Limited Şirketin Kamu Borcu Nedeniyle Banka Hesabına İhtiyati Haciz
DANIŞTAY 3. Daire
Esas: 2009/5848
Karar: 2011/7414 K
LİMİTED ŞİRKETİN KAMU BORCU
ORTAĞIN BANKA HESABINA İHTİYATİ HACİZ UYGULANMASI
İstemin Özeti: …Ltd. Şti.nin ortağı sıfatıyla davacının banka hesabına 14.11.2006 tarihli ihtiyati haciz kararı uyarınca, 21.11.2006 tarih ve 31481 sayılı haciz bildirisine dayanılarak uygulanan ihtiyati hacze karşı açılan davayı, Danıştay Üçüncü dairesince verilen bozma kararına uyulduğu belirtilerek; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun teminat isteme başlıklı 9. maddesinde, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 344. maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359. maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olduğu takdirde vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılar ilk hesaplamalara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat isteneceği, aynı Kanunun 13. maddesinde, yedi bent halinde sıralanan ihtiyati haciz sebeplerinden herhangi birisinin mevcudiyeti halinde hiçbir müddetle mukayyet olmaksızın alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla, haczin ne suretle yapılacağına dair olan hükümlere göre derhal ihtiyati haciz tatbik olunacağı kurala bağlanarak, 213 sayılı Yasanın 344. maddesinde sayılan nedenlerle bir kamu alacağının salınması yolunda gereken işlemlere başlanmasının yeterli görüldüğü, 6183 sayılı Yasanın 35. maddesi uyarınca limited şirketten tahsil olanağı bulunmayan amme alacağından sermaye payları oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve bu Kanun hükümleri gereğince takip edilecekleri kurala bağlanan limited şirket ortaklarının, amme alacaklısı idareye karşı, aynı Yasanın 3. maddesi uyarınca amme borçlusu sıfatını kazandıklarından; hisselerin tüm hak ve yükümlülükleriyle birlikte devredilmiş ve bu hususun tescil ve ilan edilmiş olması hali dışında, bu Kanun hükümlerine göre takip edilebilecekleri gerekçesiyle reddeden Vergi Mahkemesinin kararının; pay defterine kaydedilmeyen, tescil ve ilan edilmeyen hisse devri hukuki sonuç doğurmadığından şirket ortağı sıfatını kazanmadığı, ortakların kamu borçlusu sıfatını asıl borçlu şirket hakkında yapılan takibin sonuçsuz kalması halinde haiz olacakları ileri sürülerek bozulması istenmiştir.
Karar: Davacı tarafından, mevduatına, tahsil dairesinin koyduğu tasarrufu sınırlayıcı nitelikte uygulanan ihtiyati haczin kaldırılması istemiyle dava açılmıştır. Davanın konusunu ihtiyati haciz kararının iptal istemi olarak nitelendirmek suretiyle ve kamu alacağı güvenlik tedbirlerinin asıl mükellef dışındakilere uygulanamayacağı gerekçesiyle işlemin iptali yolunda verilen vergi mahkemesi kararı, Dairemizin 16.09.2009 gün ve E. 2007/4202, K. 2009/2145 sayılı kararıyla; 6813 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun uyarınca kamu borçlusu sıfatını haiz olan şirket ortakları haklarında ihtiyati haciz uygulanabileceği, öte yandan davanın konusunun 14.11.2006 tarihli ihtiyati haciz kararı değil, bu karara dayanılarak uygulanan ihtiyati haciz olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
Maddi olayın yanlış nitelendirilmesi ve şirket ortakları hakkında hiçbir şekilde ihtiyati haciz uygulanamayacağı kabul edilerek hüküm kurulması hukuka aykırı bulunarak verilen bozma kararında, davacı hakkında uygulanan ihtiyati haczin yasada öngörülen kurallara uygun olup olmadığına ilişkin bir belirleme yapılmamış; davacının dava dilekçesindeki diğer iddiaları da dikkate alınmak suretiyle bu şekilde inceleme ve değerlendirme yapılması, mahkemeye bırakılmıştır.
Vergi mahkemesince Dairemizin yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararına uyulduğu belirtilmiş ancak, bu defa da borçlu şirketle ortaklık bağı olmadığı yolundaki davacı iddiası araştırılmaksızın; ortak ise ihtiyati haczin, 6183 sayılı Yasadaki kurallara uygunluğu yönünden inceleme yapılmaksızın karar verildiği anlaşılmış olup değinilen hususlar açıklığa kavuşturulmaksızın verilen kararın bozulması gerekmiştir.