Hükümlünün İstemiyle İnfazın Ertelenmesi Nasıl Yapılır?
5275 sayılı Kanunun 17. maddesinin 1. fıkrasında hükme bağlan “hükümlünün istemiyle infazın ertelenmesi” müessesesi, hükümlünün cezasına fiilen başlanmamış (infaz kurumuna alınmamış) olması, hükümlü adına çıkarılan davetiye tebliğini aldığı tarihten itibaren 10 gün içerisinde Cumhuriyet savcılığına müracaat etmesi hallerine özgüdür. Başka bir ifade ile bu hallerde, hüküm kesinleşmiş, ilam infaza verilmiş, infaza yönelik olarak hükümlüye davetiye çıkarılmış olmasına rağmen hükümlü infaz kurumuna alınmamıştır.
Hükümlünün istemiyle infazın ertelenebilmesi için hukuki ve fiili şartların bir arada bulunması gerekir. Aşağıda belirtilecek hukuki ve fiili şartların bir arada bulunmasından sonra infazın erteleme kararının nasıl, ne şekilde ve kim tarafından verileceği ve erteleme süresinin tamamlanması halinde yapılacak işlemler bu başlık altında incelenecektir.
Erteleme Kararına Konu Ceza (Hapis Cezası) ve Süresi
5275 sayılı Kanunun 17,1 maddesi uyarınca infazın ertelenebilmesi için infaza konu cezanın hapis cezası olması şarttır.
Adli para cezalarına ait infazlar bu madde uyarınca ertelenemez.
İnfazın ertelenmesine karar verilebilmesi için cezanın hapis cezası olması yeterli olmayıp; hapis cezasının belirli bir süreden az olması gerekir. Başka bir ifade ile infaza konu hapis cezasının ÜÇ YIL veya DAHA AZ SÜRELİ olması şarttır. Eğer hapis cezası üç yıldan fazla (örneğin 3 yıl 1 ay hapis cezası) ise diğer şartlar bulunsa dahi infazın ertelenmesine karar verilemez.
Erteleye konu hapis cezasının süresi, ilamda yazılı bulunan asıl ceza miktarına göre belirlenir. İnfaz kurumunda bulunan hükümlü bu madde hükmünden yararlanamayacağından infazı gerekli süre üç veya daha bir sürenin altına düşse dahi bu madde gereğince infazı ertelenemez.
İlamda yazılı bulunan asıl ceza üç yıldan fazla olmasına rağmen, gözaltında ve tutukluluk süreleri düşüldükten sonra bakiye kalan hapis cezası üç yıl veya daha az hapis cezası kalması halinde bakiye hapis cezansın infazı talep üzerine ertelenebilecek midir?
Kanunun 17. maddesinin 1. fıkrası “üç yıl ve daha az süreli hapis cezaları” nın ertelenebileceği hükme bağlanmış olup; bu cezanın ilamda belirtilen asıl ceza mı yoksa mahsup sonrası bulunan hapis cezası mı olduğu hususunda açık bir hüküm bulunmamaktadır.
Uygulamada bazı yazarlar gözaltı veya tutuklulukta geçen süreler düşüldükten sonra hükümlünün yatması gereken süre üç yıl ve daha az ise hükümlünün talebi üzerine infazın ertelenebileceğini162, bazı yazarlar ise söz edilen maddedeki hapis cezalarının ertelenmesi, ilamda yazılı bulunan asıl ceza miktarı olduğu ve halen infazı gereken bakiye ceza miktarı olmadığını ileri sürmüşlerdir.
5275 sayılı Kanunun 17. maddesi hükmü ve madde gerekçesi ile gözaltı ve tutukluluk sürelerinin mahiyeti gözetildiğinde, infazın ertelenmesine dair kararda esas alınacak hapis cezasının süresi, bakiye ceza süresine değil, infaza esas mahkeme kararında hükme bağlanan hapis cezasının göz önünde bulundurulması gerektiği anlaşılmaktadır. Şartla tahliye tarihinin tespitinde gözetilecek olan gözaltında ve tutuklulukta geçen sürelerin, cezaların infazının ertelenmesinde gözetilmesi yasaya aykırı olacaktır. Örneğin 4 yıla hükümlü şahsın, daha önce 1 yıl 6 ay tutuklu kalmış ise yakalama emri çıkartılırken veya müddetname tanzim edilirken tutukluluk süreleri asıl mahkumiyet süresinden mansup edilmesi önemli ve zorunludur. Ancak tutukluluk süreleri, asıl süreden mahsup edilerek bakiye hapis cezası üç yıldan az bir süreyi kapsıyor iddiası ile hükümlünün Kanunun 17, I maddesinden yararlandırılması infaz hukukunun temel prensiplerine aykırı olacaktır.
