CMK m. 90 Yakalama İşlemi Nedir? Yakalama İşlemi Nasıl Yapılır?
Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği’nin 4. maddesinde, “Kamu güvenliğine, kamu düzenine veya kişinin vücut veya hayatına yönelik var olan bir tehlikenin giderilmesi için denetim altına alınması gereken veya suç işlediği yönünde hakkında kuvvetli iz, eser, emare ve delil bulunan kişinin gözaltına veya muhafaza altına alma işlemlerinden önce özgürlüğünün geçici olarak ve fiilen kısıtlanarak denetim altına alınması’’ şeklinde tanımlanmaktadır.
Suç şüphesi nedeniyle yapılan yakalamalar adli, henüz suç şüphesi bulunmaksızın tehlikeye maruz kalmaları veya tehlikeye neden olmaları sebebiyle yapılan yakalamalar ise idari yakalamadır. Bizim inceleme konumuz CMK’da düzenlenen adli yakalamadır. Adli amaçla yapılan yakalamalarda ortada işlenmiş spesifik, belirli bir suç olması gerekir. Kolluğun kişiye yakalama sebebini yakalama anında bildirebilmesi için yakalamaya esas teşkil eden suçu oluşturan fiilin
ne olduğunu bilmesi lazım gelir. Bu şart, ayrıca haksız yakalamaları önlemek için önemli bir güvencedir.
Yakalama, herhangi bir hâkim kararı olmaksızın, kişinin özgürlüğünün sınırlanması anından Cumhuriyet savcısınca gözaltına alınması veya serbest bırakılmasına kadar devam eder.
Ceza Muhakemesi Kanunu’na Göre Yakalama (m. 90)
Herkes Tarafından Yakalama Yapılması
Herkesin yakalama yapabilmesi için Kanun’un aradığı şartlar şu şekildedir:
Kişiye suçu işlerken rastlanması, suçüstü bir fiilden dolayı izlenen kişinin kaçması olasılığının bulunması veya hemen kimliğini belirleme olanağının bulunmaması hallerinde herkes tarafından yakalama yapılabilir. Yakalanan kişi kolluğa teslim edilir. Burada altı çizilmesi gereken husus, kişiye sue işlerken rastlanması durumunda yakalama yapılabilmesi için kaçma olasılığının bulunmasına ya da kimliğini hemen tespit etme olanağının bulunmamasına gerek olmamasıdır. Oysa suçüstü bir fiilden dolayı izlenen kişinin yakalanabilmesi için bu iki koşuldan en az birinin mevcut olması aranmaktadır. Bu durumda aslında bir suçüstü hâli mevcut olmamakla beraber, yasa koyucu bunu suçüstüne çok yakın bulduğu için suçüstü bir fiilden dolayı izlenen kişinin de herkes tarafından yakalanabilmesine olanak tanımıştır.
Suçüstü fiilden anlamamız gereken ise CMK m. 2’de belirtilmiştir. Buna göre: a) İşlenmekte olan suç, b) Henüz işlenmiş olan fiil ile fiilin işlenmesinden hemen sonra kolluk, suçtan zarar gören veya başkaları tarafından takip edilerek yakalanan kişinin işlediği suç ve c) Fiilin pek az önce işlendiğini gösteren eşya veya delille yakalanan kimsenin işlediği suç suçüstü kavramına karşılık gelir.
Esasen yakalama çoğu kez doğrudan suçüstü durumu üzerine uygulanan bir koruma tedbiridir. Yakalama dendiği zaman da akla suçüstü gelir. İşte bu nedenle, diğer koruma tedbirlerinde olmadığı şekilde, herkesin şartlar var olduğunda bu koruma tedbirini uygulayabilme imkânı ortaya çıkar. Bu bakımdan yakalama, özel kişilere, ceza soruşturması ve kovuşturması için şüphelinin ele geçirilmesini sağlamak amacıyla kullanılabilecek bir kamu görevi niteliğindedir. Bununla birlikte kolluk görevlileri dışındaki kişiler açısından yakalama bir yükümlülük değil, yalnızca bir haktır. Ayrıca buradaki yetki yalnızca yakalama ile sınırlı olup, yakalanan kişinin aranmasına ve elkoymaya izin vermemektedir.
Herkesin yakalama yetkisinin olduğu durumlarda, makul oranda cebir kullanılabilirse de silah kullanılamaz. Yakalamanın, fiili arama ve el koyma boyutuna ulaşmaması gerekir. Bireyler, tehlike arz edebilecek eşyaları şüpheliden uzaklaştırabilirler ve kolluk görevlileri gelene kadar muhafaza edebilirler.
Kolluk Görevlileri Tarafından Yakalama Yapılması
Öncelikle ve doğal olarak, herkes tarafından yakalama yapılabilen durumlarda kolluk görevlilerinin de yakalama yetkisi vardır. Ayrıca tutuklama kararı veya yakalama emri düzenlenmesini gerektiren ve gecikmesinde sakınca bulunan hallerde; Cumhuriyet savcısına veya amirlerine derhal başvurma olanağı bulunmadığı takdirde kolluk görevlileri yakalama yetkisine sahip olurlar.
