Memurlarda Atama İptali Davası Nedir?

Avukatın karşı taraf vekalet ücret alacağının muacceliyetine ilişkin Yargıtay kararları

Avukatın karşı taraf vekalet ücret alacağının muacceliyetine ilişkin Yargıtay kararları

Davacı avukatın, davalıların vekili olarak tazminat davası açtığı ve aralarında vekalet ücreti sözleşmesi imzalandığı ancak davalıların davacıyı azlederek davayı takipten vazgeçtikleri, davacı avukata vekalet ücretini ödemedikleri dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacının karşı yan vekalet ücreti talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı avukat davadan azledilmekle dosyadan elini çekmiş olması nedeniyle davalı müvekkillerinden Avukatlık Kanununun 164/son maddesi hükmü uyarınca karşı yan vekalet ücretini de talep edebilir. Mahkemece, bu kısım isteğin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 19.2.2015, 2014/13222 – 2015/4856)

Avukatlık Kanunu’nun 164/son maddesi hükmüne göre, karşı tarafa yükletilen vekalet ücreti avukata aittir. Karşı tarafa tahmil edilecek vekalet ücretinin miktarı, davanın sonuçlanması ile belli olur. Vekil edenin avukatına ödeme borcu da, bunun karşı taraftan tahsil edildiği anda doğar. Henüz karşı taraftan vekalet ücreti alacağını tahsil etmemiş olan müvekkilden, avukat bu ücret alacağını isteyemez. Ancak somut olayda, davacının avukat olarak açıp takip ettiği dava devam etmekte iken davalılar tarafından azledildiği anlaşılmakta olup, karşı taraf vekalet ücretinin tahsili davalının kusuru ile imkansız hale geldiğinden, davacı avukatın Avukatlık Kanununun 164/son maddesinde düzenlenen karşı taraf vekalet ücretine de hak kazandığının kabulü gerekir.
Davacı avukat, haksız olarak azledildiğini ileri sürerek, takip ettiği dava nedeniyle, gerek akdi gerekse karşı taraf vekalet ücretlerinin tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır. Avukatlık Kanunu’nun 164/son maddesi hükmüne göre, karşı tarafa yükletilen vekalet ücreti avukata aittir. Karşı tarafa tahmil edilecek vekalet ücretinin miktarı, davanın sonuçlanması ile belli olur. Vekil edenin avukatına ödeme borcu da, bunun karşı taraftan tahsil edildiği anda doğar. Henüz karşı taraftan vekalet ücreti alacağını tahsil etmemiş olan müvekkilden, avukat bu ücret alacağını isteyemez. Ancak kural böyle olmakla birlikte bu kurala sıkı sıkıya bağlı kalınmamalı, Avukatlık Kanununun 164/son maddesine işlerlik kazandıracak şekilde her olayın özelliğine, durum ve şartlarına göre değerlendirme yapılmalı, özellikle MK’nun 2. maddesinde belirtilen hakkın kötüye kullanılmasına, dürüstlük kurallarının ihlaline izin verilmemeli, gerektiğinde müvekkilin bu alacağını karşı taraftan tahsil etmiş olduğu da kabul edilmelidir.
Açıklanan bu nedenlerle somut olayda, davacının avukat olarak açıp takip ettiği dava devam etmekte iken davalılar tarafından azledildiği anlaşılmakta olup, karşı taraf vekalet ücretinin tahsili davalının kusuru ile imkansız hale geldiğinden, davacı avukatın Avukatlık Kanununun 164/son maddesinde düzenlenen karşı taraf vekalet ücretine de hak kazandığının kabulü gerekir. O halde mahkemece davacının talebi göz önünde bulundurularak, takip etmiş olduğu dava nedeniyle, mahrum kaldığı Avukatlık Kanununun 164/son maddesine göre davacı yararına hasma yükletilmesi gereken vekalet ücretine de karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar göz ardı edilerek, dava sonuçlanmadan azlin gerçekleştiği gerekçesiyle bu istemin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 11.11.2014, 2014/13426 – 2014/35128)

Davacılar bu davasında, davalıların kendilerinin haksız olarak azlettiğini ileri sürerek, Bartın 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/291 E. 2009/94 K. sayılı dosyası ve Zonguldak 3.İcra Müdürlüğünün 2010/251 sayılı takip dosyası nedeniyle, akdi ve karşı yan vekalet ücreti alacağının tahsili istemi ile eldeki davayı açmıştır. Mahkemece davalının, davacıyı haksız olarak azil ettiği kabul edilmiş, ancak karşı yan vekalet ücretini talep edemeyeceğini belirterek akdi vekalet ücretine hükmetmiştir.
Haksız olarak azledilen avukat, takip ettiği her dava için avukatlık ücretinin tamamına hak kazanır. (Avukatlık Kanunu 174/2 maddesi) Avukatın bu ücret alacağı kapsamında, müvekkili ile arasında yapılan ücret sözleşmesi gereğince hesaplanan vekalet ücreti ile yasanın 164/son maddesi gereğince aksine sözleşme yapılmadığı için avukata ait olacağı açıklanan ve hasma tahmil edilmesi gereken ücretin bulunduğunda da duraksama olmamalıdır.
Davacı avukatların icra dosyasının takibi sırasında haksız olarak azledilmesi nedeniyle akdi ve karşı yan vekalet ücretinin istenmesi için tahsil edilme şartı aranmayacağı gözönünde bulundurularak, dava ve icra dosyasındaki akdi ve karşı yan vekalet ücreti talebi gözetilerek, azil tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre vekalet ücretine hak kazandığı kabul edilerek, sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 24.11.2014, 2014/14560 – 2014/36982)

