İdari Davaya Konu Olacak Kesin ve Yürütülmesi Gereken İşlemler Nasıl Belirlenir?
İdari Davaya Konu Olacak Kesin ve Yürütülmesi Gereken İşlemler
vergi davasına konu olabilecek kesin ve icrai işlemlerin bazı unsurları bünyesinde barındırması gerekmektedir.
- Öncelikle, ortada bir idari işlem olmalıdır. İlk şart budur. İdari işlem, bir idari makam tarafından, bir kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla idare hukukunun kendisine tanıdığı kamu gücü kullanılarak ve tek yanlı iradeyle yaptığı işlemdir.
Bazen mükellefler, vergi idareleri ile yapılan şifahi görüşmeler sonucunda haklarında idari işlem tesis edildiği yönündeki duyumlara istinaden, mahkemelere her hangi bir belge ibraz etmeksizin dava açabiliyorlar. Mükellefiyet tesisi, özel esaslara alınma, ihtiyati haciz-haciz kararı alınması yönünde tesis edilen işlemleri (muhataplarına tebliğ edilmediğinden), örnek kabilinden söyleyebiliriz.
Bu işlemlere karşı açılan davalarda, mahkemeler, ya doğrudan “Dilekçe Ret” kararı ya da davalı idarenin ilk savunmasını alıp yine “Dilekçe Ret” kararı vermek durumunda kalıyor. Bu nedenle, sürecin uzamaması ve hak kaybına uğranılmaması adına yapılacak en doğru iş, 4892 sayılı Bilgi Edinme Kanunu kapsamında ilgili idari merciye başvuruda bulunularak, haklarında tesis edilen iş ve işlemleri öğrenerek, belgeleri temin etmek ve daha sonra dava açma yoluna gitmektir.
Uygulamada en çok hataya düşülen durumlardan biri de, mahkemelerden, idari işlem niteliğinde karar verilmesinin istenmesidir. Mahsup ve iade yapılmasına, mükellefiyetin kaldırılmasına, borçlu olunmadığına ya da başka bir kişinin borçtan sorumlu olduğuna karar verilmesi yönündeki talepleri bu kapsamda sayabiliriz. 2577 sayılı Kanunun 2/1. maddesinde idari dava türleri sayılmış ve 2/2. maddesinde de “… İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler…” denilmek suretiyle yargısal denetimin niteliği ve sınırları belirlenmiştir. Dolayısıyla, idari dava türleri arasında sayılmayan ve hukukilik denetiminin dışında yer alan bu tür taleplerde bulunmaktan kaçınılmalıdır.
. İdari işlemin, kesin işlem olması gerekmektedir. İdari işlem tesisi sürecinde, başkaca bir aşamadan (farklı bir idari mercie başvurulması gerekmeyen) geçmesine gerek kalmayan, uygulanmaya hazır işlemler kesin işlemlerdir.
. Son olarak bu işlemin, icrai, yürütülebilir bir işlem olması gerekir. Yani, muhatabının, hukuki durumunda bir değişiklik meydana getirmeli, hukuki durumunu etkilemelidir.
Kesin ve icrai bir işlem olup olmadığı hususu tereddüt oluşturan ve ancak vergi mahkemelerinde yaygın olarak davaya konu edilen bazı işlem türlerine değinmekte yarar görüyorum.
- Borç döküm listeleri, genellikle vergi idareleri ile yapılan şifahi görüşmeler neticesinde temin edilip, dava konusu (muhteviyatlarındaki vergi ve cezalar) edilmektedirler. Ancak Danıştay’ın güncel içtihatlarıyla da kabul edildiği üzere, kesin ve icrai nitelikte işlemlerden değildirler.
- Takdir komisyonu kararları, ileride yapılacak olarak vergileme (tarhiyat) işleminin dayanağı olan işlemlerdir. Tek başlarına, ilgilisinin hukuki durumunda bir değişiklik oluşturmazlar. Söz konusu kararlar, 213 sayılı Kanunun ilgili hükümleri uyarınca vergileme işlemi (vergi/ceza ihbarnamesi) ile birlikte tebliğ edildiğinden, muhataplar, hatalı olarak vergi/ceza ihbarnamesiyle beraber takdir komisyonu kararında iptalini istemektedir.
- Vergi tekniği raporları içinde benzer durum söz konusudur. Esasen vergi tekniği raporu, başlı başına bir tarhi- yatın dayanağı olamaz. Vergi tekniği raporuna istinaden ya vergi inceleme raporu düzenlenir ya da rapordaki veriler nazara alınmak suretiyle takdir komisyonunca matrah takdirine ilişkin karar alınır. Buradaki açıklamalar, cevaplı raporlar (genellikle gümrük vergileri ile ilgili) ve teftiş raporu gibi sair adlarla düzenlenen raporlar içinde geçerlidir.
- Vergi inceleme raporlarında ise durum biraz farklılık göstermektedir. Anılan raporların sonuç bölümünde vergi tarhi- yatı yapılması önerilmiş ve öneri doğrultusunda işlem tesis edilmiş ise vergi inceleme raporunun ayrıca dava konusu edilmesi manasızdır. Burada yapılacak olan rapordaki tespitlerin ve ulaşılan değerlendirmelerin hukukiliğine ilişkin itirazları belirlemek ve bunları, dilekçenin açıklamalar ve dava sebepleri bölümüne yansıtmaktır. Ancak vergi inceleme raporunun sonuç bölümünde her hangi bir tarhiyat yapılması önerilmemiş (ödenmesi veya tarhı gereken bir verginin çıkmaması nedeniyle) ve bu nedenle bir vergileme işlemi yapılmamış, yalnızca inceleme konusuna göre gelir/ kurumlar vergisi matrahlarının arttırılması veya devreden katma değer vergisi tutarlarının azaltılması gibi sonuçlara ulaşılmış ise bu gibi durumlarda, vergi inceleme raporlarının, kesin ve icrai işlemler olduğu yüksek yargı içtihatlarıyla kabul görmüştür.
- Teminatlı alacaklarla ilgili, 6183 sayılı Kanunun 56. maddesi uyarınca, “… borcun 15 gün içinde ödenmesi, aksi halde teminatın paraya çevrileceği veya diğer şekillerle cebren tahsil devam olunacağı…” yolunda tesis edilen bildirim işlemi ise, yine yüksek yargı içtihatları doğrultusunda kesin ve icrai işlem olarak kabul edilmiştir.
- 6183 sayılı Kanunun 91. maddesi uyarınca, hacizli olup satışa çıkarılacak gayrimenkullere ilişkin, satış komisyonu tarafından alman rayiç değer tespitine ilişkin kararlarda, öteden beri, münferiden dava konusu edilebilir işlemlerdendir.
- Bunların dışında, mali idareler arasındaki iç yazışmalar, görüş yazıları (muktezalar), 6183 sayılı Kanunun 79. maddesi uyarınca düzenlenen haciz bildirileri, bildirim mahiyetindeki yazılar, ödemeye çağrı belgesi gibi işlemler, kesin ve icrai olmayan işlem tiirlerindendir.
- İncelenmeksizin Ret
Vergi davalarına konu olacak kesin ve yürütülmesi zorunlu olmayan bir işleme karşı dava açılması durumunda, 2577 sayılı Kanun’un 15/1-b maddesi uyarınca “Davanın İncelenmeksizin Reddine” kararı verilir. Bu karara karşı istinaf yolu açıktır.