Adli para cezasının ödenmemesi halinde, hapse çevrilen süre üç yıl veya daha az olması halinde bu madde uyarınca infazı kural olarak ertelenemez. Şöyle ki; 5275 sayılı Kanunun 106. maddesinin 9. fıkrası uyarınca adli para cezasından çevrilen hapis cezalarına ait infazın ertelenemez. Bu açık hüküm karşısında kısa süreli hapis cezalarından çevrilen adli para cezaları ile doğrudan doğruya hükmedilen adli para cezaları süresi içerisinde ödenmemesi halinde çevrilen hapis cezasının süresi üç yıl veya daha az olsa dahi Kanunun 17. maddesinin 1. fıkrası uyarınca infazı ertelenemez.
Açıklanan bu husus 5275 sayılı Kanunun 106. maddesinin 9. fıkrasında 01.03.2008 tarihinde yapılan değişiklikten sonraki uygulama olup; 01.03.2008 tarihinden önce işlenen suçlar bakımından bu hükmün uygulama kabiliyeti bulunmamaktadır. Hükümlü lehine hüküm taşıyan 01.03.2008 tarihindeki önceki hükme göre; Türk Ceza Kanunun 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi saklı kalmak üzere, adli para cezasından çevrilen hapsin infazı ertelemeyeceği hükme bağlanmış idi. Bu hükümden çıkan sonuca göre; kısa süreli hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesinden sonra adli para cezasının ödenmemesi halinde çevrilen hapis cezası üç yıl ve daha az ise cezanın erteleneceği anlaşılmakta idi. Bu nedenle 01.03.2008 tarihinde önce işlenen suçlar bakımından hükmedilen kısa süreli hapis cezasının adli paraya çevrilmesi ve söz konusu adli para cezasının süresinde ödenmemesi halinde çevrilen hapis cezası üç yıl ve daha az ise eski (01.03.2008 tarihinden önceki) hüküm gereğince infazın ertelenebileceğini, 01.03.2008 tarihinden sonra ise tüm adli para cezalarına ait infazların ertelenemeyeceğini düşünmekteyim.
Birkaç suçtan dolayı hükmedilmiş olan cezalar, kendi bağımsızlıklarını korumaktadır. Bu nedenle ayrı ayrı suçlardan dolayı verilen hapis cezaları, infaz aşamasında içtima edilmiş olsa bile infazın ertelenmesi hususu, bir hapis cezası gözetilerek değerlendirilir. Örneğin hırsızlık suçundan dolayı 2 yıl hapis cezası, mala zarar verme suçundan dolayı 10 ay hapis cezasına, ve konut dokunulmazlığını bozmak suçlarından dolayı ise 6 ay hapis cezasına hükmedilmiştir. Bu halde hapis cezalan toplanarak, hapis cezasının süresi 3 yılı geçtiği gerekçesiyle infazın ertelemesine dair talebin reddine karar veremez. Bu halde her bir ceza açısından talebin değerlendirilmesi gerekir. Fiilen infaza başlandığı anda cezaların içtiması söz konusu olabilir. Ancak bu halde de infaz ertelenemeyeceği için cezanın miktarı önemli değildir.
Kısa süreli hapis cezalarından çevrilme seçenek yaptırımlar ile güvenlik tedbirlerine ait infaz da Kanunun 17,1 maddesi uyarınca ertelenemez.
Şartla tahliye süresini tutuklulukta geçiren hükümlünün tekrardan infaz kurumuna alınması söz konusu olmayacağından bu halde infazın ertelenmesi talebinde bulunmasına gerek bulunmamaktadır.
765 sayılı TCK.nuna göre verilmiş ağır hapis cezaları, 5252 sayılı Kanunun 6. maddesi uyarınca hapse dönüşmesi nedeniyle, süre ve diğer şartların varlığı halinde infazın ertelenmesine karar verilebilir.