Dava, vekalet ücret alacağının tahsili istemine ilişkin olup, Avukatlık Yasasının 174/2. maddesinde, haksız azil halinde ücretin tamamının ödeneceği öngörülmüştür. Mahkemece azlin haksız olduğu kabul edildiğine göre, ücret alacağının tümünün ödetilmesine karar verilmesi gerekirken, davacının hak ettiği ücretten indirim yapılmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Davacı, gerek müvekkilin asile ödemesi gerekli olan, gerekse karşı tarafa yükletilen vekalet ücretinin tahsili için eldeki davayı açmıştır. Avukatlık Kanununun 164/son maddesi hükmüne göre, karşı tarafa yükletilen vekalet ücreti avukata ait olup, karşı tarafa tahmil edilecek vekalet ücretinin miktarı, dava ve icra takibinin sonuçlanması ile belli olur. Vekil edenin avukatına ödeme borcu da, bunun karşı taraftan tahsil edildiği anda doğar. Henüz karşı taraftan vekalet ücreti alacağını tahsil etmemiş olan müvekkilden, avukat bu ücret alacağını isteyemez. Ancak kural böyle olmakla birlikte bu kurala sıkı sıkıya bağlı kalınmamalı, Avukatlık Kanununun 164/son maddesine işlerlik kazandıracak şekilde her olayın özelliğine, durum ve şartlarına göre değerlendirme yapılmalı, özellikle MK’nun 2. maddesinde belirtilen hakkın kötüye kullanılmasına, dürüstlük kurallarının ihlaline izin verilmemeli, gerektiğinde müvekkilin bu alacağım karşı taraftan tahsil etmiş olduğu da kabul edilmelidir.
Somut olayda davacının, vekalet görevini ifa ederken davalı tarafından haksız olarak azledildiği anlaşılmakta olup, davacı haksız azil nedeniyle karşı taraf vekalet ücretinden de mahrum kalmıştır. Bu nedenle davacı avukatın, Avukatlık Kanununun 164/son maddesinde düzenlenen karşı taraf vekalet ücretine de hak kazandığının kabulü gerekir. Davada akdi vekalet ücretinin yanında, mahrum kalınan karşı taraf vekalet ücreti de talep edildiğine göre, mahkemece Avukatlık Kanununun 164/son maddesine göre hasına yükletilmesi gereken vekalet ücretinin de tespit ve tahsiline karar verilmesi gerekirken, sadece akdi vekalet ücreti yönünden hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 22.10.2013, 2013/24191 -2013/25404)

Davacı bu davasında, davalının kendisini haksız olarak azlettiğini ileri sürerek, icra takibi nedeniyle, akdi ve karşı yan vekalet ücreti ile Asliye Ceza Mahkemesindeki davayı takip etmesi nedeniyle de akdi ve karşı yan vekalet ücreti alacağının tahsili için yaptığı icra takibine itirazın iptali ile inkar tazminatını talep etmiştir. Mahkemece davalının, davacıyı haksız olarak azil ettiği kabul edilmiş, ancak haksız azlin icra dosyası sonuçlanmadan gerçekleşmesi nedeniyle davacı avukatın karşı yan vekalet ücretini talep edemeyeceği, sözleşme vekalet ücretinden de sarf ettiği emek ve mesaisi nazara alınarak hak ve nesafet kuralları gereğince toplam 10.274 TL, Alacaktan takdiren 2.274 TL. indirilerek 8.000 TL. ücrete talep hakkının olduğu kabul edilmiştir.
Haksız olarak azledilen avukat, takip ettiği her dava için avukatlık ücretinin tamamına hak kazanır. (Avukatlık Kanunu 174/2 maddesi) Avukatın bu ücret alacağı kapsamında, müvekkili ile arasında yapılan ücret sözleşmesi gereğince hesaplanan vekalet ücreti ile yasanın 164/son maddesi gereğince aksine sözleşme yapılmadığı için avukata ait olacağı açıklanan ve hasma tahmil edilmesi gereken ücretin bulunduğunda da duraksama olmamalıdır.
Davacı avukatın icra dosyasının takibi sırasında haksız olarak azledilmesi nedeniyle akdi ve karşı yan vekalet ücretinin istenmesi için tahsil edilme şartı aranmayacağı gözönünde bu-lundurularak, icra dosyasındaki akdi ve karşı yan vekalet ücreti ile Asliye Ceza Mahkemesi dava dosyası için akdi ve karşı yan vekalet ücretinin taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı ancak davacı avukatın talebi gözetilerek, azil tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre vekalet ücretine hak kazandığı kabul edilerek, sonucuna uygun bir karar vrilmelidir. (Y. 13. HD. 28.11.2013,2013/15124-2013/29427)

Davacı, takip etmiş olduğu dava ve icra dosyaları henüz sonuçlanmadan, vekaletten haksız olarak azledilmiştir. Karşı tarafa tahmili gereken vekalet ücretleri, bilfiil tahsil edilmiş olmasa da, davalı müvekkilin davacıyı azletmesi nedeniyle, tahsili davalının kusuru ile imkansız hale gelmiştir. Bu itibarla davacı avukatın, Avukatlık Kanununun 164/son maddesinde düzenlenen karşı taraf vekalet ücretlerine de hak kazandığının kabulü gerekir.
1- Avukatlık Kanununun 164/son maddesi hükmüne göre, karşı tarafa yükletilen vekalet ücreti avukata ait olup davacı, gerek müvekkilin asile ödemesi gerekli olan, gerekse karşı tarafa yükletilen vekalet ücretinin tahsili için eldeki davayı açmıştır. Karşı tarafa tahmil edilecek vekalet ücretinin miktarı, dava ve icra takibinin sonuçlanması ile belli olur. Vekil edenin avukatına ödeme borcu da, bunun karşı taraftan tahsil edildiği anda doğar. Henüz karşı taraftan vekalet ücreti alacağını tahsil etmemiş olan müvekkilden, avukat bu ücret alacağım isteyemez. Ancak kural böyle olmakla birlikte, bu kurala sıkı sıkıya bağlı kalınmamalı, Avukatlık Kanununun 164/son maddesine işlerlik kazandıracak şekilde her olayın özelliğine, durum ve şartlarına göre değerlendirme yapılmalı, özellikle MK’nun 2. maddesinde belirtilen hakkın kötüye kullanılmasına, dürüstlük kural larının ihlaline izin verilmemeli, gerektiğinde müvekkilin bu alacağını karşı taraftan tahsil etmiş olduğu da kabul edilmelidir. Açıklanan bu nedenlerle somut olayda davacı, takip etmiş olduğu dava ve icra dosyalan henüz sonuçlanmadan, vekaletten haksız olarak azledilmiştir. Karşı tarafa tahmili gereken vekalet ücretleri, bilfiil tahsil edilmiş olmasa da, davalı müvekkilin davacıyı azletmesi nedeniyle, tahsili davalının kusuru ile imkansız hale gelmiştir. Bu itibarla davacı avukatın, Avukatlık Kanununun 164/son maddesinde düzenlenen karşı taraf vekalet ücretlerine de hak kazandığının kabulü gerekir. O halde Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre, davacının takip etmiş olduğu dava ve icra takipleri yönünden, henüz tahsil edilmemiş olan karşı taraf vekalet ücretleri yönünden davacının ücrete hak kazanamayacağının kabulü ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 25.6.2013,2013/14689 – 2013/17396)

