Memurlarda Atama İptali Davası Nedir?

Adli Kontrol Ve Adli Kontrol Yükümlülüklerinin Yerine Getirilmesi Nasıl Olur?

Adli Kontrol Ve Adli Kontrol Yükümlülüklerinin Yerine Getirilmesi Nasıl Olur?

Yalnız başına tutuklama, hâkimi, şüpheli veya sanık hakkında ya bütünüyle hürriyetten yoksunluğa ya da tam serbest bırakmaya mecbur kılan bir tedbirdir; adı geçenler ya bir yere kapatılacaklar veya tam serbest kalacaklardır. Tasarı bu mad­desi ile bu iki durum arasında adlî kontrol kurumunu getirmiş bulunmaktadır. Söz konusu kurum tesis edilirken Alman, İtalyan ve özellikle Fransız hukuku göz önünde bulundurulmuştur. Kurum ilgiliyi özgürlüğünden yoksun kılmamakla bir­likte gözlemeyi ve denetlemeyi olanaklı kılan tedbirlere tâbi kılmaktadır; böylece kişinin kaçması riski azaltılırken hürriyetten tümü ile yoksun kılmanın zararları da ortadan kaldırılmış olmaktadır. Bu yeni kurumun hem özgürlükçü ve hem de kamu düzenini koruyucu nitelikte bulunduğu söylenebilir. Bu kurumdan sonra tutukluluk uygulaması istisnaî hâle gelmektedir. Kurum şüpheliyi hürriyetten yoksun hâle ge­tirmemekle birlikte, aynı sonuçların elde edilebileceği hâllerde adlî kontrole hük­metmek gerekecektir.

Adlî kontrolün soruşturma evresinde uygulanmasında dört temel koşul vardır:

  1. Şüphelinin işlediği iddia olunan fiilin 100 uncu maddeye göre tutuklamayı gerektirebilecek bir suçu oluşturması,
  2. Cumhuriyet savcısının istemde bulunması,
  3. Sulh ceza hâkiminin kararı.
  4. Üst sınırı üç yıl veya daha az hapis cezasını gerektiren bir suç olması gere­kir.

Adlî kontrole tâbi tutulan şüphelinin veya kovuşturma evresinde sanığın mad­dede on altı bentte ayrı ayrı gösterilmiş yükümlülüklerden hangilerine yani bunlar­dan birine veya birden çoğuna tâbi tutulacağı hâkim veya mahkemenin kararında belirtilecektir.

Yukarıda (1) numarada belirtilen koşulun anlamı adlî kontrol kararı verebil­mek için 100 uncu maddedeki tutuklama koşullarının varolması demektir. 100 un- ı ıı maddenin son fıkrası hükmü, adlî kontrol bakımından da geçerli olup bu kuru­mun uygulanabilmesi için şüpheli veya sanığın suçluluğu ve tutuklama nedenleri­nin varlığı hakkında kuvvetli belirtilerin saptanmış olması gerekecektir. Dikkat edilmelidir ki, 109 nci maddeyi uygularken hâkim 100 uncu maddeyi daima göz önünde bulundurmalıdır.

5353 sk.la getirilen değişiklikle, yurt dışına çıkma yasağı ve güvenceye bağ­lama bakımından, üç yıllık süre sınırlaması kaldırılmıştır. Bu değişiklikle, bütün uçlar bakımından yurt dışına çıkına yasağı veya güvenceye bağlama tedbirine hükmedilebilecektir. Böylece. tutuklamadan beklenen amacın yurt dışına çıkma yasağı koymak veya güvenceye bağlamak suretiyle de sağlanabileceği her durumda, kişinin tutuklanması gibi daha ağır tedbir yerine, daha hafif olan yurt dışına çıkma yasağı veya güvenceye bağlamak tedbirine karar verilebilecektir. Ölçülülük ilkesi de bu şekilde sağlanmış olacaktır.

Kanunda tutuklama yasağı öngörülen hallerde de, adlî kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir. (CMK.nun 109/2)

Adlî kontrol altında geçen süre, özellikle uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla, hastaneye yatmak dahil, te davi veya muayene tedbirlerine tâbi tutulması hali hariç olmak üzere şahsî hürriye ti sınırlama sebebi sayılarak cezadan mahsup edilemez.

Adli kontrol yükümlülükleri

Adli kontrol, şüpheli veya sanığın, bir veya birden fazla yükümlülüğe tâbi tutulmasını içerir.

