Overbooking Hakkında Önemli Bilgiler

Adli Para Cezasının İnfazı Nasıl Yapılır?

Adli Para Cezasının İnfazı Nasıl Yapılır?

Adlî para cezası, Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen usule göre tayin olunacak bir miktar paranın Devlet hâzinesine ödenme­sinden ibarettir (m. 106/1).

Adli para cezasının nasıl hesaplanacağı hususu daha önceki bölümde ince­lenmiştir. Bu bölümde ise adli para cezasının nasıl infaz edileceği hususu incele­me konusu yapılacaktır.

Adli para cezaları, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazına Dair Kanunun 1 ve Geçici 1. maddeleri uyarınca infaz edilir. Başka bir ifade ile suç tari­hi 5275 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 01.06.2005 tarihinden sonra işlenmiş ise adli para cezası 5275 sayılı Kanunun 106. maddesine göre infaz edilir. Suç tari­hi 01.06.2005 tarihinden önce ise infaz 5275 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesi gereğince yapılır.

Adli para cezasından çevrili olan hapis cezasının infazında şartla tahliye hü­kümleri uygulanamaz. Ancak 01.03.2008 tarihinden önce işlenen suçtan dolayı, kısa süreli hapis cezasından çevrili adli para cezasının ödenmemesi halinde çevrilen hapis cezasının infazı sırasında hükümlü şartla tahliye hükümlerinden yararlanır.

Yine bazı özel kanunlar (Çek Kanunu, Orman Kanunu veya Kaçakçılık Ka­nunu) gereğince verilen adli para cezalarının infazında da önemli bir takım farklı­lıklar bulunmaktadır.

Çocuklar hakkında hükmedilen adli para cezalarının infazında da bir takım özellikler arz etmektedir.

Ayrıca tutuklu sanıklar hakkında, adli para cezaya hükmedilmesi halinde, mahsup kuralları bakımından da bir takım farklılıklar bulunmaktadır.

Bu nedenle, hapisten çevrili adli para cezaları doğrudan doğruya verilen adli para cezaları ile diğer özel kanunlar (örneğin Kaçakçılık Kanunu, Orman Kanunu gibi) uyarınca hükmedilen adli para cezalan ve çocuklar hakkında hükmedilen adli para cezalarının göstermiş olduğu özellikler ile suç tarihi göz önünde bulundurula­rak açıklamalar yapılacaktır.

Doğrudan Doğruya Hükmedilen Adli Para Cezasının İnfazı

(5275 sayılı Kanunun 106. maddesi – Tüzüğün 56. maddesi)

Doğrudan doğruya adli para cezasından kasıt, kısa süreli hapis cezasından çevrili olmayan ve gün esasına göre hesap edilen para cezalarını ifade eder.

Bu halde suç tarihi, genci de 01,06.2005’ten sonraki bir tarih olup; infaz, 5275 sayılı Kanunun 106 ve Tüzüğün 56. maddesine göre yapılır.

Gün esasına göre hesaplanmayan adli para cezası da doğrudan doğruya hükmedilmiş ise de infaz, 5275 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesi uyarınca yapılır. Bu halde suç tarihi ise genelde 01.06.2005 tarihinden önceki bir tarihtir.

Ancak bazı durumlarda suç tarihi, 01.06.2005 tarihinden önce olmasına rağ­men, leh ve aleyhe değerlendirme sonunda gün esasına göre adli para cezasına hükmedilmiş olabilir. İşte bu halde infazın 5275 sayılı Kanuna göre mi yoksa 647 sayılı Kanuna göre mi infaz edileceği hususunda uygulamada bir kısım tartışmalar bulunmaktadır.

Doğrudan doğruya hükmedilen adli para cezalarının infazı hususunda yapıla­cak açıklamalar yukarıda açıklanan hususlar gözetilerek ayrı ayrı incelenecektir.

Gün Esasına Göre Hesap Edilen Adli Para Cezasının İnfazı

(01.06.2005 tarihinden sonra işlenen suçlar bakımından)

Bu halde infaz, 5275 sayılı Kanunun 106. maddesine göre yapılır.

aa- Ödeme Emrinin Tebliği

Bu halde adlî para cezasını içeren ilâm Cumhuriyet Başsavcılığına verilir. Cumhuriyet savcısı otuz gün içinde adlî para cezasının ödenmesi için hükümlüye ödeme emri tebliğ eder (5275 sayılı K. m. 106, II).

Ödeme emri, hükümde gösterilen adrese tebliğ edilir. Hükümlü, adres değişikliklerini mahkemeye veya Cumhuriyet Başsavcılığına bildirmekle yükümlüdür. Aksi halde hükümde gösterilen adreste yapılan tebligat geçerlidir. Başka bir ifade ile hükümlü, kovuşturma evresinde yargılamayı yapan mahkemeye vermiş olduğu adresi, hüküm verildiği tarihten önce veya sonra değiştirmiş olmasına rağmen bu değişikliği yargılamayı yapan mahkemeye veya ilgili Cumhuriyet savcılığına bildirmemiş ise tebligat hükümde gösterilen adrese yapılır.

İnfaz kurumunda bulunan hükümlü hakkında verilen adli para cezasına ait ödeme emri, tebliğ yapılmak üzere infaz kurumuna gönderilir. İnfaz kurumunda bulunan hükümlü 1 yıldan az hapis cezasına mahkum olmuş ise ödeme emrinin tebliği doğrudan doğruya hükümlüye yapılır. 30 günlük süre yapılan bu tebliğe göre hesaplanır.

Hükümlü 1 yıldan fazla hapis cezasına mahkum olmuş ve bu cezanın infazı yapılmakta ise adli para cezasına ait ödeme emri hükümlüye tebliğ edilemez. Söz konusu tebliğ, hükümlünün vasisine yapılır. Hükümlünün vasisi bulunmaması halinde ise usulüne uygun vasi atanıncaya kadar adli para cezasına ait ilamın infazı bekletilir.

Vasi tayin edilmeden veya var olan vasiye tebliğ edilmesi gereken ödeme emrinin tebliği geçersizdir. Bu halde 30 günlük süre başlamaz. Başka bir ifade ile ve şayet altındakilerin para cezası ödeme emirleri vasilerine tebliğ edilir. Vesayet altında bulunan hükümlüye yapılan tebligat geçerli sayılmaz.

Ödeme emrinin tebliği, Tebligat Kanunun hükümlerine göre yapılır. Tebliğdi Kanununa aykırı olarak yapılan tebligat usulsüz olup; geçerli olmaz. Bu nedenli özellikle söz konusu Kanunun 21 veya 35. maddesine göre yapılan tebligatın usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı incelenmesi gerekir.

Yapılan itiraz üzerine veya re’sen yapılan inceleme sonunda tebligatın usııl-.ıı / olarak yapıldığı tesbit edilmiş ise tebliğ işlemlerinin yenilenmesi gerekir.

Tebligat Kanunu hükümlerine yapılacak tebligatlarla ilgili olarak daha önce ayrıntılı açıklamalarda bulunulmuştur. Tekrardan kaçınmak amacıyla o kısma atıf yapmakla yetiniyorum.