Taraflar arasında düzenlenen sözleşmeler hizmet hukuk müşavirliği niteliğinde bir sözleşme olup geçerlidir. Uyuşmazlığın tarafların serbest iradeleri ile yaptıkları ve geçerli olan bu sözleşmelerin hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Avukatlık Kanununun 164/son maddesi hükmüne göre, kural olarak karşı tarafa yükletilen vekalet ücreti avukata ait olup davacı, dava ve icra takip dosyalarında karşı tarafa yükletilen vekalet ücretinin tahsili için eldeki davayı açmıştır. Karşı tarafa tahmil edilecek vekalet ücretinin miktarı, dava ve icra takibinin sonuçlanması ile belli olur. Vekil edenin avukatına ödeme borcu da, bunun karşı taraftan tahsil edildiği anda doğar. Henüz karşı taraftan vekalet ücreti alacağını tahsil etmemiş olan müvekkilden, avukat bu ücret alacağını isteyemez. Ancak kural böyle olmakla birlikte bu kurala sıkı sıkıya bağlı kalınmamalı, Avukatlık Kanunu’nun 164/son maddesine işlerlik kazandıracak şekilde her olayın özelliğine, durum ve şartlarına göre değerlendirme yapılmalı, özellikle MK’nun 2. maddesinde belirtilen hakkın kötüye kullanılmasına, dürüstlük kurallarının ihlaline izin verilmemeli, gerektiğinde müvekkilin bu alacağını karşı taraftan tahsil etmiş olduğu da kabul edilmelidir. Mahkemece, sözleşmenin sona erdiği tarih itibariyle derdest veya tahsil edilmeyen dava ve icra takip dosyalanna ilişkin olarak karşı yan vekalet ücreti hesap edilen bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulmuştur. Bu durumda mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler gözetilerek sözleşmenin sona erdiği tarih itibariyle sonuçlandırılmış ve karşı yan vekalet ücreti tahsil edilmiş ya da tahsili mümkün olan icra ve takip dosyaları yönünden alanında uzman bir bilirkişiden rapor alınması ya da daha önce rapor düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınması suretiyle hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ve yetersiz bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. (Y. 13. HD. 21.11.2013, 2013/1796-2013/28918)

Davacı, dava dilekçesinde davalının vekili olarak icra dosyalarını takip ettiğini ve davalı tarafından 24.3.2008 tarihinde haksız olarak azledildiğini ileri sürerek, azil tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince nisbi vekalet ücreti ile avukatlık kanunun 164/ son maddesi gereğince hasma tahmil edilmesi gereken karşı yan vekalet ücretinin hesaplanarak ödetilmesini istemiştir.
Haksız olarak azledilen avukat, takip ettiği her dava için avukatlık ücretinin tamamına hak kazanır. (Avukatlık Kanunu 174/2 maddesi) Avukatın bu ücret alacağı kapsamında, mahkemece, taraflar arasında sözleşme ile kararlaştırılan vekalet ücreti bulunmadığından, avukatlık kanunun 164. Maddesi gereğince %10 oram üzerinden vekalet ücreti alacağı ile karşı yan vekalet ücreti alacağı ayrı ayrı hesaplanarak yazılı şekilde karar verilmiştir. Ancak davacı talebi sözleşme vekalet ücreti açısından azil tarihinde yürürlükte olan avukatlık asgari ücret tarifesine göre hesaplanacak vekalet ücreti alacağı olup, mahkemece davacının bu talebi aşılarak hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu husus talepten fazlaya hüküm verilemeyeceği yasal hükmüne aykırı olup bozma nedenidir.
Yine, avukatlık yasasının 164/son maddesinde açıklanan ve aksine sözleşme olmadığında avukata ait olacağı kabul edilen ücret alacağı yargılama ve icra gideri niteliğinde olduğundan ancak dava ve takip sonuçlandığında miktarı belli olur ve bundan sonra müvekkil tarafından hasımdan tahsili mümkün hale gelir. Müvekkilin vekiline ödeme borcu da hasım taraftan tahsil edilmeden doğmaz. Diğer bir anlatımla hasım taraftan henüz vekalet ücreti alacağını tahsil etmemiş veya edememiş olan müvekkilden avukat bu alacağını isteyemez. Tahsil edilmiş olmasını beklemek durumundadır. Kural böyle olmakla birlikte hakim bu kurala sıkı sıkıya bağlı kalmamalı, Avukatlık Yasasının 164/son maddesine işlerlik kazandıracak şekilde her olayın özelliğine, durum ve şartlarına göre değerlendirme yapmalı, özellikle M.K.nun 2. maddesinde ifadesini bulan hakkın kötüye kullanılmasına ve dürüstlük kurallarının ihlaline izin vermemeli, gerektiğinde müvekkilin dava veya takip sonucunda belirlenen bu ücret alacağını tahsil etmiş kabul etmeli, aksi halde bu nitelikteki ücret alacağına ilişkin istemi henüz muaccel olmadığından reddetmelidir. Somut olay açısından karşı yan vekalet ücretinin de icra dosyalarında alacağın tahsil edilmiş sayılıp sayılmayacağı da değerlendirilip, incelenerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece, yanlış değerlendirme ve eksik ince-leme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. (Y. 13. HD. 24.10.2013, 2012/29188 – 2013/26077)

Davacı, davalının avukatı olarak yazılı sözleşme yapılmaksızın vekilliğini üstlendiğini, davalıyı açılan Ulubey Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/28 esas sayılı tenkis davasında temsil ettiğini, ilama dayalı olarak icra takipleri başlattığını, davalıca haksız azledilmesi nedeniyle vekalet ücreti ve karşı vekalet ücretini alamadığını ileri sürerek eldeki davayı açmış, davalı azlin haklı olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir. Davacı, açılan tenkis davasını davalı vekili olarak takip etmiş ve mahkemece verilen kısmen kabul, kısmen red kararını red edilen bölüm için süresinde temyiz etmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin kararı ile dosya harç ikmali için geri gönderilmiş, bu aşamada davacı azledildiği için eksik harç davalı asilce tamamlanmış ve Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin temyiz incelemesi sonucu verdiği karar ile davalı asil yararına karar bozulmuş olup davalı, davacı avukatın harcı eksik yatırması nedeniyle hak kaybına uğradığını iddia etmişse de hükme esas alman bilirkişi raporundan da anlaşıldığı üzere davalı bir hak kaybına uğramadığı için davalının davacı avukatı azli haksızdır. Azlin haksız olması halinde avukat ücretin tamamına hak kazanır. Avukatlık Kanunun 164/4. maddesi hükmüne göre de dava sonunda kararla tarifeye dayanarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücreti avukata aittir. Fakat avukat karşı taraftan henüz vekalet ücreti alacağını tahsil etmemiş olan müvekkilden, bu ücret alacağını isteyemez. Davacının haksız olarak azledilmesi ile hukuki yardım sona erdiğinden, söz konusu dava ve icra takiplerinin davacı yönünden sonuçlandırılması ve tahsili artık mümkün değildir. Buna göre davacı tarafından takip edilen dava ve icra dosyaları bakımından azil tarihinde tahsil edilebilir aşamaya gelmiş olanlar bakımından karşı taraftan tahsil olunacak vekalet ücretinin istenebileceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 6.3.2013, 2012/26143 – 2013/5631)

