Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

Hangi kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulabilecektir?

Hangi kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulabilecektir?

İstinaf kanun yoluna ancak ilk derece mahkemesi kararla­rı aleyhine başvurulabilir. İstinaf kanun yoluna başvurulabi­lecek ilk derece mahkemesi kararları 6100 sayılı Hukuk Mu­hakemeleri Kanunu’nun 341. maddesinde düzenlenmiştir.

İstinaf kanun yoluna başvurulabilecek ilk karar türü, ilk derece mahkemelerinden verilmiş bulunan nihaî kararlar­dır. Kural olarak ilk derece mahkemelerinden verilmiş bulu­nan tüm nihaî kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvu­rulması mümkündür. Ancak, nihaî karar olmasına karşılık miktar veya değeri 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 41. maddesi gereğince yapılan değişikliğe göre ilk derece mah­kemesince verilen karar 2018 yılı için 3.560,00 TL ve 2019 yılı için ise; 4.400,00 TL (DİKKAT; Bu miktar 6763 sayılı değişiklik Kanununun 44. maddesi hükmü gereği 2020 yılı ve devam eden yıllarda yeniden değerleme oranına göre artırılacaktır.) ’nin altında olması halinde karar kesindir. İstinaf yoluna gidilemez. He­men belirtmek gerekir ki manevi tazminat davalarında bu sınırlar uygulanmayacaktır. Bu kapsamda, bir karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulabilmesi için kararın ilk derece mahkemesi kararı olması yanında nihaî bir karar olması ve miktar itibariyle kesin nitelikte olmaması ve diğer kanunlar­da bu kararın kesin olduğuna ilişkin düzenleme bulunma­ması gerekir.

İlk Derece Mahkemesi Kararı Olması

5235 Sayılı Kanun’un 4. maddesinde, hukuk yargılama­mda ilk derece mahkemeleri genel mahkemeler ve özel ka­nunlarla kurulan hukuk mahkemeleri olarak ikiye ayrılmıştır.

Genel mahkemeler, Sulh Hukuk Mahkemeleri, Asliye Hukuk Mahkemeleri ve Asliye Ticaret Mahkemeleri (De­nizcilik İhtisas Mahkemeleri dahil)’dir.

Buna karşılık, özel kanunlarla kurulmuş mahkemeler (ihtisas mahkemeleri) ise;

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 24. maddesi uyarınca kurulan Kadastro Mahkemeleri,

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkmdaki Kanun’un 3. maddesi uyarınca kurulan Tüketici Mahkemeleri,

4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yar­gılama Usullerine Dair Kanun’un 1. ve 2. maddesi uyarınca kurulan Aile Mahkemeleri,

5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 76. mad­desi uyarınca kurulan Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mah­kemesi,

5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1 vd maddeleri gereğince kurulan İş Mahkemeleri ve,

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca kurulan İcra Hukuk Mahkemeleri,

Yargı teşkilatımızda özel kanunlarla kurulmuş ilk derece ihtisas mahkemeleridir.

Gerek genel gerekse ihtisas mahkemelerinin vermiş ol­duğu nihaî kararlar kural olarak istinaf kanun yoluna tâbi­dir.

Nihaî Karar Olması

Nihaî karar, yargılamaya son veren ve hâkimin dava­dan elini çekmesi sonucunu doğuran kararlardır. Bir kara­rın ara kararı mı? Yoksa nihaî karar mı, olduğunu ayırt etmek için dikkat edilecek tek ölçüt; kararı veren mahkeme bu kararı verdikten sonra işten el çekiyor mu, çekmiyor mu? Bu hususa bakılmalıdır. Mahkeme ya da hâkim bu kararı verdikten sonra uyuşmazlığı görmeye devam edi­yor, işten el çekmiyorsa bu karar, ara kararı, aksine mah­keme ya da hâkim, kararı verdikten sonra uyuşmazlığı görmeye devam etmiyor, işten el çekiyorsa bu karar nihaî karar niteliğindedir.

