EVLAT EDİNME DAVA DİLEKÇE ÖRNEĞİ
15 Mart 2009 PAZAR
Resmî Gazete
Sayı : 27170
BAKANLAR KURULU KARARI
Karar Sayısı : 2009/14729
Ekli “Küçüklerin Evlât Edinilmesinde Aracılık Faaliyetlerinin Yürütülmesine İlişkin Tüzük”ün yürürlüğe konulması; Devlet Bakanlığının 10/4/2008 tarihli ve 1164 sayılı yazısı üzerine, 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 320 nci maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 25/2/2009 tarihinde kararlaştırılmıştır.
KÜÇÜKLERİN EVLÂT EDİNİLMESİNDE ARACILIK FAALİYETLERİNİN
YÜRÜTÜLMESİNE İLİŞKİN TÜZÜK
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Evlât Edinmede Yükümlülükler ve Evlâtlık İlişkisinin Kaldırılması
Evlât edinme kararının verilmesinden sonraki hak ve yükümlülükler
MADDE 20 –(4) Eşler tarafından birlikte evlât edinilen ve ayırt etme gücüne sahip olmayan küçüklerin nüfus kaydına, ana ve baba adı olarak evlât edinen eşlerin adları yazılır. Tek başına evlât edinilmesi halinde de aynı yöntem uygulanır
Tüzük düzenlemesi gereği idari başvuru yapılarak bekar kişi anne*veya baba-adını çocuğun nüfus kaydına yazdırabilir
BÖYLE BİR BAŞVURU YAPILDIĞINDA BEKAR KİŞİDE COCUĞUN ANNE ADINA KENDİ ADINI YAZDIRA BİLİR
Madde 314 – Ana ve babaya ait olan haklar ve yükümlülükler evlat edinene geçer.
Evlatlık, evlat edinenin mirasçısı olur.
Evlatlık küçük ise evlat edinenin soyadını alır. Evlat edinen isterse çocuğa yeni bir ad verebilir
………… … AİLE MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE,
EVLAT EDİNMEK İSTEYEN
(DAVACI) :
VEKİLİ :
DAVALI :
KONUSU : Evlat edinmeye izin talebinden ibarettir.
OLAYLAR :
1. …………….. ilçesi …….. mahallesi .. hane, .. cilt ve …. sayfada kayıtlı olan müvekkilim …………….., yaklaşık …yıldır …………… ile evlidirler. Müvekkilim .. yaşına gelmesine rağmen henüz bir çocukları olmamıştır.
2. Müvekkilim evlat edinmek istemektedir ve bu isteğine eşi ……………… de muvafakat etmektedir.
3. Müvekkilim yukarıda adı yazılı ………… ili……….. ilçesi ……….. mah. … hane, .. cilt ve .. sayfada kayıtlı ………………… evlat istemektedir. Müvekkilim ile evlat edinilmek isteyen kişi arasındaki yaş farkı da …’den fazladır.
4. ………….. evlat edinilmesine kendi ailesi de rıza göstermektedirler. Bu durumda duruşmanın yapılarak MK.m. 305 vd. hükümleri gereğince, …………… evlat edinilmesine izin verilmesini talep etmek için bu davayı açma zorunluluğu hasıl olmuştur.
HUKUKİ SEBEPLER : Medeni Kanun MK.m. 305 vd. hükümleri vesair yasal nedenler.
SUBUT DELİLLER : Nüfus kaydı, tanık ve her türlü delil.
SONUÇ ve TALEP : Yukarıda arz edilen hususlar göz önüne alınarak, müvekkilimin …………………… evlat edinmesine izin verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim.
……/……/2013
Vekili
EK:
1. Onanmış vekaletname örneği,
2. Nüfus kayıtları.
……………AİLE MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE
EVLAT EDİNMEK İSTEYEN
(DAVACILAR) : 1 –
2 –
VEKİLİ :
1-EVLAT EDİNİLMEK
İSTENEN KÜÇÜK :
2- KÜÇÜK (…) NİN
ANNESİ VE BABASI :
KONU : Evlat edinmeye izin talebinden ibarettir.