Avukatlık Kanununun 164/son maddesi hükmüne göre, karşı tarafa yükletilen vekalet ücreti avukata ait olup davacı, gerek müvekkilin asile ödemesi gerekli olan, gerekse karşı tarafa yükletilen vekalet ücretinin tahsili için eldeki davayı açmıştır. Karşı tarafa tahmil edilecek vekalet ücretinin miktarı, dava ve icra takibinin sonuçlanması ile belli olur. Vekil edenin avukatına ödeme borcu da, bunun karşı taraftan tahsil edildiği anda doğar. Henüz karşı taraftan vekalet ücreti alacağını tahsil etmemiş olan müvekkilden, avukat bu ücret alacağını isteyemez. Ancak kural böyle olmakla birlikte bu kurala sıkı sıkıya bağlı kalınmamalı, Avukatlık Kanununun 164/son maddesine işlerlik kazandıracak şekilde her olayın özelliğine, durum ve şartlarına göre değerlendirme yapılmalı, özellikle MK’nun 2. maddesinde belirtilen hakkın kötüye kullanılmasına, dürüstlük kurallarının ihlaline izin verilmemeli, gerektiğinde müvekkilin bu alacağını karşı taraftan tahsil etmiş olduğu da kabul edilmelidir. Açıklanan bu nedenlerle somut olayda davacı avukatın Avukatlık Kanununun 164/son maddesinde düzenlenen karşı taraf vekalet ücretine de hak kazandığının kabulü gerekir. O halde mahkemece davacının talebi göz önünde bulundurularak, takip etmiş olduğu dava nedeniyle, Avukatlık Kanununun 164/son maddesine göre karşı taraf vekalet ücretinin de davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar gözardı edilerek, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykın olup, bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 22.1.2013,2012/4897-2013/979)

Davacı avukat, davalıyı İdare Mahkemesi’nin dava dosyasında temsil etmiş ve davayı so-nuçlandırmıştır. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164/son maddesine göre, dava sonunda kararla tarifeye göre karşı tarafa yüklenecek vekalet ücreti avoıkata aittir. Hal böyle olunca davacı avukat, idare mahkemesince hükmedilen karşı yan vekalet ücretini de davalıdan talep edebilir. Mahkemece bu yön gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 12.9.2013,2012/25699 – 2013/21217)

Avukatlık Kanunu 164/son maddesi uyarınca dava sonunda kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücreti avukata aittir. Mahkemece anılan yasa hükmü gereğince karşı taraf v ekalet ücreti hesaplanarak hüküm altına alınması gerekirken yanlış değerlendirme sonucu bu istemin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD.31.1.2013, 2012/6588 – 2013/2022)

Davacı, davalı hakkında başlattığı icra takibinde, davalının vekili olarak takip ettiği ve haksız fesih nedeniyle ücretini alamadığı icra takip ve dava dosyalanna ait vekalet ücretinin tahsilini istemiştir. Davacı, icra takibinde açıkça karşı tarafa yüklenecek vekalet ücretini de istediğini açıklamıştır. Mahkemece, davacının talep ettiği karşı yan vekalet ücretinin henüz tahsil edilmediği gerekçeleri ile icra takip tarihi itibariyle istenebilir bir alacak bulunmadığından dava şartı yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir. Avukatlık Kanunu’nun 164/5 maddesi hükmüne göre dava sonunda kararla tarifeye dayanarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücretinin tamamı avukata aittir. Ne var ki, bu ücret alacağının hesaplanması ve muacceliyet kazanması konusuna açıklama geti-rilmelidir.
Avukatlık Yasasının 164/son maddesinde açıklanan ve aksine sözleşme olmadığında avukata ait olacağı kabul edilen ücret alacağı yargılama ve icra gideri niteliğinde olduğundan ancak dava ve takip sonuçlandığında miktarı belli olur ve bundan sonra müvekkil tarafından hasımdan tahsili mümkün hale gelir. Müvekkilin vekiline ödeme borcu da hasım taraftan tahsil edilmeden doğmaz. Diğer bir anlatımla hasım taraftan henüz vekalet ücreti alacağını tahsil etmemiş veya edememiş olan müvekkilden avukat bu alacağını isteyemez. Tahsil edilmiş olmasını beklemek durumundadır. Kural böyle olmakla birlikte hakim bu kurala sıkı sıkıya bağlı kalmamalı, Avukatlık Yasasının 164/son maddesine işlerlik kazandıracak şekilde her olayın özelliğine, durum ve şartlarına göre değerlendirme yapmalı, özellikle MK.nun 2. maddesinde ifadesini bulan hakkın kötüye kullanılmasına ve dürüstlük kurallarının ihlaline izin vermemeli, gerektiğinde müvekkilin dava veya takip sonucunda belirlenen bu ücret alacağını tahsil etmiş kabul etmeli, aksi halde bu nitelikteki ücret alacağına ilişkin istemi henüz muaccel olmadığından reddetmelidir.
Somut olaya bakıldığında, mahkemece hüküm verilirken az yukarıda açıklanan ilkelerin göz ardı edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece hükme esas alman bilirkişi ek raporunda da belirlendiği üzere, davacının davalı adına takip ettiği İzmir 11.İcra Müdürlüğünün 2006/9481 Esas sayılı dosyasında, davalı tarafından takip dosyasındaki hacizli gayrimenkullerin satışından alacağa mahsuben dosya alacağını tahsil imkanı varken bunu kullanmadığı anlaşılmakla bu dosya yönünden davacının davalıdan karşı yan vekalet ücreti istemekte haklı olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece bu dosya yönünden karşı yan vekalet ücreti talebinin kabulü gerekirken reddi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 5.5.2010, 2009/11624 – 2010/6191)

