Overbooking Hakkında Önemli Bilgiler

Dolandırıcılık Suçunda Cezasızlık Sebebi Veya Cezada İndirim Yapılmasını Gerektiren Şahsi Sebep

Dolandırıcılık Suçunda Cezasızlık Sebebi Veya Cezada İndirim Yapılmasını Gerektiren Şahsi Sebep

MADDE 167.- (1) Yağma ve nitelikli yağma hariç, bu bölümde yer alan suç ların;

  1. Haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin,
  2. Üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayınhısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlatlığın,
  3. Aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin,

Zararına olarak işlenmesi halinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz.

(2) Bu suçların, haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamayan kardeşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamakta olan amca, dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayınhısımlarının zararına olarak işlenmesi halinde; ilgili akraba hakkında şikayet üzerine verilecek ceza, ya­rısı oranında indirilir.

MADDENİN HUKUKİ NİTELİĞİ:

işlenen fiil, suç oluşturma özelliğini devam ettirmektedir. Bu itibarla, 5237 sayılı TCK.nun hazırlanmasında izlenen suç politikası nedeniyle 167/1.madde uyarınca şahsi cezasızlık sebebinin söz konusu olduğu durumlarda, ilgili akraba (fail) hakkında kovuşturma yapılacak, ancak sadece “ceza verilmesine yer olmadığına” karar verilmesiyle yetinilecektir.

Karşılaştırmalı hukukta da TCK.nun 167.maddesine benzer hükümlere yer ve­rilmektedir. Gerek Kanunumuz ve gerekse karşılaştırmalı hukukta akrabalık ilişkisinin malvarlığına karşı işlenen suçlarda değişik bir düzenlemeye tabi tutularak ge­nel ilkelerden ayrılış nedeni çeşitli şekillerde açıklanmaya çalışılmıştır. Bazıları hu halde failin kusurunun azlığını; diğerleri failin akraba ve yakınlarının malları ile kendi malını karıştırabileceğini; daha başkaları ölüm halinde malın esasen mirasçı lara geçeceğini; nihayet bugün egemen olan kanaate göre, devletin aile ve akrabalık ilişkilerine zorunluluk olmadıkça müdahalede bulunmaması ve çekingen davran ması, başka bir deyişle maslahata uygunluk sebebiyle bu cezasızlık veya cezada m dirim yapılmasını gerektiren kişisel sebeplerin benimsendiği kabul edilmektedir.

TCK.nun 167.maddesinde öngörülen hüküm, şahsi bir cezasızlık veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebep niteliğinde olduğundan, aynı Kanunun 40.maddesinin 1.fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “suçun işlenişine iştirak eden her kişi, diğerinin cezalandırılmasını önleyen kişisel nedenler gözönünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılır.” hükmü uyarınca, iştirak halinde işlenen suçlarda, suça katılan ilgili akraba dışındaki öteki suç ortakları 167.maddede öngörülen cezasızlık veya cezadan indirim yapılması nede ninden yararlanamaz ve bu kişiler hakkında kovuşturma genel hükümler çerçevesinde yapılır.

KİŞİSEL CEZASIZLIK NEDENLERİ:

167.maddenin 1.fıkrasında yakın akrabalık ilişkisi “şahsi cezasızlık sebebi” sayılmış ve Kanunun malvarlığına karış suçların yer aldığı Onuncu Bölümünüdeki yağma ve nitelikli yağma haricindeki diğer suçların, haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin, üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayınhısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlatlığın, aynı konutla beraber yaşayan kardeşlerden birinin zararına olarak işlenmesi halinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmayacağı öngörülmüştür. Buna göre kişisel cezasızlık sebebinden yararlanacak olan akrabalar şunlardır:

Haklarında Ayrılık Kararı Verilmemiş Eşlerden Birisi:

