Overbooking Hakkında Önemli Bilgiler

İhalenin Feshi Davası

İhalenin Feshi Davası

T.C YARGITAY
12.Hukuk Dairesi
Esas: 2017/ 5094
Karar: 2017 / 14131
Karar Tarihi: 14.11.2017

ÖZET: Dairece, mahkeme kararının “kanun yararına bozulması”ndan sonra, yerel mahkemece dosyanın esasa kaydedilerek yeniden hüküm kurulması ve bu yeni hükmün temyiz edilmesi üzerine de Dairece onanması, maddi hataya dayalı olup, usuli kazanılmış hak oluşturmayacağı gibi, kesinleşmiş mahkeme kararını da hukuken ortadan kaldırmaz. Bu itibarla, alacaklı E. Ö. ile ihale alıcısı B. A.’nın karar düzeltme istemlerinin kabulü ile A. İcra Hukuk Mahkemesi’nin kararı ile 12. HD. 18/04/2017 tarih ve 2016/13670 Esas-2017/6002 Karar sayılı onama ilâmının oybirliğiyle kaldırılmasına, bozma kararının bir örneğinin Resmi Gazetede yayımlanmak üzere Adalet Bakanlığı’na gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

(2004 S. K. m. 134) (1086 S. K. m. 427) (6100 S. K. m. 150, Geç. m. 3) (12. HD. 21.04.2015 T. 2015/8817 E. 2015/10570 K.)

Bozma Kararının Bir Örneğinin Resmi Gazetede Yayımlanmak Üzere Adalet Bakanlığına Gönderilmesi

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 18/04/2017 tarih, 2016/13670 Esas – 2017/6002 Karar sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki alacaklı ve ihale alıcısı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ummahan Yıldız tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Borçlu Y. Ş., Akşehir İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2012/5 Esas sayılı dosyasında ihalenin feshi talebinde bulunmuş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, kararın borçlu tarafça temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 06/12/2012 tarih ve 2012/25734 Esas-2012/36717 Karar sayılı ilâmı ile şikayetin kabulüne ve ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuş, bozma kararı sonrası, dosya Akşehir İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2012/134 Esas numarasına kaydedilerek 17.01.2013 tarihli celsede bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, yine aynı celsede davacı taraf mazeretsiz olarak duruşmaya katılmadığından ve gelen davalılar vekilleri de davayı takip etmeyeceklerini bildirdiklerinden dosyanın işlemden kaldırılmasına, daha sonra da davanın süresi içerisinde yenilenmediği gerekçesiyle 18.04.2013 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, anılan karara karşı davacı taraf temyiz talebinde bulunmuş, ancak süresinden sonra temyiz edildiği gerekçesiyle Dairemizin 02/07/2013 tarih ve 2013/18107 Esas-2013/24684 Karar sayılı ilâmı ile temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiş, bu karara karşı karar düzeltme yoluna gidilmemiştir. Akabinde 11/09/2014 tarihinde borçlu, kanun yararına bozma talebinde bulunmuş ve Dairemizin 21/04/2015 tarih ve 2015/8817 Esas-2015/10570 Karar sayılı kararı ile mahkemece şikayetin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi isabetsiz olduğundan, kararın kanun yararına bozulmasına karar verilmiş, kanun yararına bozma sonrası dosya yeniden esasa kaydedilerek yargılama yapılmış ve davanın kabulüne, ihalenin feshine karar verilmiş olup, son kararın temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 18/04/2017 tarih ve 2016/13670 Esas-2017/6002 Karar sayılı ilâmı ile mahkeme kararı onanmış, bu karara karşı alacaklı E. Ö. ve ihale alıcısı B. A. tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.

6100 sayılı HMK’nun geçici 3. maddesinin (1). fıkrası uyarınca uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK’nun 427. maddesinin 6, 7 ve 8. fıkralarında; “Kesin olarak verilen hükümlerle niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden ve Yargıtay’ca incelenmeksizin kesinleşmiş bulunan hükümler, Adalet Bakanlığı’nın göstereceği lüzum üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından kanun yararına temyiz olunur. Temyiz isteği Yargıtay’ca yerinde görüldüğü takdirde, hüküm, kanun yararına bozulur. Bu bozma, hükmün hukuki sonuçlarım ortadan kaldırmaz. Bozma kararının bir örneği Adalet Bakanlığı’na gönderilir. Bakanlıkça Resmi Gazetede yayınlanır” hükmü yer almaktadır.

Somut olayda, Dairemizin 21/04/2015 tarih ve 2015/8817 Esas-2015/10570 Karar sayılı ilâmı ile;

“İİK.nun 134/2. maddesi; “…ihalenin feshi talebi üzerine icra mahkemesi takip tarihinden itibaren yirmi gün içinde duruşma yapar ve taraflar gelmeseler bile icap eden kararı verir…” şeklinde düzenlenmiştir.

Somut olayda, ihalenin feshi şikayetinin taraflarca takip edilmemesi nedeniyle mahkemece 17.01.2013 tarihli duruşmada, HMK’nun 150. maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasına ve 18.04.2013 tarihinde de üç aylık yasal süre içerisinde taraflarca davanın yenilenmediği gerekçesiyle HMK’nun 150. maddesine dayalı olarak davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmektedir. Bu uygulama İİK’nun 134/2. maddesinin yukarıda açıklanan hükmüne aykırıdır.

