CMK m. 91 Gözaltı İşlemi Nedir? Nasıl Yerine Getirilir?
Yakalanan kişinin yetkili hâkim önüne çıkarılmasına veya serbest bırakılmasına kadar Cumhuriyet savcısının emriyle yasal süre içinde, nezarethane adı verilen yerde, özgürlüğünden geçici olarak yoksun bırakılmasıdır.
Yakalamanın sonucu olan gözaltı koruma tedbirinde kolluğun tüm yetkisi kaldırılmış ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile tek yetkili savcı kılınmışken, 6638 sayılı Kanun ile Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 91. maddesine 4. fıkra olarak eklenen düzenleme ile kolluğa da söz konusu düzenleme kapsamında belirtilen durumlarla sınırlı olarak gözaltı koruma tedbirine başvurma imkânı yeniden verilmiştir. Aşağıda bu düzenleme üzerinde ayrıntılı olarak durulacaktır
HÂKİM VEYA MAHKEMENİN GÖZALTI KARARI VERME YETKİSİNİN BULUNMADIĞINA, SULH CEZA HÂKİMLİKLERİNİN DENETİM MER-Cİİ OLDUĞUNA DİKKAT EDİLMELİDİR. ANCAK 3713 SAYILI KANUNA EKLENEN GEÇİCİ 19. MADDE İLE KANUN’UN YÜRÜRLÜĞE GİRDİĞİ TARİHTEN İTİBAREN 3 YIL SÜREYLE MADDEDE SAYILAN SUÇLAR BAKIMINDAN GÖZALTI SÜRESİNİN HÂKİM KARARIYLA UZATILABİLECEĞİ DÜZENLENMİŞTİR.
Yakalanan kişi, Cumhuriyet Savcılığınca bırakılmazsa, soruşturmanın tamamlanması için gözaltına alınmasına karar verilebilir. Gözaltına alma, bu tedbirin soruşturma yönünden zorunlu olmasına ve kişinin bir suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığına bağlıdır. Dolayısıyla gözaltına alma tedbiri, yakalamanın doğal bir sonucu olmayıp ancak şartların mevcudu hâlinde alınabilecek bir koruma tedbiridir. Bu itibarla, gözaltına alınan kişi, gözaltına alınma
sına sebep ortadan kalktığında, süre dolmadan önce de serbest bırakılmak zorunda olacaktır.
DAHA ÖNCE KİŞİNİN BİR SUÇU İŞLEDİĞİNİ DÜŞÜNDÜREBİLECEK EMARELERİN VARLIĞINI ARANMAKTA İKEN, 6526 SAYILI KANUN İLE GÖZALTINA ALMA KARARI VERİLEBİLMESİ SOMUT DELİLLERİN VARLIĞINA BAĞLANMIŞTIR.
Yakalanan kişinin gözaltına alınacak olması veya zor kullanılarak yakalanması hâllerinde hekim kontrolünden geçirilerek yakalanma anındaki sağlık durumunun belirlenmesi gerekir. Ayrıca gözaltına alınan kişinin herhangi bir nedenle yerinin değiştirilmesi, gözaltı süresinin uzatılması, serbest bırakılması veya adlî mercilere sevk edilmesi işlemlerinden önce de sağlık durumunun hekim raporu ile tespit edilmesi Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği’nin 9/2. uyarınca mevzuat karşısında bir zorunluluk arz etmektedir.
Kural Olarak Gözaltı Süresi
Anayasa’nın 19. maddesinde 48 saatlik bir gözaltı süresi belirlenmiş olmasına rağmen, bu süre azami nitelikte bir süre olduğundan, Kanun, kural olarak daha kısa gözaltı süresi öngörmüştür.
Kanun’un 91/1. maddesine göre, gözaltı süresi, yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren 24 saati geçemez. Yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilme için zorunlu süre ise 12 saatten fazla olamaz.
