olduğunu söyleyerek, bayramdan sonrası için izin istediğini, işlerin ne olacağını bilemediği için izin veremeyeceğini U.Bey’i araması gerektiğine yönelik beyanlarına ve şirket yetkilisi U.G.’un 09/05/2016 tarihli duruşmada, davacının bayramın 2. Günü kendisini arayarak izin istediğini ancak kendisinin kabul etmediğini, işe gelmediği için de iş akdinin feshedildiğine yönelik beyanlarına göre, işverenin devamsızlık tutanağının düzenlendiği 02.10.2015 tarihi itibariyle davacının 29.09.2015-30.09.2015 tarihleri itibariyle sağlık raporundan haberinin olduğu, 20.03.2016 tarihinde vefat ettiğini beyan ettiği babasının rahatsızlığından dolayı, davacının iş yeri çalışanlarından Ö.K., işletme sorumlusu S.Ş. ve şirket yetkilisi U.G.’u ayrı ayrı arayarak izin talebinde bulunduğu, kaldı ki dosya kapsamı itibariyle talep ettiği dönemde bakiye kullanabileceği 6 günlük izinin bulunduğu, buna rağmen izin verilmediği, davacının babasının ağır hastalığının ve sonrasında vefat ettiği de anlaşıldığı üzere devamsızlık için haklı bir neden oluşturduğu, kaldı ki devamsızlığın ikinci günü feshedilmesi karşısında İş Kanunu 25/2-g’deki koşulların gerçekleşmediği, işveren feshinin haklı nedene dayanmadığı, iş yerinde 8 yılın üzerinde kıdemi bulunan davacının, makul bir sebep olmaksızın, geçimini sağladığı işe, tazminat haklarını sona erdirecek şekilde sebepsiz yere devam etmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacının kıdem tazminatına hak kazandığı, mahkemenin kıdem tazminatının kabulüne yönelik kararının sonuç itibariyle doğru olduğu anlaşılmıştır.
İstinaf Başvurusunun Esastan Reddi
HÜKÜM:
Dosya kapsamı, delil durumu ve yukarıda açıklanan gerekçe itibariyle, yerel mahkeme kararının sonuç itibariyle doğru olması nedeniyle davalının istinaf başvurusunun HMK 353/b-2. maddesi uyarınca esastan REDDİNE,
İstinaf giderlerinin başvuru yapan üzerinde bırakılmasına,
Alınması gereken 828,30 TL harcın peşin alman 207,80 TL harçtan mahsubu ile bakiye 620,50 TL harcın davalıdan tahsiline,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ilgililerin mahkememizin bu kararına karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 8 gün içinde (5521 Sayılı K 8/3) mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer bölge adliye mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle (HMK 365/1) Yargıtay’ın İlgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere tarafların temyiz yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna oybirliği ile 25.10.2016 günü karar verildi.