Ödeme Emrinin Tebliğ Edilmesi ve Sonuçları

Tebliğ hususu ile ilgili olarak daha önce yapılan tüm açıklamalar, ödeme emrinin tebliği hususunda da geçerlidir.

Ödeme emri, hükümde gösterilen adrese usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş ise 30 günlük süre başlamış sayılır.

Hükümlü 30 gün içerisinde, kural olarak adli para cezasının tamamını ödemek zorundadır.

Adli para cezası takside bağlanmamış ise; hükümlü adli parasını üç taksitli ödeme hakkına sahiptir. Bu hakkını kullanmak isteyen hükümlü, adli para ceza sının ilk taksitini, üç aylık süre içerisinde ödemek zorundadır. Geri kalan adli para cezası ise bir ay arayla ödenir.

Ödeme emrinin tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde ilk taksit veya birimi taksitten sonra ikinci taksit ödenmemiş ise; geri kalan adli para cezasının tamamı defaten ödenmek zorundadır.

Adli Para Cezasının Ödenmesi

Adli Para Cezasının Takside Bağlanmamış Olması

Yukarda da işaret edildiği gibi; hükümde, adlî para cezası taksite bağlanmamış ise, bir aylık süre içinde adlî para cezasının üçte birini ödeyen hükümlünün isteği üzerine geri kalan kısmının birer ay ara ile iki eşit taksitte ödenmesine izin verilir. İlk taksitin süresinde ödenmemesi hâlinde, verilen ikinci taksite ilişkin izin hükümsüz kalır, (m. 106/6)

5275 sayılı Kanunun 106, VI ve Tüzüğün 56, V maddeleri uyarınca; hüküm de, adli para cezası takside bağlanmamış ise bir aylık süre içinde adli para cezasının üçte birini ödeyen hükümlünün isteği üzerine geri kalan kısmının birer ay ara ile eşit taksitte ödenmesine izin verilir. Başka bir ifade ile hükümlü ödeme emrinin tebliğinden itibaren 30 gün içinde üçte bir oranında ödemede bulunmak zorundadır. Geri kalan adli para cezasını birer aylık fasılalarla, eşit olarak ödemeyi talep etmeli ve ödemelidir. Savcılık takside bağlanmamış adli para cezasının üçte birini ödemek isteyen hükümlüye geri kalan miktarın iki eşit taksitte ve birer aylık fasıla ile ödeme izni vermek zorundadır. Bu halde hükümlüden tüm adli para cezasının tamamını ödemesi için hükümlü zorlanamaz.

İlk taksitin süresinde ödenmemesi halinde, verilen ikinci takside ilişkin izin hükümsüz kalır.

Ancak uygulamada iki tür uygulama bulunmaktadır:

Birinci uygulamaya göre; birinci taksidin ödendiği günden başlamak üzere 1 ay sonraya kadar ikinci taksidin ödenmesi gerekir. Ödenmez ise müteakip günde hapse çevirme kararı verilir. Örneğin;

Ödeme emrinin tebliği tarihi : 1.1.2012 ise

İlk Taksidi ödeme tarihi : 1.2.2012 dir.

Aksi halde 2.2.2012 tarihinde hapse çevirme kararı verilir.

İkinci uygulamaya göre ise; taksitle ödeme izni alabilmesi için hükümlünün ödeme emrinin tebliğinden itibaren 1 ay içinde adli para cezasının üçte birini ödemiş olması gerekir. İkinci taksidin ödeme zamanı, ilk taksidin ödenebileceği azami süreden başlamak üzere bir aylık sürenin sonudur. Örneğin;

Ödeme emrinin tebliğ tarihi : 1.1.2012 ise 

İlk taksidi ödeme süresinin sonu : 1.2.2012 dir.

İkinci taksidin ödeme süresi sonu: 1.3.2012

Üçüncü taksidin ödeme süresi sonu ise : 1.4.2012 dır.

Bu uygulamada 1.2.2012 tarihinde sonraki bir tarihte ilk taksit yatırılsa dahi taksitlendirme yapılmaz. Aksi takdirde adli para cezası 2.2.2012 tarihinde hapse çevrilir.

İkinci uygulama 106/6. madde hükmüne daha uygun uygulama olup; aksi uy­gulama hükümlüler arasında eşitsizliğe yol açacağı gibi ödeme süresinin tayini hü­kümlünün iradesine bırakılmış olur.

Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 03.01.2010 tarih ve ,2009/6-107 sayılı görüş yazısı ile Cumhuriyet başsavcılığı tarafından gönderilen ödeme emri üzerine; ilâmda taksit öngörülmüş olan para cezasının ilk taksitini ya da ilâmda taksit öngörülmemiş olan para cezasında da ödeme emrinin tebliği üzeri­ne ilk taksidini 30 (otuz) günlük süre içinde ödemek şartıyla peşin ödemesi ve tak­sitle ödemeyi talep etmiş olduğu durumlarda, ikinci taksitin para cezasının öden­mesi için yapılan ödeme emrinin tebliği tarihinden başlayan 30 (otuz) günlük süre­nin sonundan itibaren başlaması gerektiği vurgulanmıştır.

Adli Para Cezasının Takside Bağlanmış Olması

5237 sayılı TCK.nun 52. maddesinin 4. fıkrası ve Tüzüğün 56. maddesinin 4. fıkrası uyarınca, hâkim, ekonomik ve şahsî hâllerini göz önünde bulundurularak kişiye adlî para cezasını ödemesi için hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıldan fazla olmamak üzere mehil verebileceği gibi, bu cezanın belirli taksitler halinde ödenmesine de karar verebilir. Taksit süresi iki yılı geçemez ve taksit miktarı dörtten az olamaz. Kararda, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceği belirtilir.

Söz konusu hükme göre; adli para cezasının ödenmesi için hükmün kesinleş­me tarihinden itibaren bir yıldan fazla olmamak üzere süre verilmiş olabilir. Bu halde hükümlü belirlenen süre içerisinde ve ödeme emrinin tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde adli para cezasının tamamının ödenmek zorundadır. Adli para ceza­sının belirli bir zamanda ödenmesine karar verilmesine rağmen, hükümlü kendisine tanınan bu imkandan vazgeçerek, adli para cezasını üç taksit halinde de ödeyebilir. Başka bir ifade ile bu halde hükümlünün seçimlik hakkı bulunmaktadır. Hükümlü, adli para cezasını hükmün kesinleşmesinden itibaren belirlenen süre içerisinde ödeyebileceği gibi ödeme emrinin tebliği tarihinden sonra 30 gün içerisinde ilk taksidi ödenmesi şartı ile adli para cezasını üç taksitle de ödeyebilir.

Aynı hükme göre adli para cezasının belirli taksitlerle ödenmesine de karar verilebilir. Taksit süresi iki yılı geçemez ve taksit miktarı dörtten az olamaz. Başka bir ifade ile adli para cezası 4 ilâ 24 ay arayla ve eşit taksitlerle ödenmesine karar verilebilir. Örneğin 3000 TL adli para cezasının 15 ay taksitle ödenmesine karar verilmiş ise hükümlü, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 30 gün içerinde ilk taksidi olan 200 TL yi ödemek zorundadır. Geri kalan 14 X200 TL adli para cezası, sıraya bir fasıla bırakılmaksızın birer arayla ödenecektir. Verilen örneğe göre 1.2.2012 tarihinde ilk taksit ödenmiş ise; 2. taksit 1.3.2012 tarihinde, son taksit ise  1.4.2013 tarihine kadar ödenecektir.