5271 sayılı CMK.nun 109/2. maddesi ile Yönetmeliğin 18. maddesinin birlikte yorumlanması göre yükümlülükler;

  1. Yurt dışına çıkamamak.
  2. Hâkim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak.
  3. Hâkimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve gerektiğinde meslcl ı uğraşlarına ilişkin veya eğitime devam konularındaki kontrol tedbirlerine uymak
  4. Her türlü taşıtları veya bunlardan bazılarını kullanamamak ve gerektiğimi- kaleme makbuz karşılığında sürücü belgesini teslim etmek. Hâkim veya Cumhuriyet savcısı bu yükümlülüğün uygulamasında şüphelinin meslekî uğraşılarında araç kullanmasına sürekli veya geçici olarak izin verebilir.
  5. Özellikle uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla, hastaneye yatmak dahil, tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek. Adlî kontrol altında geçen süre, şahsî hürriyeti sınırlama sebebi sayılarak cezadan mahsup edilir.
  6. Şüphelinin parasal durumu göz önünde bulundurularak, miktarı ve bir it­fada veya birden çok taksitlerle ödeme süreleri, Cumhuriyet savcısının isteği üzerine hâkimce belirlenecek bir güvence miktarını yatırmak.
  7. Silâh bulunduramamak veya taşıyamamak, gerektiğinde sahip olunan silahları makbuz karşılığında adli emanete teslim etmek.
  8. Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim tarafından miktarı ve ödemi süresi belirlenecek parayı suç mağdurunun haklarını güvence altına almak üzere aynî veya kişisel güvenceye bağlamak.
  9. Aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve adli kararlar gereğince öde­meye mahkûm edildiği nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine dair güvence vermek
  10. Ayrıca suça sürüklenen çocuklar için;
  • Belirlenen çevre sınırları dışına çıkmamak.
  • Belirlenen bazı yerlere gidememek veya ancak bazı yerlere gidebilmek.
  • Belirlenen kişi ve kuruluşlarla ilişki kurmamaktır.

Adlî kontrol kararı ve hükmedecek merciler

CMK.nun 110. maddesine göre; şüpheli, Cumhuriyet savcısının istemi ve sulh ceza hâkiminin kararı ile soruşturma evresinin her aşamasında adli kontrol altına alınabilir. Hâkim, Cumhuriyet savcısının istemiyle, adlî kontrol uygulamasın da şüpheliyi bir veya birden çok yeni yükümlülük altına koyabilir; kontrolün içeriğini oluşturan yükümlülükleri bütünüyle veya kısmen kaldırabilir, değiştirebilir veya şüpheliyi bunlardan bazılarına uymaktan geçici olarak muaf tutabilir. 109 uncu madde ile bu madde hükümleri, gerekli görüldüğünde, görevli ve yetkili diğer yargı mercileri tarafından da, kovuşturma evresinin her aşamasında uygulanır

Tedbirlere uymama

CMK.nun 112. maddesi adlî kontrol gereği hükmedilmiş yükümlülüklere uymayan şüpheli veya sanık hakkında uygulanacak yaptırımları göstermektedir: Böyle bir hâlde yetkili yargı mercii, yükümlülüğü ihlâl eden hakkında derhâl tutuk­luluk müzekkeresi kesebilecek ve hükmedilebilecek hürriyeti bağlayıcı cezanın sü­resi göz önüne alınmayacak, yani 109 uncu maddedeki sınırlara uymak zorunlu olmayacaktır. Şüpheli veya sanığın, kendisine sağlanan olanağı kötüye kullanmış olmasını göz önünde bulundurarak böyle bir yaptırımı uygun saymıştır. Bu gibi hâllerde tutuklanmaya itiraza ilişkin hükümler, elbette ki, geçerlidir.

Bu halde doğrudan doğruya tutuklama kararı verilemeyecek. İlk önce yakala­ma emri düzenlenecek, yakalama emri gereğince yakalanan şüpheli veya sanık sor­gusu yapıldıktan sonra tutuklanacaktır.

Adlî kontrol kararının kaldırılması

CMK.nun 111. maddesinde ise Cumhuriyet savcısına verdiği yetki ile orantılı olarak şüpheli ve sanığa da her zaman adlî kontrolün kaldırılmasını istemek olana­ğını tanımıştır. Böyle bir istek ileri sürüldüğünde hâkim önce Cumhuriyet savcısı­nın görüşünü alacak ve sonra 110 üncü maddenin ikinci fıkrasında yer alan yetkilerini kullanacaktır. Bu husus, maddede ayrıca tekrarlanmıştır. Hâkim, istem üzerine yukarıda belirtilen içerikteki kararlarını beş gün içinde verecektir. Adlî kontrol ka­rarlarına itiraz edilebilir.