O halde, mahkemece şikayetin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, somut olayda uygulanma imkanı bulunmayan HMK’nun 150. maddesi uyarınca “dosyanın işlemden kaldırılması” ve ikinci aşama olarak da, “davanın açılmamış sayılmasına” karar verilmesi isabetsiz olduğundan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına temyiz talebinin kabulüne karar verilmiştir.” denildikten sonra, sonuç olarak da “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına temyiz talebinin kabulü ile 1086 sayılı HUMK.nun 427/6. maddesi uyarınca mahkeme kararının (KANUN YARARINA BOZULMASINA), … 21.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi” şeklinde kesinleşmiş mahkeme kararı kanun yararına Dairemizce bozulmuştur.

Bilindiği üzere temyiz, kesin olmayan kararlara karşı başvurulan olağan bir kanun yoludur. Bundan başka kesin kararlara karşı, Adalet Bakanlığının veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının başvurabileceği istisnai ve kendine özgü bir temyiz yolu vardır ki, buna kanun yararına temyiz denir. Bunun için belli bir temyiz süresi yoktur.

Olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına temyizin amacı, hukuk kurallarının yanlış uygulanması halinde, hukukun yanlış uygulandığını tespit edip, yasanın, kesin hükümde belirtilen biçimde uygulanamayacağının açıkça duyurulması, böylece ilerideki uygulamalarda, bu yolda yanlışa düşme ihtimalinin önlenip mahkemelerin uyarılmasından ve uygulamada birliğin sağlanmasından ibarettir. Söz konusu kesin kararlar, Adalet Bakanlığının veya Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozmaya ilişkin temyizi üzerine Yargıtay tarafından incelenir. Yargıtay, hukukun yanlış uygulanmış olduğu kanısına varırsa, hükmü kanun yararına bozar. Bu bozma kararı Resmi Gazetede yayımlanarak, bununla, kanunların yurdun her yerinde aynı şekilde uygulanması sağlanır.

Yargıtay bozma kararı, çözümlenmiş olan çekişmeye tesir etmez. Kanun yararına bozma üzerine, mahkeme, tekrar yargılama yapıp bozmaya uygun olarak yeni bir hüküm veremeyeceği gibi, kanun yararına bozma kararma karşı direnme kararı da veremez. Kısacası mahkeme, kanun yararına bozma kararı üzerine hiç bir işlem yapamayacağı gibi, kanun yararına temyiz, mevcut hükmün hukuki neticelerini de ortadan kaldırmaz. Yargıtay’ca, kanun yararına temyiz talebi reddedilirse, Adalet Bakanlığı veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, bu ret kararına karşı karar düzeltme yoluna başvuramazlar.

Yukarıda da açıklandığı üzere Dairemizce, mahkeme kararının 1086 sayılı HUMK’nun 427/6. maddesi uyarınca; “KANUN YARARINA BOZULMASINA” karar verilmesine rağmen, yerel mahkemece, olağan temyiz yolu ile mahkeme kararı bozulmuş gibi dosya yeniden esasa kaydedilerek yargılama yapılmış, yeniden esas hakkında 13/01/2016 tarih ve 2015/128 Esas-2016/3 Karar sayılı hüküm kurulmuş, iş bu yeni hükmün temyiz edilmesi üzerine de Dairemizin 18/04/2017 tarih ve 2016/13670 Esas-2017/6002 Karar sayılı ilâmı ile maddi hata sonucu onanmıştır.

Dairemizce, mahkeme kararının “kanun yararına bozulması”ndan sonra, yerel mahkemece dosyanın esasa kaydedilerek yeniden hüküm kurulması ve bu yeni hükmün temyiz edilmesi üzerine de Dairemizce onanması, maddi hataya dayalı olup, usuli kazanılmış hak oluşturmayacağı gibi, kesinleşmiş mahkeme kararım da hukuken ortadan kaldırmaz.

Bu itibarla, alacaklı E. Ö. ile ihale alıcısı B. A.’nın karar düzeltme istemlerinin kabulü ile Akşehir İcra Hukuk Mahkemesi’nin 13/01/2016 tarih ve 2015/128 Esas-2016/3 Karar sayılı kararı ile Dairemizin 18/04/2017 tarih ve 2016/13670 Esas-2017/6002 Karar sayılı onama ilâmının oybirliğiyle kaldırılmasına, bozma kararının bir örneğinin Resmi Gazetede yayımlanmak üzere Adalet Bakanlığı’na gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

Sonuç: Alacaklı E. Ö. ve ihale alıcısı B. A.’nın karar düzeltme istemlerinin kabulü ile Akşehir İcra Hukuk Mahkemesi’nin 13/01/2016 tarih ve 2015/128 Esas-2016/3 Karar sayılı kararı ile Dairemizin 18/04/2017 tarih ve 2016/13670 Esas-2017/6002 Karar sayılı ilâmının KALDIRILMASINA, Akşehir İcra Hukuk Mahkemesi’nin 18/04/2013 tarih ve 2012/134 Esas-2013/33 Karar sayılı kararının, daha önce Dairemizin 21/04/2015 tarih ve 2015/8817 Esas-2015/10570 Karar sayılı ilâmı ile; “KANUN YARARINA BOZULMASINA” karar verilmiş olmakla, anılan bozma ilâmının 1086 sayılı HUMK’nun 427/7. maddesinin 2. cümlesi uyarınca; “HÜKMÜN HUKUKİ SONUÇLARINI ORTADAN KALDIRMAMASINA”, aynı maddenin son fıkrası gereğince kararın bir örneğinin Resmi Gazetede yayımlanması için Adalet Bakanlığı’na gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, alınan peşin harcın istek halinde iadesine, 14.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.