İlk taksidin ödendiği tarihe göre belirlenen son ödene tarihi resmi tatile rast­laması halinde, ödeme tatilden sonra ki ilk iş gününde ödenebilir.

Mahkeme hükmünde 5237 sayılı TCK.nun 52. maddesinin 4. fıkrasının uygu­lanmasına yer olmadığına karar verse dahi; infaz aşamasında kesinleşen adli para < c/ası üç taksitle ödenebilecektir.

Adli para cezalarının taksitle ödenmesi ve para cezalarının taksitle ödenmesi durumunda ikinci taksidin başlama zamanı ile ilgili olarak yukarıda açıklanan hususlar burada da geçerlidir.

Adli Para Cezasının Ödenmemesi

(Hapse Çevirme)

Hükümde, adli para cezası takside bağlanmamış ise; otuz gün içinde ilk taksi­de ödenmemiş olması halinde veya (diğer iki) taksitten birisinin hükümde gösteri­len süre içersinde ödenmemesi halinde, adli para cezası, Cumhuriyet savcısının ka­nun ile gösterilen gün karşılığı miktar esas alınarak hapse çevrilir (5275 sayılı K. m 106, VI ve Tüzüğün 56/V maddesi).

Adli para cezası takside bağlanmış ve taksitlerden bir kısmı süresi içerisinde ödenmemiş ise; ödenmeyen adli para cezası, Cumhuriyet savcısının kararı ile gösterilen gün karşılığı miktar esas alınarak hapse çevrilir (5275 sayılı K. m. 106/III ve |ll/(lğün 56/IV maddesi).

Hapse çevirme kararı, ödeme emrini çıkaran Cumhuriyet savcılığınca verilir.

Ödeme emrini çıkaran Cumhuriyet savcılığınca hapse çevirme kararı verilmemiş ise söz konusu kararı, infazı yürütmekte olan Cumhuriyet savcılığınca verilmesinde kanunen bir engel bulunmaktadır.

Hapse çevirme kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelmek üzere; esas hükümde gösterilen gün karşılığı miktarı esas alınarak hapse çevirilir. Örneğin gerekçeli kararda belirlenen 150 güne karşılık gelmek üzere günlüğü 20 TL üzerinden hesaplanan 3.000 TL adli para cezası takside bağlanmamış ise söz konusu adli para cezası 3 taksit halinde ödenebileceği gibi dafaten de ödenebilir. Ödeme emrinin tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde hiç ödeme yapılmamış ise 3.000 TL lik adli para cezası (3.000 / 20) 150 gün hapis cezasına çevrilir.

Hükmedilen 3.000 TL lik adli para cezası takside bağlanmamış olmasına rağmen, hükümlü ödeme emrinin tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde ilk taksiti olan 1.000 TL yatırmış daha sonra ki iki taksiti ödememiş olması halinde ise ödenmeyen 2. 000 TL adli para cezası (2.000/20) 100 gün hapis cezasına çevrilir.

3.000 TL lik adli para cezası 15 takside bağlanmış olmasına karşın; hükümlü 5 taksitten sonra ödeme yapmamış olması halinde ise ödenemeyen [(3000/15)= 200×5 = 1000; (3000-1000) = 2000 TL] adli para cezası (2000/20) 100 gün hapis cezasına çevrilir.

Adlî para cezasının hapse çevrileceği mahkeme ilâmında yazılı olmasa bile Cumhuriyet Başsavcılığı kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarınca hapsedilir.

Adlî para cezası yerine çektirilen hapis süresi üç yılı geçemez. Birden fazla hükümle adlî para cezalarına mahkûmiyet hâlinde bu süre beş yılı geçemez (m 106, VII). Örnek:

“…Kanun yararına bozma talebi ve tebliğnamede, “Sanık hakkında hükmolunan para cezalarının ödenmemesi sebebiyle yerine çektirilecek hapis cezasının 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un 5/11. maddesi gereğince 3 yıldan fazla olamayacağı gözetilmeden, itirazın reddi yerine, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin anılan kararının bozulması istenmiştir. – 765 saydı TCK’nın 77/4. maddesinde, “Birleştirilen para cezalarının şahsi hürriyeti bağlayıcı bir Cezaya çevrilmesi halinde bu ceza müddeti beş seneyi geçemez.” hükmüne yer verilmiş, 6 1/ sayılı Kanun’un 5/11. maddesinde ise, “Para cezası yerine getirilen hapis cezası 3 yılı geçemez. Türk Ceza Kanununun 84. maddesi hükmü saklıdır.” hükmü öngörülmüştür. -647 sayılı Kanun’un 5/11. maddesi, tek bir hüküm ile verilen para cezasının ödenmemesi nedeniyle hapis cezasına çevrilmesi durumundaki azami sınırı göstermekte iken, 765 savdı TCK’nın 77/4. maddesi, birden fazla hükümle verilen para cezalarının toplanması sonucu bulunan cezanın ödenmemesi nedeniyle çevrilen hapis cezasının üst sınırını göstermektedir. Bu nedenle, daha sonra yürürlüğe giren 647 sayılı Kanun’un 5/11. maddesi hükmüyle. sayılı TCK’nın 77/4. maddesindeki 5 yıl sınırının 3 yıla indirildiğini kabul etmek mümkün değildir. – Somut olayda, yedi ayrı mahkeme hükmüyle verilen para cezalarının içtimai konusu olup, her bir para cezasının hapis cezasına dönüştürülmesi sonucunda bulunan hiçbir ceza üç yıldan fazla değildir ve toplanan para cezasının dönüştürüldüğü hapis cezasının üst sınırı da beş yıldır. Bu nedenle kanun yararına bozma talebine dayanan ihbarnamede ileri sürülen düşünce yerinde olmayıp, itiraz merciinin gerekçesi yasaya uygundur. Ancak toplam hapis süresi kararda belirtildiği şekilde 1617 gün olmayıp, 1914 gündür ve 5 yıl 2 ay 29 güne tekabül etmektedir. Böylelikle hükümlünün yatacağı süre, itiraz merciince yapılan hesaplama sonucu bulunan ceza miktarı olan 4 yıl 5 ay 7 gün hapis olmayıp, azami sınır olan 5 yıldır..”

Hükümlü, hapis yattığı günlerin dışındaki günlere karşılık gelen parayı öderse hapisten çıkarılır (m. 106, VII). Örneğin; ödenmeyen 3000 TL adli para cezası 150 İlin hapse çevrilmiş ve hükümlü 100 gün infaz kurumunda kalmış ise geri kalan (50X20) 1000 TL adli parayı ödemesi halinde infaz kurumundan serbest bırakılır.

Çocuklar hakkında hükmedilen; adlî para cezası ile hapis cezasından çevrilen adli para cezasının ödenmemesi hâlinde, bu cezalar hapse çevrilemez. Bu takdirde ilam o yerin en büyük mal müdürlüğüne gönderilerek Amme Alacaklarının Tahsili  Kanunun gereğince infazı yapılır (m. 106, IV).

