Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

Adın Korunması Davası Hakkında Önemli Bilgiler

Adın Korunması Davası Hakkında Önemli Bilgiler

(4721 sayılı TMK. madde 26, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 49, 58)

Görevli Mahkeme

a-Asliye Hukuk Mahkemesi,

b-Adın gaspı Ticaret Hukukunu ilgilendiriyorsa, yani dava ticari dava niteliğinde ise Asliye Ticaret Mahkemesi

Yetkili Mahkeme

  • ‘nun yetkiye ilişkin genel hükümleri uyarınca;
  1. Davalının ikametgâhı mahkemesi (6100 s. HMK. m. 6)
  2. Haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulun­duğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi (6100 s. HMK. m. 16)

2-Davacı, kişilik haklarının korunması için kendi yerleşim yeri veya davalının yerleşim yeri mahkemesinde dava açabilir (4721 s. TMK. m. 25)

Davacı

Adı tecavüze uğrayan (gasbedilen), yani isim hakkına tecavüz edilen kimse veya ka­nuni mirasçıları

Davalı

Adı haksız olarak kullanan yani haksız tecavüzde bulunan kimse veya kimseler

Zamanaşımı

Maddi ve manevi tazminat davaları, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır. (6098 s. TBK. m. 72/1).

Açılabilecek dava çeşitleri

1-Tespit davası (TMK m. 26/1)

2-Adın gasbı (Hukuka aykırı olarak başkaları tarafından kullanılması) halinde ise;

  1. Tecavüzün önlenmesi
  2. Maddi tazminat davası
  3. Manevi tazminat davası

Açıklamalar

Ad, kişileri toplum içinde diğer kişilerden ayıran ve toplumsal ilişkilerde onu belirleyen hukuki bir araç, bir işarettir. Ad üzerindeki hak, bir kişilik hakkıdır. Bu nedenle onun huku­ken korunması gerekir.

Tüzel kişilerinde, gerçek kişiler gibi adları vardır. Bu ad da tüzel kişiyi, öteki tüzel kişi­lerden ayırmaya yarar.

Ad, soyadı, lakap, ticari unvanlar, işletme ve firma adları korunmaya değer manevi varlıklardandır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 26. maddesi ile, adının kullanılması çekişmeli olan kişinin hakkının tespitini dava edebileceğini, adı haksız olarak kullanılan kişinin buna son verilmesini, haksız kullanan kusurlu ise ayrıca maddi zararın giderilmesini ve uğradığı haksızlığın niteliği gerektiriyorsa manevi tazminat ödenmesini isteyebilir hükmü getirmiştir.

Ada yapılan bir saldırı, kişiliğe yapılan bir saldırı niteliğindedir ve bu sebeple de koru­nur. Bu korunmadan sadece kullanılması zorunlu adlar değil, kullanılması zorunlu olmayan adlarda yararlanır. Aynı koruma tüzel kişilerin adları yönünden de söz konusudur.

Adın korunmasından doğan maddi ve manevi tazminat davaları 6098 sayılı TBK. nun 49. maddesine göre haksız fiil hükümlerine tabi davalardandır.

Adının haksız olarak kullanıldığını iddia eden kişinin maddi tazminat talep etmesi ha­linde, maddi bir zararı bulunup bulunmadığı araştırılacaktır.

Adı haksız olarak kullanılan kişinin maddi tazminat davası açması halinde, davalının kusurlu olup olmadığı, davacının maddi bir zararı bulunup bulunmadığı araştırılacaktır. Davalının kusuru yoksa maddi tazminata hükmedilmeyecektir.

Adı haksız olarak kullanılan kişinin açmış olduğu davada, uğranılan haksızlığın niteliği gerektiriyorsa (isim hakkı haksız tecavüze uğrayan şahsın bu tecavüzden dolayı şeref ve haysiyetiyle oynanıp oynanmadığı ve bu yüzden incinip incinmediği hususları ile bu yüzden pek fahiş bir zararı olup olmadığı hususları araştırılacak) davalının kusuru var ise manevi tazminata hükmedilecektir. Kusurun ağırlığı şart değildir.

Manevi tazminatın tayininde tecavüzün şiddet ve ehemmiyeti değerlendirilecek ve ta­rafların mali ve sosyal durumları araştırılacaktır.

Adın korunmasından dolayı açılabilecek davalar bir dilekçe ile açılabileceği gibi ayrı ayrı dilekçe ile de açılabilir.

Adının gasp edildiği iddiasıyla dava açan kişinin, o ad üzerinde hakkının olduğunu, davalının adını hasız olarak kullandığını, bu kullanımdan dolayı maddi ve manevi zarar uğradığını ispat etmesi gerekecektir.

Davanın çeşidine göre nüfus kayıtları, ticaret sicil kayıtları getirtilecek, varsa taraf ta­nıkları dinlenecek, gerektiğinde maddi tazminat talebi ile ilgili olarak bilirkişi incelemesi yaptırılacaktır.