Davacının, davalı aleyhine başlattığı icra takibinde, takip ettiği dava ve icra takiplerinden dolayı davalının ödemesi gereken vekalet ücreti ile, haksız olarak azledilmesi nedeniyle karşı taraftan alınması gereken vekalet ücretinin tahsilini talep ettiği, anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacı ile davalı müvekkil arasında karşı taraf aleyhine hükmedilecek olan vekalet ücretlerinin davacı avukata ait olacağına dair bir sözleşmenin bulunmadığı gerekçesiyle bu kalem istek reddedilmiştir. Avukatlık Kanununun 164/son maddesinde, “dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yükletilecek vekalet ücreti avukata aittir’ hükmü bulunmakta olup, bu madde hükmü uyarınca aksine bir sözleşme yok ise karşı tarafa yüklenecek vekalet ücretinin avukata ait olduğunun kabulü zorunludur.
Avukatlık Yasasının 164/son maddesinde açıklanan ve avukata ait olacağı kabul edilen ücret alacağı yargılama ve icra gideri niteliğinde olduğundan ancak dava ve takip sonuçlandığında miktarı belli olur ve bundan sonra müvekkil tarafından hasımdan tahsili mümkün hale gelir. Müvekkilin vekiline ödeme borcuda hasım tarafından tahsil edilmeden doğmaz. Diğer bir anlatımla hasım taraftan henüz vekalet ücreti alacağını tahsil etmemiş veya edememiş olan müvekkilden avukat bu alacağını isteyemez. Tahsil edilmiş olmasını beklemek durumundadır. Kural böyle olmakla birlikte hakim bu kurala sıkı sıkıya bağlı kalmamalı, Avukatlık Yasasının 164/son maddesine işlerlik kazandıracak şekilde her olayın özelliğine, durum ve şartlarına göre değerlendirme yapmalı, özellikle MK.’nun 2. maddesinde ifadesini bulan hakkın kötüye kullanılmasına ve dürüstlük kurallarının ihlaline izin vermemeli, gerektiğinde müvekkilin dava veya takip sonucunda belirlenen bu ücret alacağını tahsil etmiş kabul etmeli, aksi halde bu nitelikteki ücret alacağına ilişkin istemi henüz muaccel olmadığından reddetmelidir. Bu itibarla mahkemece, davacının haksız azledildiği kabul edilmiş olup, bu husus davalı tarafça da kararın temyiz edilmeyerek benimsenmiş olması nedeniyle, karşı taraf aleyhine hükmedilecek olan vekalet ücretinin davacıya ait olduğu kabul edilerek, az yukarıda açıklanan ilke ve açıklamalar ışığında, gerekirse bilirkişiden de ek rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 26.1.2010, 2009/8388 – 2010/610)

Davacı, davalı bankanın Mersin şubesinin alacaklarının tahsili için başlattığı icra takiplerinden dolayı sözleşme gereği %4 ücreti ile avukatlık ücret tarifesi gereğince hesaplanacak ve karşı taraftan tahsil edilecek vekalet ücret için bu dava ile talepte bulunmuş, davalı ise bu talepler yönünden bir kısım ödemelerin yapıldığını, bir kısım vekalet ücretlerinin haricen tahsil edildiğini savunmuştur. Taraflar arasında görülüp kesinleşen İstanbul Baro Hakem Kurulunun 2002/84 esas, 2002/69 sayılı kararı kapsamından davacı avukatın azlinin haksız olduğu tesbitinin yapıldığı ve bu kararın kesinleştiği tüm dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki 8.5.1996 tarihli hukuk müşavirliği sözleşmesinin 2. Maddesinde; davacı avukata aylık ücret dışında hizmeti hızlandırmak ve teşvik etmek amacıyla icralarda tahsil edilen paralardan %4 teşvik primi adı altında vekalet ücreti ödeneceği ayrıca karşı yan vekalet ücretinin de davacı avukata ait olacağı kararlaştırılmıştır. O halde, davacı avukat ancak azil tarihi itibariyle tahsil edilen icra dosyaları için sözleşmede kararlaştın lan %4 oranındaki ücreti talep edebilir. Mahkemece, bu ayrım yapılmadan tüm takip dosyalan için %4 oranı üzerinden vekalet ücreti hesabı yapılıp, karar verilmesi doğru değildir.
Avukatlık kanununun 164/son maddesi hükmüne göre, karşı tarafa yüklenen ücret avukata aittir. Görülmekte olan davada davacı, Avukatlık Kanununun 164/son maddesine göre hasıma yükletilmesi gereken ücreti de talep etmiştir. Karşı tarafa tahmil edilecek vekalet ücretinin miktarı, dava ve icra takibinin sonuçlanması ile belli olur. Vekil edenin avukatına ödeme borcu da, bunun karşı taraftan tahsil edildiği anda doğar. Henüz karşı taraftan vekalet ücreti alacağmı tahsil etmemiş olan müvekkilden, avukat bu ücret alacağını isteyemez. Ancak kural böyle olmakla birlikte hakim bu kurala sıkı sıkı bağlanmamak. Avukatlık kanununun 164/son maddesine işlerlik kazandıracak şekilde her olayın özelliğine, durum ve şartlarına göre değerlendirme yapılmalı, özellikle MK’nun 2. maddesinde belirtilen hakkın kötüye kullanılmasına dürüstlük kurallannın ihlaline izin verilmemeli, gerektiğinde müvekkilin bu alacağını da karşı taraftan tahsil etmiş olduğu kabul edilmelidir.
Somut olayımızda davacı ancak azil tarihine kadar sonuçlandırdığı, dosyalar ile yine aynı tarih itibariyle karşı taraftan tahsil ettiği veya tahsil etmiş sayılabileceği ücretleri isteyebilir. Tahsilat olmayan veya tahsil etmiş kabul edilemeyeceği dosyalarla ilgili olarak davacı bir ücret talebinde bulunamaz. Davacının azlinden önce işlemden kaldırılan yada onun ihmali neticesinde tahsilatın geciktiği veya yapılamadığı takip dosyalan yönünden davacı vekalet ücreti adı altında hiçbir ücret isteyemeyeceği gibi, karşı tarafa yüklenecek vekalet ücreti yönünden de azil tarihi itibariyle tahsil edilmeyen veya tahsil edilebilirlik aşamasına gelmeyen takip dosyaları yönünden de talepte bulunamaz.
Hükme esas alman 2/12/2009 havale tarihli raporda, davacı avukat tarafından takip edilen tüm icra dosyaları için sözleşmede kararlaştırılan %4 oranı üzerinden hesaplama yapılmış, karşı yan vekalet ücreti için davacının azil tarihine kadar sonuçlandırdığı dosyalar ile bu tarih itibariyle tahsil etmiş sayılabileceği ücretleri talep edebileceği açıklanmıştır. Ancak, karşı yan vekalet ücretleri hesaplanırken bazı icra dosyaları için örneğin Mersin 7. İcra Müdürlüğü’nün 2000/1221 takip sayılı dosyasında azil tarihi itibariyle borçluya tebligat yapılamadığı dolayısıyla tahsil edilmiş sayılamayacağı halde karşı yan vekalet ücretine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan davacı, davalı vekili olarak aynı alacak nedeniyle değişik şahıslara karşı ayrı ayrı birden fazla (ipoteğin veya rehnin paraya çevrilmesi, adi takip veya kambiyo hukukuna dayalı takip gibi) takip başlatmışsa aynı alacak nedeniyle birden fazla vekalet ücretine hükmedilmeyeceği de gözden uzak tutulmamalıdır. Örneğin borçlu Güler Önen aleyhine 4. İcra Müdürülüğü’nün 2000/844 ve 2000/845 takip sayılı dosyalarda iki ayrı icra takibi yapıldığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece, yukarıda açıklanan şekilde sözleşme hükümleri de gözetilerek, bilirkişi raporlarındaki hesabı yapılan icra dosyalarının sayılarındaki farklılık karşısında davacı talebi ile uyumlu olup olmadığı denetlenerek; davacının talep edebileceği vekalet ücreti alacağı ile karşı tarafa yükletilmesi gereken vekalet ücreti alacağından azil tarihine kadar tahsil edilmiş veya tahsil aşamasına gelmiş alacak miktarları belirlenmeli, bundan sonra tarafların sundukları ödeme belgeleri ve serbest meslek makbuzları da göz önünde bulundurmak suretiyle banka şubelerinin defter ve kayıtları incelenmeli, her bir icra dosyası için varsa ödenen meblağ tespit edilerek hak edilen vekalet ücretinden düşülmeli, sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Bu yönler gözetilmeksizin yetersiz bi-lirkişi kurulu raporu esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 17.2.2011,2010/7032-2011/2244)