Ödenmeyen adli para cezasına karşılık gelmek üzere çevrilen hapis cezasının tamamı infaz edilir. Başka bir ifade ile bu halde hükümlü şartla tahliye hükümlerinden yararlanamaz.

Gün Esasına Göre Hesap Edilmemiş Adli Para Cezasının İnfazı

(01.06.2005 tarihinden önce işlenen suçlar bakımından) 

Bu halde infaz, 5275 sayılı Kanunun 106 ve Geçici 1. maddesine göre yapılır. 

01.06.2005 tarihinden önce işlenen suçlarda adli para cezası 647 sayılı Kanununa göre tespit edilir. Söz konusu Kanuna göre adli para cezasının nasıl hesaplanacağı daha önce incelenmiştir. Tekrardan kaçınmak amacıyla o kısma atıf yapmakla yetiniyorum.

647 sayılı Kanuna göre hesaplanan adli para cezasının infazı, yukarıda açıklanan hususlar doğrultusunda yapılır. Başka bir ifade ile 647 sayılı Kanununa göre verilen adli para cezasının ödenmesi için hükümlüye ödeme emri tebliğ edilir. Ödeme emri ile söz konusu adli para cezasının 30 gün içerisinde defaten veya taksite bağlanmamış ise üç taksitin ilkini veyahut takside bağlanmış ise ilk taksin ödemesi ihtar olunur.

30 günlük yasal süre içerisinde adli para cezansın tamamı veya ilk taksin ödenmemesi veyahut daha sonra ki taksitlerden birinin süresinde ödenmemesi halinde adli para cezası hapse çevrilir.

5275 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesine göre; 26.9.2004 tarihli ve 5237 sa­yılı Türk Ceza Kanunu dışındaki diğer kanunlarda yer alan adlî para cezasının ödenmemesi hâlinde, hükümlüler bir gün yüz Türk Lirası hesabı ile hapsedilirler. Örneğin 647 sayılı Kanuna göre verilen 600 TL adli para cezasının günlüğü 100 TL den 6 gün hapse çevrilir.

647 sayılı Kanun gereğince hükmedilen adli para cezalarının infazında Hükümlü, şartla tahliye hükümlerinden (1/2 ve AYDA 6 GÜN indiriminden) yararlanır.

Küçük miktardaki para cezalarının Amme Alacaklarının Tahsili Hakkındaki Kanun hükümleri gereğince terkin edilmesi halinde ilamın infaz edildiği kabul edilir. Başka bir ifade ile 100 YTL altındaki adli para cezalarının infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. 100 YTL nin altındaki para cezalarında ödeme emrinin tebliğinden sonra hükümlü para cezasını ödemezse hapse çevirme yapılmadan para cezasının 6183 Sayılı Yasa hükümlerine göre tahsil için ilam Vergi Müdürlüklerine gönderilmesi gerekir. 

Kısa Süreli Hapis Cezasından Çevrili Adli Para Cezasının İnfazı

Kısa süreli hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi hususu ile ilgili olarak Seçenek yaptırımlar başlıklı bölümde açıklanmıştır. Tekrardan kaçınmak ama o kısma atıf yapılmıştır. Ancak kısa süreli hapis cezasında çevrili adli para cezasının nasıl infaz edileceği hususu ile ilgili olarak önemli noktaları vurgulamak­ta yarar görmekteyim.

Hemen belirtmek isterim ki; 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun 106. maddesinin 9. maddesinin aksi yorumundan şu sonuç çıkmaktadır: Türk Ceza Kanunun 50. maddesinin 1. fıkrasının a bendi verilen adli para cezasının ödenmemesi halinde kısa süreli hapis cezasının infazına karar veril­mesi halinde bu hapis cezasının infazı ertelenemez ve bunun infazında kural olarak koşullu salıverme hükümleri uygulanamaz. Ayrıca hapis cezasına çevrilmiş olma­sına rağmen hak yoksunlukları bakımından esas alınacak olan adli para cezasıdır.

Kısa süreli hapis cezalarından çevrili adli para cezalarının infazı, 5275 sayılı Kanunun 109/9 ve 11 fıkraları ile Tüzüğün 51. maddesine göre yapılır.

5237 sayılı Kanunun 50 nci maddesine göre hapis cezasına seçenek olarak mahkemece belirlenen adlî para cezası, hükümde yer alan para miktarı Devlet Hazinesine ödenerek yerine getirilir.

Kesinleşen adlî para cezasını içeren ilâm, Cumhuriyet başsavcılığına verilir Cumhuriyet savcısı hapis cezasından çevrilen adlî para cezasının otuz gün içinde ödenmesi için hükümlüye bir ödeme emri tebliğ eder. Hükümde, adlî para cezası takside bağlanmamış ise, otuz günlük süre içinde adlî para cezasının üçte birim ödeyen hükümlünün isteği üzerine geri kalan kısmının birer ay ara ile iki eşit taksitte ödenmesine imkan sağlanır.

Hükümde adlî para cezası takside bağlanmış ise kararda belirtilen süreye göre infaz edilir. Otuz gün içinde ilk taksitin ödenmemiş olması hâlinde, 5275 sayılı Kanunun 3. fıkrası uyarınca ödenmeyen gün miktarınca hapse çevrilir.

Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırım olarak hükmedilen adli para cezası takside bağlanmış ve bu surette bir kısmı ödenmiş ise hapse çevirme işlemi ödenmeyen adli para cezası miktarı gözetilerek hapse çevrilir. 

Hemen belirtmek isterim ki; 5275 sayılı Kanunun 106. maddesinin 10. fıkrası 01.03.2008 tarihinde yürürlükte kaldırılmıştır. Söz konusu fıkranın yürürlükten kaldırılmasından önceki uygulamaya göre; adli para cezasının taksite bağlanmamış olması halinde, ilk taksidin süresinde ödenmemesi hâlinde, durum mahkemeye bilidirilir. Cumhuriyet savcısının talebi üzerine mahkemece, kısa süreli hapis cezasının kısmen infazına karar verilir ve bu karar derhâl infaz edilmekte idi. Aynı şekilde hükümde adlî para cezası takside bağlanmış ise kararda belirtilen süreye göre infaz edilir. Otuz gün içinde ilk taksidin ödenmemiş olması hâlinde, durum mahkemeye bildirilir, kararda yer almamış olsa bile Cumhuriyet savcısının talebi üzerine hükmü veren mahkemece kısa süreli hapis cezasının tamamen infazına, sonraki bir taksidin ödenmemiş olması hâlinde ise kısmen infazına karar verilir ve bu kartlı derhal infaz edilmekte idi.

5275 sayılı Kanunun 106. maddesinin 10. fıkrasının yürürlükten kalması nedeniyle, kısa süreli hapis cezalarından çevirdi adli para cezasının kanuni süresinde ödenmemesi halinde hapse çevirmek için kararı veren mahkemeden ayrıca karar alınması şart değildir. Bu halde diğer adli para cezasının ödenmemesi hallerinde olduğu gibi Cumhuriyet savcısı, (bir mahkeme kararı olmaksızın doğrudan doğruya ) ödenmeyen adli para cezasını, hapse çevirme kararı verilebilir.

