Çocuğun Kaçırılması Ve Alıkonulması Suçu ve Cezası
MADDE 234.- (1) Velayet yetkisi elinden alınmış olan ana veya babanın ya da üçüncü derece dahil kan hışmının, onaltı yaşını bitirmemiş bir çocuğu veli, vasi veya bakım ve gözetimi altında bulunan kimsenin yanından cebir veya tehdit kullanmaksızm kaçırması veya alıkoyması halinde, üç aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
- Fiil cebir veya tehdit kullanılarak işlenmiş ya da çocuk henüz oniki yaşını bitirmemiş ise ceza bir katı oranında artırılır.
- (Ek Fıkra: 06.12.2006-5560/10.md.) Kanuni temsilcisinin bilgisi veya rızası dışında evi terk eden çocuğu, rızasıyla da olsa, ailesini veya yetkili makamları durumdan haberdar etmeksizin yanında tutan kişi, şikâyet üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Çocuğun Kaçırılması Ve Alıkonulması Suçu Açıklama
Maddenin birinci fıkrasında tanımlanan suç, 765 sayılı ETCK’nun 182. maddesinin kısmen karşılığı olmakla beraber, eski ve yeni düzenlemeler arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır. ETCK’nun 182.maddesinde ana-baba, vasi veya küçüğe bakan ve koruyan kimseler dışındaki herkes bu suçun faili olabilmekteydi, yeni düzenlemede ise suçun faili, velayet yetkisi elinden alınmış olan anne veya baba ya da üçüncü derece dahil kan hısımıdır. Bunun yanı sıra, eski düzenlemede mağdurun (çocuğun) oniki yaşından büyük olması ve fakat onbeş yaşına girmemiş olması aranmakta iken, yeni düzenlemede mağdurun onaltı yaşını doldurmamış olması koşulu getirilmiştir. Diğer yandan, eski düzenlemede, fiilin çocuğun rızası olmaksızın işlenmesi yahut çocuğun oniki yaşını bitirmemiş bulunması halinde hürriyeti tahdit suçuna ilişkin hükümlerin uygulanacağı öngörülmesine karşın yeni düzenlemede fiilin cebir veya tehdit kullanılarak işlenmesi veya çocuğun henüz oniki yaşını bitirmemiş olması çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunun nitelikli halleri olarak kabul edilmiştir.
İnceleme konusu suçla bağlantılı bir hükme de 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda yer verilmiştir. İİK’nun “çocuk teslimi emrine muhalefetin cezası” başlıklı 341.maddesine göre;
“Çocuk teslimi hakkındaki ilamın veya ara kararının gereğini yerine getirmeyen veya yerine getirilmesini engelleyen kişinin, lehine hüküm verilmiş kimsenin şikâyeti üzerine, altı aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra ilamın veya ara kararının gereği yerine getirilirse, kişi tahliye edilir.”
Ayrıca Kanunun çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin ilamın ne şekilde icra edileceğini düzenleyen 25/a maddesinde ise;
“Çocukla şalisi münasebetlerin düzenlenmesine dair ilam hükmünün yerine getirilmesi talebi üzerine icra müdürü, küçüğün ilam hükümleri dairesinde lehine hüküm verilen tarafla şahsi münasebette bulunmasına mani olunmamasını; aksi halde ilam hükmünün zorla yerine getirileceğini borçluya 24.maddede yazılı şekilde bir icra emri ile tebliğ eder. Bu emirde ilam hükmüne aykırı hareketin 341. maddedeki cezayı müstelzim olduğu da yazılır.
Borçlu bu emri tutmazsa ilam hükmü zorla yerine getirilir. Borçlu, alacaklının şikâyeti üzerine ayrıca 341.maddeye göre cezalandırılır.” hükmü yer almaktadır.