AÇIKLAMALAR :
1- Müvekkillerim ….. yıllık evli olmalarına karşın çocukları olmamıştır. Müvekkillerimin yaşları 45 ve 43’tür ve evlat edinilecek küçük 12 yaşındadır. Davacılarla arasındaki yaş farkı 18 yaştan fazladır. Her iki davacı da MK.’daki yaş sınırını doldurmuştur
2- Müvekkillerim küçük ….. yı birlikte evlat edinmek istemektedirler.
3- Küçük (…) nin ana-babası da davacı müvekkillerin küçüğü evlat edinmesine rıza göstermektedirler. Küçük (….) müvekkillerim tarafından evlat edinildiğinde şimdikinden daha iyi sosyal ve ekonomik şarlara kavuşacaktır.
4- Bu nedenle küçüğün evlat edinilmesine izin verilmesi için sayın Mahkemeye başvuru mecburiyetimiz doğmuştur.
HUKUKİ NEDENLER : MK, HUMK, NK, ve ilgili mevzuat.
HUKUKİ DELİLLER :Nüfus kayıtları, tanık beyanları vs yasal deliller.
SONUÇ VE İSTEM : Açıkladığımız nedenlerle küçük (…) nin menfaatleri açısından da; davacılar tarafından evlat edinilmesine izin verilmesine karar verilmesini müvekkiller adına saygıyla arz ve talep ederim. …/…/2013
Evlat Edinmek İsteyenler Vekili
Av.
AİLE MAHKEMESİ OLMAYAN YERLERDE BU DAVAYA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ AİLE MAHKEMESİ SIFATI İLE BAKAR
…………….NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE
(Aile Mahkemesi Sıfatı İle)
DAVACILAR : Adı ve Soyadı (karı), T.C. Kimlik No
Adı ve Soyadı (koca) , T.C. Kimlik No
Adres
VEKİLİ : Avukat Adı ve Soyadı
Adres
DAVALILAR : 1-Adı ve Soyadı (Küçüğün babası)
Adres
2-Adı ve Soyadı (Küçüğün annesi)
Adres
DAVA KONUSU : Evlat edinme
AÇIKLAMALAR :
1- Müvekkillerim …/…/… tarihinde evlenmişler ve bu evlilikten çocukları olma-mıştır. Mutlu bir evlilikleri bulunmaktadır. Ekonomik ve sosyal durumları çok iyidir. Bir çocuğun ihtiyaç duyacağı her şeyi temin edebilecek durumdadırlar. Her ikisi de 30 yaşını tamamlamış olup birlikte evlat edinmek istemektedirler.
2- Evlat edinmek istedikleri küçük ise, henüz 3 yaşındadır. Bir yıldan fazla bir sü-redir müvekkillerim tarafından bakılmaktadır. Müvekkillerim kendisini benimsemişler-dir. Küçükte müvekkillerimi benimsemiş durumdadır.
3- Müvekkillerimin ile evlat edinecekleri çocuk arasında 18 yaştan daha fazla yaş farkı vardır. Küçüğün anne ve babasının de bu evlat edinmeye rızaları bulunmaktadır.
DELİLLER : Nüfus aile kayıt tablosu ve her tür kanıt.
HUKUKİ NEDENLER : Medeni Kanunu md. 305-320 ve ilgili mevzuat.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda kısaca açıklanan nedenlerle ve duruşma sırasında belirecek durumlar karısında müvekkillerimin küçük A.A.’yı evlat edinmelerine ve verilen karar kesinleştiğinde kararın nüfusa tesciline karar verilmesini vekil edenler adına saygılarımla arz ve talep ederim. …/…/2013
Davacılar Vekili
Avukat Adı ve Soyadı
İmza
T.C.