Adli kontrol yükümlülüklerinin kaydı ve takibi

Adli kontrol yükümlülüklerinin kaydı ve takibinin nasıl yapılacağı Yönetme­liğin 31. maddesinde hükme bağlanmıştır. Bu hükme göre;

Şüpheli veya sanık hakkındaki karar, mahkemece Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir. Cumhuriyet başsavcılığınca adli kontrol kararlarının kaydına mahsus deftere kaydedildikten sonra şube müdürlüğü veya büroya iletilir. Şube müdürlüğü veya büroca bu karar adli kontrol defterine kaydedilir.

Yetki alanında şube müdürlüğü veya büro bulunmayan Cumhuriyet başsavcı­lığı, kararı adli kontrol kararlarının kaydına mahsus deftere kaydettikten sonra, şu­be müdürlüğünün bağlı bulunduğu Cumhuriyet başsavcılığına gönderir. Karar, Cumhuriyet başsavcılığınca adli kontrol kararlarının kaydına mahsus deftere kay­dedildikten sonra şube müdürlüğüne gönderilir ve şube müdürlüğü veya büroca bu karar adli kontrol defterine kaydedilir.

Şube müdürlüğü veya büro adli kontrol kararlarının, infaz ve takibini her za­man denetler.

Adli kontrol yükümlülüklerinin yerine getirilmesi

5271 sayılı Kanunun 109 uncu maddesi ile 5395 sayılı Kanunun 20 nci mad­desinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde sayılan adli kontrol tedbirlerine kınar verilmesi hâlinde, tedbir kararlarının yerine getirilmesinin usul ve esasları Yönetmeliğin 19- 30. maddeleri arasında düzenlenmiştir.

Yurtdışına çıkamama (Yön. m. 19):

Yurt dışına çıkamama yükümlülüğü, ülke sınırları dışına çıkamamayı ifade eder.

Karar Cumhuriyet başsavcılığınca, şube müdürlüğü veya büroya, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde aynı zamanda kolluğa verilir.

Şube müdürlüğü veya büro bu yükümlülüğü içeren kararı Cumhuriyet başsavcılığı aracılığı ile kolluğa bildirir ve derhal uygulanmasını ister.

Karar, şüpheli veya sanığın yokluğunda verilmiş ise şube müdürlüğü veya bü­ro kararı ayrıca kendisine bildirir.

Yükümlülüğe uyulmadığının kolluk tarafından bildirilmesi ya da şube müdürlüğü veya büro tarafından tespit edilmesi hâlinde durum Cumhuriyet başsavcılığına bildirilerek evrak kolluktan istenir ve kayıt kapatılır.

Yükümlülük sona erdiğinde veya kaldırıldığında durum kolluğa iletilerek ev­rakın iadesi istenir, kayıt kapatılır ve evrak Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir.

Belirlenen yerlere belirtilen süreler içinde başvurma (Yön. m. 20):

Hâkim tarafından belirlenen yerlere belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurma yükümlülüğü, şüpheli veya sanığın kararda belirlenen yerlere, belirtilen aralıklarla düzenli olarak başvurmasını ifade eder.

Bu yükümlülük, şüpheli veya sanığa bildirildiği tarihte başlar.

Karar, şube müdürlüğü veya büroca, hâkim tarafından belirlenen yerlere ve kararın şüpheli veya sanığın yokluğunda verilmesi hâlinde kendisine bildirilir.

Şüpheli veya sanığın kararda belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde baş vurmaması hâlinde durum ilgili yer tarafından şube müdürlüğü veya büroya iletilir

Yükümlülüğe uyulmadığının ilgili yer tarafından bildirilmesi ya da şube müdürlüğü veya büro tarafından tespit edilmesi hâlinde durum Cumhuriyet başsavcılığına bildirilerek evrak ilgili yerden istenir ve kayıt kapatılır.

Yükümlülük sona erdiğinde veya kaldırıldığında durum ilgili yere iletilerek evrakın iadesi istenir, kayıt kapatılır ve evrak Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir.