Hükmen tutukluluk hali, kesintisiz devam etmesi nedeniyle, cezanın kesinleşmesinden sonra dahi infazın ertelenmesi istenemez.
İcra ceza mahkemesince verilen hapsen tazyik kararlarının infazı ertelenemez.
Mazeret Şartı ve Araştırılması
Yukarda inceleme konusu yapılan hukuki şartın gerçekleşmesinden başka hapis cezasının infazının ertelenebilmesi için mazeretin makul ve geçerli olması zorunludur. Başka bir ifade ile infazın derhal yapılması halinde hükümlü veya ailesi için mahkumiyetin dışında ağır bir zarara neden olacağı hususu ispat edilmesi gerekir. Bu ispat kesin olmamakla birlikte en azından infazın ertelenmesine karar verecek Cumhuriyet savcısının bu yönde olumlu bir kanaat uyandıracak bir bilginin bildirilmesi gerekir.
Hükümlüye tanınan bu hak, her şart altında kullanılabilecek haklardan değildir. Kanunun koyucu bu hakkın hükümlüye tanına bilmesi için hapis cezasının derhal infazı halinde hükümlü veya ailesi için mahkumiyetin amacı dışında ağır bir zarara neden olduğunun anlaşılması gerektiğini vurgulamıştır. Örneğin mevsimlik işçi olarak çalışan hükümlünün hemen infaz kurumuna girmesi halinde hem kendisi hem de ailesi bakımından mahkumiyet dışında maddi ve manevi zarara uğrayacağı kabul edilebilir.
Çiftçilikle geçimini temin eden hükümlünün hasat zamanı infaz kurumuna girmesi halinde aynı şekilde hükümlünün kendisi veya ailesi mahkumiyetin amacı dışında ağır zarara neden olacağı düşünülebilir.
Yine hükümlü infaz işlemleri başlamadan önce evlenmek üzere büyük masraflar yapılması, davetiye bastırılması ve düğün günün belirlenmesine rağmen damat olacak olan hükümlü hakkında verilen hapis cezasının derhal infazına başlanılması halinde hükümlünün kendisi veya ailesinin ağır zarara uğrayacağı kabul edilebilir.
Yukarıda açıklanan örnekleri çoğaltabiliriz. Kanunun 17, I maddesi uyarınca verilecek infazın ertelenmesine dair karara esas olacak mazeretin somut olayın özelliklerine, hükümlünün sosyal hayatı ile ekonomik durumu gözetilerek değerlendirilmesi gerekir. Bir olay bir kişi bakımından ağır zarara sebep olmazken, aynı olay başka birisi için ağır zararlar doğurabilir. Bu nedenle “mazeret şartı” değerlendirildiğinde daha objektif davranılması ve hükümlünün ailevi, şahsi, sosyal ve ekonomik durumu gözetilmesi gerekir.
Hemen belirtelim ki; hükümlü tarafından gösterilen mazeret, Kanunun 17, I maddesi kapsamında değerlendirilmesi halinde başka bir şart mesela hükümlünün erteleme kararından sonra kaçacağı, mukim adresinin bulunmaması, süresinde teslim olmayacağı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmesi usule aykırı olur. Belirtilen hususları varlığı halinde hükümlüden güvence gösterilmesini isteme veya başka şarta bağlama meselesi ile ilgilidir. Örneğin çiftçilikle geçimini sağlayan hükümlü ile ilgili verilen somut olayda, yaptırılan zabıta araştırmasında, mahsul zamanında infaz kurumuna girmesi halinde ağır zarara uğrayacağı belirlendikten sonra erteleme süresi sonunda kaçacağı da bildirilmiş ise hükümlüden güvence göstermesi istenir. Ekonomik durumu iyi olmasına rağmen keyfi olarak güvence gösterilmemesi halinde, hapis cezasının infazının ertelenmesi yönelik yapılan talep reddedilir. Böyle bir işlem yapılmadan sırf hükümlünün kaçacağı gerekçe gösterilerek talebin reddi kanuna aykırı olacaktır.
Cumhuriyet savcılığına yapılan infazın ertelenmesi başvurusu üzerine, başvuruda belirtilen mazeretin tahkiki için hükümlünün ikamet adresine göre kolluğa gönderilmesi şarttır. Kolluk araştırılması yapılmadan, sırf beyana dayandırılarak infazın ertelenme talebinin reddine veya kabulüne karar verilmesi usule aykırıdır. Yapılan araştırmayı yeterli görmeyen Cumhuriyet savcısı diğer kamu kurumları veya kuruluşlarından da bilgi alabilir, bu kapsamda tanık dinleyebilir.