ANKARA
5.AİLE MAHKEMESİ
ESAS NO:2008/1277
KARAR NO:2008/1366
DAVA EVLAT EDİNME
DAVA TARİHİ 21.10.2008
KARAR TARİHİ 18.12.2008
Davacı vekili tarafından hasımsız aleyhine açılan evlat edinme davasının açık yargılaması sonunda:
GEREGİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili müvekkilinin….doğumlu olduğunu,çok iyi bir eğitim gördüğünü ve fevkalade imkanlara sahip bir işte çalıştığını…..tarihli evlat edinme öncesi geçici bakım sözleşmesi ile annesi tarafından kendisine teslim edilen ve o tarihten beri kendisi tarafından bakıldığını ve eğitildiğini,…..doğumlu (–)ı evlat edinmek istediğini belirterek müvekkilinin (–) ı evlat edinmesine ve (–) ın adının )(–) olarak ve evlat edinilen (–) in nüfus kaydında anne adının düzeltilerek (–) olarak tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
M.K.316 maddesi uyarınca doya mahkememiz uzmanına verilmiş,uzman davacının çocuğu olmadığını,evlat edinmek istediği (–) ‘e ….tarihinden beri baktığı,davacı ve çocuk arasında ebeveyn-çocuk ilişkisinin kurulmuş olduğunu,davacının küçük (–) i evlat edinmesinin uygun ve çocuğun yararına olacağı yönünde rapor vermiştir.
……………..
Tüm dosya kapsamı ve uzman raporu birlikte değerlendirildiğinde küçük(–) in davacı tarafından evlat edinilmesinin yararına olacağı anlaşıldığından davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Ancak davacı,dava dilekçesinde evlat edinme kararı ile birlikte evlat edinilen küçük (–)’in nüfus kaydına anne adı değiştirilerek müvekkili (–) in isminin verilmesini de talep etmektedir.
4721 sayılı Yeni Medeni Yasanın 314/ 4 maddesinde 1eşler tarafından birlikte evlat edinilen ve ayırt etme gücüne sahip olmayan küçüklerin nüfus kaydına ana ve baba adı olarak evlat edinen eşlerin adları yazılır” hükmünü taşımaktadır.
Görüldüğü üzere bu madde eşler tarafından birlikte evlat edinilen küçüklerin ana ve baba adının evlat edinen eşlerin isimlerinin yazılacağını düzenlemekte ve tek başına evlat edinmede küçüğün nüfus kaydına ana veya baba adının yazılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır.
Yasa koyucu tek başına evlat edinme ile ilgili düzenlemeyi yaparken bu konuda bilerek veya bilmeyerek bir düzenleme yapmamıştır.
Yasa koyucu bilerek bir düzenleme yapmamış olabilir.Çünkü tek başına evlat edinen kadın ise çocuğun anne hanesine evlat edinen kadının adı yazılacak ancak baba hanesine herhangi bir isim yazılamayacaktır. Bu durum tek başına evlat edinen erkek için de geçerlidir.Burda da annesi boş kalacaktır.
Yasa koyucu bunun dışında da nesep ve nüfus kayıtlarında karışıklık nedeniyle de bu düzenlemeyi yapmamış olabilir.
Yasa koyucu sonuçta bu konuda Medeni Kanunda bir düzenleme yapmamıştır.
Hakim olarak bizler bilerek veya bilmeyerek yasada düzenleme bulunmayan konularda Medeni Yasanın 1.maddesine göre hareket ederiz.
“Kanun sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır”
Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa hakim örf ve adet hukukuna göre,bu da yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar verir.
Hakim karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır.”(4721 Sayılı Yasanın 1.maddesi)
Görüldüğü üzere kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa(ki biz buna yasa boşluğu diyoruz) bizler örf ve adet hukukuna göre bu da yoksa yasa koyucu olsa idik nasıl düzenleme yapacak idiysek o şekilde karar vermekteyiz.
Sonuç olarak Medeni Yasanın 314.maddesinde tek başına evlat edinmede çocuğun anne ve baba hanesinin ne olacağı konusunda bir yasa boşluğu vardır.
Olayımızda davacı kadın yasaya uygun şekilde küçüğü evlat edinmekle onun adını değiştirebilmekte,soyadını değiştirebilmekte ancak anne hanesine ismini yazdıramamaktadır.
Buradaki problem şudur;Anne hanesine kendi ismi verilirken çocuğun baba ismi ne olacaktır.
Bu durumun tek başına evlat edinmelerde çok büyük sorun yaratmayacağı görüşündeyim.
Çünkü:
Sonuçta çocuğun anne ve baba hanesinde gerçek yada gerçek olmayan bir baba ismi bulunmaktadır. Davacı kadın anne hanesine sadece kendi isminin yazılmasını talep etmektedir.Bu hali ile baba hanesinde mevcut isim kalacaktır.Bu durum uygulamada ve nesep problemlerinde karışıklığa neden olmaz.