6098 sayılı TBK. madde 49- Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar ve­ren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.

Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.

6098 sayılı TBK. nun 49. madde gerekçesi -818 sayılı Borçlar Kanununun 41 inci maddesini karşılamaktadır.

Tasarının iki fıkradan oluşan 49 uncu maddesinde, haksız fiil sorumluluğunda, zarar verenin tazminat yükümlülüğüne ilişkin kural düzenlenmektedir.

818 sayılı Borçlar Kanununda, 41 inci maddeyle başlayan “İkinci Fasıl/ Haksız muamele­lerden doğan borçlar” şeklindeki üst başlık, burada hukuki işlemden (muameleden) doğan borçların değil, haksız fiilden doğan borçların söz konusu olduğu göz önünde tutularak, Tasa­nda “İkinci Ayırım/ Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri”şekline dönüştürülmüştür.

818 sayılı Borçlar Kanununun 41 inci maddesinin kenar başlığında kullanılan “A. Umumî kaideler /1. Mesuliyetin şartları”şeklindeki ibareler, Tasanda “A. Sorumluluk /1. Gene! olarak”şeklinde değiştirilmiştir.

818 sayılı Borçlar Kanununun 41 inci maddesinin birinci fıkrasına göre, kasten veya ihmal sonucunda, “haksız bir surette”, diğer bir kimseye bir zarar ika eden şahıs, o zararı tazmin etmek zorundadır.

Tasanda ise, kast ve ihmalin, kusurun çeşitlerinden olduğu göz önünde tutularak, söz konusu fıkra, kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren kişinin, bu zararı gidermekle yükümlü olduğu şekline dönüştürülmüştür.

Ayrıca, 818 sayılı Borçlar Kanununun 41 inci maddesinin ikinci fıkrasından farklı ola­rak, Tasarının 49 uncu maddesinin ikinci fıkrasının başına “Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile”şeklinde bir ibare eklenmiştir. Aynı fıkrada, 818 sayılı Borçlar Kanununda olduğu gibi, ahlâka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren kişinin de, bu zararı gidermekle yükümlü olduğu belirtilerek, bu kural açıklığa kavuşturulmuştur.

Tasarının 49 uncu ve devamındaki maddelerinde, 818 sayılı Borçlar Kanunundan farklı olan diğer bir düzenleme de, haksız fiil unsurlarının her birinin ayn ayn belirtilmiş olmasıdır.

Metninde yapılan düzeltme ve anlaştırmalar dışında, maddede 818 sayılı Borçlar Ka­nununa göre bir hüküm değişikliği yoktur.

818 sayılı BK. madde 41- Gerek kasten gerek ihmal ve teseyyüp yahut tedbirsizlik He haksız bir surette diğer kimseye bir zarar ika eden şahıs, o zararın tazminine mecburdur.

Ahlaka mugayir bir fiil He başka bir kimsenin zarara uğramasına bilerek sebebiyet ve­ren şahıs, kezaiik o zararı tazmine mecburdur.

6098 sayılı TBK. madde 58- Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.

Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi

Kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar ve­rebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir.

6098 sayılı TBK. nun 58. madde gerekçesi -818 sayılı Borçlar Kanununun 49 uncu maddesini kısmen karşılamaktadır.

Tasarının iki fıkradan oluşan 57 nci maddesinde, kişilik hakkının zedelenmesinde ma­nevî tazminat düzenlenmektedir.

818 sayılı Borçlar Kanununun 49 uncu maddesinin kenar başlığında kullanılan “3. Şahsî menfaatlerin haleldar olması” şeklindeki ibare, Tasarının 57 nci maddesinde, “3. Kişilik hakkının zedelenmesi hâlinde”şeklinde değiştirilmiştir.

818 sayılı Borçlar Kanununun 49 uncu maddesine, 4/5/1988 tarih ve 3444 sayılı Ka­nunla eklenen ikinci fıkrası gereksiz görülerek, Tasarının 57 nci maddesine alınmamıştır. Gerçekten, 818 sayılı Borçlar Kanununun 43 üncü ve Tasarının 51 inci maddeleri uyarınca, hâkim tazminat miktarını belirlerken, “hâl ve mevkiin icabını / durumun gereğini” yani saldırının kişilik hakkı zedelenen kişinin manevî kişilik değerlerinde sebep olduğu eksilmeyi göz önünde tutmalıdır. Bu eksilmenin ise, sıfatı ve makamı daha yüksek ve ekonomik durumu daha iyi olan taraf bakımından çok, diğer taraf için az olduğu şeklinde bir kurala bağlanması yanlış olur.

Bu nedenle, Tasarının 57 nci maddesinde, hâkimin manevî tazminat miktarını belirler­ken, tarafların sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumları da dikka­te alması gerektiğinin belirtilmesinde bir zorunluluk yoktur. Ayrıca, bunların maddede gerek­siz yere tekrar edilmesi, herkesin kanun önünde eşit olduğu ilkesine de aykırı görülmüştür.