Talep Şartı ve Süresi
Cumhuriyet savcısının re’sen erteleme kararı veremez. Talebin varlığı şarttır.
Hükümlü hakkında verilen 3 yıl veya daha az hapis cezasına ait infazın ertelenmesini, Cumhuriyet savcılığına hitaben yazılan bir dilekçe ile talep edilir.
Talep dilekçesine ertelemenin ne amaçla istendiğini doğruluğunu ispat eden bilgi ve belgelerin eklenmesi şarttır.
Cumhuriyet savcılığından kasıt, infazı bizzat yürüten Cumhuriyet savcılığıdır. Örneğin hırsızlık suçundan hükümlüye ait 10 aylık hapis cezası, Lüleburgaz Cumhuriyet Başsavcılığının infazına kayıtlı ve adres itibariyle bizzat davetiye çıkartılmış ise infazın ertelenmesine dair dilekçe de Lüleburgaz Cumhuriyet Başsavcılığına verilmesi gerekir. Söz konusu ilam başka bir yer (mesela İstanbul) Cumhuriyet Başsavcılığınca gönderilip gönderilmemesi önemli değildir. Hükümlü söz konusu dilekçeyi İstanbul Cumhuriyet savcılığına vermesi halinde, talep hakkında bir karar verilmek üzere dilekçe Lüleburgaz Cumhuriyet savcılığına gönderilmesi gerekir. Aksine bir davranışla infaz evrakları taşra Cumhuriyet savcılığına göndermesi nedeniyle kendisinde bulunmayan Cumhuriyet savcılığınca verilen infaz erteleme kararı kanuna aykırı olacaktır.
Hal ve şahsi yapısı dolayısıyla kendisini ifade edemeyecek, sorununu anlatamayacak bir durumda olan hükümlünün sözlü beyanın infaz katibi ile birlikte tutanağa geçirilmek suretiyle de talep alınabilir.
İnfazın ertelenmesine dair talep, hükümlü tarafından bizzat yapabileceği gibi yetkili vekili tarafında da yapılabilir. Yetkili vekili dışında kalan hükümlünün kanuni temsilcisi olmayan eşi, babası, annesi, arkadaşı, amcası, dayısı gibi kişiler hükümlü adına erteleme talebinde bulunamazlar.
İnfazın ertelenmesine dair talepler, hapis cezasının infazına yönelik çıkartılan davetiyenin hükümlüye tebliğ tarihinden itibaren ON GÜN içinde yapılması şarttır. On gün geçtikten veya hakkında yakalama emri çıkarıldıktan sonra infazın ertelenmesi talep edilemez.
Yakalama emri gereğince yakalanan hükümlü, infazın ertelenmesini talep edemez. Talep olsa dahi infazın ertelenmesine karar verilemez.
Uygulamada hakkında yakalama emri bulunan hükümlünün, infazın ertelenmesi talebinde bulunamayacağı kabul edilmesine karşın, Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 14.01.1977 tarih ve 63417 sayılı görüşünde hükümlü için yakalama çıkar tılmış ancak fiilen yakalanıp hürriyeti kısıtlanmadığı sürece, kendiliğinden gelerek tehir (erteleme) isteminde bulunabileceği ve cezanın (infazı) tehir edilebileceğim vurgulamıştır.
Başka bir suçtan dolayı infaz kurumunda tutuklu veya hükümlü bulunan kişi başka bir suçtan dolayı verilen 3 yıl veya az hapis cezasının infazının ertelenmesini isteyemez. Bu halde hapis cezasının infazı için ilam, hükümlünün bulunduğu infaz kurumuna gönderilir. Hükümlü başka bir suçtan dolayı tutuklu ise tutuklama kararının infazı durdurularak, hapis cezansın infazına başlanır. Başka bir hapis cezasının infazı devam ediliyor ise her iki hapis cezasının içtiması talep edilir.
Başka bir suçtan dolayı şartla tahliye olan hükümlü, hakkında verilen 3 yıl veya daha az süreli hapis cezasının ertelenmesini görevli ve yetkili Cumhuriyet savcılığından talep edebilir.