Aksine burada çok daha önemli bir durum vardır.Davacı kadın çocuğu evlat edinecek,kendi soyadını verecek ama anne hanesine kendi ismi görülmeyecektir.Eğitim çağına gelen çocuk anne diye hitap ettiği kadının isminin başka,nüfusta annesi olarak gözüken kadının isminin başka olduğunu öğrendiğinde büyük bir travma yaşayacaktır.Yıllardır anne dediği kadının annesi olmadığını ilk ,öğretim birinci sınıfından itibaren sorgulamaya başlayacak psikolojik problemler yaşayacaktır.
Evlat edinme davalarında önemli bir hukuki ve sosyal yarar mevcuttur.Sadece küçük bir çocuğu alıp onu bakıp yetiştirmek değil anne evlat ilişkisinin de sağlıklı olması annelik ve çocuk duygusunun yaşanması esastır.
Bizler evlat edinme davalarında bu kararı verirken yasal koşulların yanında uzman aracılığı ile “evlat edinen ve edinilenin kişiliği ve sağlığı,karşılıklı ilişkileri,ekonomik durumları,evlat edinenin eğitme yeteneği,evlat edinmeye yönelten sebepler ve aile ilişkileri ile bakım ilişkilerindeki gelişmelerin açıklığa kavuşturulmasını” (Medeni Yasa 316/2 maddesi) da araştırmaktayız.
Yani sadece yasal koşullarla yetinilmemekte anne ve evlatlık ilişkilerinde derinlemesine araştırılmaktadır.
Olayımızda da bu araştırma yapılmış ve bu konular açıklığa kavuşturulmuştur.
Bu nedenle evlat edinme davalarını sadece küçük bir çocuğun evlat edinilmesi olarak görmemek,aksine bir yaşam boyu birlikte yaşamın gerektirdiği şartlarda önceden araştırılıp düzenlenmektedir.
Hakim olarak bizler bu yasa boşluğunu hukuka uygun bir şekilde karar vererek her iki tarafında hukuki güvencelerini düzenlemek,yasal garanti altına almak zorundayız.
Bu nedenle davacı kadın evlat edindiği küçüğün anne hanesine kendi isminin yazılmasını istemekte haklıdır.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle davacı kadının talebi yerinde görülmüş,küçüğün anne hanesine davacı(–) in yazılmasına karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın Kabulüne……
2-(..)’ın anne hanesine davacı (–) adının yazılması………….
…..
Dair verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı KESİN olarak okunup usulen anlatıldı. 18.12.2008
T.C.
SARIYER
2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO: 2008/339
KARAR NO: 2008/382
HAKİM MEHMET ERDOĞAN
C.SAVCISI ASLI BETÜL CEVİZOĞLU
DAVA İSİM TASHİHİ
DAVALI SARIYER NÜFUS MÜDÜRLÜĞÜ
DAVA TARİHİ 15.09.2008
KARAR TARİHİ:10.11.2008
Mahkememiz görülmekte olan davanın yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜavacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin İstanbul Aile Mahkemesinin (……= sayılı karar ile (-) !ı evlat edindiğini çocuğun doğumundan 9 gün sonra yanına aldığını,bu güne kadar öz annesi gibi büyüttüğünü,yetiştirdiğini,mutlu bir yaşamlarının olduğunu,ancak nüfusta (–)’ın anne adının (–) olarak yazılı olmasının davacıyı çok üzdüğünü,çünkü davacının (–) ın öz evladı imiş gibi büyüttüğünü baktığını,şefkat gösterdiğini,nüfusta anne adının farklı olmasının davacıyı kırdığını ve yaraladığını,ayrıca bur durumun çocuğa da zarar vereceğini çünkü anne olarak davacıyı göreceğini ve davacıyı tanıyacağını,nüfusta anne adının farklı olmasının davacının zor duruma düşmesini,kafasının karışmasına,üzülmesine neden olacağını,bütün bu durumlar karşısında (–)ın nüfusta (–) olan anne adının (–) olarak düzeltilmesini talep etmiştir.