Ancak 5275 sayılı Kanunun 106. maddesinin 10. fıkrasının yürürlükten kaldı­rıldığı 01.03.2008 tarihinden önce işlenen suçlar bakımından eski uygulama gere­ğince işlem yapılması gerektiğini düşünmekteyim. Çünkü seçenek yaptırımlara hükmeden hakimin, seçenek yaptırımları değiştirmeye yetkili olması ve eski düzen­leme hükümlünün daha lehine olması nedeniyle, seçenek yaptırımlardan olan adli para cezasını ödememesi halinde, 5237 sayılı TCK.nun 50. maddesinin 6. ve 7. fıkraları uyarınca, Cumhuriyet savcısı talebi ile hükme veren mahkemeden, hapis ce­zasının kısmen veya tamamen infaz edilmesine dair bir karar alınması gerekmekte­dir. Bu nedenle özellikle kısa süreli hapis cezalarında çevirdi adli para cezalarının infazında, suçun 01.03.2008 tarihinden önce işlenip işlenmediğinin göz önünde bu­lundurulması hayati bir öneme sahiptir.

Kısa hapis cezasından adlî para cezasına çevrilip de ödenmeyen adlî para ce­zasının mahkemece hapis cezasına dönüştürülmesi hâlinde bu cezanın infazında koşullu salıverilme hükümleri uygulanmaz. Ancak suç tarihi 01.03.2008 tarihinden önce ise hükümlünün şartla tahliye hükümlerinden yararlanacağını vurgulamak is­terim.

Yine 01.03.2008 tarihinden önce işlenen suçlar bakımından; seçenek yaptırımlarından olan adli para cezaları ile doğrudan doğruya verilen para cezalarının in­faz usulü farklı olması nedeniyle her iki adli para cezası içtima edilemez. 

Çocuklar hakkında hapis cezasından adlî para cezasına çevrilen ancak ödenmeyen adlî para cezaları yeniden hapse dönüştürülemez. Bu cezalara ilişkin ilâm, tahsili için mahallin en büyük mal müdürlüğüne gönderilir. Bu makamlarca, 21/07/1953  tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Ka­nuna göre adlî para cezası tahsil edilir. İlâmın gönderme tarihi esas alınmak suretiyle Cumhuriyet başsavcılığınca infaz defterindeki kayıt kapatılır ve mahkemesine bildirilir.

5237 sayılı Kanunun 50 inci maddesinin dördüncü fıkrasına göre taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezalarının adlî para cezasına çevrilmesi hâlinde, bu cezanın infazı, yukarıda açıklanan hususlar doğrultusunda yerine getirilir.

5275 sayılı Kanunun 106. maddesi’nin 11. fıkrası uyarınca; infaz edilen hap­sin süresi, adlî para cezasını tamamıyla karşılamamış olursa, geri kalan adlî para cezasının tahsili için ilâm, Cumhuriyet Başsavcılığınca mahallin en büyük mal memuruna verilir. Bu makamlarca 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre kalan adlî para cezası tahsil edilir.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanlığının 18.10.2011 tarih ve 6 nolu infaz ve denetimli serbestlik işlemleri başlıklı genelgesinde, bu hususla ilgili olarak şu hususlara vurgu yapılmıştır:

  • 5352 sayılı Kanunun ”Adli sicile kaydedilecek bilgiler” kenar başlıklı 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin açık hükmü uyarınca adli para cezası ile ilgili olarak;
  1. Adli para cezasına ilişkin mahkûmiyet hükmü,
  2. Adli para cezasının ödenmek suretiyle infazı,
  3. Adli para cezasının tazyik hapsi suretiyle kısmen veya tamamen infazı,
  4.  Adli para cezasının tazyik hapsinden sonra kalan kısmının ödenmek sure tiyle infazı,

hususlarının adli sicile kaydedilecek bilgiler arasında olması sebebiyle ilgili fişlerin düzenlenerek Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğüne gönderilmesi,

  • 5352 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde adli para cezalarının tahsil usulü ne ilişkin bir ayrıma gidilmeksizin bu cezaların ödenmesi suretiyle infazı hususunun adli sicile kaydedilecek bilgiler arasında sayılması ve bu durumun Adli Sicil Yönetmeliği hükümleri uyarınca yerine getirme fişi ile yapılması zarureti karşısın da; infaz edilen hapsin süresinin adli para cezasını tamamen karşılamaması durumunda geri kalan adli para cezasının tahsili için ilamın aslının Cumhuriyet başsavcılığınca mahallin en büyük mal memurluğuna gönderilmesi,
  • İnfaz kaydına, mahallin en büyük mal memurluğuna gönderilme tarih ve sayısının şerh düşülmesi,
  • İnfaz evrakının, üst yazı ile mahallin en büyük mal memurluğuna gönderilmesinde; infazın tamamlandığında durumun Cumhuriyet başsavcılığına bildirilmesinin istenilmesi,
  • 6183 sayılı Kanuna göre tahsili yapılacak ilamların yıl sonu listelerinin UYAP ortamından raporlamasının yapılarak mâliyeden akıbetlerinin sorulması.
  • 6183 sayılı Kanun uyarınca yapılacak tahsil işlemi, belli bir miktarın alim da kalması sebebiyle tahsil edilememe keyfiyeti ya da zamanaşımını müteakiben Cumhuriyet başsavcılığınca yerine getirme fişi düzenlenerek Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğüne gönderilmesi,

Gerekir.

İnfaz edilen hapsin süresinin adli para cezasını tamamıyla karşılamaması durumunda geri kalan adli para cezasının tahsili için infaz evrakının mahallin en büyük mal memurluğuna gönderilirken, infaz kaydının kapatılarak yerine getirme fişi düzenlenip düzenlenmeyeceği, yerine getirme fişinin düzenlenecek olması halinde evrak aslının mal memurluğuna ya da ilgili mahkemeden hangisine gönderileceği, infazın hangi birim tarafından takip edileceği, ayrıca, Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Tüzüğün 56 ıncı maddesinin üçüncü fıkrası ile onuncu fıkrasındaki hükmün birlikte değerlendirilmesi sonucunda çocuklar hakkında verilen adli para cezası ile hapis cezasından çevrilen adli para cezasının ödenmemesi halinde buna ilişkin ilamın adli para cezasının tahsili için mahallin en büyük mal memuruna gönderilmesi sırasında infaz kayıtlarının kapatılıp kapatılmayacağı konularında uygulamada kimi tereddütler bulunmaktadır.

Bilindiği üzere; 5275 sayılı Kanunun 106 ncı maddesinin onbirinci fıkrasında; “İnfaz edilen hapsin süresi, adli para cezasını tamamıyla karşılamamış olursa, geri kalan adli para cezasının tahsili için ilam, Cumhuriyet Başsavcılığınca mahallin en büyük mal memuruna verilir. Bu makamlarca 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre kalan adli para cezası tahsil edilir. ”

Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün 56 ncı maddesinin onuncu fıkrasında; “İnfaz edilen hapsin sü­resi, adli para cezasını tamamıyla karşılamamış olursa, geri kalan adli para ceza­sının tahsili için ilam, Cumhuriyet başsavcılığınca mahallin en büyük mal memu­runa gönderilir. Bu makamlarca, 6183 sayılı Kanuna göre, kalan adli para cezası tahsil edilir. Mahallin en büyük mal memuruna gönderme tarihi esas alınarak Cumhuriyet başsavcılığınca infaz defterindeki kaydı kapatılır ve mahkemesine bil­dirilir.”’

hükümleri yer almaktadır.