167. maddede öngörülen kişisel cezasızlık nedeninin ilki haklarında ayrılık kararı verilmemiş olan eşlerden birinin diğerinin zararına olarak maddede gösterimiş olan suçları işlemiş olmasıdır. Evliliğin suçun işlendiği sırada mevcut olması ve bu evliliğin Medeni Kanun hükümlerine uygun olarak yani resmi nikaha dayalı olarak yapılması gerekir. Evliliğin şeklen geçerli olması yeterli olup, butlan sebeplerinden birinin bulunması, maddenin uygulanmasına engel oluşturmaz. Resmi nikah olmadan veya dini nikaha dayalı olarak birlikte yaşayanlar hakkında 167/1.madde uygulanmaz. Suçun işlendiği sırada, eşler arasında Medeni Kanını hükümlerine göre mahkemece bir ayrılık kararı verilmemiş olması, gerekir; ayrılık kararı varsa, maddenin ikinci fıkrası uygulanır. Medeni hukuka göre evlilik hali mevcut olduğu sürece eşler fiilen ayrı yaşasalar dahi 167/1.fıkra hükmü uygulanır. Evlilik boşanma hükmü ile sona ereceğinden, boşanma gerçekleşmiş ise 167/1.fıkra hükmü uygulanmaz. Ancak, suçun işlendiği sırada mevcut olan evlili­ğin sonradan sona ermesi, failin bu kişisel cezasızlık nedeninden yararlanmasını engellemez. Buna karşılık, suçun işlendiği tarihte evli olmayan fail ile mağdurun suçun işlenmesinden sonra resmen evlenmesi fail hakkında bu cezasızlık nedeninin uygulanmasını gerektirmez.

Üstsoy veya Altsoy veya Bu Derecede Kayınhısımlarından Biri veya Evlat Edinen veya Evlatlık:

Maddede gösterilen suçların, üstsoy veya altsoy veya bu derecede kayınhısımlanndan biri veya evlat edinen veya evlatlık zararına işlenmesi halinde fail cezasızlık nedeninden yararlanır. Belirtilen bu akrabalık ilişkileri Medeni Ka­nunun 17. ve devam maddeleri ile Nüfus Kanununun 15.maddesinin açık hükmüne göre aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan nüfus kayıt tablosu getirtilerek belirle­necektir.

Üstsoy-altsoy akrabalığı, birinin diğerinin sulbünden gelen akrabalığı ifade eder. Çocuklarla ana, baba, büyükbaba, büyükanne arasındaki akrabalıklar üstsoy- altsoy akrabalığıdır. Resmi kayıtlara göre mevcut sayılan üstsoy-altsoy ilişkisinin fiilen mevcut olmadığının ceza davalarında ispatı yoluna gitmek her zaman müm­kündür.

Üstsoy-altsoy derecesinde olan kayınhısımlığı ise, evlenme ile ortaya çıkan, damat ve gelinler ile kayınbaba ve kaynana arasındaki akrabalık bağını ifade cder.maddenin 1.fıkrasında belirtilmemiş ise de; Yargıtay 765 sayılı eski TCK.nuıı 524/1 .maddesi ile ilgili bir kararında, üvey ana, üvey baba ve çocuklar arasında üstsoy-altsoy derecesinde kayınhısımlığı bulunduğuna karar vermiştir. Medeni Ka­nunun 18.maddesine göre eşlerden her birinin kan hısımları, diğerinin aynı derece­den kayınhısımları sayıldığından koca (damat), kayınpederinin zararına olarak hır­sızlık fiilini işlediği takdirde, 167/1.fıkra hükmüne göre, karısının babası bulunması dolayısıyla kayınhısımı sayılacağından bu kişisel cezasızlık nedeninden yararlana­bilecek, fakat Medeni Kanunun 18.maddesi gereğince damat kayınpederinin kan İnsimi bulunmaması ve dolayısıyla kayınhısımı sayılmaması sebebiyle, damadın .narına bu suçlardan birini işleyen kayınpeder 167/1.fıkra hükmünden yararlanamayacaktır. Evlenmenin bitiminden sonra eşlerden biri üçüncü kişiyle evlenirse, bu ikinci eşten doğan çocuklarıyla ilk eş arasında kayınhısımlığı oluşmaz. Her ne kadar Medeni Kanunun 18. maddesinde kayınhısımlığı kendisini meydana getiren evliliğin sonra ermesiyle ortadan kalkmaz. biçiminde bir düzenlemeye yer verilmiş ise de kayınhısımlarıyla olan akrabalık bağı ceza uygulaması bakımından boşanma ve ölüm gibi nedenlerle ortadan kalktığından, örneğin suçun işlenmesinden önce kocası ölen sanığın eski kayınvalidesinin zararına hırsızlık suçunu işlemesi durumunda kanaatimizce 167/1.madde hükmünden yararlanamaz.