Çağrılara ve kontrol tedbirine uyma (Yön. m. 21)

Hâkimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve gerektiğinde meslekî uğraşlarına ilişkin veya eğitime devam konularındaki kontrol tedbirlerine uymak yükümlülüğü, şüpheli veya sanığın, şube müdürlüğü ya da büro veya bir başka özel veya resmî kişi veya mercie kararda belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde çağrılmasını ve bu kişiye veya mercie gerektiğinde çalıştığı iş veya meslek uğraşı hakkında ya da devam etmekte olduğu eğitim hakkında bilgi vermesini ve bu konuda denetlenmesini ifade eder.

Bu yükümlülük, şüpheli veya sanığa bildirildiği tarihte başlar.

Karar, şube müdürlüğü veya büroca hâkim tarafından belirlenen merci veya kişilere ve kararın şüpheli veya sanığın yokluğunda verilmesi hâlinde kendisin, bildirilir.

Yükümlülüğe uyulmadığının ilgili merci veya kişi tarafından bildirilmesi ya da şube müdürlüğü veya büro tarafından tespit edilmesi hâlinde Cumhuriyet başsavcılığına bildirilerek evrak ilgili merci veya kişiden istenir ve kayıt kapatılır.

Yükümlülük sona erdiğinde veya kaldırıldığında durum ilgili merci veya İri ye iletilerek evrakın iadesi istenir, kayıt kapatılır ve evrak Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir.

Taşıtları kullanamamak ve sürücü belgesini teslim etmek (Yön. m. 22)

Her türlü taşıtları veya bunlardan bazılarını kullanamamak ve gerektiğinde I * leme, makbuz karşılığında sürücü belgesini teslim etmek yükümlülüğü, şüpheli veya sanığın her türlü taşıtı veya bazılarını kararda belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde kullanamamasını ve kararda öngörülmüş ise sürücü belgesinin makbuz karşılığında alınmasını ifade eder.

Bu yükümlülük, şüpheli veya sanığa bildirildiği tarihte başlar.

Karar, şube müdürlüğü veya büroca kolluğa, şüpheli veya sanığın kayıtlı ol­duğu meslek odasına ve kararın şüpheli veya sanığın yokluğunda verilmesi hâlinde kendisine bildirilir.

Sürücü belgesinin kaleme teslimine karar verilmesi hâlinde, şube müdürlüğü veya büroca bu belgenin on gün içinde bu yere teslimi için şüpheli veya sanığa bildirim yapılır. Ayrıca bu durum kolluğa bildirilir.

Teslim alman sürücü belgesi, ilgilinin dosyasında saklanır.

Hâkim veya Cumhuriyet savcısının şüpheli veya sanığın mesleki uğraşı ile il­gili araç kullanmasına sürekli veya geçici olarak izin verdiği durumlar saklı kalmak üzere yükümlülüğe uyulmadığının kolluk veya meslek odası tarafından bildirilmesi ya da şube müdürlüğü veya büro tarafından tespit edilmesi hâlinde durum Cumhu­riyet başsavcılığına bildirilerek evrak kolluk ve meslek odasından istenir ve kayıt kapatılır.

Yükümlülük sona erdiğinde veya kaldırıldığında durum, kolluk ve meslek odasına iletilerek evrakın iadesi istenir, kayıt kapatılır ve evrak Cumhuriyet baş­savcılığına gönderilir. Ayrıca, teslim edilen sürücü belgesinin on gün içinde şube müdürlüğü veya bürodan alınması için şüpheli veya sanığa bildirim yapılır. Bu süre sonunda teslim alınmayan sürücü belgeleri kolluğa gönderilir.

Tedavi veya muayene tedbirine uyma (Yön. m. 23) :

Özellikle uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla, hastaneye yatmak dahil, tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olma ve bunları kabul etme yükümlülüğü, şüpheli veya sanık hakkında bu madde­ciden arınmak amacıyla hâkim veya mahkeme kararında öngörülen usul ve esaslar çerçevesinde hastaneye yatmak da dahil olmak üzere, koruyucu, tedavi edici ve rehabilite edici tedbirlere tâbi olmayı ve bunları kabul etmeyi ifade eder.

Bu yükümlülük, şüpheli veya sanığa bildirildiği tarihte başlar.