Görüldüğü üzere YTCK’nun 234.maddesi ile İİK’nun 341.maddesindeki hükümler arasında unsurları bakımından ayniyet bulunmamaktadır. İİK’nun 341. maddesinde, çocuk teslimine ilişkin ilamın veya ara kararı gereğinin yerine getirilmemesi yani mahkemece küçüğün velayet hakkına sahip olan kimseye verilmesine karar verilmesine karşın velayet hakkı bulunmayan ve küçüğü nezdinde bulunduran kimsenin bu ilamın yerine getirilmesine muhalefet etmekte ve çocuğu teslim etmediği için tazyik hepsine muhatap olmaktadır. Ayrıca, kendisine velayet hakkı verilen ve çocuğu yanında bulunduran kimsenin, velayet hakkı bulunmayan kimse ile çocuğun şahsi ilişki tesisini engellemesi halinde de İİK’nun 341.maddesi uygulanmaktadır. Buna karşılık, YTCK’nun 234.maddesinde ise, çocuk, velayet yetkisi elinden alman tarafından bizzat çocuğun teslim edildiği kimseler yanından kaçırılıp alıkonulması sözkonusu olup bu suçun faili anne, baba veya üçüncü derece dahil kan hısımlarıdır.
Maddenin üçüncü fıkrasında ise yeni bir suç tipine yer verilmiştir.
Çocuğun Kaçırılması Ve Alıkonulması Suçu Suçla Korunan Hukuksal Değer
Bu suçla korunmak istenilen hukuksal yarar, veli veya vasinin aile hukukundan doğan velayet ve vesayet hakkıdır. Ayrıca maddenin ikinci fıkrası uyarınca bu suçun cebir veya tehditle işlenmesi mümkün olduğundan, küçüğün beden bütünlüğü, iç huzuru ve serbestçe karar verme hürriyeti de korunmaktadır.
Çocuğun Kaçırılması Ve Alıkonulması Suçu Suçun Faili Ve Mağduru
234/1.fıkradaki suçun faili, velayet yetkisi elinden alınmış olan ana veya baba ya da üçüncü derece dahil kan hısımlarıdır. Bu nedenle, 234/1.fıkrada tanımlanan suç fail bakımından bir “özgü suç” niteliğindedir. Çocuğun bu sayılan hısımları tara- fmdan değil de örneğin kayın hısımları tarafından kaçırılıp alıkonulması halinde 234.madde hükmü değil, genel hüküm olan 109.madde hükmü uygulanır. 234/3. fıkradaki suçun faili ise mağdur çocuğun ana-babası dışında herhangi bir kimse olabilir.
234/l.fıkrada suçun mağduru, küçüğün velisi, vasisi veya bakım ve gözetimi altında bulunduğu kimse ve bizzat küçüğün kendisidir. Maddenin 3.fıkrasındaki suçun mağduru ise çocuğun ana-babası ve kanuni temsilcisi ile çocuğun bizzat kendisidir.
Çocuğun Kaçırılması Ve Alıkonulması Suçu Suçun Maddi Unsuru
234/l.Fıkradaki Suçun Maddi Unsuru
Bu suçun maddi unsuru, velayet yetkisi elinden alınmış olan ana veya babanın ya da üçüncü derece dahil kan hısımının, onaltı yaşını bitirmemiş bir çocuğu veli, vasi veya bakım ve gözetimi altında bulunan kimsenin yanından cebir veya tehdit kullanmaksızın “kaçırması veya alıkoymasıdır.
“Kaçırma”, küçüğün, fail tarafından kendi hukuki alanından çıkarılarak, failin hukuki alanına sokulması ve bu şekilde söz konusu kimselerin çocuk üzerindeki haklarının kullanımının kaçıran kimse (fail) lehine yok edilmesidir. Bu itibarla kaçırma fiili bakımından, failin mağduru düşündüğü yere kadar götürebilmiş olması aranmakla beraber mağdurun mutlaka yer değiştirmesi zorunludur. Nitekim Yargıtay kararlarına göre, “kaçırmak suçunun oluşabilmesi için, mağdurun bulunduğu yerden, başka bir yere nakledilmiş olması gerekir. Ancak bu halde başlı başına yeterli değildir. Bunun yanında fail mağdur üzerinde fiili hâkimiyet de oluşturmalıdır.” Kaçırma fiili, failin çocuğu doğal güvenlik çevresinden uzaklaştırarak nüfuz ve hâkimiyeti altına almasıyla tamamlanır.
“Alıkoyma” ise, failin egemenlik alanına girmiş olan çocuğu veli, vasi veya bakım ve gözetimi altında bulunan kimsenin rızası hilafına orada tutmasıdır. Çocuğun failin egemenlik alanına nasıl ve hangi nedenle girmiş olduğu önemli değildir. Ayrıca alıkoymanın belli bir zaman sürmesi de önemli değildir. Önemli olan, failin mağdur üzerinde hâkimiyet kurmasıdır. Alıkoymanın tamamlanması için gerekli süre, her somut olayın özelliğine göre hâkim tarafından takdir edilecektir.
Suçun oluşabilmesi için kaçırma veya alıkoymanın cebir veya tehdit kullanılarak işlenmesine gerek yoktur. Eğer cebir veya tehdit de kullanılmışsa bu durumda failin cezası 234/2.fıkra uyarınca artırılacaktır. Küçüğün hile ile kaçrılıp alıkonulması halinde ise 234/1.fıkra hükmü uygulanmalıdır. Kaçırma veya alıkoyma fiiliyle işlenen bu suç, mütemadi (kesintisiz) suç niteliğinde olduğundan, ancak kişisel hürriyeti ihlal edilen çocuğun hürriyetine kavuşmasıyla sona erer ve suç tarihi de çocuğun hürriyetine kavuştuğu tarihtir.
234/3.Fıkradaki Suçun Maddi Unsuru
Bu suçun maddi unsuru, kanuni temsilcisinin bilgisi veya rızası dışında evi terk eden çocuğu, rızasıyla da olsa, ailesini veya yetkili makamları durumdan haberdar etmeksizin “yanında tutmak”tır. YTCK’nun 6/1-b bendine göre “çocuk” deyiminden” henüz onsekiz yaşını doldurmamış kişi anlaşılır. TMK’nun 339/4.fıkrasına göre “çocuk, ana ve babasının rızası dışında evi terk edemez ve yasal sebep olmaksızın onlardan alınamaz. Bu hükümle, yaşı, ne olursa olsun, çocuğa ana ve babasının bilgisi veya rızası dışında evi terk etmeme hususunda bir yükümlülük yüklenmiştir. Çocuğun evi terk etmesinin ana ve babada büyük bir tedirginlik oluşturacağı gerçeğinden hareketle yasa koyucu 234/3.fıkra hükmüyle, ana ve babasının bilgisi ve rızası dışında evi terk eden çocuğu yanında bulunduran kişiye çocuğun ana ve babasını veya yetkili makamları haberdar etme yükümlülüğü yüklenmiştir. Bu yükümlülüğe aykırılık çocuğu rızasıyla da olsa yanında bulunduran kişinin sorumluluğunu gerektirir.
Çocuğun Kaçırılması Ve Alıkonulması Suçu Suçun Hukuka Aykırılık Unsuru
Maddenin 1.fıkrasında tanımlanan suç, çocuğun rızası halinde de oluşmaktadır. Onaltı yaşını bitirmemiş çocuğun rızası geçerli sayılmamıştır. Zira bu yaştaki çocukların çok çabuk etki altına alınması mümkündür. Ancak, çocuk 16 yaşını doldurmuşsa ve rızasıyla kaçırılmışsa eylem suç oluşturmaz. Ayrıca, 16 yaşını doldurmamış çocuğun veli, vasi veya bakım ve gözetimi altında bulunan kimsenin rızası ile kaçırılması veya alıkonulması halinde de, ilgilinin rızası (26/2.md.J, fiili hukuka uygun hale getirir. 3.Fıkradaki suç bakımından mağdur çocuğun rızası önem taşımaz.
Çocuğun Kaçırılması Ve Alıkonulması Suçu Suçun Manevi Unsuru
Suçların oluşması açısından failin saikinin (amacının) önemi bulunmadığından manevi unsur bakımından genel kast yeterlidir, özel kast aranmaz. Suçların olası kastla (21/2.md.) da işlenmesi mümkündür. Bu suçların taksirle işlenmesi mümkün değildir.