Esastan inceleme yapılıp verilen davanın kabulü, kıs­men kabulü ve reddine ilişkin kararlar yanında zamanaşı­mı veya hak düşürücü sürenin geçirilmiş olması nedeniyle verilen red kararları ya da ödeme ya da mahsup itirazı ne­deniyle verilen maddi hukuka dayalı ret kararları ile dava­yı sona erdiren taraf işlemleri sonucu (feragat, kabul, sulh) ya da davanın geri alınması halinde verilen kararlarda ni­hai kararlar olup belli koşulları taşıması halinde istinafa tabiidir.

Bunların yanında HMK 114.maddesinde düzenlenen da­va şartlarının yokluğu nedeniyle verilen usulden red karar­ları ile özel kanunlarda düzenlenen dava şartlarına aykırılık nedeniyle verilen red kararları ile diğer usulden red kararla­rına karşı istinaf yoluna başvurulabilecektir.

Nihaî kararlar esas hakkında verilmiş bulunan hükümler (eda ve tespit hükümleri), usule dair nihaî kararlar (görev ve yetki yönünden ret, davanın açılmamış sayılması ve usulden ret kararları) ve davanın konusuz kalması halinde davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar­lardır.

Kural olarak nihaî karar niteliği bulunmayan ara kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulamaz. Ara kararlarına karşı esas hükümle birlikte istinaf yoluna gidilmesi müm­kündür.

İlk derece mahkemelerinin verdiği diğer kanunlarda temyiz yolunun açık olduğu yada temyiz edilebileceği belir­tilip de bölge adliye mahkemelerinin görev alanında bulu­nan dava ve işlere ilişkin nihai kararlara karşı da HMK 341/5 maddesi hükmü gereğince istinaf yoluna başvurulması gerekecektir.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Kesin Nitelikte Olmaması

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2 maddesi uyarınca İlk derece mahkemelerinden verilen ve nihaî karar olmasına karşılık miktar veya değeri 6763 sayılı ( eza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik kapılmasına Dair Kanunun 41. maddesi gereğince yapılan değişikliğe göre ilk derece mahkemesince verilen karar 2018 yılı için 3.560,00 TL ve 2019 yılı için ise;4.400,00 TL (  DİKKAT;Bu miktar 6763 sayılı değişiklik Kanununun 44. madde­si hükmü gereği 2020 yılı ve devam eden yıllarda yeniden değer­leme oranına göre artırılacaktır.) ‘nin altında olması halinde karar kesindir. İstinaf yoluna gidilemez Hemen belirtmek gerekir ki manevi tazminat davalarında bu sınırlar uygu­lanmayacaktır.

Malvarlığına ilişkin olmayan hukuk davaları böyle bir sınırlamaya tabi olmaksızın istinafa tabidir. Malvarlığı da­vaları deyimi, taşınır, taşınmaz mallar ile alacağa ilişkin her türlü mamelek hukukuna ilişkin davaları kapsayıcı nitelik­tedir.

Kararın çekişmesiz yargıya ilişkin olması halinde de isti­naf yoluna başvurulabilecektir. Bir başka deyişle istinaf yo­luna başvurma konusunda çekişmeli yargı- çekişmesiz yargı ayrımı gözetilmemiştir. Ancak, hemen belirtmek gerekirse ilerde ayrıntılı anlatılacağı üzere çekişmesiz yargıya ilişkin verilen istinaf mahkemesi kararlarına karşı temyiz yolu ka­palıdır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 363/1 maddesi uya­rınca İcra Hukuk Mahkemeleri’nden verilip de kesin olma­yan kararları bakımından kesinlik sınırı sözü edilen Kanun’un geçici 7. maddesi ile getirilen düzenlemeden sonra kural olarak 1.000,00 TL uygulanmaya devam edilecek iken 02.12.2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 6763 sayılı Ce­za Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 3. maddesi gereğince icra mahke­melerince verilen kararlarm ( 2018 yılı için 8.310,00 TL,2019 yılı için 10.280,00 TL) (DİKKAT;Bu miktar 2004 sayılı İcra İflas Kanununun Ek Madde 1 hükmü gereği 2020 yılı ve de­vam eden yıllarda yeniden değerleme oranına göre artırıla­caktır.) ‘nin altında olması halinde karar kesindir.