Bu yükümlülüğün yerine getirilmesi amacıyla şube müdürlüğü veya büro tara­fından, şüpheli veya sanığa on gün içinde sağlık kuruluşuna sevk edilmek üzere şube müdürlüğü veya büroya başvurması için bildirim yapılır. Şüpheli veya sanığın belirlenen süre içinde şube müdürlüğü veya büroya başvurması hâlinde sağlık ku­rumuna sevk yazısı yazılarak beş gün içinde bu kuruma başvurması istenir. Ayrıca, sağlık kurumuna şüpheli veya sanığın; kuruma başvurduğu tarih, uygulanacak tedavi programı ile tedavinin tamamlandığı tarihin bildirilmesi konusunda yazı yazı­lır.

Şüpheli veya sanığın sağlık kurumunca belirlenen tedavi programına uyma­ması hâlinde durum bu kurum tarafından şube müdürlüğü veya büroya iletilir.

Şube müdürlüğü veya büroca şüpheli veya sanığın sevk tarihinden itibaren beş gün içinde sağlık kurumuna başvurmaması veya yükümlülüğe uyulmadığının sağlık kurumu tarafından bildirilmesi ya da şube müdürlüğü veya büro tarafından tespit edilmesi hâlinde durum Cumhuriyet başsavcılığına bildirilerek evrak sağlık kurumundan istenir ve kayıt kapatılır.

Yükümlülük sona erdiğinde veya kaldırıldığında durum sağlık kurumuna ileti­ni ırk evrakın iadesi istenir, kayıl kapatılır ve evrak Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir.

Sağlık Bakanlığından, her yıl Ocak ayının onbeşine kadar yukarıda sayılan uçucu, uyarıcı veya uyuşturucu maddeler ile alkol bağımlılarının tedavilerinin yapılacağı merkezlerin bildirilmesi istenir.

Güvence

Genel Olarak (CMK.nun 113-114) :

Güvence yükümlülüğü, şüpheli veya sanığın parasal durumu göz önünde bu­lundurularak, miktarı ve taksitle ödeme süreleri hâkimce belirlenecek bir güvence miktarının yatırılmasını ifade eder.

Şüpheli veya sanık tarafından gösterilecek güvence, aşağıda yazılı hususların yerine getirilmesini sağlar:

  1. Şüpheli veya sanığın bütün usul işlemlerinde, hükmün infazında veya altı­na alınabileceği diğer yükümlülükleri yerine getirmek üzere hazır bulunması.
  2. Aşağıda gösterilen sıraya göre ödemelerin yapılması:
  3. Katılanın yaptığı masraflar, suçun neden olduğu zararların giderilmesi ve eski hâle getirme; şüpheli veya sanık nafaka borçlarını ödememeleri nedeniyle kovuşturuluyorlarsa nafaka borçlan.
  4. Kamusal giderler.
  5. Para cezaları.

Şüpheli veya sanığı güvence göstermeye zorunlu kılan kararda, güvencenin karşıladığı kısımlar ayrı ayrı gösterilir.

Hâkim, mahkeme veya Cumhuriyet savcısı, şüpheli veya sanığın rızasıyla gü­vencenin mağdurun haklarını karşılayan veya nafaka borcuna ilişkin bulunan kısımlarının, istedikleri takdirde, mağdura veya nafaka alacaklılarına verilmesini em­redebilir. Soruşturma ve kovuşturmanın konusunu oluşturan olaylar nedeniyle, mağdur veya nafaka alacaklısı lehinde bir yargı kararı verilmiş ise, şüpheli veya sanığın rızası olmasa da ödemenin yapılması emredilebilir.(CMK.nun 114)

İnfazı (Yön. m. 24):

  1. Şüphelinin veya sanığın güvence yükümlülüğü karşılığında adli kontrol altına alınmasına karar verilmesi hâlinde aşağıda belirtilen usul ve esaslar uygulanır. Şube müdürlüğü veya büro tarafından şüpheli veya sanığa on gün içinde güvence miktarının tamamını, taksitli ise ilk taksitini maliye veznesine yatırması için bildirim yapılır. Şüpheli veya sanık, belirlenen güvenceyi maliye veznesine yatırdıktan sonra makbuzu şube müdürlüğü veya büroya ibraz eder ve şube müdürlüğü veya büro, makbuzu Cumhuriyet başsavcılığına iletir. Güvence miktarının veya taksitlerin tamamının ödenmesinden sonra defterdeki kaydını kapatarak Cumhuriyet baş savcılığına gönderir. Şube müdürlüğü veya büro tarafından güvence miktarının tamamının veya taksitlerden birinin süresinde ödenmemesi hâlinde durum malike meye iletilmek üzere Cumhuriyet başsavcılığına bildirilerek kayıt kapatılır.
  2. Güvence yükümlülüğüne dair karar, tutuklu iken verilmiş ve şüpheli veya sanığın serbest bırakılmasının güvence miktarının veya ilk taksitin yatırılması koşuluna bağlanması hâlinde aşağıda belirtilen usul ve esaslar uygulanır. Güvence miktarı veya ilk taksit maliye veznesine şüpheli veya sanık adına yatırılıp makbuz Cumhuriyet başsavcılığına ibraz edilir. Bu durumda evrak şube müdürlüğü veya büroya gönderilmez. Ancak güvence miktarının takside bağlandığı hâlde evrak şube müdürlüğü veya büroya gönderilerek (a) bendi gereğince işlem yapılır.