Hakkında adli para cezası bulunan hükümlü, hapis cezasının infazının ertelenmesini talep edebilir.
Talebin Reddi veya Kabulü
Talebin reddi
Hapis cezası üç yıldan fazla olması, hapis cezasının derhal infazının hükümlü veya ailesi için mahkumiyetin amacı dışında ağır bir zarara neden olmayacağı, talebin süresi içerisinde yapılmadığı, yetkili temsilcisi olmayan bir kişi tarafından talepte bulunulduğu veya hükümlü hakkında yakalama çıkartıldığı gibi nedenlerden biri bulunması halinde infazın ertelenmesi talebinin reddine karar verilir. Talebin reddine dair karar kesin olup, bu karara karşı itiraz edilemez.
Talepte bulunan hükümlü hakkında adli para cezasına ait başka bir ilamın bulunması, infazın ertelenmesi talebinin reddine gerekçe yapılamaz. Başka bir ifade ile adli para cezasına ait ilam, infazın ertelenmesine engel teşkil etmez.
Talebin kabulü
İnfazın ertelenmesi dilekçesi üzerine yapılan kolluk araştırması sonunda hapis cezasının derhal infazı, hükümlü veya ailesi için mahkumiyetin amacı dışında ağır bir zarara neden olduğu ve talebin süresi (davetiye tebliğinden 10 gün) içerisinde yapıldığı anlaşılır ise üç yıl veya daha az hapis cezasının infazının ertelenmesine karar verilir.
Erteleme isteminin kabulü, güvence gösterilmesine veya diğer bir koşula bağlanabilir (5275 sayılı Kanunun m. 17, III). Güvencenin alınması kanunen zorunlu olmayıp; her somut olayın özellikleri, hükümlünün sosyal ve ekonomik durumu gözetilerek güvencenin alınıp alınmaması hususunda Cumhuriyet savcısının tayin ve takdir Hakkı bulunmaktadır.
Güvence olarak nakit gösterilebileceği gibi, muteber gerçek kişinin mali ya da şahsi kefaleti (hükümlünün infazdan kaçması durumunda belirli miktarda parayı hâzineye ödemek taahhüdü) de gösterebilir. Kefaletin çeşidini seçme ve kabul etme yetkisi Cumhuriyet savcına aittir. Söz konusu kefalet noter tarafından düzenlenir ve infaz dosyasına konulur.
Nakdi güvence karşılığında cezanın infazının ertelenmesine karar verilmiş ise nakdi güvencenin yatırılması için hükümlüye makul bir süre verilir. Nakdi güvencenin yatırması için savcılığa müracaat eden hükümlüye nakit fişi kesilerek, Mal Müdürlüğüne gönderilir. Nakit fişinde bildirilen miktardaki nakit mâliyeye yatırarak, almış olduğu makbuzu Cumhuriyet savcılığına getirilir. Verilen bu süre içerisinde güvence yatırılması halinde, erteleme kararı verilerek, hükümlüye tebliğ edilir. Süresi içerisinde güvence parası yatırılmaması halinde ise talebin reddi ile hükümlü hakkında yakalama emri çıkarılmasına karar verilir.
Güvence dışında erteleme başka bir şarta da bağlanabilir. Örneğin hakkında verilen cezanın infazı ertelenen hükümlünün erteleme süresi içerisinde her hafta Cuma günleri bağlı olduğu kolluğa imza atma şartı ile infaz ertelenebilir.
Güvence parasının hükümlüye iadesi veya Devlet Hâzinesine iadesi ile ilgili olarak bir sonraki başlık altında inceleme konusu yapılacaktır.
İnfazın Ertelenmesi Kararı ve Hukuki Sonuçları
İnfazın ertelenmesine dair talebin kabul edilmesi halinde Cumhuriyet savcılığınca infazın ertelenmesine karar verir. Erteleme süresi altı ayı geçemez.
