Overbooking Hakkında Önemli Bilgiler

Bedelsiz Senedi Kullanma Suçu

Bedelsiz Senedi Kullanma Suçu

SANIĞIN ALTSOYU DIŞINDAKİ KİŞİLERİ DE KAPSAYACAK ŞEKİLDE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN UYGULANMASINA HÜKMEDİLMESİNİN İSABETSİZLİĞİ – HÜKMÜN BOZULDUĞU

T.C YARGITAY
15.Ceza Dairesi
Esas: 2013 / 22059
Karar: 2016 / 48
Karar Tarihi: 11.01.2016

ÖZET: Sanığın altsoyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi kanuna aykırıdır.

(5271 S. K. m. 53, 231)

Dava ve Karar: Bedelsiz senedi kullanma suçundan sanıkların mahkûmiyetine ilişkin hükümler, sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü.
Sanıkların, şikâyetçiden almış oldukları ve bedelini tahsil ettikleri boş senedi icraya koymak suretiyle bedelsiz senedi kullanma suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda;
1-Sanık R.’ın aşamalardaki tüm savunmalarında, suça konu senedi 2005 yılında katılanın borçlarına karşılık ondan aldığını, sonrasında ise, alacağını haricen tahsil edemediğinden, suça konu senet ile ilgili icra takibi başlattığını belirterek suçlamaları kabul etmemesi ile diğer sanık M.’nın kendisinde bulunan senetlerle suça konu senedin bir ilgisinin bulunmadığını söylemesi ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 24.03.1989 tarih ve 1988/1-1989/2 sayılı içtihadında da açıklandığı üzere, senedin bedelsiz kaldığının ya da anlaşmaya aykırı kullanıldığının HUMK’un belirttiği istisnalar dışında, tanıkla ispat olunamayacağı da dikkate alındığında, takibe konulan miktarın yazılı delille ispatlanmasının zorunlu olmasına rağmen, katılanın borcunun olmadığına veya borcu ödediğine dair herhangi bir belge ibraz edememesi ve tanık beyanlarının alacağın ispatı için yeterli olmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların cezalandırılmasına yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden, beraatları yerine yazılı şekilde mahkûmiyetlerine karar verilmesi,
Kabule göre de;
2-Sanık M.’nın kasıtlı bir suçtan sabıkasının bulunmaması göz önünde bulundurularak, ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun, 18.09.2012 tarih ve 2012/2-168-1776 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; koşullu bir düşme nedeni oluşturan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun, mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarına ilişkin objektif koşulların varlığı halinde, cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin olan, seçenek yaptırıma veya tedbire çevirme ya da erteleme hükümlerinden önce ve 6008 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce re’sen, bu değişiklikten sonra ise, sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmesi halinde mahkemece değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir isteme bağlı olmaksızın öncelikle uygulanması gerektiğinden, sanığın cezasının ertelendiğinden bahisle yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle CMK’nın 231. maddesinde yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
3-Tekerrüre esas mahkûmiyeti bulunan sanık R.. O.. hakkında 5237 sayılı TCK’nın 58/6. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmemesi,
4-Sanık R.. O..’nın, 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinin 1. fıkrasının “c” bendinde yer alan haklardan, sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun, aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, altsoyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 11.01.2016 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.