5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu, 7036 sayılı İş Mah­kemeleri Kanunu’nun (RG, 25.10.2017, Sayı:30221) 10. mad­desi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 7036 sayılı İş Mahkemele­ri Kanunu’nun 7. maddesinin 3. fıkrası ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun kanun yollarına ilişkin hüküm­lerinin iş mahkemelerince verilen kararlar hakkında da uy­gulanacağı belirtilmiştir. Bu nedenle Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341, 362. maddelerindeki istinaf ve temyize ilişkin parasal sınırlar iş mahkemesi kararları bakımından da 11ygulanacaktır.( 2018 yılı için 3.560,00 TL ve 2019 yılı için ıse;4.400,00 TL ( DİKKAT;Bu miktar 6763 sayılı değişiklik Ka­nununun 44. maddesi hükmü gereği 2020 yılı ve devam eden yıl­larda yeniden değerleme oranına göre artırılacaktır.) ‘nin altında olması halinde karar kesindir. İstinaf yoluna gidilemez.)

a) Kesinlik Sınırının Belirlenmesi

Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması halinde, kesinlik sınırının belirlenmesinde, alacağın tümü dikkate alınır. (6100 sy. HMK m. 341/3) Yine, alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümünün kesinlik sınırı tutarını aşmaması ha­linde ilgili taraf, istinaf kanun yoluna başvuramaz.

Konuyu örneklemek gerekirse, 2019 yılı itibariyle davacı­nın 6.000,00 TL alacağının tamammı ilk derece mahkemesin­de dava etmesi halinde, mahkemece davanın kısmen kabulü ile 3.000,00 TL alacağın davalıdan tahsili ile davacıya öden­mesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmişse, bu karara karşı her iki tarafın da istinaf kanun yoluna başvurma hakkı bulunmamaktadır. Buna karşılık, 5.600,00 TL’nin tahsi­li. fazlaya ilişkin talebin reddi yönünde bir karar verilmişse, bu karara karşı sadece davalı, 400,00 TL’nin tahsiline ve faz­laya ilişkin talebin reddine karar verilmişse, bu karara karşı da sadece davacı istinaf kanun yoluna (katılma yolu ile isti­naf hükümleri saklı kalmak kaydıyla) başvurabilecektir.

Diğer taraftan, davacı alacağının 10.000,00 TL olduğunu ifade ederek, 3.000,00 TL’nin tahsili istemiyle kısmî dava açmış ve davanın kısmen kabulüyle 2.400,00 TL’nin davalı­dan tahsiline karar verilmişse, bu karara karşı davacı tarafın istinaf yoluna başvurma hakkının bulunduğu açıktır. Bu halde, katılma yoluyla istinaf konusu bir kenara bırakılacak olursa, davalı tarafın istinaf yoluna başvurma hakkı bulunmamaktadır.

b) Kesinlik Sınırının İstisnası ve Katılma Yoluyla İstinaf

Yukarıda açıklanan şekilde, kendisi için kesin nitelikte olması nedeniyle ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvuramayan taraf, diğer taraf için istinaf kanun yolunun açık olması ve onun da bu hakkını kullanması ha­linde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 348/1 maddesi uyarınca katılma yoluyla istinaf kanun yoluna başvurabilecektir. Burada miktar itibariyle istinaf yoluna başvurma hakkı bulunmayan tarafa, bu kanun yolunu kul­lanabilmesi amacıyla getirilmiş bir istisna konulmuş oldu­ğundan, eşitlik ilkesinin tezahürü anlamında son derece isa­betli bir düzenleme yapılmıştır.