Çocuğun Kaçırılması Ve Alıkonulması Suçu Suça Etki Eden Nedenler
Maddenin 2.fıkrasında birinci fıkrada yazılı suçun, nitelikli halleri belirlenmiştir. Buna göre; fiili cebir veya tehdit kullanılarak işlenmişse veyahut çocuk henüz oniki yaşını bitirmemişse ceza bir katı oranında artırılacaktır.
Cebir veya tehdit çocuk üzerinde kullanılabileceği gibi, veli, vasi ya da bakım ve gözetim yetkisi bulunan kimselere veya çocuğu kurtarmak isteyen kimselere yönelik olarak da işlenmiş olabilir. Ancak, bu nitelikli halin uygulanabilmesi için cebir veya tehdidin, kaçırma veya alıkoymayı gerçekleştirmek için kullanılmış olması gerekir.
Çocuğun Kaçırılması Ve Alıkonulması Suçu Teşebbüs
Kesintisiz (mütemadi) bir suç olan kaçırma veya alıkoymaya yönelik icra hareketlerinin kısımlara bölünebilmesi mümkün olduğu takdirde bu suçlara teşebbüs hali gerçekleşebilir. Ancak, alıkoyma fiili bakımından belli bir sürenin geçmesi şart koşulmadığından, çocuğun alıkoyma kastı ile failin egemenlik alanında tutulmasıyla suç oluşacağından, kanaatimizce alıkoyma halinde teşebbüs pek mümkün gözükmemektedir.
Çocuğun Kaçırılması Ve Alıkonulması Suçu İştirak
Fiilin kesintisiz devam ettiği sürece, küçüğün hürriyetine kavuşmasına kadar olan sürede bu suçlara azmettirme dışında iştirakin her şekli mümkündür.
Çocuğun Kaçırılması Ve Alıkonulması Suçu İçtima
İİK’nun 341.maddesinin unsurları oluşmuşsa, özel hüküm olması nedeniyle 341.maddenin uygulanması gerekir. Kaçırma fiilinin işlenmesi sırasında başka suçlar da işlenmişse, örneğin, konut dokunulmazlığının ihlali (116.md.), mala zarar verme (151.-152.md.) suçları işlendiği takdirde bu suçlardan dolayı gerçek içtima kuralları uyarınca faile ayrıca ceza verilir. Cebir veya tehdit bu suçun ağırla- tıcı nedeni olduğundan bileşik suç (42.md.) kuralı uyarınca basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek derecede yaralanma ve tehditten dolayı faile ayrıca ceza verilmez. Ancak, cebrin sının aşılmış ve nitelikli bir yaralanma (86/1., 87.md.) söz konusu ise fail ayrıca kasten yaralamadan da sorumlu tutulur. Bu durumlar dışında, suçların içtimaına ilişkin hususların genel hükümler (42-44.md.) çerçevesinde çözümlenmesi gerekir.
Çocuğun Kaçırılması Ve Alıkonulması Suçu Kovuşturma
Birinci fıkradaki suçun soruşturma ve kovuşturması re’sen yapılır. Üçüncü fıkradaki suçun soruşturma ve kovuşturması şikâyete bağlıdır.
Çocuğun Kaçırılması Ve Alıkonulması Suçu Görevli Mahkeme
5235 sayılı Kanunun 10.maddesi hükmüne göre, bu suç dolayısıyla açılan davalara bakma görevi sulh ceza mahkemesine aittir.
Çocuğun Kaçırılması Ve Alıkonulması Suçu Suçun Yaptırımı
Birinci fıkradaki suçun yaptırımı üç aydan bir yıla kadar hapis cezasıdır. Fiilin cebir veya tehdit kullanılarak işlenmesi ya da çocuğun henüz oniki yaşını bitirmemiş olması durumunda bu ceza 234/2.fıkra uyarınca bir katı oranında artırılacaktır. Üçüncü fıkradaki suçun yaptırımı da üç aydan bir yıla kadar hapis cezasıdır.
Çocuğun Kaçırılması Ve Alıkonulması Suçu Dava Zamanaşımı
YTCK’nun 66/1-e bendi uyarınca, bu suçların dava zamanaşımı süresi sekiz yıldır.