Öte yandan, 1/6/2005 tarihli ve 25832 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Cumhuriyet Başsavcılıkları ile Adli Yargı İlk Derece Ceza Mahkemeleri Kalem Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 13 üncü maddesinde, infaz defteri ile denetimli serbestlik genel defteri düzenlenmiştir.

Ayrıca, Adli Sicil Yönetmeliğinin “Tanımlar” kenar başlıklı 3 üncü madde­cinde, yerine getirme fişi; “Hürriyeti bağlayıcı cezalar ile para cezalarının infaz edildiğini, fer’i cezalarda, güvenlik tedbirlerinde sürenin bittiğini, para cezaları­nın hürriyeti bağlayıcı cezaya çevrildiği hallerde infazın bittiğini bildiren fişi ifade eder” şeklinde tanımlanmıştır. Yönetmeliğin 6 ncı maddesinin yedinci fıkrasında; Cumhuriyet başsavcılıklarının mahkemelerden gönderilen ceza ve tali karar fişleri ile kendilerince düzenlenecek yerine getirme fişlerini üç gün içerisinde, bilgi işlem istemi kurulmuş ise mahallî adli sicile, kurulmamış ise, o yerin bağlı bulunduğu ağır ceza merkezindeki mahallî adli sicile göndereceği hüküm altına alınmıştır.

Görüldüğü üzere, 5275 sayılı Kanunun uygulanmasını gösteren Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tü­zükte açık bir şekilde infaz edilen hapsin süresinin, adli para cezasını tamamıyla karşılamadığı durumda, geri kalan adli para cezasının tahsili için ilamın, Cumhuriyet başsavcılığınca mahallin en büyük mal memuruna gönderileceği, bu makamlar­ca 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Kanununa göre geri kalan adli para cezasının tahsil edileceği, mahallin en büyük mal memu­runa gönderme tarihi esas alınarak Cumhuriyet başsavcılığınca infaz defterindeki kaydın kapatılarak mahkemesine bildirileceği düzenlenmesine rağmen, kaydın kapatılmasına müteakiben yerine getirme fişinin düzenleneceğine dair bir hükme yer verilmemiştir.

Tüzüğün bu maddesinin. 6183 sayılı Kanun hükümleri uyarınca tahsili gereken bu tür ilamların Cumhuriyet başsavcılığında hiçbir işlem yapılmadan ve infaz savcılığına göndereceği ve bu hükme göre cezanın infazının Cumhuriyet savcısı ta­rafından izleneceği ve denetleneceği hüküm altına alınmıştır.

5352 sayılı Kanunun “Acili sicile kaydedilecek bilgiler” kenar başlıklı 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde de; adli para cezasının tazyik hapsi sure­tiyle kısmen veya tamamen infaz edildiği hususu ile adli para cezasının tazyik hap­sinden sonra kalan kısmının ödenmek suretiyle infaz edildiği hususunun adli sicile kaydedilecek bilgiler arasında yer aldığı vurgulanmıştır.

Bu çerçevede; adli para cezasının infazının 6183 sayılı Kanun hükümleri uyarınca mal memurluğunca yerine getirilmesi, verilen para cezasının niteliğini ortadan kaldırmamakta sadece tahsil usulünü değiştirmektedir. Nitekim, mal memurluğunca yapılan tahsilat sırasında da mahsus makbuza “adli para cezası” ibaresi ya­zılmak suretiyle tahsilatın niteliği de belirtilmektedir.

Ayrıca, 6183 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinde para cezaları, adli ve idari para cezaları olarak tanımlanmış; 102 nci maddesinde de para cezalarına ait hususi kanunlardaki zamanaşımı hükümlerinin mahfuz tutulacağı ifadesine yer verilmiştir

Adli Para Cezalarının İnfazında Tutuklulukta ve Gözaltında Geçen Sürelerin Mahsubu

5237 sayılı TCK.nun 63. maddesi uyarınca; hüküm kesinleşmesinden önce gerçekleşen ve şahsi hürriyeti sınırlama sonucu doğuran (tutuklama, gözaltında ve­ya gözlem altında bulunma gibi) bütün haller nedeniyle geçirilmiş süreler hükmolunan hapis cezasından indirilir. Adli para cezasına hükmedilmesi durumunda, bu gün yüz Türk Lirası sayılmak üzere, bu cezadan indirilir.

Söz konusu hüküm gereğince, ödeme emri çıkarılmadan önce hükümlünün infazı devam eden ilamdan dolayı tutuklulukta veya gözaltında kalma gibi hürriyeti sınırlayıcı bir duruma maruz kalıp kalmadığı incelenmelidir. Adli para cezasına mahkum edilen suçtan dolayı tutuklu kaldığı veya gözaltına alındığı tesbit edilmesi halinde, bir gün 100 TL olmak üzere, mahsup edildikten sonra bakiye adli para ce­zası kalmış ise bakiye adli para cezası için ödeme emri çıkarılması gerekir. Bakiye adli para cezası kalmaması halinde ilam, bila infaz mahkemesine iade edilmesi ge­rekir. Örneğin; kasten yaralama suçundan dolayı toplam 20 gün tutuklu kalan hükümlü hakkında 3000 TL adli para cezasına hükmedilmiş ise 3000 TL adli para cezasından, tutuklulukta geçen süre dikkate alınarak belirlenen (20X100) 2000 TL mahsup edildikten sonra belirlenen (3000 – 2000) 1000 TL adli para cezasının ödenmesi için ödeme emri çıkarılır. Bu hususa dikkate edilmeden çıkarılan ödeme emri tebliğ edilse dahi, sonradan durum fark edilmiş olması halinde mahsup işleminin yapılması gerekir.

Mahsup sonrası, hapis cezasını karşılayacak şekilde tutukluluk süresi bulunması halinde ilam mahkemesine iade edilmesi gerekir. Örneğin 2000 TL adlı para cezasına hükümlü 30 gün tutuklu kalmış ise tutukluluk geçen bir gün 100 TL olmak üzere, mahsup edilecek miktar (30×100) 3.000 TL olarak tesbit edilir. İşte tutuklulukta geçen süre dikkate alınarak belirlenen süre, infaza konu miktarı karşılaması, bu durumdan bahisle ilam bila infaz mahkemesine iade edilir.

Tutuklulukta ve gözaltında geçen süreler, ödenmeyen adli para cezasından çevrili hapis cezasını karşılamasına rağmen, hatalı bir uygulama ile mahsup işlemi yapılmadan çıkarılan önödeme emrinin tebliği üzerine adli para cezasının ödenmesi halinde, re’sen veya talep üzerine hatalı bir şekilde tahsil edilen adli para cezasının hükümlüye iadesi için mal müdürlüğüne müzekkere yazılması ve yazıya alındı belgesinin aslının eklenmesi şarttır.