818 sayılı BK. madde 49- Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğra­yan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenme­sini dava edebilir.

Hakim, manevi tazminatın miktarını tayin ederken, tarafların sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alır.

Hakim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir tazmin sureti ikame veya ilave ede­bileceği gibi tecavüzü kınayan bir karar vermekle yetinebilir ve bu kararın basın yolu ile ilanına da hükmedebilir.

Adın Korunması Davası Dava Dilekçesi Örneği

ASLÎYE HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİNE

DAVACI :……………………. (T.C.    Kimlik no:……………………. )

Adres                   :………………………………………..

DAVALI                                

Adres                   :…………………………………………

KONU                   :   Adın haksız olarak kullanılmasından   dolayı tazminat.

DAVA DEĞERİ :……… TL.

AÇIKLAMALAR: 1-Davalı ile aynı binada oturmaktayız, bu nedenle komşum olur. Ken­disi yıllardır köpek beslemektedir. Köpeğini benim adımla çağırmaktadır. Aramızdaki eskiye dayalı husumet nedeniyle köpeğine adımı koymak suretiyle gayesi beni tüm kat malikleri içinde küçük düşürmek ve şeref ve haysiyetimle oynamaktır. Gerek bizzat, gerek komşular ve gerekse apartman yöneticisi aracılığı ile kendisini defalarca uyarmama rağmen bu ey­leminden bir türlü vazgeçmemektedir.

2-Davalının bu haksız eylemi nedeniyle komşular arasında ve mahallede gülünç du­ruma düştüm ve alay konusu olmaktayım. Şeref ve haysiyetimle oynanmıştır, toplum içine çıkamaz duruma gelmiş bulunmaktayım.

3-Davalı olayda kusurludur. Adımın haksız olarak bir köpeğe verilmesi ve bu şekilde çağrılması nedeniyle kişilik haklarıma saldırılmış bulunduğundan elem ve ızdırap duymak­tayım.

Davalının haksız eylemine son verilmesini ve…………. TL. manevi tazminatın davalıdan

tahsile karar verilmesi için dava açmak zarureti hasıl olmuştur.

DELİLLER : Nüfus kaydı, tanık beyanı ve sair deliller.

HUKUKİ SEBEPLER : 4721 s. Türk Medeni Kanunu m.26, 6098 s. Türk Borçlar Ka­nunu m. 49 ve 58

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davamın kabulü ile davalının adımı haksız olarak kullanmasına son verilmesine,

2-Uğradığım haksız saldırı nedeniyle…………… TL. manevi tazminatın dava tarihinden iti­

baren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline,

3-Yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine,

Karar verilemesini arz ederim…….. /…… /…….

Davacı

EKLER:

Ek-1 Tanıkların isimleri ve adresleri ile tanıklık edecekleri konuları gösterir tanık listesi,

Ek-2 Yargıtay Kararları

Adın Korunması Davası Tazminat Dilekçesi Örneği 2

ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİNE

DAVACI ………………………… (T.C…. Kimlik no:……….. )

Adres                  :………………………..

VEKİLİ : Av……………………………………….

Adres …………………………………

DAVALI ………………………………

Adres                  ………………….

KONU : Manevi tazminat.

DAVA DEĞERİ :……… TL.

AÇIKLAMALAR :1-Müvekkilim, herkes tarafından tanınan, topluma mal olmuş, ünü yurt dışına taşmış ünlü bir Türk halk müziği sanatçısıdır. Müvekkilimin bu ününden yararlanmak isteyen davalı, onun adını kullanarak sahnelere, radyo ve televizyon program­larına çıkmaktadır. (EK-1)

2-Bu yetmiyormuş gibi yapmış olduğu kasetleri piyasaya dahi sürmüştür. Böylece müvekkilimin toplumu mal olmuş adını gasp ederek kullanan davalının eylemi müvekkilime manevi zarar vermektedir (EK-2) ve (EK-3).

3-Bu nedenlerle, davalının haksız ve kusurlu eyleminden dolayı manevi tazminat ta­lebinde bulunmak zorunluluğu doğmuştur.

DELİLLER : Radyo ve televizyon yayın kasetleri, korsan video kayıtları, reklam film­leri, tanık beyanı ve sair deliller.

HUKUKİ SEBEPLER : 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 26, 6098 sayılı Türk Borç­lar Kanunu m. 49 ve 58

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davamızın kabulü ile davalının müvekkilin adını haksız olarak kullanımı nedeniyle          TL. manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsi­line,

2-Yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine,

Karar verilemesini vekâleten arz ve talep ederiz. … /…. / ….

Davacı Vekili

Av……………..

EKLER:

Ek-1 Radyo ve televizyon yayın kasetleri

Ek-2 Korsan video kayıtları

Ek-3 Reklam filmleri

Ek-4 Tanıkların isimleri ve adresleri ile tanıklık edecekleri konuları gösterir tanık listesi,

Ek-5 Yargıtay Kararları

Ek-6 Özel yetkiyi içeren onaylı vekâletname