TAZMİNAT DAVASI
Antalya BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. Hukuk Dairesi
Esas: 2016 / 19
Karar: 2016 / 29
Karar Tarihi: 10.11.2016
ÖZET: Mahkemece beyanı kısmen hükme esas alınan tanıklar M. O. ve Y. Z.’in hesaplamaya esas tarihlerde hem davalı işveren şirket ile aralarında davacı ile birlikte organik bağ bulunan dava dışı şirkete ait hem de davalı şirkete ait söz konusu aynı işyerinde çalıştığının anlaşılması karşısında davalı vekilinin söz konusu tanıkların işyerindeki çalışma koşullarına ilişkin bilgisinin olamayacağına ilişkin iddiasına itibar edilmemiştir. Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki nedenlerle ilk derece Mahkemesinin davanın kabulüne ilişkin kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin tüm istinaf nedenlerinin reddi gerekmektedir.
(1475 S. K. m. 14) (6100 S. K. m. 353)
HEM DAVALI İŞVEREN ŞİRKET İLE ARALARINDA DAVACI İLE BİRLİKTE ORGANİK BAĞ BULUNAN DAVA DIŞI ŞİRKETE AİT HEM DE DAVALI ŞİRKETE AİT SÖZ KONUSU AYNI İŞYERİNDE ÇALIŞTIĞININ ANLAŞILMASI
Davacı, davalı işverene ait işyerinde 1987 yılından itibaren kesintisiz çalıştığı halde aralarında organik bağ bulunan dava dışı Ege Parke Mal. San. Ve Tic. Ltd. Şti.nden 1991 yılının Şubat ayından itibaren başlayan hizmet akdine tabi sigorta bildirimlerinin 2011 yılı Mayıs ayından itibaren davalı şirket adına tescilli işyerinden devam ettirildiğini, yaş dışındaki yaşlılık aylığı tahsis koşulları bulunduğu ve kıdem tazminatına hak kazandığı halde iradesi fesada uğratılarak istifa dilekçesi imzalattırıldığını, yıllık izinleri kullandırılmadığı gibi karşılığı olan ücretlerin de ödenmediğini, fazla çalışma yapmasına ve ulusal bayram genel tatillerde çalışmasına rağmen karşılığı olan ücretlerin ödenmediğim iddia ederek kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, hafta tatili, fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, tüm alacakların zamanaşımına uğradığı, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı, başka işyerinden istifa edip gelerek işyerinde çalışmaya başladığından kendilerine husumet yöneltilemeyeceği, davacının ibraname imzaladığı, fazla mesai yapmadığı, pazar günleri işyerinin kapalı olduğu, yıllık ücretli izin alacaklarının ödendiği savunmasıyla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, “…davacı tarafça 03.09.2012 tarihli SGK Başkanlığı Denizli İl Müdürlüğü yazısını ibraz ettiği görülmüştür. Davacının fesih tarihi itibarı ile kanundan doğan emeklilik nedeni ile fesih hakkı mevcut olduğundan davacının kıdem tazminatına hak kazandığı anlaşılmıştır. Dosya mevcut olan bilgi belge ve tanık anlatımlarından her iki şirket yetkililerinin aynı olduğu görülmektedir. Davalı taraf süresi içerisinde zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Kıdem tazminatı alacağı için zamanaşımı söz konusu değildir…” gerekçesiyle bilirkişi hesap raporuna atıf yapılmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
DAVALI VEKİLİNİN SÖZ KONUSU TANIKLARIN İŞYERİNDEKİ ÇALIŞMA KOŞULLARINA İLİŞKİN BİLGİSİNİN OLAMAYACAĞINA İLİŞKİN İDDİASI
Davalı vekili tarafından tüm alacak kalemlerinin zamanaşımına uğradığı, davacının istifa etmesi ve ibraname imzalaması nedeniyle alacağının bulunmadığı, tanıkların davalı işverenle bağı olmadığından beyanlarının hükme esas alınamayacağı, davalı ile dava dışı şirket arasında organik bağ bulunmadığından bahisle anılan kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesi istemiyle istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, başvurunun süresinde olduğu anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler ile ilgili üye tarafından tanzim edilen inceleme raporu okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Ticaret Sicil ve Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarından davalı şirketin hakim sermaye ortakları ile dava dışı Ege Parke Mal. San. Ve Tic. Ltd. Şti.nin ortaklarının benzer ve akraba olduğu, davalı şirketin temsil ve ilzama yetkili müdürünün anılan dava dışı şirketin hakim ortaklarından olduğu, her iki şirketin de ticaret sicili kayıt adreslerinin ortak olduğu gibi şirketlerin faaliyet konularının da aynı olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle her iki şirket arasında organik bağ bulunduğuna ilişkin ilk derece Mahkemesi kabulü yerindedir. (Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 30.11.2011 gün, 50395/46697; 18.01.2012 gün, 32447/703 ve 01.02.2012 gün, 41232/2785 sayılı kararları.)