Davacı asil (–) duruşmaya katılmış bu isteğini ısrarla ve önemle dile getirerek nüfusta anne adı olarak (–) isminin yazılmasını talep etmiştir.
Davacının nüfus aile kayıt tablosu getirtilip incelenmiştir.Davacının ….. doğumlu (–) ‘ı evlat edindiği ve nüfusta anne adının (–) olarak yazılı olduğu görülmüştür.
Davacı evlat edinme ile ilgili İstanbul….. Mahkemesinin…..sayılı kararını ibraz etmiş ve incelenmiştir.
Davacı tanıkları duruşmada dinlenmişlerdir.Tanıklar davacının bu duruma çok üzüldüğünü belirtmişler ve çocuğun davacı ile birlikte seyahatlere ve yurtdışına çıkması gerektiği zaman nüfustaki anne adının farklı olmasının bir çok zorluğa neden olduğunu belirtmişler ve özellikle tanık….ifadesinde küçüğün 2.5 yaşı civarı olduğu ,küçüğün mantıklı şekilde düşünmeye başladığı yaşa geldiğinde uygun bir şekilde kendisinin öz annesinin farklı olduğunu söyleyeceğini,hangi yaşta söylenmesi gerektiğini düşündüklerini,bu konuda psikolojik yardım alacaklarını söylemiş ve bu yaşta çocuğun nüfusta anne adının farklı olmasının hem davacı yönünden hem çocuk yönünden mahsurlu olduğunu belirtmiştir.
Davacının beyanı ve talebi,tanıkların ifadeleri mahkememizce incelenmiştir.Davacı küçüğü 8-9 günlükken yanına almış ve daha sonra mahkeme kararı ile evlat edinmiştir.Nüfusta küçüğün anne adı öz annesinin ismi olan (–) olarak yazılıdır.Davacı küçüğü yanına almış ve öz çocuğu gibi bakıp büyütmüştür.Öz annesinden farksız davrandığı tanık beyanları ile anlaşılmıştır.Davacının nüfusta kendi isminin yazılmasını istemesi doğal karşılanmalıdır.Bu yaştaki çocuğa öz annesinin başkası olduğunu söylemenin de bir çok zorlukları ve mahsurları olacaktır.Uygun yaşa geldiğinde söylenmesinde yarar vardır.Örneğin küçük okul çağına geldiğinde ve okula gittiğinde nüfustaki anne adının farklı olmasını öğrendiği takdirde hayal kırıklığına uğrayabileceği üzüleceği,arkadaşları tarafından bu konunun gündeme getirilip ,çocuğun zarar görme olasılığı çok fazladır.Mahkememizce davacının talepleri yerinde görülmüştür.
Davalı idare temsilcisi anne adının düzeltilmesinde sakınca olmadığını belirtmiştir.İddia makamı davanın kabulü yönünde karar verilmesi mütalaa etmiştir.
Bu itibarla;
HÜKÜM;
Talep gibi davanın kabulüne…..
10.11.2008
Bu karar taraflarca temyiz edilmeyerek 31.12.2008 tarihinde kesinleşmiştir.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO 2005/4
KARAR NO. 2005/3125
KARAR TARİHİ. 2.3.2005
> EVLAT EDİNME ( Evlat Edinilen İle Evlat Edinen Arasında En Az 18 Yaş Farkı Bulunması Şartı )
> YAŞ FARKI ŞARTI ( Evlat Edinilen İle Evlat Edinen Arasında – En Az 18 Yaş Fark Bulunması Gereği )
4721/m.308
ÖZET : 4721 sayılı Medeni Kanunun 308. maddesi gereğince evlat edinilenin, evlat edinenden en az onsekiz yaş küçük olması şarttır.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacılar Zekine Şahin ve Hüseyin Şahin müştereken verdikleri 19.01.2004 tarihli dava dilekçesi ile küçüklüğünden beri yanlarında bulunan davalı Göksel Şahin’i evlat edinmelerine izin verilmesini istedikleri, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 308. maddesinde “Evlat edinilenin, evlat edinenden en az onsekiz yaş küçük olması şarttır.” hükmü mevcuttur.