Hükümlü talep dilekçesinde infazın dört ay ertelenmesini talep etmiş ise hapis cezası talep doğrultusunda ancak dört ay ertelenebilir. Bu halde geri kalan iki aylık süreden hükümlünün vazgeçtiği anlamına gelmez. Dört aylık sürenin sonunda, altı ayı geçmemek şartıyla 2. ve 3. kez infazın ertelenmesini talep edebilir. Başka bir ifade ile hapis cezasının infazı altı aydan az süreyle ertelenmiş olan bir hükümlünün, yeniden müracaatı üzerine, infazın ertelenmesini gerektiren aynı sebeplerin devam ettiği anlaşılırsa, önceki erteleme süresi ile birlikte toplam altı ayı geçmemek şartıyla 2. veya 3. Bir ertelemenin yapılmasında kanunen bir engel bulunmamaktadır. Ek süre istenmesi halinde yapılan araştırmada hükümlünün mazeretinin devam ettiği anlaşılması halinde talep edilen ek süre verilebilir. Her bir erteleme için talep olması, her erteleme için Cumhuriyet savcılığınca erteleme kararı yazması, imzalaması ve savcılık mührüyle mühürlemesi şarttır. Her bir erteleme için ek teminat istenebileceği gibi önceki alman teminatla da yetinilebilir.
Cezanın hangi süre içerisinde ertelendiği ve hangi tarihte teslim olması gerektiğinin bildirilmesi amacıyla, infazın ertelenmesine dair karar, hükümlü veya yetkili vekiline tebliğ edilmesi şarttır.
Erteleme kararı ve tebliğ mazbatası infaz dosyasının içerisinde saklanır. Ayrıca erteleme süresi ile infazın başlayacağı tarih kayıtlara ve infaz dosyası üzerine işaret edilir.
Erteleme süresi, erteleme kararı veya kararın tebliği tarihinde değil, hükümlünün başvuru tarihinden itibaren başlar. Örneğin 6 aylık hapis cezasının infazının ertelenmesi için 10.11.2011 tarihinde savcılığa başvurmuş, yapılan araştırma sonucuna göre 5 ay süreyle cezanın infazının ertelenmesine 17.10.2011 tarihinde karar verilmiş ise 5 aylık erteleme süresi başvuru tarihi olan 10.11.2011 tarihinde başlar ve 10.04.2012 tarihinde son bulur.
İnfazın ertelenmesine karar verilmesi halinde, hapis cezasının infazı, erteleme süresi kadar ileri bir tarihe ertelenmiş sayılır. Hükümlü erteleme tarihinin sonunda Cumhuriyet savcılığına gelip teslim olması halinde, hapis cezasının infazı amacıyla hükümlü infaz kurumuna gönderilir. Böylece infaz fiilen başlamış sayılır. İnfazın fiilen başlaması halinde, hükümlü tarafından yatırılan güvencenin iadesine de karat verilir.
Hükümlünün infazı erteleyen Cumhuriyet savcılığına teslim olması şart değildir. Erteleme süresi içerisinde başka bir yer Cumhuriyet savcılığına da teslim olabilir. Bu halde infazı erteleyen Cumhuriyet savcılığından hükümlüye ait infaz evraklar istenir. İnfaz evrakları, talepte bulunan Cumhuriyet savcılığına gönderilmekle birlikte ilamat kaydı kapatılır. Güvencenin iadesine, hükümlünün teslim olduğu Cumhuriyet savcılığınca karar verilir. İnfaza başlanıldığında güvencenin yatırıldığına dair makbuz, “teminatın iade edilmesi” meşruhatıyla imzalanıp hükümlüye geri verilir. Hükümlü Mal Müdürlüğünden nakdi güvencesini geri alır. Teminat m iadesi için infaza başlanılması yeterli olup; ayrıca infazın tamamlanmasına gerçi yoktur.
Erteleme süresi içerisinde Cumhuriyet savcılığına teslim olmayan hükümlü hakkında (davetiye tebliği yapılmaksızın) “yakalama emri” çıkartılması ile birlikte güvencenin Hâzineye gelir kaydedilmesi amacıyla infaz mahalli sulh ceza malike meşinden talepte bulunulması gerekir. Güvencenin Hâzineye irat kaydedilmesi için hükümlünün yakalanıp yakalanmaması önemli değildir. Hükümlü yakalanmasa dahi güvencenin Hâzineye gelir kaydı için mahkemeden talepte bulunulması gerekil Mahkemeden bir karar alınmadan, teminatın irat kaydı için doğrudan doğruya Mal Müdürlüğüne yazı yazılamaz.