Konu bir örnekle açıklanacak olursa, davacının 6.000,00 TL alacağının tamamını ilk derece mahkemesinde dava et­mesi halinde, mahkemece davanın kısmen kabulü ile 4.800,00 TL alacağın davalıdan tahsili ile davacıya ödenme­sine karar verilmişse, kural olarak bu karara karşı sadece davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulabilir. Ancak, davali tarafın bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvur­ması halinde, davanın reddedilen 1.200,00 TL tutarındaki davasını için istinaf yoluna başvurma hakkı bulunmayan davacı açısından da istinaf yoluna başvurma hakkı doğmuş olacaktır. Bu nedenle, istinaf yoluna başvuran tarafın hakkı bu­lunması koşuluyla, istinaf dilekçesinin, diğer tarafa tebliğ edilmesi, katılma yoluyla istinaf hakkının kullanılması bakımından büyük önem arz ettiğini ifade etmeliyiz.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 348/2. maddesi uyarınca istinaf yoluna başvuran, bu talebinden feragat eder veya talebi Bölge Adliye Mahkemesi tarafından esasa girilmeden reddedilirse (Örneğin, 6100 sayılı HMK ‘ II, 346/1, 352. madde gereğince verilecek kararlar), katılma yoluyla istinaf yoluna başvuranın talebi de incelenmeksizin reddedilmelidir. Örneğin, karara karşı istinaf yoluna başvurma hakkı bulunan tarafın istinaf başvurusunu süresi içe­risinde yapmamış olması nedeniyle istinaf başvurusunun reddine karar verilecekse, katılma yoluyla istinaf yoluna başvuran tarafın talebinin ayrıca incelenmesi mümkün ol­mayıp, o talebin de reddine karar verilecektir. Burada dikkat edilecek olursa katılma yolu ile istinaf yoluna başvuran tara­lın talebinin kaderi asıl istinaf yoluna başvuran tarafın talebinin incelenip incelenmeyeceğine bağlıdır.

c. Özel Kanunlarda Kesinliği Kabul Edilen İlk Derece Mahkemesi Kararları

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun kesin olarak kabul ettiği kararlar haricinde kalan ve özel kanunlarla kesin olduğu kabul edilen bir kısım karar türleri bulunmaktadır.

aa) Tüketici Mahkemesi Kararlarına İlişkin Getirilen Kesinlik Kuralı

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 68/1 maddesi gereğince değeri 4.000,00 TL’nin altında bulu­nan uyuşmazlıklarda ilçe tüketici hakem heyetlerine, 6.000,00 TL’nin altında bulunan uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine, büyükşehir statüsünde bulunan illerde ise 4.000,00 TL ile 6.000,00 TL arasındaki uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine başvuru zorunludur. (Bu mad­dede düzenlenen parasal sınırlar Gümrük ve Ticaret Bakan­lığının tebliği ile her yıl itibariyle yemlenmektedir (.Bu mad­dede yer alan parasal sınırların 1/1/2019 tarihinden itibaren uygu­lanması ile ilgili olarak 26/12/2018 tarihli ve 30637 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Ticaret Bakanlığının 6502 Sayılı Tüketicinin Ko­runması Hakkında Kanunun 68 inci ve Tüketici Hakem Heyetleri Yönetmeliğinin 6 ncı Maddelerinde Yer Alan Parasal Sınırların Artı­rılmasına İlişkin Tebliğine bakınız. ) Bu değerlerin üzerindeki uyuşmazlıklar için tüketici hakem heyetlerine başvuru yapı­lamaz. Aynı Kanun’un 70/3 maddesi uyarınca, taraflar, tüke­tici hakem heyetinin kararlarına karşı tebliğ tarihinden itiba­ren 15 gün içinde tüketici hakem heyetinin bulunduğu yer­deki Tüketici Mahkemesi’ne itiraz edebilir. Bu halde, Tüketi­ci Mahkemesi tarafından verilen karar, 6502 sayılı Kanun’un 70/5 maddesi uyarınca kesin olduğundan, Tüketici Mahke- mesi’nin bu kararına karşı istinaf yoluna başvurulması mümkün değildir.