Dosyada mevcut nüfus kayıt örneklerinden, davacı Zekine’nin 01.01.1965, davacı Hüseyin’in 20.01.1964 doğumlu olup, dava ve hüküm tarihinde ergin olan 20.11.1980 doğumlu davalı ile aralarındaki yaş farkının onsekiz yıldan az olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece, yasal şartın oluşmaması nedeniyle davacıların davasının reddine karar verilmesi gerekirken Medeni Kanunun 308. maddesi hükmüne aykırı olarak davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, 02.03.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO. 2004/4013
KARAR NO. 2004/5129
KARAR TARİHİ. 22.4.2004
> EVLAT EDİNME ( Küçüğün Evlat Edinilebilmesi için Evlat Edinen Tarafından Bir Yıl Süreyle Bakılmış ve Eğitilmiş Olması ile Evlat Edinmede Herhalde Küçüğün Yararının Bulunması Şartı )
> ANA BABANIN RIZASI ( Evlat Edinilebilmesi için Küçüğün Ana ve Babasının Rızasının Alınmasının Zorunlu Olması )
> KÜÇÜĞE KARŞI ÖZEN YÜKÜMLÜLÜĞÜ ( Küçüğe Karşı Özen Yükümlülüğünü Yerine Getirmeyen Ana ve Babanın Evlat Edinmede Rızasının Aranmaması )
> EVLAT EDİNME KARARI ( Ancak Koşulların Kapsamlı Şekilde Araştırılması Evlat Edinen İle Edinilenin Dinlenmeleri ve Gerektiğinde Uzmanların Görüşünün Alınmasından Sonra Verileceği )
4721/m.305,309,311/son,316
4787/m.5
ÖZET : Evlat edinme kararı verilmeden önce; evlat edinenler ile evlatlığa alınmak istenilen ve ana babasının kişisel özellikleri, öğrenim durumları geçmiş meslek ve iş yaşantıları, halen yaptıkları işler, çocuğa sağlayacakları sosyal güvenceler ailelerin gelir durumları, sahip oldukları mal varlıkları, sağlık durumları, evlilik yaşantıları evlat edinmeye ne kadar hazır oldukları, yaşanılan evin niteliği, yaşam biçimleri, beklentileri etraflı şekilde araştırılmalı gerektiğinde mahkemenin bünyesindeki uzmandan bunun bulunmaması halinde diğer kamu kuruşlarında çalışanlardan görüş ve rapor alınır.
Annenin küçüğe karşı özen yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği, ananın karşı koymasının dürüstlük kuralı ile bağdaşıp bağdaşmayacağı bu deliller karşısında değerlendirilip sonucu uyarınca karar verilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacılar küçük Nazlıcan’ın evlat edinilmesine karar verilmesini istemişlerdir.
Medeni Kanunun 305. maddesi; bir küçüğün evlat edinilebilmesi için, evlat edinen tarafından bir yıl süreyle bakılmış ve eğitilmiş olmasının gerektiğini, evlat edinmede herhalde küçüğün yararının bulunmasının şart olduğunu, 309. maddesi evlat edinilebilmesi için küçüğün ana, babasının rızasının alınmasının zorunlu olduğunu, 311/son maddesi; küçüğe karşı özen yükümlülüğünü yerine getirmeyen ana, babanın rızasının aranmayacağını 316. maddesi de; evlat edinmeye ancak esaslı sayılan durum ve koşulların kapsamlı bir şekilde araştırılmadan, evlat edinen ile edinilenin dinlenmelerinden ve gerektiğinde uzmanların görüşünün alınmasından sonra karar verileceğini hükme bağlamıştır.
