Cezaların (Toplanması) İçtiması Nasıl Yapılır?
(5275 sayılı Kanunun 99. maddesi)
5275 sayılı Kanunun 99. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesi uyarınca Bir kişi hakkında hükmolunan her bir ceza diğerinden bağımsızdır, varlıklarını ayrı ayrı korurlar. Söz konusu kural gereğince hapis ve/veya adli para cezaları bağsız olması nedeniyle infaz da her ceza bakımından bağımsız yürür. Bu kural gözetildiğinde şu sonuçlara varılır:
- Bir kişi hakkında ayrı ayrı suçlardan dolayı ayrı ayrı hapis cezası verilmiş ise, içtima (toplama) kararı alınmamış ise infazları ayrı ayrı yapılır. Örneğin hakaret suçundan 3 ay hapis cezası, tehdit suçundan ise 6 ay hapis cezasına hükmedilmiş ise; 3 ay hapis cezasına ait ilam ayrı, 6 ay hapis cezasına ait ilam ise ayrı bu kayıt numarası alır. Söz konusu hapis cezalarının infazına yönelik olarak ayrı ayrı çağrı kağıdı çıkarılır.
- Bir kişi hakkında ayrı ayrı suçlardan dolayı hapis cezası veya adli para cezası hükmedilmiş veya aynı suçtan dolayı bir kişi hakkında hem adli para cezası hem de hapis cezasına hükmedilmiş ise; söz konusu cezalar bağımsızlıklarını koruması nedeniyle ayrı ayrı infaz edilir. Hapis cezası ayrı, adli para cezası ise ayrı bir kayıt numarası alır. Hapis cezası için çağrı kağıdı, adli para cezası için ise ödeme cimi çıkarılır. Çağrı kağıdının tebliğine uyulmaması halinde, hükümlü hakkında yakalama emri çıkarılır. Ödeme emrinin tebliğine uyulmaması halinde ise hapse çevirme kararı verilerek yakalama emri çıkarılır.
- Bir kişi hakkında farklı suçlardan dolayı verilen adli para cezaları da bağımsızlıklarını korurlar. Her iki adli para cezası ayrı ayrı kayıt numarası alır. Her bir adli para cezası bağımsızlıklarını koruması nedeniyle ayrı ayrı ödeme emri çıkarılır. Çıkarılan ödeme emirlerindeki ihtarlara aykırı davranıp davranılmamasına göre hareket edilir. Örneğin çıkarılan ödeme emirlerinden hiç birine uymaması halımla ayrı ayrı adli para cezasının hapse dönüştürülmesine karar verilerek yakalama emri çıkarılır. Ödeme emirlerinden birine hiç uyulmaması, diğerin de ise adli para cezasını takside bağlaması halinde, sadece ödeme emrine hiç uyulmamış adli para cezası hapse çevrilerek, yakalama emri çıkarılır. Takside bağlanan ilamda belirtilen adli para cezasının tamamı taksitler halinde ödenmesi halinde, infaz kaydı kapatılır, infaz evrakları mahkemesine iade edilir. Taksitlerden birisi ödenmemesi halinde ödenmeyen miktara karşılık gelen gün kadar adli para cezası hapse çevrilen hükümlü hakkında yakalama emri çıkarılır.
Yukarıda açıklanan hallerde; içtima kararı alınmadan (mahkeme kararı olmaksızın), iki veya daha fazla hapis cezası toplanarak, çağrı kağıdı veya doğrudan doğruya yakalama emri çıkarılması kanuna aykırıdır. Örneğin hırsızlık suçundan dolayı 2 yıl, mala zarar verme suçundan dolayı 1 yıl, konut dokunulmazlığını ihlali suçundan dolayı ise 6 ay hapis cezası verilmiş ise her üç hapis cezaları ayrı ayrı kayıt edilerek, ayrı ayrı çağrı kağıdı çıkarılması, çağrı kağıdına uyulmaması halinde hükümlü hakkında yakalama emri çıkarılması gerekir. Bu şekilde değil de Cumhuriyet savcılığınca, içtima (toplama) kararı olmaksızın, doğrudan doğruya üç hapis cezası toplanarak 3 yıl 6 ay hapis cezası üzerinden doğrudan doğruya yakalama emri çıkartılması doğru değildir.
Aynı şekilde birden fazla adli para cezası ile ilgili olarak, içtima (toplama) kararı alınmaksızın Cumhuriyet savcısına adli para cezaları toplanarak tek bir ödeme emri çıkarılamaz. Örneğin 1000 TL veya 2.000 TL adli para cezaları bağımsız olmaları nedeniyle 1000 TL için ayrı, 2.000 TL için ise ayrı ödeme emri çıkarılması gerekir. Mahkemeden içtima (toplama) kararı almaksızın doğrudan doğruya her iki adli para cezası toplanarak 3.000 TL üzerinden ödeme emri çıkarılması yasaya aykırı olacaktır.