bb) İcra Hukuk Mahkemesi Kararlarına İlişkin Getirilen Kesinlik Kuralı

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 363/1 maddesi uya­nın a, İcra Hukuk Mahkemesi’nce;

  • 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 85. maddesinin uygulanma biçimi,
  • İcra dairesi tarafından hesaplanan vekâlet ücreti,
  • 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 103. maddenin uygulanma biçimi ve bu maddede düzenlenen dave­tiyenin içeriği,
  • Yediemin ücreti, yediemin değiştirilmesi, hacizli taşı­nır malların muhafaza şekli,
  • Kıymet takdirine ilişkin şikâyet,
  • İhaleye katılabilmek için teminat yatırılması ve temi­natın miktarı, satışın durdurulması, satış ilânının ipta­li, süresinde satış istenmemesi nedeniyle satışın düşü­rülmesi,
  • 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 263. maddenin uygulanma biçimi,
  • İflâs idaresinin oluşturulması ve iflâs idaresinin işlem­leri hakkında şikâyet üzerine verilen kararlara karşı,
  • İflâs idare memurunun ücret ve masrafları hakkın- daki hesap pusulası ve 36. maddeye göre icranın geri bırakılmasına ilişkin kararları kesindir. Bu kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması mümkün değildir.

İcra Hukuk Mahkemeleri’nin burada gösterilen ve kesin olduğu kabul edilen kararlan dışında kalan kararlarına karşı istinaf yolu açık olmakla birlikte miktar ya da değeri ( 2018 yılı için 8.310,00 TL,2019 yılı için 10.280,00 TL) (DİKKAT;Bu miktar 2004 sayılı İcra İflas Kanununun Ek Madde 1 hükmü gereği 2020 yılı ve devam eden yıllarda yeniden değerleme oranına göre artırılacaktır.) ‘nin altında olması halinde ka­rar kesindir.

cc) Komanditerin Denetimi Sırasında Bilirkişi Atanması Kararı

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 310. maddesindeki düzenlemeye göre, komandit şirkette komanditerlerin iş yılı sonunda şirketin finansal tablolarını inceleme yetkisi kap­samında, inceleme yetkisini bir uzman aracılığıyla kullan­mak istemesi ve uzmanın şahsına itiraz edilmesi halinde de­netim isteyen komanditerin talebi üzerine mahkemece bu konuda bir bilirkişi atanmasına karar verilecektir. Verilen bu karar niteliği itibariyle nihaî karar olmakla birlikte 6102 sayı­lı Türk Ticaret Kanunu’nun 310/2 maddesi gereğince kesin nitelikte bulunduğundan, bu karara karşı istinaf kanun yo­luna başvurulması mümkün değildir.

dd) Kooperatifler Kanunu’nun 21. Maddesine Göre Verilen Kararlar

1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 21. maddesindeki düzenlemeye göre, kooperatife sermaye olarak ayn konul­ması halinde, bu aynın değerinin kooperatif genel kurulun­da 2/3 çoğunlukla belirleneceği, aksi halde değerin belirlen­mesi için bilirkişi tayini için Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurulacağı ve mahkemece belirlenen bilirkişi tarafından verilen rapora karşı tebliğ tarihinden itibaren 1 hafta içerisinde Sulh Hukuk Mahkemesi’ne itiraz edilebileceği ve Sulh Hukuk Mahkemesinin itiraz üzerine vereceği kararın kesin olduğu kabul edilmiş olduğundan bu kapsamda sulh hukuk mahkemesi tarafından verilen kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması mümkün değildir.