Güvencenin geri verilmesi veya hâzineye irat kaydedilmesi

(CMK.nun 115)

Hükümlü, 113 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde yazılı bütün yükümlülükleri yerine getirmiş ise güvencenin 113 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendini karşılayan ve aynı maddenin ikinci fıkrasına göre verilecek kararda belirtilen kısmı kendisine geri verilir. Güvencenin, suç mağduruna veya nafaka alacaklısına verilmemiş olan ikinci kısmı, kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat ka­rarları verildiğinde de şüpheli veya sanığa geri verilir. Aksi hâlde, geçerli mazereti dışında, güvence Devlet Hâzinesine gelir yazılır. Hükümlülük hâlinde güvence 113 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan hükümlere göre kullanılır, fazlası geri verilir.

Silah bulunduramamak ve taşıyamamak (Yön. m. 25) :

Silah bulunduramamak veya taşıyamamak, gerektiğinde sahip olunan silahları makbuz karşılığında adli emanete teslim etmek yükümlülüğü, şüpheli veya sanığın mahkeme veya hâkim kararı ile silah taşımasının veya bulundurmasının yasaklan­ması ile gerektiğinde sahip olduğu diğer silahlarının Cumhuriyet başsavcılığına bağlı adli emanet memurluğuna teslimini ifade eder.

Bu yükümlülük, şüpheli veya sanığa bildirildiği tarihte başlar.

Karar, şube müdürlüğü veya büroca kolluğa ve kararın şüpheli veya sanığın yokluğunda verilmesi hâlinde kendisine bildirilir.

Ayrıca kolluktan şüpheli veya sanığın sahip olduğu silahların listesinin bildirilmesi istenir.

Silahların adli emanet memurluğuna teslimine karar verilmesi hâlinde, şube müdürlüğü veya büroca bu silahların on gün içinde adli emanet memurluğuna teslimi için şüpheli veya sanığa bildirim yapılır. Ayrıca bu durum adli emanet me ınurluğuna bildirilerek, silahların sayısı ile teslim alındığı tarihin bildirilmesi istenir.

Şube müdürlüğü veya büroca kolluk tarafından şüpheli veya sanığa ait silah listesi ile adli emanet memurluğundan gönderilen yazının karşılaştırılması sonucu bütün silahların teslim edilmediğinin anlaşılması dahil yükümlülüğe uyulmadığının kolluk tarafından bildirilmesi ya da şube müdürlüğü veya büro tarafından tespit edilmesi hâlinde durum Cumhuriyet başsavcılığına bildirilerek kolluktan evrak istenir ve kayıt kapatılır.

Yükümlülük sona erdiğinde veya kaldırıldığında durum kolluğa iletilerek evrakın iadesi istenir, kayıt kapatılır ve evrak Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir  ayrıca teslim edilen silahların on gün içinde adli emanet memurluğundan alınması için şüpheli veya sanık ile adli emanet memurluğuna bildirim yapılır.

Mağdurun haklarının güvence altına alınması (Yön. m. 26) :

Hâkim tarafından miktarı belirlenecek paranın mağdurun haklarını güvence altına almak üzere aynî veya kişisel güvenceye bağlamak yükümlülüğü, mahkemece  miktarı ve ödeme süresi belirlenecek paranın mağdurun haklarını güvence altına almak üzere aynî veya kişisel güvenceye bağlanmasını ifade eder.

Karar üzerine şube müdürlüğü veya büro tarafından şüpheli veya sanığa, on (un içinde taşınmaz malların tapu bilgileri, taşınır mallara ait kayıtlar ile bankada bulunan nakdî varlıklarına ilişkin bilgileri vermesi istenir. Mağdurun haklarının kişisel güvenceye bağlanması hâlinde, güvence veren kişinin de bu işlemleri yapması için bildirim yapılır.