Adli para cezalarının ödeme emri tebliğinden önce toplanmasında kanunen bir engel bulunmamakla birlikte, bu aşamada yapılacak toplama işleminin de pratik her hangi bir yönü bulunmamaktadır. Hapse çevirme kararından önce böyle bir toplama kararı verilmesi infazda karışıklıklara ve uygulama hatalarına yol açabilir. Bu nedenle adli para cezalarının ödenmesi halinde verilecek hapse çevirme kararından sonra içtiması için talepte bulunulması daha sağlıklı olur.
İşte bir kişi hakkında başka başka kesinleşmiş hükümler bulunur ise, 107 nci maddenin uygulanabilmesi yönünden mahkemeden bir toplama kararı istenir (5275 sayılı K. 1. fıkra, 2. cümle).
İçtima kararı verilebilmesi için, içtima edilecek tüm cezaların kesinleşmesi ve infaz edilebilir olmaları gerekir. Başka bir ifade ile kesinleşmeyen cezalar içtima edilemez. Örnek:
Sanık Ali Ulvi’ye iki ayrı suçtan verilen cezaların toplanmasının yasaya uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık nedeninin incelenmesinde; 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yasa’nın 99. maddecinde, bir kişi hakkında başka başka kesinleşmiş hükümlerin bulunması halinde, koşullu salıverilme hükümlerinin uygulanabilmesi açısından mahkemeden bir toplama kararı isteneceği hükmüne yer verilmiştir. Bu hükmün uygulanabilmesi İçin, hükmolunan cezaların kesinleşmesi ve infaz edilebilme koşullarını kazanmaları gerekmektedir. Kesinleşmeyen hükümlerdeki cezaların yeni ceza sisteminde toplanmasına yasal olanak bulunmamaktadır. – Nitekim Ceza Genel Kurulu’nun ‘0.05.2006 gün ve 147-149 sayılı kararında da aynı esas kabul edilmiştir. – Somut olayda sanık Ali Ulvi’nin, 5237 sayılı TCY’nin 170/1-c ve 6136 sayılı Yasa’nın I ‘ I. maddeleri uyarınca sonuçta cezalar da toplanmak suretiyle 1 yıl 6 ay hapis 91.00 YTL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmesi, 5275 sayılı Yasanın 99. maddesine aykırıdır…”
İçtima kararı, kural olarak en fazla hükmü veren mahkeme tarafından verilir. Ancak değişik yerlerden bulunan mahkemelerden verilmiş ise içtima kararı, 5275 sayılı Kanunun 101. maddesinin 2. fıkrası uyarınca verilir. Söz konusu madde hükmüne göre; cezaların toplanması gerektiğinde, bu hususta hüküm vermek yetkisi.
Kural olarak en fazla cezaya hükmetmiş bulunan mahkemeye,
Bu durumda birden çok mahkeme yetkili ise son hükmü vermiş olan mahkemeye;
Hükümlerden biri doğrudan doğruya bölge adliye mahkemesi tarafından verilmiş ise, bölge adliye mahkemesine,
Yargıtay tarafından verilmiş ise Yargıtay’a
aittir.
Uygulamada, belirtilen yetkili ve görevli mercilerden içtima kararı almaksızın Cumhuriyet savcılığınca re’sen fiili içtima kararı ile cezaların toplanması suretiyle infaz edilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
İçtima kararı, dosya üzerinden verilir. Bu halde duruşma açılmaz.
5275 sayılı Kanunun 101. maddesinin 3. fıkrası uyarınca; Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay’dan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararları karşı itiraz yoluna gidilebilir. Başka bir ifade ile ilk derece mahkemelerince verilen içtima kararları itiraza tabidir. Hukuka aykırı şekilde duruşma açılıp içtima kararı verilmesi, içtima kararının temyiz edileceği anlamına gelmez. Örnek:
“… Kararın niteliği itibariyle CMUK.nun 402 maddesi kapsamına giren kararlardım olduğu ve aynı yasanın 405. Maddesi uyarınca duruşma yapılmaksızın verilmesi gerektiği, duruşma açılarak verilmiş olması karara temyiz kabiliyeti kazandırmayacağı ve bu karar aleyhine itiraz yoluna başvurulabileceğinden müdahil vekilinin temyiz isteğinin CMUK.nun 317. maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir.”
İtiraz edilmeksizin kesinlemiş içtimalı karara karşı kanun yararına bozma talebinde bulunulabilir.