Şikâyete Bağlı Suçlarda Şikâyet Üzerine Yakalama
Gerek herkes tarafından yakalama yapılabilecek durumlarda gerek kolluğun yakalama yetkisine sahip olduğu hâllerde soruşturması ve kovuşturması şikâyete bağlı olan suçlardan ötürü yakalama yapabilmek için şikâyetin varlığı aranır. Ancak CMK m. 90/3 bu kurala bir istisna öngörmüş ve “Soruşturma ve kovuşturması şikâyete bağlı olmakla birlikte, çocuklara, beden veya akıl hastalığı, malûllük veya güçsüzlükleri nedeniyle kendilerini idareden aciz bulunanlara karşı işlenen suçüstü hallerinde kişinin yakalanması şikâyete bağlı değildir.” kuralını ortaya koymuştur.
Ancak vatandaşlar, bir suçun soruşturması veya kovuşturmasının şikâyete bağlı olup olmadığını bilemeyeceklerinden, kolluk ve savcı dışındaki kimseler bakımından yakalama için şikâyet şartının varlığı aranmayacaktır. Vatandaşların bu konudaki yanılgıları hâlinde TCK m. 30/3’te düzenlenen “Hata”ya ilişkin kurallar uygulama alanı bulacaktır.
Yakalamanın Yerine Getirilmesi
Kolluk, yakalandığı sırada kaçmasını, kendisine veya başkalarına zarar vermesini önleyecek tedbirleri aldıktan sonra, yakalanan kişiye kanunî haklarını derhal bildirir (CMK m. 90/4).
Yakalanan (veya tutuklanarak) bir yerden diğer bir yere nakledilen kişilere, kaçacaklarına ya da kendisi veya başkalarının hayat ve beden bütünlükleri bakımından tehlike arz ettiğine ilişkin belirtilerin varlığı hâllerinde kelepçe takılabilir (CMK m. 93). Aslında kelepçe takılması en son çare olarak düşünülmelidir. ÇKK m. 18’e göre ise “Çocuklara zincir, kelepçe ve benzeri aletler takılamaz. Ancak; zorunlu hâllerde çocuğun kaçmasını, kendisinin veya başkalarının hayat veya beden bütünlükleri bakımından doğabilecek tehlikeleri önlemek için kolluk tarafından gerekli önlem alınabilir. ”
Gerek herkes tarafından yakalanıp da kolluğa teslim edilmiş olsun gerekse de görevlilerce yakalanmış olsun, kişi ve olay hakkında Cumhuriyet savcısına hemen bilgi verilerek, onun emri doğrultusunda işlem yapılması gerekir (CMK m. 90/5).
Yakalama işlemi bir tutanağa bağlanır. Bu tutanağa yakalananın, hangi suç nedeniyle, hangi koşullarda, hangi yer ve zamanda yakalandığı, yakalamayı kimlerin yaptığı, hangi kolluk mensubunca tespit edildiği, haklarının tam olarak anlatıldığı açıkça yazılır (CMK m. 97).
Şüpheli veya sanık yakalandığında, gözaltına alındığında veya gözaltı süresi uzatıldığında, Cumhuriyet savcısının emriyle bir yakınına veya belirlediği bir kişiye gecikmeksizin haber verilir. Ancak Yakalanan veya gözaltına alınan yabancı ise, yazılı olarak karşı çıkmaması halinde, durumu, vatandaşı olduğu devletin konsolosluğuna bildirilir (CMK m. 95).
Yakalama Emri İle Yakalama
Yakalama, yazılı bir emir ile de mümkün olabilmektedir. Bu husus Ceza Muhakemesi Kanu- nu’nun 98. maddesinde düzenlenmektedir. Söz konusu düzenlemeye göre:
Soruşturma evresinde çağrı üzerine gelmeyen veya çağrı yapılamayan şüpheli hakkında, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından yakalama emri düzenlenebilir. Ayrıca, tutuklama isteminin reddi kararına itiraz halinde, itiraz mercii tarafından da yakalama emri düzenlenebilir (CMK m. 98/1).
Yakalama emrinde, kişinin açık eşkâlinin (dikkat açık kimliğinin demiyor), bilindiğinde kimliğinin ve yüklenen suç ile yakalandığında nereye gönderileceğinin CMK m. 98/4 gereğince gösterilmesi gerekir.
CMK m. 94 uyarınca, hâkim veya mahkeme tarafından verilen yakalama emri üzerine soruşturma veya kovuşturma evresinde yakalanan kişi, en geç yirmi dört saat içinde yetkili hâkim veya mahkeme önüne çıkarılır. Bunun mümkün olmaması durumunda ise aynı süre içinde yakalandığı yer adlivesinde, mevcut değil ise en yakın adlivede kurulu sesli ve görüntülü iletişim sisteminin kullanılması suretiyle yetkili hâkim veya mahkeme tarafından bu kişinin sorgusu yapılır veya ifadesi alınır.
Yakalama emrine konu işlemin yerine getirilmesi nedeniyle yakalama emrinin çıkarılma amacının ortadan kalkması durumunda mahkeme, hâkim veya Cumhuriyet savcısı tarafından yakalama emrinin derhâl iadesi istenir (CMK m. 90/6).