Davacı, davalı şirket vekili olarak cari açıktan kaynaklanan alacaktan ötürü dava dışı başka bir şirket aleyhine takip başlattığım, takip kesinleşip müteakip işlemler yerine getirilirken alacaklı-asıl davalı tarafından borcun haricen tahsil edilip takip dosyasında mahcuz malların satışının düşürüldüğünü, vekâlet ücretinin tahsili için yapmış olduğu takibe de itiraz edildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, davacının 1136 sayılı yasanın 164. maddesi uyarınca vekâlet ücreti talebinde haklı olduğu, ancak davalının alacağını tahsil ettiği ya da borçlu ile sulh olduğu hususunda yeterli kanıt su- namadığından karşı yan aleyhine yükletilen vekâlet ücretini talep edemeyeceği belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı tarafından davalının vekili sıfatıyla Kocaeli 4 tcra Müdürlüğünün 2007/6648 esas sayılı dosyası ile dava dışı borçlu aleyhine icra takibi yapıldığı, takip kesinleşip davacı avukatın talebi ile hacizli malların satışına karar verildiği, ancak satış günü gelmeden davalı şirket yetkilisinin talebi ile satışın düşülmesine karar verildiği hususları sabittir. Avukatlık Kanunu’nun 164/son maddesi “Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücreti avukata aittir. Bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez.” hükmünü haizdir. Davalı şirket yetkilisi, takip dosyasındaki satış işlemini düşürmüş olmakla tahsil edilebilir aşamaya gelmiş olan alacağı engellemiştir. Öyle olunca davacı, karşı yana yüklenilecek olan vekâlet ücretini de talep etmekte haklıdır. Aksine düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 22.2.2011, 2010/11645-2011/2562)

Davacı, davalı aleyhine başlattığı davaya konu Ankara 12.İcra Müdürlüğünün 2009/16739 esas sayılı dosyasında, davalı müvekkili lehine Ankara 7.İş Mahkemesinin 2008/28 esas sayılı dosyasında hükmedilen 3.255 TL vekalet ücretinin de tahsilini talep etmiş, mahkemece, iş sahibinin bu miktarı tahsil etmediği gerekçesiyle bu talebin reddine karar verilmiştir. Davalının davacı vekili 6.11.2009 tarihli azilname ile azlettiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davalı, azlin haklı olduğunu iddia ve ispat edememiştir. Azil nedeniyle davacının karşı tarafa yüklenen vekalet ücretini tahsil etme imkanının kalmadığı aşikardır. Bu durumda davacı vekilin karşı tarafa yüklenen vekalet ücretini isteyebilmesi için tahsil şartı aranmaz. Öyle olunca mahkemece davacının bu kalem isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve ya-saya aykırı olup, bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 7.7.2011, 2011/2695 – 2011/11202)

Avukatlık Kanununun 164/son maddesi hükmüne göre, karşı tarafa yükletilen vekalet ücreti avukata ait olup davacı, gerek müvekkilin asile ödemesi gerekli olan, gerekse karşı tarafa yükletilen vekalet ücretinin tahsili için eldeki davayı açmıştır. Karşı tarafa tahmil edilecek vekalet ücretinin miktarı, dava ve icra takibinin sonuçlanması ile belli olur. Vekil edenin avukatına ödeme borcu da, bunun karşı taraftan tahsil edildiği anda doğar. Henüz karşı taraftan vekalet ücreti alacağını tahsil etmemiş olan müvekkilden, avukat bu ücret alacağını isteyemez. Ancak kural böyle olmakla birlikte hakim bu kurala sıkı sıkıya bağlı kalınmamalı, Avukatlık Kanununun 164/son maddesine işlerlik kazandıracak şekilde her olayın özelliğine, durum ve şartlarına göre değerlendirme yapılmalı, özellikle MK’nun 2. maddesinde belirtilen hakkın kötüye kullanılmasına, dürüstlük kurallarının ihlaline izin verilmemeli, gerektiğinde müvekkilin bu alacağını karşı taraftan tahsil etmiş olduğu da kabul edilmelidir. Açıklanan bu nedenlerle somut olayda takip sonucunda karşı tarafa tahmili gereken vekalet ücreti, bilfiil tahsil edilmiş olmasa da, davalı müvekkilin karşı tarafla anlaşması ve sonrasında da icra takibinden vazgeçmesi nedeniyle, tahsili davalının kusuru ile imkansız hale geldiğinden, davacı avukatın Avukatlık Kanununun 164/son maddesinde düzenlenen yasal vekalet ücretine de hak kazandığının kabulü gerekir. O halde mahkemece davacının talebi göz önünde bulundurularak, takip etmiş olduğu takip nedeniyle, Avukatlık Kanununun 164/son maddesine göre davacı yararına hasma yükletilmesi gereken vekalet ücretine de karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar gözardı edilerek, karşı taraftan tahsil edilmediği gerekçesiyle bu istemin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. (Y. 13. HI). 6.6.2011, 2011/2782 – 2011/8858)

