Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış Sebebiyle Boşanma Davası Nasıl Açılır?
Önceki kanunumuzdaki 130. maddenin karşılığıdır. “Onur kırıcı davranışta bulunma” sebebi de eklenmiş ve madde sadeleştirilerek yeniden kaleme alınmıştır.
Hayata kast nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için; eşlerden birinin, diğer eşi öldürme arzusuyla eyleme kalkıştığının kanıtlanması rerekir. Eylemin teşebbüs aşamasında kalması yeterlidir. Çünkü ölüm halinde evlilik birliği sona ereceğinden boşanma davası da söz konusu olmaz. Tek başına öldürme kastının varlığı yetmez bunu gerçekleştirmek amacıyla eyleme de başlanmış olmalıdır. Öldürmeyi amaçlayan eylemin eksik veya tam teşebbüs halinde olması sonucu değiştirmez.
Eşlerden birinin, diğer eşin yakınlarına yönelik öldürme amaçlı eylemleri hayata kast nedeniyle boşanmaya konu oluşturmaz. Eylemin eşe karşı olması zorunludur. Eşin yakınlarına karşı öldürmeyi amaçlayan eylem evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı (md. 166/1,2) davaya konu olabilir.
Hayata kast nitelikli eylemin eşler tarafından bizzat gerçekleştirilmesi şart değildir. Eşlerden birinin diğer eşin öldürülmesi için üçüncü bir kişiyi azmettirmesi, teşvik ve telkin etmesi sonucu eylem başladıysa yine bu maddeye dayanılarak boşanmaya karar verilebilir.
Eşlerden birinin diğerini ölümle tehdit etmesi bu madde kapsamına girmez, 166. maddeye dayalı boşanmanın konusunu oluşturabilir.
Öldürme niyetinin bulunmadığı, tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu oluşan eylemler de kast unsuru gerçekleşmediğinden bu maddeye dayalı boşanmanın konusunu oluşturmaz.
Pek kötü veya onur kırıcı davranış ise; hayata kast dışında kalan, eşlerden birinin diğer eşe eza, cefa vermek amacıyla gerçekleştirdiği eylemlerdir. Bunlar; acımasızca dövmek hapsetmek, işkence yapmak, cinsel ilişkiye zorlamak gibi bedensel davranışlar olabileceği gibi manevi davranışlar da olabilir. Örneğin eşlerden birinin diğer eşi sürekli gerçeğe aykırı biçimde sadakatsizlikle suçlaması onur kırıcı davranışa girer.
Davranışın pek kötü veya onur kırıcı nitelikte sayılıp sayılmaması eşlerin eğitim, kültür düzeyleriyle de ilgilidir. Aile Mahkemesi yargıcı her somut olayda eşlerin durumuna göre davaya konu söz veya davranışı değerlendirecektir. Örneğin eşlerin sürekli olarak birbirlerine argo kelimelerle hitap ettikleri, küfürlü konuşmayı alışkanlık haline getirdiklerinin anlaşılması halinde bu maddeye dayanılarak boşanmaya karar verilemeyecek, koşulları varsa evlilik birliğinin sarsılması (md. 166/1,2) nedeniyle boşanmaya hükmedilebilecektir.
Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, mutlak ve özel bir boşanma sebebi olduğundan koşulları gerçekleştiğinde ayrıca evlilik birliğinin sarsılıp sarsılmadığı ve davacının kusuruna bakılmaksızın boşanmaya karar verilebilecektir. İstenirse aynı olaylara dayanılarak evlilik birliğinin sarsılması sebebine (md. 166/1,2) dayalı dava açılabileceği gibi her iki sebebe (md. 162 ve 166/1,2) birden dayanılarak da dava açılabilir.
Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış Sebebiyle Boşanma Davası’nda Kusur
Bu maddeye dayalı boşanma davası, ancak hukuki ehliyeti bulunan eş aleyhine açılabilir. Maddede belirtilen eylemlerin iradi olması gerektiği için, temyiz gücüne sahip olmayan örneğin akıl hastası eş aleyhine bu maddeye dayanılarak değil ancak akıl hastalığı sebebine dayanılarak (md. 165) dava açılabilir.
Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış Sebebiyle Boşanma Davası’nda Hak düşürücü süre
Bu maddeye dayalı boşanma davası da zina nedenine dayalı davada olduğu gibi hak düşürücü süreye bağlıdır. Yargılamanın her aşamasında Aile Mahkemesi yargıcının, davanın süresinde açılıp açılmadığını kendiliğinden gözetme yükümlülüğü bulunmaktadır.
Davaya hakkı olan eşin, boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay, her halde, bu sebebin doğmasından itibaren beş yıl içinde davayı açması gerekir. Bu süreler geçtikten sonra davanın açıldığının anlaşılması halinde mahkemece başka bir inceleme yapmadan hakdüşürücü süre geçtiğinden dava reddedilecektir.
Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış Sebebiyle Boşanma Davası’nda Af
Affeden eşin dava hakkı ortadan kalkar. Af, açık olabileceği gibi bazı davranışlarla örtülü bir şekilde de olabilir. Örneğin hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranışta bulunan eşinin eve dönmesi için ihtar kararı gönderilmesi halinde olduğu gibi.