Güvencenin; nakdî olması halinde paranın çekilmesi, aynî olması hâlinde bunun atılması veya devredilmesi halimle bilgi verilmesi için ilgili kuruma yazı yazılır.

Güvencenin kişisel olması halinde, güvence veren kişinin şube müdürlüğü veya büroya gelerek ayni veya nakdi güvence göstererek mağdurun haklarını teminat altına alması şekline yerine getirilir. Bu halde ikinci fıkradaki işlemler yapılır.

Yükümlülüğe uyulmadığının ilgili kurum tarafından bildirilmesi ya da şube müdürlüğü veya büro tarafından tespit edilmesi hâlinde durum Cumhuriyet baş savcılığına bildirilerek ilgili kurumdan evrak istenir ve kayıt kapatılır.

Yükümlülük sona erdiğinde veya kaldırıldığında durum ilgili kuruma iletilerek evrakın iadesi istenir, kayıt kapatılır ve evrak Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir.

Aile yükümlülüklerinin yerine getirilmesine ve nafakanın ödenmesine dair güvence (Yön. m. 27)

22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun hükümlerine göre aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve adli kararlar gereğince ödemeye mahkûm edildiği nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine dair güvence vermek yükümlülüğü, şüpheli veya sanığın aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve adli kararlar gereğince ödemeye mahkûm edildiği nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine dair güvence vermesini ifade eder.

Aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve adli kararlar gereğince ödemeye mahkûm edildiği nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine karar verilmesi hâlinde şube müdürlüğü veya büro tarafından şüpheli veya sanığa, on gün içinde şube müdürlüğü veya büroya gelerek bu konuda yazılı taahhütte bulunması istenir. Aile yükümlülüklerine ilişkin yazılı taahhüt, mahkeme kararı göz önünde bulundurularak hazırlanır.

Bu yükümlülük, şüpheli veya sanığa bildirildiği tarihte başlar.

Aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve adli kararlar gereğince ödemeye mahkûm edildiği nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine dair karar, kolluk ile ilgiliye bildirilir.

Şüpheli veya sanığın aile yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği ve adli kararlar gereğince ödemeye mahkûm edildiği nafakayı düzenli olarak ödeyip ödemediği şube müdürlüğü veya büro tarafından; ilgili, aile ve çevre ile yapılan görüşmelerle her zaman denetlenir.

Yükümlülüğe uyulmadığının ilgili veya kolluk tarafından bildirilmesi ya şube müdürlüğü veya büro tarafından tespit edilmesi hâlinde durum Cumhuriyet başsavcılığına bildirilerek kolluktan evrak istenir ve kayıt kapatılır. Ayrıca ilgiliye bildirilir.

Yükümlülük sona erdiğinde veya kaldırıldığında durum kolluğa iletilerek ev rakın iadesi istenir, kayıt kapatılır ve evrak Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir. Ayrıca ilgiliye bildirilir.

Belirlenen çevre sınırları dışına çıkmamak (Yön. m. 28) :

Belirlenen çevre sınırları dışına çıkmamak yükümlülüğü, mahkeme kararında belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde şüpheli veya sanık çocuğun belirlenen çevre dışına çıkmasının yasaklanmasını ifade eder.

Bu yükümlülük, şüpheli veya sanık çocuk veya yasal temsilcisine bildirilen tarihte başlar.

Karar, şube müdürlüğü veya büroca, çocuğun yasal temsilcisine ve kararın şüpheli veya sanık çocuğun yokluğunda verilmesi hâlinde kendisine bildirilir.

Şüpheli veya sanık çocuğun mahkeme kararında belirtilen, çevre dışına çıkmadığının denetimi, öncelikle şube müdürlüğü veya büro tarafından ancak, ulaşım güçlüğü veya güvenlik gibi nedenlerin bulunması halinde ilgili kurum veya kuruluşlar ile kolluğa yazı yazılması suretiyle yerine getirilir. Şube müdürlüğü veya büronun, çocuğun ailesi veya sosyal çevresi ile iş birliği yapmasının gerekli olduğu durumlarda her aşamada özel hayatın gizliliğine tam saygı gösterilir.