Her ne kadar davalı işveren tarafından davacının istifa ettiği iddia edilmiş ise de; davacının 21 yıl sigortalılık ve 5190 gün prim gün sayısı ile yaş dışındaki yaşlılık aylığı şartlarını haiz olduğunu bildiren Sosyal Güvenlik Kurumundan aldığı 03.09.2012 tarihli yazı nazara alındığında, davacının iradesinin istifa değil mülga 1475 sayılı Kanunun yürürlükteki 14/5’inci maddesine dayalı emeklilik nedeniyle ayrılma olarak kabulü ile kıdem tazminatına hak kazandığının kabulü gerekir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.09.2007 gün, 615/627; Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 18.12.2008 gün, 34563/34121; 09.07.2014 gün, 24726/23868 sayılı kararları.)
Davacının işten ayrılış tarihi olan 03.03.2014 tarihli ibranamesinde alacağı bulunmadığını belirtmiş ise de; davaya konu alacak kalemlerinden hiçbirinin ödenmediğinin anlaşılması karşısında maddi vakıa ile çelişen ve herhangi bir tutar ya da ayrıntı içermeyen ibranameye itibar edilemeyeceği açıktır. (Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 21.12.2006 gün, 33293/33662 sayılı kararı.)
TÜM İSTİNAF NEDENLERİNİN REDDİ GEREĞİ
İş sözleşmesinin fesih tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu uyarınca kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının zamanaşımı süresi fesih tarihinden itibaren 10 yıl olup, 03.03.2014 fesih tarihi nazara alındığında söz konusu alacaklar yönünden zamanaşımı süresinin dolmadığı açıktır. Hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ile fazla çalışma alacakları ise beş yıl zamanaşımına tabidir. Davalı tarafça süresinde hem dava dilekçesinde talep edilen tutara hem de ıslahla artırılan tutara ayrı ayrı süresinde zamanaşımı definde bulunulmuştur. Nitekim söz konusu defi anılan alacak kalemleri yönünden nazara alınarak davacının alacağı belirlenmiştir.
Mahkemece beyanı kısmen hükme esas alınan tanıklar M. O. ve Y. Z.’in hesaplamaya esas tarihlerde hem davalı işveren şirket ile aralarında davacı ile birlikte organik bağ bulunan dava dışı şirkete ait hem de davalı şirkete ait söz konusu aynı işyerinde çalıştığının anlaşılması karşısında davalı vekilinin söz konusu tanıkların işyerindeki çalışma koşullarına ilişkin bilgisinin olamayacağına ilişkin iddiasına itibar edilmemiştir.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki nedenlerle ilk derece Mahkemesinin davanın kabulüne ilişkin kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin tüm istinaf nedenlerinin reddi gerekmektedir.
Hüküm: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının b bendinin 1’inci alt bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE, dosya üzerinde yapılan inceleme ve müzakere sonucunda oybirliği ile 10/11/2016 tarihinde kararın tebliğinden itibaren 8 gün içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi. 10.11.2016