Özel Kanunlara Göre Verilen Adli Para Cezalarının İnfazı

5237 sayılı TCK.nun yürürlüğünden sonra adli para cezaları, aynı Kanunun 52. maddesinde hükme bağlanan ilkeler uyarınca tayin ve tesbit edilmektedir. Söz konusu kanunun yürürlüğünden önce veya sonra özel kanunlarda hükme bağlanan suçlardan dolayı adli para cezaları, gün esasından farklı bir şekilde hükme bağlan maktaydı.

5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun Geçici 1. maddesi uyarınca; diğer (özel) kanunların, 5237 sayılı Türk Ce­za Kanunun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili ka­nunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2006 tarihine kadar uygulanır.

Uygulama yasasında düzenlenen bu madde hükmü gereğince; 31 Aralık 2006 Tarihine kadar, özel kanunlarca tayin ve takdir edilmesi gereken adli para cezaları, genel kanun niteliğindeki 5237 sayılı TCK.nun 52. maddesi uyarınca, özel kanunlardaki hükümler gözetilerek tayin ve takdir edilmesi gerektiği sonucu çıkmaktadır.

Bu şekilde tayin ve takdir edilen adli para cezalarının infazı ise; kural olarak 5275 sayılı Kanunun 106 ve Geçici I maddesi uyarınca yapılacağı sonucu çıkmaktadır.

Özel kanunların, 5237 sayılı TCK.nuna uyumu için hazırlanan 08.02.2008 tarih ve 26781 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 23.01.2008 tarih ve 5728 sayılı ”Temel Ceza Kanunlarına uyum Amacıyla Çeşitli  Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapışmasına Dair Kanun” ile bir çok özel kanunda hükme bağlanan adli para cezalarının 5237 sayılı TCK.nun 52. maddesinde hükme bağlanan esaslar doğrultusunda tayin ve takdir edilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır.

Söz konusu kanunların yürürlüğe girdiği tarihte Yargıtay ilgili ceza dairesinde bulunan dosyalar hakkında bu Kanunun lehe hükümlerinin derhal uygulanabileceği hallerde, usule aykırılık bulunmadığı takdirde, dosya esastan incelenmek, acele işlerden sayılmak ve Türk Ceza Kanununun 7 nci maddesi dikkate alınmak suretiyle karar verilir.

Bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten önce kesinleşmiş ve infaz edilmekte olan mahkûmiyet kararları hakkında, lehe kanun hükümleri, hükmü veren mahkemece 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin înfazı Hakkında Kanunun 98 ilâ 101 inci maddeleri dikkate alınmak ve dosya üzerinden incelenmek suretiyle belirlenir. Ancak, hükmün konusunun herhangi bir inceleme, araştırma, delil tartışması ve takdir hakkının kullanılmasını gerektirmesi halinde inceleme, duruşma açılmak suretiyle yapılabilir.

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce kesin hükümle sonuçlanmış olan davalarda lehe hükmün belirlenmesi ve uygulanması amacıyla, yapılan yargılama bakımından dava zamanaşımı hükümleri uygulanmaz.

İşte söz konusu Kanun hükümlerinde hükme bağlanan ve 01.06.2005 tarihin den önce işlenen suçlardan dolayı yapılan yargılama sonucunda yapılan leh ve aleyhe değerlendirme sonucunda gün esasına göre adli para cezasına hükmedilmiş ise infazın 647 sayılı Kanuna göre mi, yoksa 5275 sayılı Kanunun hükümlerine göre mi yapılacağı uygulamada tereddüt doğmuştur.

Gün esasına göre adli para cezası takdir ve tayin edilse dahi, infaz hukuku bakımından kurumdan hükümlünün aleyhine bir sonuç doğmaması gerekir. Bu nedenle infaz hukuku bakımından da leh ve aleyhe değerlendirme yapılarak, lehe olan hüküm gereğince uygulama yapılması gerekir. 5275 sayılı Kanununa göre adli para cezasına ait ilamlar bakımından şartla tahliye hükümlerinin uygulanamaması gözetildiğinde 647 sayılı Kanunun hükümlerinin hükümlünün lehine olduğu gözetilmektedir nedenle gün esasına hükmedilmiş olsa dahi, infaz hükümlünün daha lehine olan 647 sayılı Kanunun hükümlerine göre yerine getirilir. Örneğin 01.01.2005 tarihinde işlenen bir suçtan dolayı 100 gün üzerinden toplam 2000 TL para cezası verilmiş, yapılan tebligata rağmen 30 günlük süre içerisinde ödeme yapılmaması halinde, adli para cezası 100 gün hapis cezasına çevirilir. Suç tarihi dikkate alındığında infaz 647 sayılı Kanunun hükümleri gereğince yapılır. Başka bir ifade ile hükümlü, şartla tahliye hükümlerinden (1/2 ve AYDA 6 GÜN indiriminden ) yararlanır.

Kaçakçılık Kanununca Hükmedilen Adli Para Cezasının İnfazı

Mülga 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunun 28. maddesi gereğince 4926 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda belirtilen suçlardan dolayı hükmolunan para cezalarına ait ilam ilgili Cumhuriyet savcılığı tarafından resen ıh-ılı gümrük idarelerine verilir. Bu ilamlarla gümrük komisyonlarınca verilip kesinleşen kararlara ilişkin para cezaları, düzenlenecek bir tebliğname ile ilgilisine tebliğ edilir. Tebliğ edilen para cezaları tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ödenir. Tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde para cezaları ödenmediği veya bu süre içinde azami haddi bir yılı ve taksit sayısı altıyı geçmemek kaydıyla taksitlendirme yapılmadığı veya taklitlendirme yapılıp da taksitlerden biri ödenmediği takdirde, ilamda yazılı para cezaları 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanunda (5275 sayılı Kanununun 106/11. maddesine) göre hapse çevrilmek ve infaz edilmek üzere Cumhuriyet savcılığına geri gönderilir. Para cezasında; mahkumun cezasını çektiği her gün için hürriyeti bağlayıcı cezaya çevrilen miktar indirildikten sonra geri kalan para ödenirse yerine geçen hürriyeti bağlayıcı ceza infaz edilmez Cumhuriyet savcılığınca tahsil olunacak para cezaları ilgili idarelerce verilir. Birlikte kaçakçılık yapanlardan veya kaçakçılığa yardım edenlerden alınacak para cezasının tahsilinde, bunlardan her biri müteselsilen sorumlu olacağına dair hükümler bulunmaktadır.

Yürürlükten kaldırılan 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun, güm­rük idarelerine para cezalarına ilişkin ilamları takip ve tahsil etme yetkisi veren 28’inci maddesine paralel özel bir düzenlemenin 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücade­le Kanunu’nda yer almamış olduğundan, 5607 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği ve 4926 sayılı Kanunu yürürlükten kaldırıldığı 31.03.2007 tarihinden itibaren gümrük idarelerinin para cezalarına ilişkin ilamları takip ve tahsil etme yetkisi bulunmama­sı nedeniyle, kaçakçılık suçlarından dolayı (1918, 4926 ve 5607 sayılı Kanunlara göre) verilen adli para cezalarının infazı, genel hükümlere (647 veya 5275 sayılı Kanuna) göre yapılır. Yukarda açıklanan hususların uygulama kabiliyeti kalma­mıştır.

