Yayın Yolu İle Kişilik Haklarına Yapılan Saldırı
T.C YARGITAY
4.Hukuk Dairesi
Esas: 1999 / 11171
Karar: 2000 / 78
Karar Tarihi: 17.01.2000
ÖZET: Haksız eylemden kaynaklanan davaların eylemin meydana geldiği yer mahkemesinde açılabileceğini öngörmüştür. Kişilik hakları saldırıya uğrayan kimsenin kendi oturduğu yerde de dava açabileceği hükme bağlanmıştır. Bu yetki kuralı sadece yayın yolu ile kişilik haklarına yapılan saldırı da değil başkaca ve herhangi bir durumda uygulanabilir niteliktedir. Kaldı ki yayın yolu ile kişilik haklarına yapılan saldırıların sonucu davacının ikametgah yerinde de doğmuş olacağı için bu özel yetki kuralı olmasa bile davacının oturduğu yer mahkemesi HUMK’nun 21. maddesine göre zaten yetkili olacağından ayrı bir düzenleme gerekmemektedir.(1086 S. K. m. 21) (4721 S. K. m. 24)
Dava: Davacı vekili tarafından, davalı G aleyhine 22.9.1999 gününde verilen dilekçe ile hakaret eylemi nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerinde mahkemece yapılan yargılama sonunda; yetkisizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine dair verilen 18.11.1999 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kâğıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Tazminat Davası
Karar: Dava, sözlü hakaret nedeniyle kişilik haklarına yapılan saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davalı süresi içerisinde oturduğu ve olayın gerçekleştiği yerin Sarıyer olduğunu belirterek yetki itirazında bulunmuş ve mahkemece dava yetki yönünden reddedilmiştir.
Yukarıda da açıklandığı üzere dava, yüze karşı hakaret eylemi ile kişilik haklarına yapılan saldırıdan kaynaklanmaktadır. Davalının oturduğu yer ile olayın gerçekleştiği yerin Sarıyer ilçe sınırları içerisinde kaldığı ve davacının ise davanın açıldığı Ankara il sınırları içerisinde oturduğu konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Uyuşmazlık mevcut yasal düzenleme itibarıyla, yetkili mahkemenin belirlenmesi noktasında toplanmaktadır. Genel Kural HUMK’nun 9. maddesinde ifade edildiği üzere davanın davalının oturduğu yer mahkemesinde açılacağıdır. Ancak, aynı yasanın 21. maddesi bu genel düzenlemeye yeni bir seçenek getirmek suretiyle haksız eylemden kaynaklanan davaların eylemin meydana geldiği yer mahkemesinde açılabileceğini öngörmüştür. Daha sonra ve Medeni Kanun’un 3444 sayılı yasa ile değişik 24/a maddesinin 4. bendinde ifade edildiği üzere, kişilik hakları saldırıya uğrayan kimsenin kendi oturduğu yerde de dava açabileceği hükme bağlanmıştır. Böylece anılan madde ile HUMK’nun 9. maddesindeki genel kurula ve yine haksız eylemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yeri ile ilgili bulunan ve yedek kural niteliğindeki aynı yasanın 21. maddesine bir ayrıcalık getirilmiş bulunmaktadır.
Yetkili Mahkeme
Medeni Kanunun 3444 sayılı kanun ile değişik 24/a maddesinin 4. bendi ile getirilen bu yetki kuralı kişilik haklarına yapılan her türlü saldırı halinde uygulanması gereken genel bir hukuk normudur. Bu yetki kuralı sadece yayın yolu ile kişilik haklarına yapılan sadırıda değil başkaca ve herhangi bir durumda ve davaya konu edilen olay nedeni ile de uygulanabilir niteliktedir. Kaldı ki yayın yolu ile kişilik haklarına yapılan saldırıların sonucu davacının ikametgah yerinde de doğmuş olacağı için bu özel yetki kuralı olmasa bile davacının oturduğu yer mahkemesi HUMK’nun 21. maddesine göre zaten yetkili olacağından ayrı bir düzenleme gerekmemekte idi. Bu nedenlerle Medeni Kanun’un 24/a maddesinin 4. bendinin kişilik haklarına yapılan saldırılarda uygulanması gereken genel bir kural olduğu kabul edilmelidir.
Şu durumda kişilik haklarının saldırıya uğraması durumunda zarar gören davayı kendisinin veya davalının oturduğu yer mahkemesinde veya haksız eylemin meydana geldiği yer mahkemesinde açabilir. Bu seçeneklerden herhangi birini kullanmak bu tür davalarda davacıya tanınmış bir haktır.
Somut olayda davacı bu seçimlik hakkını oturduğu yer mahkemesinde kullanmıştır. Bu hakkını kullanmanın yasal dayanağı yukarıda belirtilmiştir.
Bu bakımdan işin esasının incelenerek karar verilmek gerekirken yasa hükümlerine aykırı olarak yetkisizlik kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle (BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 17.1.2000 gününde oyçokluğuyla karar verildi.