Evlat edinme kararı verilmeden önce; evlat edinenler ile evlatlığa alınmak istenilen ve ana babasının kişisel özellikleri, öğrenim durumları geçmiş meslek ve iş yaşantıları, halen yaptıkları işler, çocuğa sağlayacakları sosyal güvenceler ailelerin gelir durumları, sahip oldukları mal varlıkları, sağlık durumları, evlilik yaşantıları evlat edinmeye ne kadar hazır oldukları, yaşanılan evin niteliği, yaşam biçimleri, beklentileri etraflı şekilde araştırılmalı gerektiğinde mahkemenin bünyesindeki uzmandan bunun bulunmaması halinde diğer kamu kuruşlarında çalışanlardan ( özellikle Sosyal Hizmet ve Çocuk Esirgeme Kurumu bünyesindekilerden ) görüş ve rapor alınıp, ( 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulü Kanununun 5. maddesi ) Annenin küçüğe karşı özen yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği, ananın karşı koymasının dürüstlük kuralı ile bağdaşıp bağdaşmayacağı bu deliller karşısında değerlendirilip sonucu uyarınca karar verilmesi gerekir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre de diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO. 2004/14154
KARAR NO. 2004/15751
KARAR TARİHİ. 27.12.2004
> EVLAT EDİNME ( Eşlerin Tek Başına – Birlikte Evlat Edinilmesinin Mümkün Olmadığını İspat Koşulları )
> EŞLERİN TEK BAŞINA EVLAT EDİNMESİ ( Birlikte Evlat Edinilmesinin Mümkün Olmadığını İspat Koşulları )
> EVLAT EDİNME KARARI ( Hakimin Karar Vermeden Önce Yapması Gereken Araştırmalar )
< KÜÇÜĞÜN EVLAT EDİNİLMESİ ( Hakimin Karar Vermeden Önce Durum ve Koşulları Kapsamlı Biçimde Araştırma Zorunluluğu )
4721/m.307/2,316
ÖZET : 4721 sayılı TMK.nun 307/2. maddesinde eşlerin tek başına evlat edinmesi düzenlenmiştir. Buna göre; otuz yaşını doldurmuş olan eş, diğer eşin ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksunluğu veya iki yılı aşkın süreden beri nerede olduğunun bilinmemesi yada mahkeme kararıyla iki yılı aşkın süreden beri eşinden ayrı yaşamakta olması yüzünden birlikte evlat edinmesinin mümkün olmadığını ispat etmesi halinde, tek başına evlat edinebilir. Bu yasal şartlar oluşmadan evli olan kişi tek başına evlat edinemez.
Bununla birlikte, 316. maddede evlat edinme kararı vermeden önce hakime araştırma yükümlülüğü getirilmiştir. Buna göre, hakim evlat edinme kararı vermeden önce durum ve koşulları kapsamlı bir biçimde araştırmalı, gerekirse uzmanların görüşünü almalıdır. Araştırmanın, evlat edinen ile edinilenin kişiliği ve sağlığına, karşılıklı ilişkilerine, ekonomik durumlarına, evlat edinenin eğitme yeteneğine, evlat edinmeye yönelten sebepler ve aile ilişkilerine yönelik olması gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun tek başına evlat edinmeyi düzenleyen 307. maddesinin 2. fıkrasına göre otuz yaşını doldurmuş olan eş, diğer eşin ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksunluğu veya iki yılı aşkın süreden beri nerede olduğunun bilinmemesi yada mahkeme kararıyla iki yılı aşkın süreden beri eşinden ayrı yaşamakta olması yüzünden birlikte evlat edinmesinin mümkün olmadığını ispat etmesi halinde, tek başına evlat edinebilir.
Dosyadaki nüfus kaydından evli olduğu anlaşılan davacının, yukarıda anılan madde uyarınca tek başına evlat edinebilmesi için gereken yasal şartları oluşmadığı görülmüştür.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken Türk Medeni Kanunun 307/2. maddesi hükmüne aykırı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Kabule göre ise;
Aynı Kanunun evlat edinme kararı vermeden önce hakime araştırma yükümlülüğü getiren 316. maddesinde;
“”Evlat edinmeye, ancak esaslı sayılan her türlü durum ve koşulların kapsamlı biçimde araştırılmasından ve gerektiğinde uzmanların görüşünün alınmasından sonra karar verilir.
Araştırma özellikle evlat edinen ile edinilenin kişiliği ve sağlığı, karşılıklı ilişkileri, ekonomik durumları, evlat edinenin eğitme yeteneği, evlat edinmeye yönelten sebepler ve aile ilişkileri ile bakım ilişkilerindeki gelişmelerin açıklığa kavuşturulması gerekir”” hükmü mevcuttur.
Mahkemece, sözü edilen maddede öngörüldüğü şekilde kapsamlı bir araştırma yapılmadan eksik inceleme ile kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, 27.12.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.