Davacı avukatın haklı nedenlerle istifa ettiği bu nedenle talep edilen ücretlere Avukatlık Asgari ücret Tarifesi hükümleri çerçevesinde hak kazandığı gerekçesiyle bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmiş ise de davaya konu edilen Şişli 3.İcra Müdürlüğünün 2005/17464 esas ve yine İcra Dairesinin 2005/21335 esas sayılı dosyalan henüz takip aşamasındayken davacı avukatın istifası sonucu akim kalmış olup, henüz karşı taraftan tahsil edilmiş herhangi bir ücrette bulunmamaktadır. Hal böyle olunca karşı taraftan tahsil edilmiş herhangi bir ücret bulunmadığı da gözetilmek suretiyle karşı tarafa yükletilecek vekalet ücretlerine ilişkin istekler yönünden talebin reddine karar verilmesi gerekirken bu kalem isteklerin de kabulüne karar verilmiş olması, usul ve ya-saya aykırı olup bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 18.5.2009, 2009/1180 – 2009/6853)

Davalının davacının avukatı olarak yazılı sözleşme yapılmaksızın vekilliğini üstlendiği, davacı şirketin alacaktan için açılan davada temsil ettiği, icra takipleri başlattığı, icra ceza, icra mahkemesinde davalar açtığı, icra takiplerinde henüz bir tahsilat yapılamadığı, davalının ücret talebini müteakip azledildiği, ücret alacağı için iki ayrı takip yaparak 6.500 YTL ve 5.350 YTL ücret alacağının KDV si ile birlikte tahsili için icra takibi başlattığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda takip edilen dosyaların kapsamına göre 5043 sayılı avukatlık kanunun 164. maddesinde değişiklik yapılmasına ilişkin kanun uyarınca, dava ve takibe konu alacak miktarları toplamı üzerinden Avukatlık Kanununun 164. maddesine göre ücret takdiri için kazanılmış bir dava ve kesinleşmiş bir ilam olmaması nedeniyle azil tarihinde geçerli olan AAÜT hükümlerine göre hesaplama yapılacağı belirtilmiş, bir kısım dava ve takipler içinde karşı yan ücreti vekaleti hesaplan- mamıştır. Bu bilirkişi raporuna göre karar verilmiştir. Dosya kapsamından davalı avukatın İstanbul 2.icra müdürlüğünün 2003/11119-11118-5637 ve İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün 2004/125 esas sayılı icra takipleri, İstanbul 4. İcra Tetkik Mercinin 2003/4401-3479 esas sayılı icra ceza dosyalan, İstanbul 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2002/1410 esas sayılı ceza davası, 2004/383 esas sayılı İstanbul 8. Ticaret Mahkemesi dava dosyalannda davacı şirketin vekili olarak görev yaptığı, bunlardan ceza, icra ceza, icra tetkik merci dava dosyalannın sonuçlandığı, diğerlerini derdest olduğu anlaşılmaktadır. Davalı avukatın 9.1.2006 tarihli azilname ile geçerli bir neden gösterilmeksizin haksız olarak azledildiği mahkemenin de kabulündedir. Davacının haksız olarak azledilmesi ile hukuki yardım sona erdiğinden, dava ve takiplerin davacı yönünden tahsili veya nihai karar elde edilmesi artık mümkün değildir. Bu nedenle takip edilen işlerin dava ve takip değeri gözetilerek, Avukatlık kanunun 164. maddesi hükmüne göre dava ve takip tarihleri itibarıyla o tarihte yürürlükte olan Avukatlık Kanununun 164. maddesi hükmüne göre (AAÜT’nin altında kalmamak kaydıyla) belirlenecek yüzdelik oran nisbetinde, değeri para ile ölçülemeyen işlerde ise AAÜT’ne göre belirlenecek ücreti vekaletin verilmesi gerekir. Mahkemece değeri parayla ölçülebilen dava ve takipler yönünden de kesinleşmiş ilam, kazanılmış dava olmaması gerekçesi ile AAÜT hükümlerini uygulayan bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 13.5.2010,2009/15493-2010/6763)

Avukatlık Kanununun 164/son maddesi hükmüne göre, kural olarak karşı tarafa yükletilen vekalet ücreti avukata ait olup davacı, gerek kendine ödenecek vekalet ücreti gerekse icra takip dosyalarında karşı tarafa yükletilen vekalet ücretinin tahsili için eldeki davayı açmıştır. Karşı tarafa tahmil edilecek vekalet ücretinin miktarı, dava ve icra takibinin sonuçlanması ile belli olur. Vekil edenin avukatına ödeme borcu da, bunun karşı taraftan tahsil edildiği anda doğar. Henüz karşı taraftan vekalet ücreti alacağını tahsil etmemiş olan müvekkilden, avukat bu ücret alacağını isteyemez. Ancak kural böyle olmakla birlikte hakim bu kurala sıkı sıkıya bağlı kalınmamalı, Avukatlık Kanununun 164/son maddesine işlerlik kazandıracak şekilde her olayın özelliğine, durum ve şartlarına göre değerlendirme yapılmalı, özellikle MK’nun 2. maddesinde belirtilen hakkın kötüye kullanılmasına, dürüstlük kurallarının ihlaline izin verilmemeli, gerektiğinde müvekkilin bu alacağını karşı taraftan tahsil etmiş olduğu da kabul edilmelidir. Açıklanan bu nedenlerle somut olayda Mahkemece tahsil edilmeyen icra takip dosyalarına ilişkin olarak karşı vekalet ücretinin de tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. (Y. 13. HD. 5.3.2012,2011/15421 – 2012/5382)

Mahkemece bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle davacının bildirdiği tüm takip dosyalarında Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre karşı tarafa yüklenecek vekalet ücreti de hesaplanarak davalılardan tahsiline hükmedilmiştir. Karşı tarafa tahmil edilecek vekalet ücretinin miktarı dava ve icra takibinin sonuçlanmasıyla belli olur. Vekil edenin avukatına ödeme borcu da bunun karşı taraftan tahsil edildiği anda doğar. Henüz karşı taraftan vekalet ücreti alacağını tahsil etmemiş olan müvekkilden, avukat bu alacağını isteyemez. Ancak, kural böyle almakla birlikte hakim bu kurala sıkı sıkıya bağlı kalmamalı, Avukatlık Kanununun 164/son maddesine işlerlik kazandıracak şekilde her olayın özelliğine, durum ve şartlara göre değerlendirme yapılmalı, özellikle MK’nun 2. maddesinde değinildiği üzere hakkın kötüye kullanılmasına ve dürüstlük kuralının ihlaline izin verilmemeli, gerektiğinde vekil edenin bu alacağının da karşı taraftan tahsil etmiş olduğu kabul edilmelidir.
Somut olayımızda davacı sonuçlandırdığı, karşı taraftan tahsil ettiği veya tahsil edilebilir hale gelmiş ücretleri isteyebilir. Tahsilat olmayan veya tahsil edilebilir hale gelmeyen dosyalarla ilgili olarak davacı bir ücret talebinde bulunamaz. Bu nedenle öncelikle, davacının bildirdiği dosyalardan ne kadarından davalıların, hasıma tahmil edilen vekalet ücretlerini tahsil ettiği veya tahsil edilebilir hale geldiği araştırılarak belirlenip, sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece açıklanan bu hususlar nazara alınmadan, eksik inceleme ile yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. (Y. 13. Hl). 22.10.2009, 2009/2167 – 2009/12004)