Anayasa’nın 19. maddesine paralel bir şekilde Kanun da toplu olarak işlenen suçlarda gözaltı süresinin Cumhuriyet savcısınca her defasında bir günü geçmemek üzere, üç gün süreyle uzatılmasına yazılı olarak emir verebileceğini düzenlemektedir (Bu emrin gözaltına alınana derhal tebliğ edilmesi gerekir). Böylece toplu olarak işlenen suçlarda, hâkim kararı olmaksızın, toplamda 4 güne kadar özgürlüğün bağlanması söz konusu olabilmektedir. Savcının bu emri yazılı şekilde olur ve emir gözaltına alınana derhal tebliğ edilir. Ayrıca savcının, gözaltı süresini uzatabilmesi için CMK m. 91/3’te ifade edildiği şekliyle, delillerin toplanmasında güçlük veya şüpheli sayısında çokluk bulunmalıdır.
Öte yandan 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’na 7145 sayılı Kanun ile eklenen düzenleme ile söz konusu kanunun yürürlüğe girdiği tarih olan 31.07.2018 tarihinden itibaren 3 yıl süre ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar veya örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar bakımından:
Gözaltı süresinin, yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren kırk sekiz saati, toplu olarak işlenen suçlarda dört günü geçemeyeceğine, delillerin toplanmasındaki güçlük veya dosyanın kapsamlı olması nedeniyle gözaltı süresinin, birinci cümlede belirtilen sürelerle bağlı kalmak kaydıyla, en fazla iki defa uzatılabileceğine,gözaltı süresinin uzatılmasına ilişkin kararın, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine yakalanan kişi dinlenilmek suretiyle hâkim tarafından verileceğine Yakalama emri üzerine yakalanan kişi hakkında da bu bent hükümleri uygulanacağına ilişkin hüküm öngörülmüştür.
İstisnai Durumlarda Gözaltı (6638 sayılı Kanun ile Yapılan Düzenleme CMK m. 91/4)
Suçüstü hâlleriyle sınırlı olmak kaydıyla; kişi hakkında aşağıdaki bentlerde belirtilen suçlarda mülki amirlerce belirlenecek kolluk amirleri tarafından yirmi dört saate kadar, şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açabilecek toplumsal olaylar sırasında ve toplu olarak işlenen suçlarda kırk sekiz saate kadar gözaltına alınma kararı verilebilir. Gözaltına alma nedeninin ortadan kalkması
hâlinde veya işlemlerin tamamlanması üzerine derhâl ve her hâlde en geç yukarıda belirtilen sürelerin sonunda Cumhuriyet savcısına, yapılan işlemler hakkında bilgi verilerek talimatı doğrultusunda hareket edilir. Kişi serbest bırakılmazsa yukarıdaki fıkralara göre işlem yapılır. Ancak kişi en geç kırk sekiz saat, toplu olarak işlenen suçlarda dört gün içinde hâkim önüne çıkarılır. Bu fıkra kapsamında kolluk tarafından gözaltına alınan kişiler hakkında da gözaltına ilişkin hükümler uygulanır.
Suçüstü hâlleriyle sınırlı olmak kaydıyla CMK’nın 91/4. maddesinde liste hâlinde sayılan suçlarda kolluk amiri tarafından 24 saate kadar gözaltına alma kararı verilebileceği gibi yine suçüstü hâliyle sınırlı olmak kaydıyla ve fıkrada sayılan suçlardan biri olmasına gerek olmaksızın, şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açabilecek toplumsal olaylar sırasında ve toplu olarak işlenen suçlarda kırk sekiz saate kadar kolluk amiri gözaltı kararı verebilir.
Bu olağanüstü “kolluk gözaltısı” Cumhuriyet savcısına bilgi verildikten sonra savcı kararı ile bireysel suçlarda 24 saat daha devam edebilirken şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açabilecek toplumsal olaylar sırasında ve toplu olarak işlenen suçlarda Cumhuriyet savcısı gözaltı kararıyla birlikte 4 güne çıkabilmektedir. Bu durumda Kanun’da birer günlük uzatmadan bahsedilmemiş olsa da Cumhuriyet savcısının gerekçeli uzatma emri vermesi gerekir.