Yükümlülüğe uyulmadığının ilgili kurum veya kuruluşlar ya da kolluk tara­fından bildirilmesi ya da şube müdürlüğü veya büro tarafından tespit edilmesi hâ­linde durum Cumhuriyet başsavcılığına bildirilerek ilgili kurum ve kuruluşlar ile kolluktan evrak istenir ve kayıt kapatılır.

Yükümlülük sona erdiğinde veya kaldırıldığında durum ilgili kurum ve kuru­luşlar ile kolluğa iletilerek evrakın iadesi istenir, kayıt kapatılır ve evrak Cumhuri­yet başsavcılığına gönderilir.

Belirlenen bazı yerlere gidememek veya ancak bazı yerlere gidebilmek (Yön. m. 29):

Belirlenen bazı yerlere gidememek veya ancak bazı yerlere gidebilmek yü­kümlülüğü, mahkeme kararında belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde şüpheli veya sanık çocuğun belirlenen bazı yerlere gidememesi veya ancak bazı yerlere gidebil­mesini ifade eder.

Bu yükümlülük, şüpheli veya sanık çocuk veya yasal temsilcisine bildirildiği tarihte başlar.

Karar şube müdürlüğü veya büroca, çocuğun yasal temsilcisine, şüpheli veya sanık çocuğun yokluğunda verilmesi hâlinde kendisine, ayrıca belirlenen yerlere de bildirilir.

Şüpheli veya sanık çocuğun mahkeme kararında belirtilen, belirlenen bazı yerlere gidememesinin veya ancak bazı yerlere gidebilmesinin denetimi, öncelikle şube müdürlüğü veya büro tarafından ancak, ulaşım güçlüğü veya güvenlik gibi nedenlerin bulunması hâlinde ilgili kurum ve kuruluşlar ile kolluğa yazı yazılması suretiyle yerine getirilir. Şube müdürlüğü veya büronun, çocuğun ailesi veya sosyal çevresi ile iş birliği yapmasının gerekli olduğu durumlarda her aşamada özel haya­tın gizliliğine tam saygı gösterilir.

Yükümlülüğe uyulmadığının ilgili kurum veya kuruluşlar, belirlenen yerler veya kolluk tarafından bildirilmesi ya da şube müdürlüğü veya büro tarafından tes­pit edilmesi hâlinde durum Cumhuriyet başsavcılığına bildirilerek evrak ilgili ku­rum ve kuruluşlar, belirlenen yerler ile kolluktan istenir ve kayıt kapatılır.

Yükümlülük sona erdiğinde veya kaldırıldığında durum ilgili kurum ve kuru­luşlar, belirlenen yerler ile kolluğa iletilerek evrakın iadesi istenir, kayıt kapatılır ve evrak Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir.

Belirlenen kişi ve kuruluşlarla ilişki kurmama (Yön. m. 30) :

Belirlenen kişi ve kuruluşlarla ilişki kurmama yükümlülüğü, mahkeme kararında belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde şüpheli veya sanık çocuğun belirlenen kişi ve kuruluşlarla ilişki kurmamasını ifade eder.

Bu yükümlülük, şüpheli veya sanık çocuk veya yasal temsilcisine bildirildiği tarihte başlar.

Karar şube müdürlüğü veya büroca, çocuğun yasal temsilcisine, şüpheli veya sanık çocuğun yokluğunda verilmesi hâlinde kendisine, ayrıca belirlenen kişi ve kuruluşlara da bildirilir.

Şüpheli veya sanık çocuğun mahkeme kararında belirtilen, belirlenen kişi ve kuruluşlarla ilişki kurmamasının denetimi, öncelikle şube müdürlüğü veya büro tarafından ancak, ulaşım güçlüğü veya güvenlik gibi nedenlerin bulunması halinde il nın gerekli olduğu durumlarda her aşamada özel hayatın gizliliğine tam saygı gös­terilir.

Yükümlülüğe uyulmadığının ilgili kurum veya kuruluşlar, belirlenen kişi ve kuruluşlar veya kolluk tarafından bildirilmesi ya da şube müdürlüğü veya büro (a rafından tespit edilmesi hâlinde durum Cumhuriyet başsavcılığına bildirilerek ilgili kurum ve kuruluşlar, belirlenen kişi ve kuruluşlar ile kolluktan evrak istenir ve kayıt kapatılır.

Yükümlülük sona erdiğinde veya kaldırıldığında durum ilgili kurum ve kuruluşlar, belirlenen kişi ve kuruluşlar ile kolluğa iletilerek evrakın iadesi istenir, kayıt kapatılır ve evrak Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir.