Dava Dilekçesinin 2577 sayılı Kanunun 3. Maddesi Yönünden İncelenmesi Nasıl Yapılır?
Bu çalışmanın yapılmasının en önemli nedeni ve çıkış noktası bu mevzudur. Bizleri en çok usandıran, muhatap olanları da az-çok sinirlendiren bu kısma geçmeden önce bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. “Dilekçe Ret” kararı, idare ve vergi mahkemelerinde dava açanların, genellikle muhatap kaldıkları bir karar olup, akademik eğitimde ve staj eğitiminde çeşitli sebeplerle yeterince üzerinde durulmadığından ilk görüldüğünde şaşırtır ve menfi izlenimlere yol açar. Ancak gerek yargılama sürecinin uzamaması gerekse dava açmakla hedeflenen amacın hasıl olması için önemle üzerinde durulmalıdır.
Konuya girmeden önce, dava dilekçelerinin, 2577 sayılı Kanunun 3 ve 5’inci maddelerine uygun olup olmadığı hususunda, somut olaya göre her hakimin/mahkcmenin farklı görüş içerisinde olabileceğini, aşağıda yazılan hususların aksi yönünde düşünceleri olan meslektaşlarım da bulunduğunu, ancak genel olarak, bu işi icra edenlerin çoğunluğunun üzerinde aynı fikri paylaştığını düşündüğüm mevzuları, naçizane, derlemeye çalıştığımı belirtmek isterim.
Dava Dilekçesinin, 2577 sayılı Kanunun 3. Maddesi Yönünden İncelenmesi
2577 sayılı Kanunun 3. maddesinde;
Vergi davalarının, görev alanına göre, Danıştay ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılacağı,
Dilekçelerde;
- Tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları veya unvanları ve adresleri ile gerçek kişilere ait Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasının,
- Davanın konu ve sebepleri ile dayandığı delillerin,
- Davaya konu olan idari işlemin yazılı bildirim tarihinin,
- Vergi, resim, harç, benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarına ilişkin davalarda uyuşmazlık konusu miktarın,
- Vergi davalarında davanın ilgili bulunduğu verginin veya vergi cezasının nevi ve yılı, tebliğ edilen ihbarnamenin tarihi ve numarası ve varsa mükellef hesap numarasının,
gösterileceği,
Dava konusu kararın ve belgelerin asıllarının veya örneklerinin dava dilekçesine ekleneceği, dilekçelerin ile bunlara ekli evrakın örneklerinin karşı taraf sayısından bir fazla olacağı, kurala bağlanmıştır.
Anılan madde hükmüne aykırılıkları başlıklar halinde bilgilerinize sunalım.
Yazım Hataları ve Maddi Yanlışlıklar
Mahkeme Adının Yanlış Yazılması
. «… Vergi Dairesi Başkanlığı”, Bölge Vergi Mahkemesi Başkanlığı” şeklindeki yazımlar.
Tarafların ve Varsa Vekillerinin veya Temsilcilerinin Ad ve Soyadları veya Unvanları ve Adresleri İle Gerçek Kişilere Ait Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numarasının Hiç Yazılmaması, Eksik ya da Yanlış Yazılması
- Yalnızca, davalı idarenin adının ve adresinin hiç yazılmaması ya da yanlış yazılması durumu, başlı başına “Dilekçe Ret” sebebi değildir. Mahkemelerce, “Hasım Düzeltme” kararı vererek gerçek hasmı belirler. Ancak başka sebeplerle “Dilekçe Ret” kararı verilmesi durumunda, bu husustaki eksiklik ya da yanlışlıklar da kararda belirtilir.
- Gerçek kişi davacılardan kadının (özellikle kızlık soyadında değişiklik), küçüğün kanuni temsilcisinin/temsilcilcrinin (velayet anne veya babadan birine verilmemişse ikisinin de ad ve soyadları yazılmalıdır.), kısıtlının vasisinin; adının, soyadının ve T.C. kimlik numarasının yazılmaması, eksik ya da yanlış yazılması,
- Tüzel kişinin unvanın eksik ya da yanlış yazılması (özellikle “Tasfiye Halinde” veya “İflas Halinde” ibaresinin konulmaması),
Durumlarında, anılan Kanun maddesine aykırılık olur.
. Adreslerin yazılmaması, eksik ve yanlış yazılması durumlarında, mahkemelerce; barolar, ticaret Sicil müdürlükleri ile yazışma yapılarak veya MERNİS ten doğru adresler belirlenir. Tebligat ve yazışmalar belirlenen adreslere yapılır.
Dava Konusu İşlemin Tarihinin, Sayının, Türünün, Döneminin, Tutarının Yazılmaması, Eksik ya da Yanlış Yazılması
Anılan bilgiler, bir anlamda dava konusu işlemin kimlik bilgileri gibidir. Bu bilgilerden bir veya bir kaçının hiç ya da doğru yazılmaması ve özellikle dilekçe ekinde Mahkemeye sunulan dava konusu işleme/işlcmlere ilişkin evrak/evraklarla tutarsızlıklar olması durumlarında, dava dilekçesi 2577 sayılı Kanunun 3. maddesine uygun düzenlenmemiş olacaktır.
Davaya Konu Olan İşlemin, Tebliğ Tarihinin ya da Ittıla (Öğrenme) Tarihinin Yazılmaması, Yanlış Yazılması
Tebliğ tarihi, davanın, dava açma süresi içerisinde açılıp açılmadığının belirlenmesi için dava dilekçesinde bulunması zorunlu unsurlardandır.
Yukarıda, vergi mahkemelerinde dava konusu olabilecek bazı işlemlerin, ilgilisine tebliğ edilmediğini belirtmiştik. Bu işlemlere karşı açılan davalarda da ıttıla (öğrenme) tarihinin belirtilmesi zorunludur.
Dilekçede tebliğ/ıttıla tarihinin yazılmaması, başlı başına bir “Dilekçe Ret” sebebidir. Doğru yazılmasına özen gösterilmelidir. Esasen, varsa tebliğ belgesinin, dilekçe ekinde Mahkemeye sunulması yerinde bir uygulama olacaktır.
İlk inceleme yapılırken gözden kaçması veya yanlış yazılması nedeniyle davanın süresinde açıldığı kanaatine varılsa dahi, davalı idarenin savunması alındıktan, dosya tekemmül ettikten sonra veya yargılamanın diğer safhalarında, davanın süresinde açılmadığının fark edilmesi durumunda da “Süre Ret” kararı verilir. Söz konusu kararda, ayrıca davacı aleyhine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin ödenmesine hükmedilir.
Dava Dilekçesi ve Eklerinin Tek Suret veya Karşı Taraf Sayısı Kadar Mahkemeye Sunulması
Vergi mahkemelerinde görülen davalarının tamamına yakınında, davalı sayısı tekdir. Bu bağlamda, dava dilekçesi ve eklerinin, biri dosyaya konulması diğeri davalı tarafa tebliği için iki suret halinde hazırlanmaları ve mahkemelere sunulmaları gerekir.
Dava Dilekçesi ve Suretinin İmzasız ya da Eksik İmzalı Olması
İmzanın, ıslak ya da e-imza olması (fotokopi veya fax imza olmaması) gerekir.
Birden fazla avukat, birlikte vekalete mezun kılınmışlar ise tümünün imzalarının mevcudiyeti şarttır.
Avukat vasıtasıyla açılmayan, özellikle hükmi şahıslar ve adi ortaklık adına açılan davalarda da imzaların eksiksiz olmasına özen gösterilmelidir.
Dava Konusu İşlemin, Dava Dilekçesi Ekinde, Mahkemeye Sunulmaması
Dava konusu işlemin kimlik bilgilerinin (tarih, sayı, tür, dönem, tutar), dava dilekçesine doğru (davalının savunması ve ekleri geldiğinde belirlenecektir.) yazılması ve fakat dilekçe ekinde mahkemelere sunulmaması durumu, mahkemelerce, tek başına “Dilekçe Ret” nedeni olarak görülmemektedir.
Bu halde, davalının savunma dilekçesi ve eklerinin sunulması beklenmekte, savunma verilmemesi veya verilen savunma dilekçesinde dava konusu işleme ilişkin bilgilerde farklılıklar bulunması durumlarında, dava dilekçesinin, 2577 sayılı Kanunun 3. maddesine uygun düzenlenmediği kabul edilmektedir.
Vekaletnamenin, Dava Dilekçesi Ekinde Mahkemeye Sunulmaması, Vekaletnamedeki Eksiklikler
Dava dilekçesinin, Avukat tarafından imzalanmasına karşın, ekinde vekaletnamenin yer almaması durumu, başlı başına “Dilekçe Ret” sebebidir.
Kural olarak;
- Süreli vekaletnamelerde, dava tarihi itibarıyla sürenin bitmiş olması,
- Vekaletname muhteviyatında, vekalet veren şahıs adına, vergi mahkemelerinde iş ve işlemler icra etmeye yetkili kı- lınmaması (genel vekaletnamelerde bu yetki vardır.),
- Birden fazla kişi tarafından, birlikte verilen vekaletnamelerde, “ayrı ayrı temsile yetkilidir” ibaresinin bulunmaması,
- Tüzel kişiler adına açılan davalarda, tüzel kişiliği k nmi|| birden fazla kişi müştereken yetkili kılınmış olmasına İm şın vekaletnamede tek yetkilinin imzasının bulunması
- Adi ortaklık adına verilen vekaletnamelerde, ortakların n| münün imzasının bulunmaması,
durumlarında, “Dilekçe Ret” sebebi doğmuştur.
Yine kural olarak;
- Vekaletnamede, vekalet pulunun yer almaması,
- Hükmi şahıslar adına açılan davalarda, temsil yetkisine ilişkin alınan kararın, vekaletname müstenidatında bulunmaması,
Durumlarında, mahkemelerce, başkanlık yazısı veya ilk İncelemeye esas ara karar ile eksikliklerin giderilmesi yoluna gidilmekte, eksiklikler giderilmez ise 2577 sayılı Kanunun I maddesine aykırılık bulunduğuna hükmedilmektedir.