Yukarıda belirtilen düzenleme esasında iki ayrı durumu tek bir fıkrada birleştirmiştir. Bunlardan ilki, fıkra kapsamında sayılan suçlarla ilgili olarak alınacak gözaltı kararıdır. (Bu suçlarla ilgili olarak alınacak gözaltı kararında şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açabilecek toplumsal olayların varlığı zorunlu değildir). Böylelikle suçüstü hâlleriyle sınırlı olmak kaydıyla (1. şart), fıkrada sayılan suçlardan birinin işlendiğini gösteren somut deliller de mevcut (2. şart) ve gözaltına alma tedbiri soruşturma yönünden zorunlu ise (3. şart) (Bu iki şarttan yani zorunluluk ve somut delil şartlarından 4. fıkrada değil, 3. fıkrada bahsedilmektedir. Ancak gözaltı koruma tedbiri açısından ön koşul olarak nitelendirebileceğimiz bu iki şartın 4. fıkrada bahsedilen durumlardaki gözaltı kararları için de bizce uygulanması zorunludur) mülki amirlerce belirlenecek kolluk amirleri tarafından (Dikkat! Mülki amir tarafından değil, mülki amirlerce belirlenecek kolluk amirleri tarafından) 24 SAATE KADAR gözaltına alma kararı verilebilir.
Fıkrada düzenlenen ikinci durum ise şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açabilecek toplumsal olaylar sırasında ve toplu olarak işlenen suçlardır. BU DURUMDA İSE MADDEDE TAHDİDİ OLARAK SAYILMIŞ OLAN SUÇLARDAN BİRİNİN İŞLENMİŞ OLMASININ GEREKLİ OLMADIĞINA ÖZELLİKLE DİKKAT EDİLMELİDİR. ANCAK BU DURUMDA DA YİNE SUÇÜSTÜ HÂLİNİN VARLIĞI ARANMASI GEREKLİ OLDUĞU GİBİ (Zira metindeki “Suçüstü hâlleriyle sınırlı olmak kaydıyla” ifadesinden sonra noktalı virgül kullanılmıştır). 3. FIKRA NEDENİYLE ZORUNLULUK VE SOMUT DELİL ŞARTLARI DA ARANMALIDIR. Bu durumda da yine gözaltına alma kararını vermeye yetkili amir, mülki amirin belirleyeceği kolluk amiridir. Burada gözaltı süresi bakımından ise ilk durumdan farklı olarak kolluk amiri bu kararı 48 saate kadar verebilecektir.
Gözaltına alma nedeninin ortadan kalkması hâlinde veya işlemlerin tamamlanması üzerine derhâl ve her hâlde en geç yukarıda belirtilen sürelerin sonunda, yani 24 ve 48 saatlik sürelerin sonunda, Cumhuriyet savcısına, yapılan işlemler hakkında bilgi verilerek talimatı doğrultusunda hareket edilir. Kişi serbest bırakılmazsa yukarıdaki fıkralara göre işlem yapılır. Yukarıdaki fıkralardan kastedilen ise gözaltına alınan kişinin hâkim karşısına çıkarılmasına ilişkin düzenlemelerdir. Ancak ilginç olan, bu düzenlemenin yukarıdaki fıkrada değil, maddenin son fıkrası olan 7. fıkrada yer alıyor olmasıdır. Dolayısıyla bu düzenlemeden, kişinin serbest bırakılmaması durumunda 4. fıkrada belirtilmiş olan sürelerin sonunda, yani en geç kırk sekiz saat, toplu olarak işlenen suçlarda ise dört gün içinde sulh ceza hâkiminin önüne çıkarılıp sorguya çekilmesinin gerektiğini anlamalıyız. Ayrıca 4. fıkra kapsamında alınacak gözaltı koruma tedbirinin sonundaki hâkim sorgusunda da yine müdafiin hazır bulunma yetkisi 7. fıkranın son cümlesi gereğince mevcuttur.