Karşılıksız Çek Keşide Etmek Suçundan Dolayı Verilen Adli Para Cezasının İnfazı

20.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5941 sayılı Çek Kanunun 9. maddesi ile yürürlükten kaldırılan 3167 sayılı Kanunun uyarınca verilen adli para cezaları, yu­karıda açıklanan genel hükümler (5275 sayılı Kanunun 106 ve Geçici 1. maddesi) gereğince infaz edilir.

3167 sayılı Kanunun uyarınca verilen adli para cezalarının ödenmesi için ödeme emri tebliğ edilerek, 30 gün içerisinde adli para cezasının tamamının veya ilk taksitinin ödenmesi istenir. Süresi içerisinde bu ödemelerin yapılmaması halin­de, ödenmeyen adli para cezasına karşılık olmak üzere günlüğü 100 TL den hapse çevrilerek infaz edilir.

Suç tarihi 01.06.2005 tarihinden önce ise; 647 sayılı Kanunun hükümleri uyarınca infaz yapılacaktır. Bu halde hükümlü şartla tahliye hükümlerinden faydalanır. Bu tarihten sonra işlenen suçlardan dolayı hükümlü şartla tahliye hükümlerinden yararlanamaz.

Basın Suçlarından Dolayı Verilen Adli Para Cezasının İnfazı

5187 sayılı Basın Kanunun 28. maddesi uyarınca; anılan Kanunun 18 inci ve 22inci maddelerdeki suçlar dışında bu Kanunda öngörülen suçlar için hükmedilen adli para cezaları, hürriyeti bağlayıcı cezaya çevrilemez.

Bu halde Cumhuriyet Başsavcılığınca usulüne uygun şekilde ödeme emri hü­kümlüye tebliği ile ödenmesi talep edilecektir. Para cezasının ödenmemesi halinde ilam Cumhuriyet Başsavcılığınca mahallin en büyük mal memuruna verilir. Bu makamlarca 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanuna göre kalan adlî para cezası tahsil edilir.

Diğer Özel Kanunlar Uyarınca Verilen Adli Para Cezalarının İnfazı

Yukarıda belirtilen Kanunlar dışında kalan özel kanunlarca hükmedilen adli cezaları, 5275 sayılı Kanunun 106 ve Geçici 1. maddesi uyarınca infaz edilir.

Adli para cezası, gün esası gözetilerek hükmedilmiş ise; 5275 sayılı Kanunun 106. maddesinde hükme bağlanan usule göre infaz edilir. Gün esasına göre tayin ve nüm edilmeyen adli para cezalarının infazı ise aynı Kanunun 106 ve Geçici 1. maddesine göre yapılır. İlk durumda ödenmeyen adli para cezalarına karşılık gelen ve mahkeme kararında belirlenen gün kadar hapse çevrilmesi gerekir. İkinci halde ise günlüğü 100 TL den hapse çevrilecektir. Örneğin 23.01.2008 tarihli Kanunla değişik Orman Kanunu uyarınca, (23.01.2008 tarihinden önce verilen) gün esasına göre verilmeyen adli para cezasının süresinde ödenmemesi halinde günlüğü 100 TL den çevirilerek infaz edilmesi gerekir.

Adli Para Cezalarının İnfazında Yapılan Hatalar

Cumhuriyet Başsavcılıklarında yapılan teftiş sırasında şu hatalı uygulamalar yapıldığı tesbit edilmiştir:

Para Cezalarının Taksitlendirilmesi

Tayin edilen para cezalarının taksitlendirilmesine ve taksitlerden birinin süresinde yerine getirilmediği takdirde artakalanın tamamının birlikte tahsiline hükme dilen bazı ilâm evrakında, taksit süresi geçirildiği halde, tamamının tahsiline tevessül edilmediği ve 5275 sayılı Yasanın 106/5. ve 11 inci fıkralarının uygulanmadığı.

Taksitlendirme Öngörülmeyen Para Cezası İlâmları

Para cezasına taalluk eden … sayılı ilâmat evrakının tetkikinde; Mahkeme kararında taksit öngörülmediği halde, ilamda belirtilen para cezasının aylık taksitlerle tahsiline tevessül edilip bunun sonucu ilk dört taksitin alındığı müşahede edilmiştir.

5275 sayılı Yasanın 106. maddesi amir hükmüne göre, mahkeme para cezasının tahsilinde taksit öngörmediği takdirde Cumhuriyet savcılığınca para cezasının ancak üç taksitte alınabileceğinin hatırda tutulması ve gereğinin buna göre ifası,

Adli Para Cezasını İçeren İlânı Tebliğ Edilmeden Hükümlünün Zabıta Kanalıyla Celbedildiği

… sayılı para cezasını havi ilâm tebliğe çıkarılmadan zabıtaya yazılan müzekkere ile hükümlüsünün celbedildiği belirlenmiştir.

5275 sayılı Yasanın 106. maddesine göre, Cumhuriyet savcısının adli para cezasının ödenmesi için hükümlüye usulü dairesinde bir ödeme emri tebliğ etmesi gerektiğinin bilinmesi,

Adli Para Cezalarını Muhtevi İlamlarda Vezne Alındı Fişi Yanında Talibi Fişinin de Bulundurulması Gerektiği:

Bir kısım adli para cezasına ait infaz evrakında, merciine ödenen adli para cezasına ait vezne alındı makbuzu yanında ayrıca tahsil fişinin bulundurulmadığı anlaşılmıştır.

Bakanlık Ceza îşleri Genel Müdürlüğü’nün 28.11.1985 tarih ve 61-174 sayılı genelgesinde açıklandığı üzere hükümlülük konusu paranın gerçekten yatırılıp  yatırılmadığının kontrolü bakımından, paranın mâliyeye ödenmesinden sonra alınan “Maliye vezne makbuzu” ile birlikte ayrıca “Tahsil fişinin” de ilâma eklenmesinin usul edinilmesi,

Ödeme Emirleri

Ödeme emirlerinin dosyada kalması gereken ikinci suretlerinin dosya ve evrakına konulmadığı, bir kısmında ise ödeme emirlerinin ve yakalama müzekkereleri suretlerinin Cumhuriyet savcısı ve kâtip tarafından imzalanmadığı görülmüştür.

Ödeme emirlerinin suretli olarak düzenlenip, bir nüshasının evrakına bağlanması suretiyle murakabeye imkân tanınması, işlemin Cumhuriyet savcısı ve katip tarafından imzalanmasının vusukiyet şartı olduğunun hatırdan çıkarılmaması.

Adlî Para Cezalarının ve Güvenlik Tedbirlerinin Farklı İlâmat Numamlarına Kaydedilmesi Gerektiği

… il. sayılılarda, bir hüküm ile aynı şahsın hürriyeti bağlayıcı ceza yanında adli para yada güvenlik tedbirlerine mahkumiyeti halinde bu cezalara ait ilamların aynı numara altında kayıtlandığı belirlenmiştir.

Cumhuriyet Başsavcılıkları ile Adli Yargı İlk Derece Ceza Mahkemeleri Kalem Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 13/3 üncü maddesine göre, bu cezalara ait ilamların ayrı ayrı numaralara kaydedileceğinin unutulmaması.