Evlat edinen-evlatlık kavramları, Medeni Kanun hükümlerine göre evlat edinme ile ortaya çıkan ve doğal hısımlığa yakın hukuki hükümler doğuran akraba­lık bağını ifade eder. Evlat edinme durumu yoksa 167/1.fıkra hükmü uygulanmaz.

Aynı Konutta Beraber Yaşayan Kardeşlerden Birisi:

167/1.fıkrada sayılan suçların aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden biri­nin zararına işlenmiş olması fail açısından kişisel cezasızlık sebebi olarak kabul edilmiştir.maddede belirtilen “aynı konutta beraber yaşayan” deyiminin, aynı aile topluluğu içinde ve aynı konut içinde beraber yaşıyor olmak şeklinde anlaşılması gerekir. Aynı binanın bağımsız bölümlerinde oturuyor olmak veya aynı işyerinde çalışmak 167/1.fıkranın uygulanmasını gerektirmez. “Kardeş” kelimesi ana veya baba bir kardeşleri de kapsar. Suçun işlendiği tarihte aynı konutta beraber yaşayan kardeş suçu işledikten sonra bu konuttan ayrılsa bile 167/1.fıkra hükmünden yararlanır.

CEZADA İNDİRİM YAPILMASINI GEREKTİREN ŞAHSİ SEBEP:

167.maddenin 2.fıkrasında, yağma ve nitelikli yağma hariç 10. Bölümde yer alan diğer malvarlığına karşı suçların, haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamakta olan amca, hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayınhısımlarının zararına olarak işlenmesi halinde, bu suçların kovuşturulması şikayetin gerçekleştirilmiş olması koşuluna bağlanmış, ilgili akraba hakkında şikayet üzerine verilecek cezanın yarısı oranında indirileceği hükme bağlanmıştır.

167/2.fıkra hükmünün uygulanabilmesi için, belirtilen akrabalık ilişkilerinin nüfus aile tablosu getirtilerek tespit edilmesi, “ayrılık kararı”, “aynı konutta birlikli yaşama veya yaşamama” durumlarının araştırılarak saptanması gerekmektedir.

“Amca” babanın erkek kardeşi; “dayı” annenin erkek kardeşi; “hala” babanın kızkardeşi; “teyze” annenin kızkardeşi, “yeğen” failin kardeşinin çocuğudur. İkinci derecede kaymhısımları ise baldız, kayınbirader, yenge, enişte, müştekinin üvey çocuğunun çocuğu derecesindeki akrabalık bağını ifade eder. Suçun belirtilen akrabaların zararına işlenmesi ve faille mağdurun aynı konutta birlikte yaşaması durumunda 167/2.fıkra hükmü uygulanır. Aynı konutta birlikte yaşama durumu sözkonusu değilse fail 167/2.fıkra hükmünden yararlanamaz. Suçun; amca dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayınhısımlarının değil de bu sayılanların eşlerinin (örneğin teyzenin kocası, amcanın eşi gibi) zararına işlenmesi durumunda da aynı konutta birlikte yaşasalar dahi fail hakkında 167/2.madde hükmü uygulanmaz.