Güvence parasının Hâzineye gelir kayıt edilebilmesi için, hükümlünün infazdan kaçtığı iddia ve ispat edilmesi gerekir. Örneğin hükümlü makul bir süre geçmesine rağmen teslim olmaması ve teslim olmama halinin mücbir sebebe dayanmaması halinde hükümlünün kaçtığı varsayılır.
Hükümlünün kaçtığını kabul eden sulh ceza mahkemesi, “güvencenin hazineye gelir yazılmasına” karar verir. İnfaz şahsi kefalet karşılığında ertelenmiş sulh ceza mahkemesi tarafından kefalet vermiş kişiyi dinleyerek sonucuna göre karar vermesi gerekir.
Gelir kaydı kararı kesinleştikten sonra, güvencenin gelir olarak kaydı için Mal Müdürlüğüne yazı yazılır.
Güvencenin gelir kaydı talebi reddedilmesi halinde güvence hükümlüye iade edilir.
Hapis cezasının infazının ertelenmesi halinde, infaza konu ilam ceza zamanaşımı veya af ile ortadan kalkması halinde, infazı erteleme kararı hükümsüz kalır ve ilam bila infaz mahkemesine iade edilir. Varsa güvence parasının iadesine karar verilir.
Bu halde, güvence parasının iadesi için mahkemeden karar alınmasına gerek bulunmamaktadır.
İnfazın ertelenmesi amacıyla yatırılan güvence parasından, hükümlünün mahkum olduğu adli para cezası veya iaşe bedeli mahsup edilebilir mi? Kanaatime göre güvence parası, adli para cezası veya iaşe bedeli farklı olup; bunların birbirleriyle mahsup edilmesi kanuna aykırı olur. Bu halde CMK.nun 113/1-a maddesi uygulanarak adli para cezasından mahsup yapılamaz.
Ancak soruşturma veya kovuşturma aşamasında hükümlü hakkında verilen tutuklama kararının güvence karşılığında kaldırılmasına karar verilmiş ve hükümlü serbest kalmış ise aynı yargılamada hakkında verilen mahkumiyet kararının infazı için yapılan davetiye tebliğinden sonra süresinde (10 gün içinde) Cumhuriyet savcılığına gelip teslim olması gerekir. Eğer bu süre içinde gelip teslim olmaz ise hakkında yakalama emri çıkartılır ve soruşturma veya kovuşturma aşamasında yatırılan güvencenin Devlet Hâzinesine gelir kayıt edilmesi için hükmü veren mahkemeden talepte bulunulması gerekir. Bu halde mahkeme, hükümlünün geçerli bir mazereti olup olmadığını araştıracaktır. Geçerli bir mazeretin varlığı halinde, güvence parası hükümlüye iade edilecek, aksi halde ise güvence parası Devlet Hâzinesine gelir kaydedilmesine karar verilecektir.
İnfazı ertelenen hükümlü yakalanması halinde, ilamın infazı, yakalama işleminin yapıldığı gün ve saatte başlamış sayılır.
İnfazı ertelenen hükümlü erteleme içerisinde askere alınması halinde, cezası 1111 sayılı Kanunun 39. maddesindeki gibi bir yıldan az ise infazı askerlik süresinin sonuna bırakılması gerekir.
Bir yıldan az hapis cezasına hükümlü asker kişi, terhisten sonra başvurması halinde 5275 sayılı 17,1 maddesindeki şartları taşımak şartı ile infazın ertelenmesine dair karar verilmesinde kanunen bir sakınca bulunmamaktadır.
Kalem Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 35. maddesi uyarınca. 5275 sayılı Kanunun 17, I maddesi uyarınca hapis cezasının ertelenmesine dair kararlar tarih ve numara sırasına göre “infaza araverme kartonu”nunda saklanır. Bu kartona konulacak erteleme kararları örneklerinde Cumhuriyet Başsavcısı veya Cumhuriyet savcısının imzası ile Cumhuriyet başsavcılığı mührünün bulunması zorunludur.
Erteleme kararı UYAP üzerinden yazılması nedeniyle “karar numarası” otomatik olarak verilir.
5275 sayılı Kanunun 17, I maddesinde yararlanan hükümlüye aynı maddesinin 2 fıkrası gereğince hapis cezasının bölünerek infazı miiessesesinden yararlanıp yararlanamayacağı ileride incelenecektir. Tekrardan kaçınmak üzere o kısma atıf yanmakla yetiniyorum.”’