Somut olayda davacı, davalı adına takip ettiği yedi adet dava nedeniyle, karşı tarafların mahkum edildiği yargılama gideri niteliğindeki vekalet ücretlerinin de tahsilini talep etmişse de, mahkemece talep edilebilme koşulları oluşmadığı gerekçesiyle bu istem reddedilmiştir. Oysa ki davacının, talep konusu yedi adet dava dosyasmda, mahkemelerce hükmedilen vekalet ücretlerini tahsil edemeden davalı tarafından azledildiği anlaşılmakta olup, karşı taraf vekalet ücretlerinin davacı tarafından tahsili, haksız azil sonucunda davalının kusuru ile imkansız hale gelmiştir. O halde davacı avukatın Avukatlık Kanununun 164/son maddesinde düzenlenen söz konusu karşı taraf vekalet ücretlerine de hak kazandığının kabulü gerekir. O halde mahkemece davacının takip etmiş olduğu davalarda hükmedilen karşı taraf vekalet ücretlerinin de Avukatlık Kanununun 164/son maddesine göre davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar gözardı edilerek, dava “tarihi itibariyle talep edilebilme şartlarının gerçekleşmediği” gerekçesiyle bu istemin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 21.2.2012, 2011/16761 – 2012/3428)

Davacı eldeki dava ile, davalı kurum vekili sıfatıyla yürüttüğü dava ve takipler nedeni ile hak ettiğini iddia ettiği karşı vekalet ücretlerinin tahsilini istemiş, davalı ise karşı vekalet ücretlerinin henüz tahsil edilmediğini belirterek davanm reddini dilemiştir. Avukatlık Kanununun 164/son maddesi hükmüne göre, karşı tarafa yükletilen vekalet ücreti avukata ait olup davacı, karşı tarafa yükletilen vekalet ücretinin tahsili için eldeki davayı açmıştır. Karşı tarafa tahmil edilecek vekalet ücretinin miktarı, dava ve icra takibinin sonuçlanması ile belli olur. Vekil edenin avukatına ödeme borcu da, bunun karşı taraftan tahsil edildiği anda doğar. Henüz karşı taraftan vekalet ücreti alacağını tahsil etmemiş olan müvekkilden, avukat bu ücret alacağını isteyemez. Açıklanan hususlar nazara alınarak davacı avukatın sözleşmesinin feshedildiği tarih itibariyle tahsil edilmiş bulunan karşı vekalet ücretleri ile sınırlı olmak üzere davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. (Y. 13. HD. 21.5.2012,2012/7530 – 2012/12957)

Her ne kadar mahkemece, özel nitelikte kanun olan Avukatlık Kanunu 164/5. maddesine aykırı hüküm taşıyan hizmet sözleşmesinin kanuna aykırı hükümlerinin BK 20 maddesi gereğince geçersiz olduğu, bu nedenle, takibe konu avukatlık ücretinin davacıya ait olduğu kanaatine varılarak davanın kabulüne karar verilmiş ise de, Avukatlık Kanunu özel nitelikte bir yasa olsa da anılan yasanın 164/5 maddesi emredici nitelikte bir hüküm ihtiva etmemektedir. Emredici nitelikte olmayan kanun hükümlerinin aksi sözleşme ile her zaman taraflarca kararlaştırılabilir. Taraflar arasında yapılan hizmet sözleşmesinin 5. maddesinin 3.bendindeki “Sözleşmeli personele, sözleşme ücreti dı-şında herhangi bir ad altında ayni veya nakti ödeme yapılamaz” hükmü tarafları bağlar ve bu hüküm karşısında davacı davalıdan talepte bulunamaz. Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yönünde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 5.6.2012, 2012/8500 – 2012/14725)

Dava, vekalet ücreti alacağına ilişkin olup, davacı tarafından avukat olarak Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/183 esas sayılı dosyasında davalının temsil edilerek, davanın sonuçlandırdığı anlaşılmaktadır. Vekalet ücretine esas Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/183 esas sayılı davanın sonuçlanması nedeniyle davacı avukat tarafından davalı adına ilamdaki karşı vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin tahsili için ilgili dosyanın tarafı olan S.S Suffe konut yapı kooperatifi aleyhine icra takibi yapılmış, icra takibinin devamı sırasında davalı ile ilgili dosyanın tarafı olan S.S Suffe konut yapı kooperatifi arasında 5.2.2011 tarihli uzlaşma protokolü imzalanmıştır. Bu uzlaşma protokolü ile davalı, davacıya ait olan karşı vekalet ücretini SS Suffe konut yapı kooperatifi adına ödemeyi taahhüt etmiştir. Davacının dayandığı 5.2.2011 tarihli uzlaşma protokolünün 3. maddesinde Konya 5. İcra Müdürlüğünün 2010/10241 esas sayılı dosyasında başlatılmış olan takipte alacaklı vekiline ödenecek olan tüm vekalet ücretleri ve diğer avukatlık masraflarını davalının ödeyeceği düzenlenmiştir.
Taraflar arasuıda vekalet ücretine ilişkin yapılmış bir avukatlık ücret sözleşmesi bulunmadığına göre davacı, Avukatlık Kanununun 164. maddesine göre belirlenecek vekalet ücreti ile dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenen vekalet ücretini birlikte talep etme imkanına sahiptir. Davacı, dava dilekçesi ve ekindeki ihtarname içeriğine göre davalı ile aralarındaki vekalet ilişkisinden kaynaklanan alacağın varılan mutabakatla toplam 13.530 TL olarak hesaplandığını belirtmek suretiyle toplam vekalet ücreti alacağını 13.530 TL olarak sınırlamak suretiyle dava konusu yapmıştır. Bu durumda mahkemece davacının talebini 13.530 TL olarak sınırladığı gözetilerek, bu miktarı aşmamak kaydıyla Avukatlık Kanunun 164. maddesine göre talep edebileceği vekalet ücreti ve karşı yan vekalet ücreti hesaplanmak suretiyle sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şeklide davacı talebinin 5.2.2011 tarihli uzlaşma protokolü kapsamıyla sınırlı kaldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 24.12.2012,2012/21217 – 2012/29317)