Yakalanan kişi, Cumhuriyet Savcılığınca bırakılmazsa, soruşturmanın tamamlanması için gözaltına alınmasına karar verilebilir. Gözaltına alma, bu tedbirin soruşturma yönünden zorunlu olmasına ve kişinin bir suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığına bağlıdır. Dolayısıyla gözaltına alma tedbiri, yakalamanın doğal bir sonucu olmayıp ancak şartların mevcudu hâlinde alınabilecek bir koruma tedbiridir. Bu itibarla, gözaltına alınan kişi, gözaltına alınmasına sebep ortadan kalktığında, süre dolmadan önce de serbest bırakılmak zorunda olacaktır.
Yakalanan kişinin gözaltına alınacak olması veya zor kullanılarak yakalanması hâllerinde hekim kontrolünden geçirilerek yakalanma anındaki sağlık durumunun belirlenmesi gerekir. Ayrıca gözaltına alınan kişinin herhangi bir nedenle yerinin değiştirilmesi, gözaltı süresinin uzatılması, serbest bırakılması veya adlî mercilere sevk edilmesi işlemlerinden önce de sağlık durumunun hekim raporu ile tespit edilmesi Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği’nin 9/2. uyarınca mevzuat karşısında bir zorunluluk arz etmektedir.
Gözaltının Sona Ermesi
Gözaltı süresinin sona ermesiyle beraber, kişinin ya salıverilmesi ya da hâkim önüne çıkarılması gerekir. Gözaltına alınan kişi bırakılmazsa, en geç yukarıda belirtilen süreler sonunda sulh ceza hâkimi önüne çıkarılıp sorguya çekilir. Sorguda müdafii de hazır bulunur ki bu zorunlu müdafilik hâllerinden biridir. Savcı, şüphelinin sadece sorguya çekilmesini hâkimden talep edebileceği gibi tutuklanmasını da talep edebilir.
Yakalama İşleminin ve Gözaltına İlişkin Kararların Denetimi
Yakalama işlemine, gözaltına alma ve gözaltı süresinin uzatılmasına ilişkin Cumhuriyet savcısının yazılı emrine karşı, yakalanan kişi, müdafii veya kanunî temsilcisi, eşi ya da birinci veya ikinci derecede kan hısımı, hemen serbest bırakılmayı sağlamak için sulh ceza hâkimine başvurabilir. Sulh ceza hâkimi incelemeyi evrak üzerinde yaparak derhâl ve nihayet yirmidört saat dolmadan başvuruyu sonuçlandırır. Yakalamanın veya gözaltına alma veya gözaltı süresini uzatmanın yerinde olduğu kanısına varılırsa başvuru reddedilir ya da yakalananın derhâl soruşturma evrakı ile Cumhuriyet Savcılığında hazır bulundurulmasına karar verilir (CMK m. 91/5). Sulh ceza hâkimine başvuru için yakalamanın kim tarafından yapılmış olduğunun önemi bulunmadığına ayrıca dikkat edilmelidir.
Tekrar Yakalama ve Gözaltına Alma Yasağı
Gözaltı süresinin dolması veya sulh ceza hâkiminin kararı üzerine serbest bırakılan kişi hakkında yakalamaya neden olan fiille ilgili yeni ve yeterli delil elde edilmedikçe ve Cumhuriyet savcısının kararı olmadıkça bir daha aynı nedenle yakalama işlemi uygulanamaz (CMK m. 91/6). Burada amaçlanan, savcı veya hâkim tarafından serbest bırakılan kişilerin kollukça tekrar yakalanarak yetkisini kötüye kullanmasının önüne geçmektedir.